Bayrağımızı dünyanın dört bir tarafında ürünlerimiz aracılığıyla dalgalandırmaya devam edeceğiz

Savunma sanayi alanında yaptıkları başarılı çalışmalar sonrasında kara araçları konusunda ülkemizin en önemli projesi olan milli tank Altay projesini üstlenen Otokar, 2009 yılından bugüne yürütülen çalışmada seri üretime geçmek için hazırlıklarına devam ediyor. Böyle bir süreçte yaptıkları çalışmaları aktaran Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç, sorularımızı yanıtladı.

Kara araçlarında ülkemizin geldiği konumu aktarır mısınız?

Etkin kaynak kullanımı ve teknolojiye hakim olma anlamında, SSM’nin öncülüğünde millileştirme – yerli katkı” vizyonu çerçevesinde konulan hedeflerin sektörümüz adına somut ve olumlu sonuçların alındığı bir dönemdeyiz. Bugün, Otokar’ın da aralarında olduğu birçok Türk savunma sanayii üreticisi dünya çapında başarılara imza atıyor, özellikle uzmanlık alanlarında sadece ülkemizin değil, dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer alıyorlar. Türk tasarımı ve üretimi ürünler geliştiriyor ve bu alandaki başarılarını dünya çapında ispatlıyorlar. Hem kritik savunma teknolojilerine sahip olma hedefi, hem de sanayiinin başarıları sayesinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı da Türk üreticilerini tercih ediyor. Bütün bunlar hem sektörümüze hem de ülkemize gurur veriyor.

Altay Projesiyle ilgili gelinen noktayı aktarır mısınız?

Savunma sanayii, ülke ekonomilerinin aslında bir aynası niteliğidir. Türkiye özellikle son yıllarda bu yolda çok önemli adımlar atarak, birbirinden değerli projelerle hızlı bir yol kat etti. Milli tank projesi Altay, söz konusu projelerin çok önemli bir halkası, kara sistemlerinin en büyük projesi… Otokar’ın ana yükleniciliğindeki milli tankımız Altay, mühendisliğinden teknolojisine, tasarımından prototip imalatına kadar her aşamasında imzamızı taşıyor, bu anlamıyla önemli bir gurur kaynağımız.

Otokar’ın ana yüklenicisi olduğu Altay projesinde, “Konsept Tasarım”, “Detaylı Tasarım” ve “Prototip Geliştirme ve Kalifikasyon” olmak üzere üç aşamadan oluşan Dönem I, 2009 yılında başlamıştı. Başarıyla tamamlanan ilk iki aşamanın ardından dört adet prototip üretildi. Proje planına uygun olarak bu prototipler hareket kabiliyeti, dayanıklılık ve ateş gücü gibi kalifikasyon testlerine tabi tutuluyor.

Ana yüklenici olarak, bu süreçte büyük bir deneyime imza attık. Tüm alt yüklenicilerimizle birlikte, testlerin hemen ardından seri üretime geçebilmek üzere hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.

Altay Projesinin TSK envanterine girmesi sonrası Otokar için nasıl bir yol haritası çizeceksiniz?

Otokar olarak böylesine iddialı ve önemli bir projede yer aldığımız için gurur duyuyoruz. Özellikle son 10 yılda savunma sanayiinde önemli yapısal değişiklikler yapıldı ve sektör önemli bir atılım gerçekleştirdi. Bu ivmede elbette en önemli etken, ihtiyaçların yerli kaynaklardan karşılanması politikasıdır. Hükümetin ve SSM’nin bu yöndeki girişimi ile sektörde bu alandaki teknolojik yatırımlar, yetkinlikler ve kabiliyet arttı.

Otokar olarak, tasarımı ve fikri mülkiyet hakları kendisine ait olan ürünlerimiz ile ülkemizin milli askeri araç üreticisiyiz. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük özel sermayeli savunma sanayii şirketiyiz. Savunma sanayiinde en büyük iddiamız, tasarımını ve üretimini tamamen kendimizin yaptığı askeri araçlarımız ve kule sistemlerimiz. Ülkemizde bu alanda yeniliklere ve ilklere imza atmaktan gurur duyuyoruz.

Öte yandan kara sistemlerinde en deneyimli savunma sanayi şirketiyiz. 3-4 tondan 60 tona kadar; 4×4’ten 8×8’e ve paletli zırhlı araçlara kadar farklı tip ve versiyonlarda araç portföyüne sahibiz. Kendi tasarımımız olan kule sistemlerimizle, Türkiye’nin en büyük kara sistemleri tedarikçisi konumundayız. Ürünlerimiz 30’dan fazla ülkede 50’ye yakın kullanıcı tarafından aktif olarak kullanılıyor.

Önümüzdeki dönemde de ülkemize en iyi şekilde hizmet etmenin yanı sıra bayrağımızı dünyanın dört bir tarafında ürünlerimiz aracılığıyla dalgalandırmaya devam edeceğiz.

 SSM tarafından bu yıl savunma sanayi de birincilik ödülü aldınız. Bu ödülün sizin açınızdan önemini aktarır mısınız?

Ödül, Türkiye’nin önde gelen savunma sanayii sektörü firmalarının 2012-2014 yılları bilanço, gelir-gider tabloları ve sektör performansına ilişkin verileri doğrultusunda Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın yaptığı değerlendirmeler sonucu Otokar’ın oldu. Bu ödül bizim doğru adımlar attığımıza işaret ediyor ve daha iyisini başarmak için bizi motive ediyor.

