Amerika’da Robert Kolej mezunlarının bir ağırlığının kaldığını düşünmüyorum

Daha iyi bir eğitim alabilme çabası içerisinde kendimizi geleceğe hazırlama arzusu, okul seçimini önemli kılmaktadır. Bu doğrultuda kendini ispat etmiş eğitim kurumları günümüzde tercih noktasında üst sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde tercih edilen eğitim kurumlarının başında yer alan Robert Koleji, yetiştirdiği önemli insanlarla cumhuriyet tarihine ismini altın harflerle yazdırmayı başarmıştır. Alınan eğitimin geleceğe etkilerini sorgulamak için bir araya geldiğimiz Robert Kolej 1992 mezunu Eker Süt Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eker, sorularımızı yanıtladı.

Robert Kolej’de eğitim almaya nasıl karar verdiniz?

Benim okuduğum dönemde her okulun kendine ait sınav sistemi vardı. Çok kıymet verdiğim değerli 2 hocam Robert Kolej’de eğitim almam için bana destek oldu. Sınavlara hazırladılar. Ben o sınavda ikinci oldum ve Robert Kolej’e yazıldım. Bizim dönemimizde Robert Kolej en iyi öğrencileri tercih ederdi. Şimdi duyduğuma göre Galatasaray Lisesi bu konuda daha iyi.

Bunun sebebi nedir?

Bizim dönemimizde Robert Kolej’de eğitim ücretleri bugünkü gibi uçuk fiyatlarda değildi. Yine özel bir okuldu ama normalin biraz üstü gelir seviyesine sahip ailelerin çocukları Robert Kolej’de eğitim alabiliyorlardı. Günümüzdeki fiyatlar ve benim dönemim arasında bir uçurum söz konusu. Hal böyle olunca son 10 senedir hem devlete ait hem de kaliteli eğitim veren ve başarılı öğrenciler yetiştiren Galatasaray Lisesi gibi okullar Robert Kolej’in önüne geçmiş oldu.

Yetiştirdiği kişiler itibariyle de böyle bir açıklama yapabilir miyiz?

O açıdan bunu söylemek kolay değil. Çünkü son 10 seneyi düşünürsek yetiştirdiği öğrencilerin bir çoğu şuan okuluna devam ediyor veya yeni iş hayatına atılmış durumda. Bunun sonucunu görebilmek için biraz zamana ihtiyaç var. Bana göre eğitimin tanımını yapan en önemli şey, bir okulda okuyan öğrencilerin kalitesidir. Öğrenci ne kadar kaliteli olursa o oranda başarılı kişiler yetiştiriliyor. Birde Lise dönemi çok önemli olduğu için lise döneminde okulun kendi içinde benimsediği kültür o okulda okuyan öğrencilerin karakterini belirliyor. 

Lider yetiştirme olarak ifade ettiğimiz husus da orada şekilleniyor gibi.

Evet. Okulda okutulan derslerden çok o kültürün içinde yetişmiş insanlar lider ruhu kazanıyor.

Sadece bilgiye dayalı eğitim değil diğer aktiviteleri de eğitim ile bütünleştiren bir sistemde farklı özelliklere sahip çocuklar o özellikleri doğrultusunda daha başarılı oluyorlar.

Evet, Robert Kolej ders dışı aktivitelere en az dersler kadar önem veren ve öğrenciyi bu aşamada teşvik eden bir kurum. Ben lisede ortalama bir öğrenciydim ve sporla ilgilendim. Benim dönemimden akademik alanda, sanat alanında, tıp alanında başarılı olan çok isim var. Hatta bir çok arkadaşım yurt dışında eğitimlerine ve iş hayatına devam etti ve büyük başarılar elde ettiler.

Yurt dışında eğitime devam etmek ve iş hayatını orada sürdürmek Robert Kolej mezunlarında sıkça rastladığımız bir durum. Sadece Türkiye’de değil ulusal yapı içerisinde görev alan bir çok Robert Kolej mezunu insan var. Geçmiş zamanda da sanki bu durum hedeflenmiş gibi. Farklı kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre 1950’li yılların ortasında Robert Kolej’de Türkçe ve İngilizce olmak üzere 2 dilde ders yapılan “Çifte Dilde İnsan Bilimleri” adı altında bir ders konulmuş ve bu dersin amacının “iki gelenekte de kendini ev sahibi olarak hisseden liderler yetiştirmek” olarak belirtmişler. Bu dönemde İstanbul Üniversitesi Robert Kolej’le işbirliği yapmış ve Rockefeller Vakfı dersin planlanması için yürütülen çalışmalarda mali destek vermiş. Ve bu doğrultudaki çalışmaların bu okullarda okuyan mezun profiline bakıldığında başarıya ulaşmış durumda olduğunu görüyoruz.

