Asbank Yönetim Kurulu Başkanı Taştan Altuner: Türkiye’nin desteğine ihtiyacımız var

KKTC ekonomisi içerisinde tüm olumsuzluklara rağmen, gerekli adımları atarak yoluna devam eden finans sektörü, yeni yasa çalışmalarının yapıldığı bir dönemden geçiyor. Yapılan çalışmalar ve ada ekonomisinin geleceği ile ilgili görüşlerini aldığımız Asbank Yönetim Kurulu Başkanı Taştan Altuner, önemli açıklamalarda bulundu. 

Bankalar ile ilgili yeni yasanın çıkacağı belirtiliyor. Konu ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

2000 yılından önceki yasamız 1976 yılında çıkmıştı. 2000 yılında yaşanan krizde, yeni bir yasa çıkarıldı. Sonrasında yaşanan aksaklıklar neticesinde 2001 yılında yeni bir yasa daha çıkarıldı. Bu da yeterli olmadı ki 2006 yılından itibaren yeni yasa çalışmaları başladı, ancak hazırlanan taslakların hiçbiri yasalaşmadı. En son Bankacılık Yasası tasarısı şimdiki Hükümet’in programına alındı. Sene sonuna doğru yasanın Meclis’te onaylanmasını bekliyoruz.

Yürürlükte olan yasada boşluklar mevcuttu, bu boşlukları Merkez Bankası’nın çıkardığı tebliğlerle doldurdu. Çıkacak yeni yasa da bu tebliğlerin yasalaşması şeklinde olacaktır. Bu çerçevede yasa, bankalar için büyük değişiklikler getirmeyecektir.

Tartışılan en önemli konuların başında bankaların sermaye yeterlilikleri geliyor. Bu eksiklik nasıl giderilebilir?

Ortalama Sermaye Yeterlilik Standart Rasyosu KKTC Bankaları ve Türkiye Şube Bankaları için %17 civarındadır. KKTC Merkez Bankası “ihtiyati” olarak asgari seviyeyi %12 olarak belirledi, yani dünya standardının üzerinde bir oran. Ancak Bankalarımızın rakamsal büyüklüğü bugün itibari ile büyük projeleri finanse edecek konumda değildir. Çünkü mevcut kurallara göre yatırımcıya 100.000.000 TL kredi verebilmemiz için bankamızın sermayesinin dört yüz milyon olması gerekiyor. Bugün itibari ile hiçbir bankamızda bu oranda bir sermaye bulunmamaktadır. Böyle bir krediyi ancak bankalarımız birleşerek verebilirler. Bu birleşme sonucunda çıkarılacak kredide en büyük sorun fonlama maliyetlerindeki artış olmaktadır. Bu durum yatırımcı için cazip bir durum değildir. Bu ortamda da yatırımcı Türk Eximbank ya da Türkiye Kalkınma Bankası’nı tercih etmektedir.

Son dönemde ada ile ilgili en önemli konulardan biri şüphesiz Türkiye’den adaya ulaştırılan sudur. Bu projenin ada ekonomisine büyük katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?   

Suyun gelmesi bizim için büyük bir fırsattır. Memlekette tarımın önündeki en büyük engel susuzluktu. İklim ve toprak birçok ürünü kaliteli olarak yetiştirmeye uygunken, susuzluk nedeni ile yeterli düzeyde tarımsal faaliyet yapılamıyordu. Su geldi ve bundan sonra Tarım Bakanlığımızın yeni projeleri teşvik etmesini bekliyoruz. Organik tarımın ada için önemli bir açılım sağlayacağı kanısındayım. Projeler geliştirip üretime geçilirse ada ekonomisine büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Turizm alanında beklentiler oldukça yüksek, sizin bu konuda gözlemleriniz var mı?

Turizmin ada ekonomisine her geçen yıl artan oranda büyük katkı sağladığını görüyorum. Özellikle Türkiye’den gelen turist sayısında büyük artış var. Ercan Havalimanı’nın verilerine göre yılda üç milyon yolcu rakamını görüyoruz. Bu rakam oldukça önemli. Turistlerin ülkemize olan ilgisine paralel olarak da bu alandaki yatırımların artacağını söyleyebiliriz.