Bugün Türkiye’de ve dünyada 50’ye yakın kullanıcımıza ise ihtiyaç ve beklentilerini doğrultusunda hızlı çözümler üretebilme kapasitesine sahibiz. Hâlihazırda 28 binden fazla zırhlı aracımız, dünyanın pek çok riskli ve zorlu bölgesinde hizmet veriyor. Geleceğe kazandığımız yetkinlikler, Ar-Ge, tasarım gücümüz ve aldığımız ödüllerle daha güvenle bakıyoruz.

Savunma ve Havacılık İhracatçıları Birliği Başkanı Aral Aliş, savunma sanayii de sadece üretmek yeterli değil yeni bölge ve ülkeleri de ihracat listemize katmamız gerektiğine vurgu yaptılar. Bu yaklaşım ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Yakından takip ettiğiniz üzere Türk ürünleri özellikle son birkaç yıl içinde dünya çapında çok daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu alandaki ihracatımız hızla ve gün geçtikçe artıyor. Sürdürülebilir bir başarı yakalamak adına şimdiden bazı adımların, önlemlerin alınması gerekiyor. Çünkü savunma sanayiinin iç pazar talebi odaklı olarak tek müşteri için çalışmasıyla varlığını sürdürmesi, günümüz koşullarında ve uzun vadede ekonomik olması mümkün değil. Savunma sanayii şirketleri varlığını idame ettirebilmek için devlete muhtaç olmamalı, devlet de şirketlerin devletin üzerinde yük olacak yapılara dönüşmelerine izin vermemelidir. Kârlı ve kredibilitesi yüksek şirketler sektörün gelişimine her zaman pozitif katkı sağlayacaktır. Bu nedenle sektördeki şirketlerin, tek kullanıcı veya kaynağa bağlı olmadan, kendi ayakları üzerinde durabilen, dünya çapında rekabetçi yapılar olma hedefine odaklanması gerekiyor. Şirketlerin, varlıklarını idame ettirebilmesi için teknolojiye hakim ve sahip olması; yıllık ve dönemsel ekonomik dalgalanmalara karşı durabilecek, tek ürüne ve tek kullanıcıya dayalı olmayan, sivil / ticari ve askeri mamuller üretebilen yapılar kurması bizce önemli. Otokar’ı da bu stratejinin başarılı örneklerinden biri olarak görebiliriz.

2015 yılını Otokar açısından değerlendirir misiniz?

2015’te dünya çapındaki rekabet gücümüzü daha da artırmak için inovasyon, Ar-Ge ve verimliliğe odaklandık. Ürün ailemize yeni ürünler ekledik. Paletli zırhlı araç ailemizi Tulpar S ile genişlettik, kule sistemleri üzerinde çalışmalarımızı sürdürdük. Mevcut ve yeni araç üzerindeki Ar-Ge faaliyetlerimiz devam etti. Bu çalışmalarımızın ödülü olarak Otokar olarak, ülkemizdeki patent başvurularında lider ilk 5 şirket arasında yer aldık.

2015’te ayrıca savunma sanayiinde önceki sene aldığımız yurtiçi ve yurtdışı siparişlerinin teslimatlarına odaklanırken, Avrupa’dan Asya’ya kadar katıldığımız fuarlarda farklı pazarlarda potansiyel ve mevcut kullanıcılar ile bir araya geldik. Bize verilen tüm görevleri proje planlarına uygun şekilde başarıyla yerine getirdik.

Başarılı bir 2015 yılını geride bırakırken, 2016 yılında da aynı ivme ve başarıyı yakalamayı hedefliyoruz.

Savunma sanayi de başarılı olmak için özel sektörde de başarılı olmak gerektiğinin üzerinde duruluyor. Bu açıdan Otokar olarak savunma sanayi dışında yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

Otokar’ın hem ticari hem de savunma sektöründe faaliyet göstermesi bize çok önemli avantajlar sağlıyor. Öncelikle iki farklı alanda faaliyet göstermek Otokar’ın sürdürülebilir büyümesini yakalaması için özel olarak seçilmiş bir strateji. Savunma sanayi projeleri, siparişleri kimi zaman çok uzun yıllar süren ve yıllar bazında talepte çok farklılıklar gösteren bir alan. Ticari araç ise daha farklı bir alan. Bu iki farklı sektör birbirini dengeleyerek Otokar’ın sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesini sağlıyor.

Sakarya’da 552 bin metrekare alanda yer alan fabrikamızda, 2 bini aşkın çalışanımızla üretim faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ticari araç alanında da savunma sanayiinde olduğu gibi başarılı bir performans sergiliyoruz. 5 yıldır üst üste Türkiye’nin en çok tercih edilen otobüs markası olduk. Bugün 40’a yakın ülkede şehiriçi taşımacılıktan personel ve turizm taşımacılığına kadar milyonlarca yolcu Otokar araçlarıyla seyahat ediyor. Lojistik sektörüne de 8,5 tonluk hafif kamyon ve semi treyler ve treyler araçlarımızla hizmet ediyoruz.  Savunma sanayiinde olduğu gibi ticari araç alanında da Türkiye’nin ilklerine imza atmaya devam ediyoruz. 1960’lı yıllarda ülkemizin ilk şehirlerarası otobüsünü üreten Otokar, günümüzde ülkemizin ilk elektrikli otobüsünü, ilk ADR’li tankerini üreten firma konumunda yer alıyor.