Bütün odağımızı sağlıklı bir şekilde ülkemizin çarklarını tekrar döndürür hale getirilmesine vermeliyiz

Normalleşme adımlarının atıldığı, ekonominin çarklarının tekrar sağlıklı bir şekilde döndürülmeye çalışıldığı bir döneme girdik. Bu dönemde dişlinin her bir parçasınınım önemli olduğundan yola çıkarak savunma sanayinin bu dönemdeki sıkıntılarını dile getirmesi için sorularımızı yönelttiğimiz Samsun Yurt Savunma Genel Müdürü Cahit Utku Aral, önemli açıklamalarda bulundu.

Pandemi süreci devam ediyor. Bu süreçle ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Daha önceki söyleşilerimizde de belirttiğimiz gibi, insanları tedirgin eden, geleceklerini sorgulatan durumlar olduğunda silah satışları artmaktadır. Pandemi sebebi ile başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyada silah satışlarımız arttı. Pandeminin oluşturduğu tedirginlik ve işsizlik, insanları silah alma yoluna sürükledi. Şu anda yaşadığımız en büyük problemlerden bir tanesi silahlarımızın talep edilen bölgelere ulaştırılması. Türk Hava Yolları üzerinden gönderdiğimiz malların taşıma fiyatları çok yükseldi, bu sebeple çok ciddi bir maliyet artışı gerçekleşti. Bizler bunu ne yazık ki müşterimize yansıtamıyoruz ve maliyet artışının bir kısmını müşterimiz ile paylaşmak durumunda kalıyoruz. Bu sebeple bizlere beklenmeyen bir maliyet çıkmış oluyor. Diğer taraftan tedarikçilerimizdeki süreçler ise yeni yeni normalleşmeye başladı, ama biz tedarik konusunu şu ana kadar başarılı yönettik ve müşterilerimize silahlarımızı ulaştırabildik. Pandemiye stoklarımızın sağlıklı olduğu bir dönemde yakalandık. Fabrikamızda aldığımız önlemler sayesinde de bu zamana kadar herhangi bir vaka yaşamadık. Aynı ciddiyette ve sıkılıkta önlemlerimiz ile devam ediyoruz. Sağ olsun hem Cumhurbaşkanlığımız hem İçişleri Bakanlığımız, Türkiye’nin ihracata ihtiyacı olduğu bu dönemde firmamızın hem karantinada hem bayram ve hafta sonları çalışmasına izin verdiği için 7 gün 24 saat boyunca çalışmaya devam ettik. Bu sebeple bu süreci şu ana kadar iyi atlattığımızı düşünüyorum. Sektörümüzün de yaşadığı ve firmamızın da yaşadığı sıkıntılardan biri de pandemi öncesi yapılan Kontrat kapsamında yaptığımız sevkiyatlarımız ödemelerini almakta zorlanıyor olmamız. Umut ediyoruz ki önümüzdeki aylarda pandemi ile beraber bu sorunlarda çözülecektir.

Yaşanan pandemi sürecinin yeni fırsatlar oluşturacağının üzerinde duruluyor. Gelecek açısından sektörünüzdeki fırsatları aktarır mısınız?

Savunma sanayi proje sektörü olduğu için anlık, kısa dönemlik bu tip sıkıntıların sektöre büyük yansımaları olmuyor. Ama dünyanın birçok yerinde, Almanya, Fransa, Amerika gibi ülkelerde sağlık sektörü ve savunma sanayi iç içe. Türkiye’de de sağlık sektörünü ve sanayi sanayini bütünleştirmek için geçmişte çalışmalar yapıldı ancak bu konuda biraz geri kalınmıştı. Dünya da ise savunma sanayi ve sağlık sektörünün bütünleştiği çok örnek var mesela G&E, Thales, Siemens gibi firmalar hem savunma alanlarında hem sağlık alanlarında faaliyet göstermektedirler. Şu an Türkiye de savunma şirketlerinin sağlık alanlarında da yatırım yapacağını ön görüyoruz. Pandemi sebebi ile ülkeler ekonomik sıkıntılar yaşıyor ve insanlar daha iyi standartlarda yaşayabilmek için hareket etmeye başlıyor. Bu durum göç artışına ve göç artışı da sınır güvenliği problemleri doğuruyor.  Bu sebeple sınır güvenliği alanında yatırımların, projelerin artması gerektiğini düşünüyoruz. Savunma sektörü olarak doğru yatırımlar ile bu durumu avantaja çevirebileceğimizi düşünüyorum.

Ayrıca bu süreçte görüyoruz ki, yine otonom sistemler çok önem kazanıyor. Askerimizin bu tür pandemi gibi olaylarda direk etkilenmesi yerine otonom sistemlerin, robotik sistemlerin kullanımı için, faaliyet ve yatırımlarımızı arttırmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Sayın İsmail Demir, bugüne kadar elde edilen başarılı çalışmaların bu dönemden sonra yurt dışında Türk savunma ürünlerini daha fazla ön plana çıkardığını belirttiler. Bu husustaki görüşlerinizi aktarır mısınız?

Türkiye çok önemli yatırımlar yaptı. Savunma sanayindeki yatırımlar uzun soluklu yatırımlardır, kısa süreli değil. Genelde 5 yıl ve üzeri sonuç alabiliyorsunuz, eğer 10 yıl ortalama dersek daha doğru olur. Türk Savunma Sanayi olarak 10-15 yıl önce yapmış olduğumuz atılımların sonuçlarını bugün almaya başladık. Türkiye’nin icra ettiği askeri operasyonların kabiliyet ve başarısı savunma sanayimizin başarısı ile gerçekleşiyor. Tabiki de ülkemizin ihtiyaçları esas ama doğru yatırımlar ve ürünler ülkemizin ihtiyaçlarını zaten karşılarız ama bir ülke, asla firmanın tek pazarı olamaz. Canik olarak yüksek teknoloji ile ürettiğimiz ve büyük yatırım yaptığımız projelerimizi dünyadaki dost ülkelere ihraç etmekteyiz. Bugün ülkemizin gerçekten de ihracata ihtiyacı var. Çünkü ülkemize döviz girmesi gerekiyor. Bu sebeple savunma sanayi ürünlerimizi ihraç etmemizin ülkemiz için hayati  önemi var.  

