Büyük balık küçük balığı yutar kavramını Tarsus Amerikan Koleji’nde öğrendim
Sabancı Holding, Carrefoursa, Metro Cash & Carry ve Metro Properties gibi köklü firmalarda üst düzey pozisyonlarda görev alan Eyüphan Boyvadaoğlu, Tarsus Amerikan Koleji’nde kazanmış olduğu özgüvenin iş yaşamını için avantaj olduğunu belirtiyor. Başarının işin doğrusunu öğrenmekle değil, doğru işin nasıl yapıldığını öğrenmekle kazanıldığını ifade eden Eyüphan Boyvadaoğlu, sorularımızı yanıtladı.
Tarsus Amerikan Koleji’nde eğitim almaya nasıl karar verdiniz?
Tarsus Amerikan Koleji Amerika’lıların 1888 yılında misyonerlik üzerine kurmuş oldukları bir okul aslında. Ben Adana’lıyım ve Tarsus Amerikan Koleji o bölgede çok prestijli bir okuldu. Benim okuduğum yıllarda daha farklı bir sistem vardı. Her okulun kendine has sınav sistemi vardı. O dönem İstanbul’da da birçok eğitim kurumunun sınavına girdim. Ve başarılı da oldum. Ancak Tarsus Amerikan Koleji mezunu birçok tanıdığımın olması ve okulun böylesine köklü bir geleneğe sahip özel bir okul olması sebebiyle Tarsus Amerikan Koleji’ne girmeye karar verdim.
Günümüzde bütün öğrenciler tek bir sınav sistemine tabii tutuluyorlar ve başarılı olanlar puanlarının yettiği okullara girmeye hak kazanıyorlar. Sizin döneminiz ile kıyasladığımızda sizin döneminizin günümüze göre daha avantajlı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tam olarak avantaj diyemiyorum. Bizim dönemimizde de ayrı zorluklar vardı. Her okulun ayrı sınavı vardı ama okula girene kadar 6-7 sınava girip başarılı olmanız gerekiyordu. Eğitim sisteminde maalesef her dönem zorluk yaşanıyor. Ama şu var ki 2000 kişilik gruptan 50 – 70 öğrenci okula girmeye hak kazanıyor ve Tarsus Amerikan Koleji gibi okullarda sınava giren öğrencilerin en iyileri eğitim görüyor. O öğrenciye ne öğretirseniz zaten onu çoğaltacaktır.
Siz yatılı okudunuz. Yatılı eğitim görmek arkadaşlık bağlarının daha kuvvetli olması anlamına geliyor. Bu çerçeveden bakarsak dönem arkadaşlarınız ile olan ilişkileriniz nasıl?
Okulumuz ailemiz, yuvamız gibiydi. Biz hafta sonu ailemizin yanına giderdik ve Pazartesi gününü bekleyemez pazar gününden tekrar okulumuza dönerdik. Yatılı okuyor olmak tamamen farklı bir sorumluluk farklı bir duygudur. