Amacımız Türk Kahvesini hak ettiği kimliğe kavuşturmaktır

Dünyaya kahveyi öğreten Türkler, bugün Avrupa’nın kahvesini içer hale geldiğini ifade etmek sanırım abartı olmayacak düzeyde acı bir gerçeğimiz. Osmanlı’nın Viyana kuşatmasında kahveyi Avrupalılara göstermesiyle başlayan sürecin sonrasında işlerin tersine gitmesi bugün dünyada kahve alanında uluslararası bir firma çıkarmamızı engellese de bu bilinçte önemli adımlar atan Gönül Kahvesi Yönetim Kurulu Başkanı Yaman Yardımcı, itibarını zamanla kaybeden Türk kahvesini dünyaya taşımaya hazırlanıyor.

Türk Kahvesi bizim eski bir kültürümüz. Avrupa’nın Türk Kahvesi ile tanışması nasıl gerçekleşti?

Türk Kahvesi, Osmanlı Devleti’nin dünyaya marka olarak tanıttığı bir üründür. Avrupa’nın bu kültürü bizden öğrendiği bir gerçektir.  Viyana Kuşatma’sında geri çekilirken Osmanlılar getirdikleri kahve çuvallarını geri yük olmaması sebebiyle taşımıyorlar ve bırakıyorlar. Kalan kahve çuvallarına bakıp ne olduğunu anlamadıkları için bir kısmı nehre dökelim bir kısmı atalım gibi fikirler ortaya çıkıyor. Aralarında Türk kahvesini tanıyan birisi bunun çok değerli olduğunu belirtiyor ve kahveleri alıyor, nasıl tüketileceğini öğretiyor. Bu sebeple Viyana’da bizde olduğu gibi kahve kültürü o dönemlerde başlayan eski bir gelenektir. Avrupa’nın kahve ile tanışması Viyana kuşatması sırasında kalan kahve çuvalları ile başlamıştır.

Türk kahvesi belirttiğimiz gibi çok eski bir kültürümüz olmasına rağmen yapılan araştırmalar sonucu Türkiye’de kahveden çok çay tüketildiğine yönelik açıklama yapıldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz Türk kahvesinin kalitesini bir noktada kaybetmişiz. Son 150 yıllık grafikleri inceleyen dünya kahve eksperleri raporlarında ülkemize gelen kahve çekirdeğinin kalitesinin sürekli olarak düştüğünü belirttiler. Bakıldığında bu durum Osmanlı’nın son 150 yıllık ekonomik çöküntüsüne paralel bir gelişmedir. Ekonomik olarak dar boğaza girdiklerinde daha ucuz kahve çekirdeği alıp tüketmeye başlamışlar. Bu sayede kahvenin kalitesi düşmüş. Günümüzde 5 yıl öncesine kadar yıllık kişi başı kahve tüketimi 250 gr civarındaydı. Kuzey Avrupa’da 11 kg, Güney Avrupa’da 5 kg tüketim var. Bana sorarsanız Türkiye’de bu kadar düşük olmasının sebebi, kötü kahve çekirdeklerinin tüketilmesinin bir sonucudur. Kötü ürünün tüketilmemesi de normaldir. Bu sebeple çay tüketimi daha fazla öne geçmiştir.

Gönül Kahvesi nasıl kuruldu?

 Türk Kahvesine duyulan ön yargıyı tersine çevirmek için 1996 yılında çalışmalara başladık. 2002 yılında Gönül Kahvesi marka tescilimizi yaptırdık. O tarihte yabancı kahve zincirleri de dahil piyasada kimse yoktu. Biz bu düşüncemizi paylaştığımızda çay ve kahve satarak ticari işletme kurulabilir mi, sorusuyla karşılaştık. Çünkü o dönemde çay ve kahve ikram ürünüydü. Biz butik kahve evi sektörünün en eskilerindeniz.

Türk Kahvesi için organize hale getirebilmek ve dünyaya duyurmakta geç kaldığımızı söyleyebilir miyiz?

Birçok konuda geç kaldığımız gibi bu konuda da geç kaldığımızı belirtmeliyim. Bunun içinde ülkemiz gerçeğine paralel çok farklı problemler mevcut.  Az önce belirttiğim gibi kalitesiz bir ürünü dünyaya satamazsınız. Hatta öyle bir algı kaybı yaşamışız ki, Yunanlılar,  Yunan kahvesi adıyla neredeyse Türk kahvesine sahip çıkmaya çalışıyorlar.  Türk Kahvesi, Osmanlı Devletinin 1500’lü yıllarda dünyaya tanıttığı bir üründür, bize ait bir kültür. Bizim kültürümüze ait değerlerimize sahip çıkmamız gereklidir.