Tarım, turizm gibi alanlardaki değerlendirmelerinizi aldıktan sonra, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomiye sahip olduğunu söyleyebilir miyiz?

Henüz o seviyeye geldiğini söylememiz mümkün değil. Türkiye’nin desteğine ihtiyacımız var.

Bir birleşme olduğunda bu durum sıkıntı yaratır mı?

Elbette, diyelim ki 2017 yılında federal bir yapıda anlaştık ve bir birleşme gerçekleştirdik. Bu durumda Türkiye’den bize yardım gelmesi mümkün değildir. Diğer yandan yapılan görüşmelerden çıkan durum neticesinde toplanacak KDV’nin merkezi hükümete gideceği ve merkezi hükümetin toplanan vergiyi nüfus oranında dağıtacağı ifade ediliyor. Dolayısıyla bizde gelir vergisi gelirlerinin neredeyse yok denilecek boyutlarda olduğunu düşünürsek vergi gelirlerimizi de diğer tarafa aktaracağımız ortamda gelir kaybına uğrayacağımızı söyleyebiliriz. Bir de Türkiye’den gelen yardımların kaldırıldığını düşünürsek ekonomik olarak sıkıntıya gireceğimizi ifade edebilirim. Bizim çok bonkör bir emekli yasamız var ve bu ortamda emeklilerin maaşlarının nasıl ödeneceği sorusunun cevabı güçtür. Bu durumun düzeltilmesi ve ekonominin reel şartlar doğrultusunda işlerlik kazandırılması için çalışmalar yapılması gerekiyor. Kısaca emeklilere sizin aylıklarınızı 65 yaşına kadar dondurdum denilmesi gerekiyor.

Siyasi partiler bunu gündeme getirebilirler mi?

Söyler ama bunun sonucunda referandumda hayır çıkar.

Halkta AB’ye girince zengin olacağız düşüncesi var.

AB’ye girince cebimize Euro koyacak değiller. Devlet olarak para kazanırsak bu ödemeleri gerçekleştirebiliriz, yoksa Fransızlar ve diğer Avrupalılar şapkanın içine para atarak bizim maaşları ödeyecek değiller.

Mevcut ekonomik işlerlik doğrultusunda Asbank neler yapıyor? 

Asbank, 1986 yılında kuruldu, bu yıl otuzuncu yılımızı kutluyoruz. Bankamız, sektörün ortalarında yer alan ve politikalarını buna göre belirleyen bir kurum olmuştur. Biz bugüne kadar müşterilerimize “makul faiz oranları ile kredi; makul komisyonlarla hizmet”  politikası izleyerek yolumuza devam ediyoruz. Sektördeki payımız %4 civarındadır. Bu oranı yıllar itibari ile koruyarak yolumuza devam ettik. Biz riski büyütmeden sağlıklı bir şekilde büyümeyi hedefledik ve o doğrultuda da yolumuza devam ediyoruz.

Adadaki finans kuruluşları daha fazla kaynağı adaya getirebilmek için büyük çaba sarf ediyor. Ancak bu konuda başarı sağlandığı söylenemez. Bu çerçeveden bir değerlendirme yaparsak, yeni kaynakların adaya getirilmesi mümkün mü?

Bu durumun gerçekleştirilebilmesi için adanın statüsünün değişmesi gerekiyor. Şuanda gri bir bölgeyiz. Bu gri bölgeden çıkıp uluslararası hukuk düzeni içerisinde yer alındığı zaman belirtilen durum gerçekleştirilebilir. Ancak her şeye rağmen KKTC halkının yurtdışındaki ve Türkiye’deki parasının kendine yeteceği kanısındayım. Bu paralar geri dönerse önemli bir kaynağın ekonomiye gireceğini düşünüyorum.

Adayı bilen biri olarak Tuğrul Türkeş’in KKTC’den sorumlu olması adaya olumlu yansır mı?

Bundan önceki bakanlarda bizim için bir şeyler yapmaya çalıştı. Türkiye her zaman bir gönül bağı ile bu işleri yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tuğrul Bey’in adayı tanıması da yapılacak çalışmalara katkı sağlayacaktır.

2016 yılı ile ilgili bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Ben mevcut durumun devam edeceği kanısındayım. Bu durumu değiştirmek için yapısal değişiklere ihtiyaç duyulduğunu ifade edebilirim.