Biz Türk toplumu olarak biraz aileye bağımlıyız. Amerika ve diğer ülkelerin çoğunda bu algı yok. Çocuk üniversiteye başladığı zaman ailesinden ayrı yaşamaya başlıyor. Aile de bu konuda çocuğu destekliyor. Bu kültür bireysel yaklaşımı destekliyor. Robert Kolej’de de bireysel yaklaşım ön plandaydı. Ben 11 yaşında yatılı olarak okula başladım. Ve yatılı olarak 7 sene orada yaşamam bana birey olma ve ayakları üzerinde durma düşüncesini empoze etti. Yatakhane hayatında önce sizi eziyorlar sonra o kaostan çıkmaya çalışıyorsunuz sizden önde olan dönemler var iyi ağabeyler ve kötü ağabeyler var. Orada aslında bir yaşam mücadelesine başlıyorsunuz. Ve bu durum sizin karakterinizi şekillendiriyor. Robert Kolej’in diğer okullardan en önemli farkı Amerika kültüründe olduğu gibi bireyin tek başına yaşayabilme, ayakta kalabilme mücadelesini her yönden desteklemesidir.

Bir yandan da Robert Kolej rekabetçi ortamın oluşmasını sağlayan rekabet edebilme duygusunu aşılayan bir yapı değil mi?

 Evet Robert Kolej insanın rekabetçi yanını ortaya çıkarıyor. Bunun yanı sıra Robert Kolej’de Öğrenci Konseyi uygulaması vardı ve bu uygulama içerisinde yer alabilmek çok önemliydi bizler için. Öğrenci birliğinde yer almak ve bunun başında olmak önemli bir durumdu. Bu da farklı bir yönde öğrenciyi teşvik eden bir uygulamaydı. Yönetici vasfı kazandıran ciddi seçimlerin yapıldığı bir platformdu. Okul içerisindeki organizasyonlar ve uygulamalar ile ilgili bir çok sorumluluk verilirdi. Düşününce problem çözebilme yetisi açısından çok yararlı bir uygulama olduğunu görüyorum. Ben bu uygulama içerisinde yer almadım ama kız kardeşimde Robert Kolej’li ve bu tip uygulamalarda rol aldı.

Ailede birden fazla Robert Kolej’de eğitim alan kişi olunca sonraki nesillerde de Robert Kolej ağırlığı görülüyor. Siz çocuklarınızın Robert Kolej’de eğitim almasını ister misiniz?

Tabi ki isterim. Bu konuda da her türlü desteği veriyorum ancak bu onların başarısına ve çabasına bağlı olan bir durum. Özellikle üniversite kısmında öğrenciler ülkemizde ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Hayalini kurduğunuz mesleğin eğitimini alamıyorsunuz. Çok başarılı bir öğrenci değilseniz puanınız nereye yeterse o okula girebiliyorsunuz. Robert Kolej’de okuduktan sonra maddi durumunuzda biraz iyiyse yurt dışında okuma imkanınız oluyor. Son yıllarda Koç Lisesi’de bu uygulamayı gerçekleştiriyor. Bu açıdan bu okullarda okumak avantaj sağlıyor.

Diğer okullar ile kıyaslandığında Robert Kolej, kendi içindeki gücü, geleneği tanıyan yapısı ve bir çok yönüyle farkını yaratıyor diyebilir miyiz?

Kesinlikle yaratır ama bence Robert Kolej’de okumanın eksi yanları da var. Mesela mezunlar olarak biz birbirimize bağlı değilizdir. Biz bireysel düşünce ile yetiştirildiğimiz için bağlılığımız maalesef zayıf.

Dönem arkadaşlarınız olarak başarılı kişiler olarak kimleri ifade edebiliriz?

Basketbol yorumcusu Kaan Kural, Doğan Kaşıkçı, Tılsım Tanberk, Sibel Kutman Oral, Serkan Savaşoğlu, Bora Tekay, Bursa Milletvekili Aykan Erdemir aklıma gelen isimlerden.

Robert Kolej mezunlarından iki başbakan çıkarmış bir kurum. Geçtiğimiz günlerde Üstün Ergüder röportajında Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi mezunu olması sebebiyle Robert Kolej ekolünden olduğunu belirmişti. Siz neler söylemek istersiniz?

Üstün Bey oldukça haklı. Sonuçta Boğaziçi Üniversitesi eski Robert Kolej’dir. Dolayısıyla o ekolden gelen bir kurum.

Robert Kolej mezunu bir çok isim, Amerikan kültürüyle eğitim aldıklarından sonra iş hayatında Türkiye’ye alışamadı ve iş hayatına yurt dışında devam etti. Türkiye’deki bazı sistemsizlik ve bazı sıkıntılar o isimleri yurt dışında yaşamaya zorladı diyebilir miyiz?

Ben o düşünceye katılmıyorum. Amerika’da yaşamak daha konforlu, hayat standartları yüksek bir hayat ve onlar bunu tercih ettiler. Genelde yurt dışında eğitimlerine devam edenler orada kalıyorlar. Ama bana sorarsanız Türkiye’de iş anlamında fırsat daha fazla. Birde günümüzde Amerika’da Robert Kolej mezunlarının bir ağırlığının kaldığını düşünmüyorum. Artık Amerika’ya gitmek, orada okumak ve orada yaşantınıza devam etmek geçmişteki kadar zor değil. Evet geçmişte Robert Kolej mezunlarının ağırlığı hissedilir derecede fazlaydı ama günümüzde yabancı dil bilen herkes kolaylıkla bunu yapabiliyor. 