Roketsan bu süreçte ARGE çalışmalarına devam ederek ürünlerini geliştirdiğini belirtti. Bu kapsamda sizin Roketsan ile yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

Roketsan Ar-Ge çalışmalarına bu dönemde başlamadı. Yapmış olduğu gerçek milli projelerini minimum dış tedarik kullanarak yapıyor olma süreci uzun yıllardır devam etmektedir.  Bu projeleri ile son 15 yılda savunma sanayimizin en parlak firması olmuştur. Bugün SİHA’larımızda kullandığımız roketler, akıllı bombalarımız, SOM, ATMACA projesi gibi Türkiye’nin esasında dışa bağımlı olduğu alanlara kalıcı çözümler üretmiştir. Bu sebeple Roketsan için önemli yatırımlara devam ediyoruz.  Ülkemizin portföyünde  çok büyük platform yatırımları var, örneğin deniz platformlarımız, MİLGEM projesi kapsamında yapılan gemilerimiz var. Kara araçları ve hava araçları ve bunların hepsinin ROKETSAN’ın ürettiği mühimmatlara ihtiyaçları var. O yüzden, Roketsan projelerinin bizim tarafımızda ayrı bir önemi var.  

Sayın Temel Kotil, hava araçlarına talebin bu dönemde arttığını ve çalışmalarının devam ettiğini aktardılar. Bu noktada Hürkuş projesinde yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

TUSAŞ’ın bugün hayata geçirmiş olduğu çok önemli hem sabit hem de döner kanatlı projeleri var. Genel maksat helikopter olsun, hatta HÜRKUŞ’un silahlı versiyonları olsun bunlar çok önemli projeler.  Sınır güvenliği, yine hava hakimiyetinin öne çıktığı operasyonlarda hayati öneme sahiptir. Yine Akdeniz, Libya, Suriye, Kuzey Irak operasyonlarımızda milli hava araçlarımıza yoğun bir şekilde ihtiyaç var. Şu an TUSAŞ tarafında bildiğimiz kadarı ile kalifikasyonu devam eden projeler var. Umarız en yakın zamanda bu projeler tamamlanarak ihracata başlanır. HÜRKUŞ uçağının silahlı versiyonlarına olan talep giderek artmaktadır. Sadece roketler ile donatılması değil, makineli tüfek podlarının yapılmasının, bu platformların daha aktif görev almasını sağlayacağını düşünüyoruz. Bizde bu alanda yatırımlara devam ediyoruz. Umarız en yakın zamanda bu projeler hayata geçer ve HÜRKUŞ hem sınırlarımızda hem de mücadele ettiğimiz bölgelerde askerimize güç kuvvet olması sağlanır.   

Samsun Yurt Savunma olarak bu süreçte kamudan beklentilerinizi aktarır mısınız? Ülke ve dünya olarak zor bir dönemden geçiriyoruz. Sadece savunma sanayi olarak değil tüm sektörler ve tüm dünya için zor bir dönem. Türkiye’de pandemiden ötürü her savunma sanayide dahil her alanda bir yavaşlama oldu Bugün Samsun Yurt Savunma olarak ciromuzun yüzde 90’ı ihracat kaynaklı. Bu yüzden bizim kamudan beklentimiz kesinlikle şu anki nakliye bedellerinin artmış olmasından dolayı doğan maliyetin bir şekilde firmalara geri kazandırılmasıdır.  Çünkü bu maliyetleri, fiyatlarımıza yansıtarak satış yapmamız bu dönemde mümkün ve doğru değildir. Bu maliyet satışlara yansıtılamadı için de bu ücretler direk firmaların kaynaklarından kullanılmaktadır. Şu anda bir çalışma var biliyoruz ama en azından oluşan bu maliyetin firmalara yapılan ihracat üzerinden bir teşvik ile geri verilmesi için kamudan destek bekliyoruz. Onun haricinde ülkenin normal çalışır düzene gelmesi ama bu çalışır düzene gelirken muhakkak pandemi ile mücadele etmesi gerekmektedir. Biz belki firma olarak bu süreci en iyi atlatan firmalardan biriyiz ama ülkemiz bizim için çok önemli, ülkemizin tekrar ayakta durması, çarklarının dönmesi, dişlilerinin çalışması gerekiyor. Aksi halde bu her alanda Türkiye’ye yansıyacaktır.  Burada şöyle bir tehlike var, aslında otomotiv sanayi ve savunma sanayi bir bileşiktir. Otomotiv sanayindeki alt yüklenici olarak çalışan firmaların yüzde 80 inden fazlası savunma sanayine de alt yüklenici olarak çalışıyor. Bu firmaların tekrar çalışır hale gelmemeleri durumda savunma sanayi de etkilenecektir. Savunma sanayinin de alt yüklenicilerini bu süreçten dolayı kaybetme tehlikesi var. Bilindiği üzere savunma sanayinde bu kalitede firmalar uzun yıllar sonucunda kuruluyor ve bu güçlerine ulaşabiliyor ve Sektörü destekleyebiliyorlar.  Bu sebeple bütün odağımızı sağlıklı bir şekilde ülkemizin çarklarını tekrar döndürür hale getirilmesine vermeliyiz. TEMMUZ 2020