Bugün belirttiğiniz kaliteli kahve üretimi yapabilmek için çalışmalar yapılıyor mu?

Bu tercihe bağlı bir durumdur. Türk kahvesi yoğun köpüklü, koyu kahve tadı aldığınız ama acı olmayan her yudumda aynı tadı yakalamanız gereken, telvesiyle tüketilebilen tek kahvedir. Türk kahvemiz gönül harmanı bu tarife uyan mükemmel bir kahvedir.  Biz Gönül Kahvesi olarak Türk Kahvemizde 4 ayrı çeşit çekirdek kullanıyoruz. Değişik oranlarda harmanlıyoruz. Yola çıkış amacımız Türk Kahvesini hak ettiği kimliğe kavuşturmaktır. Bu sebeple çeşitli çalışmalar yaptık, en iyisini nasıl bulabiliriz sorusuna cevap aradık. Bu çalışmaların sonucunda Gönül Harmanı adıyla tanımladığımız mükemmel bir lezzet ortaya çıktı. Bizimkisi bir sevda işi, işimizi çok seviyoruz ve bu topraklara ait kültürü günümüze taşıyoruz. İşimizi çok iyi yaptığımızı düşünüyoruz. Aldığımız ödüller bu düşüncemizi desteklemektedir. 2007 yılında Tüyap’taki kahve yarışmasında; Espresso ile Türkiye birincisi seçildik. Espresso ile başarılı olmak bizim için ayrı bir keyif. Bizim kültürümüze ait olmayan, kökü bizden gitse de Avrupa’nın değiştirdiği isimle globalleşmiş bir ürün ile yabancı markaların da olduğu yarışmada Türk markası olarak bizim ödül almamız ayrıca gurur vericiydi. Geçen yıl ve bu yıl aldığımız Avrupa kalite ödülü, geçen yıl aldığımız dünya kalite ödülü ve yine geçen yıl ve bu yıl aldığımız tüketici dernek ödülleri, 2014 yılın markası seçilmemiz doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin organize ettiği Türkiye 100 araştırmasında, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 38. şirket olduk.

Tüketicilerden aldığınız geri dönüş ve talep nasıl?

Biz Gönül Kahvesi olarak %85 içecek satıyoruz. Butik kahve eviyiz. Yani kahve ismini kullanarak yemek satmıyoruz. Bize özgün reçetelerle tüm içeceklerimiz yüksek beğeni topluyor.  Çitlembik (Menengiç) kahvemiz buna örnektir.  Anadolu’muz da belki 2-3 bin yıldır var olan bir ürün günümüzde gönül kahvesi yorumu ile yaşam buluyor. Toplam içecek satışlarımızın %48’i kahve satışıdır. Bunun %30’u Türk Kahvesi %10 Espresso %8 yöresel kahvelerdir. %25 civarında çay satıyoruz. Geri kalan oran diğer içecekleri kapsıyor.

Günümüzde geride bıraktığımız seçimlerden sonra hükümetin kurulamaması sebebiyle piyasaların durgunlaştığı, aslında ekonomik bir kriz yaşadığımız ifade ediliyor. Bu yaşanan huzursuzluk kahve sektörüne nasıl yansıdı?

Ekonomide yaşanılan çalkantılar haliyle piyasayı etkiliyor. Ama şunu belirtmek isterim biz sektörel olarak bu tarz krizlerde en az etkilenen tarafız. İnsanlar biz de küçük rakamlarla kahvesini veya çayını tüketebiliyor. Bu taraftan bakarsak çok fazla etkilenmiyoruz.

Gönül Kahvesi ile ilgili gelecek hedeflerinize yönelik neler söylemek istersiniz?

Bizim hedefimiz tüm dünya… Türk kahvesini dünyada herkese tattırmayı hedefliyoruz. Bu amaçla dünyanın her bölgesinden franchising olacak gruplarla görüşmelerimiz devam ediyor.  

Türkiye olarak kendi markalarımızı desteklememiz gerekiyor. Dünyaya açılmadan başarılı olmamız mümkün değil. Dünya şartları ile mücadele edebilecek kalite ve standartlarda olmamız gerekiyor. Bunun için çok çalışmamız gereklidir. Bir gün dünyada herkes Türk kahvesini tadacak.