Günümüzde Amerika – Türkiye arasında ki ilişkilerin kötü olduğu ifade ediliyor. Siz bu düşünceye katılır mısınız?

Açıkcası bende basından gördüğüm, okuduğum kadarını biliyorum. Son dönemde seçimler ile ilgili Amerika’nın müdahale ettiği yönünde komplo teorileri var ben bunun gerçeği yansıttığını düşünmüyorum. Amerika her zaman kendi çıkarına bakar ve bu durumlarla da uğraştığını sanmıyorum. Zaten alt taraftaki bürokrasinin mantık çerçevesinde yapabileceği ve yapamayacağı şeyler var. Her zaman atılan her adımın mantık çerçevesi içerisinde olması lazım. Ekonomik olarak bir sorun olduğunu sanmıyorum Amerika ile iş yapan firmalar halinden oldukça memnunlar. Bir sıkıntıları yok.

Robert Kolej’de girişimcilik ruhu aşılandığı ifade ediliyor. Bu noktada Robert Kolej mezunu olmanızın sizin iş yaşamınıza katkıları ne oldu?

Robert Kolej çok iyi bir girişimci yetiştiren bir okul değil bana kalırsa. Ana hedefi bence girişimciden çok yönetici yetiştirmektir. O tarafa daha ağırlıklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü girişimci olmak için risk almayı sevmek gerekiyor. Ancak çok fazla eğitim girişimcilik ruhunu öldürüyor. Robert Kolej mezunu girişimci olanlar daha çok aileden gelen yapıyı devam ettiren kişiler. Ama yöneticilik konusunda inanılmaz teşvik ve uygulamalar var. İster istemez o düşünce aşılanıyor.  

İş hayatındaki kapıların daha rahat açılması açısından Robert Kolej mezunlarından bir destek gördünüz mü?

Benim açımdan bu şekilde bir katkısı olmadı. Çünkü ben Bursa’da ikamet ediyorum çoğu mezun İstanbul’da ikamet ediyor. İş ve ikamet ettiğimiz yerler farklı olması sebebiyle böyle bir destek talebim olmadı.

Robert Kolej mezunu Akbank Ceo’su Hakan Binbaşgil kredi almanız konusunda hiç destek olmadı mı?

(Gülüyor) Hayır. Benim gerçekten iş hayatımda Robert Kolej’den ciddi bir desteğim olmadı. Ama böyle bir destek alan vardır. Yani belirttiğiniz gibi kapıların kolay açılması açısından birbirlerine destek olan arkadaşlarım var.    

Şirket yönetirken veya şirket ile ilgili bir karar alırken Robert Kolej’de aşılanan düşüncelerden örneğin daha rekabetçi bakarak bir karar aldığınız oldu mu?

Tabi ki olmuştur. Ama o fikrimiz artık yavaş yavaş değişiyor. Önceden daha realist bakıyorduk. Daha ciddiydik. Şimdi biraz daha duygusal davranmaya başladık. Bunu bilinçli olarak yapıyoruz.  Bu şirket bizim adımızı taşıyor ve çalışanların buraya sahip çıkması ve kendini aileden bir parça olarak hissetmesi gerekiyor. Biliyoruz ki insanların kendini rahat ve huzurlu hissettiği çalışma ortamları başarıyı getirir. Ailenin, markanın, şirketin hepsinin birden stratejisini birleştirdiğiniz zaman hem çok güçlü bir marka yaratabiliyorsunuz, hem de şirket içinde iyi bir takım ortaya çıkartıyorsunuz.

Seçim atmosferinden çıktık ve ortaya çok tahmin edilemeyen bir durum çıktı. Konu ile ilgili sizden de bir değerlendirme alabilir miyiz?

Bence Türkiye’de Ak Parti’nin kaybetmesinin en önemli nedeni; Ak Parti çok güçlendi. Devlet yönetiminde bu kadar güçlü bir duruma geldiği zaman gücünü kötüye kullanıyor ve tepkiler artıyor. Devlet yönetiminde bir denge olması lazım. Bu dengeyi geçmiştekiler sağlıyordu. Bu kalelerin hepsini Ak Parti yıktı ve her şeyi kontrol altına almaya başladı. İnsanlar da bu durumda Ak Parti’ye sempati duymalarına rağmen gücünü kötüye kullandığını düşünerek tepki gösterdiler. İkinci bir durum da Türkiye’de belli dönemlerde iktidar değişikliğine ihtiyaç duyuluyor. Recep Tayyip Erdoğan yine Cumhurbaşkanı olarak devam eder. Ancak bu koalisyon dönemi Ak Parti’ye ciddi zararlar verecektir. Ondan sonra sağ veya sol görüşten yeni bir lider ve yeni bir parti çıkacak ve o da başka bir dönemi başlatacak diye düşünüyorum.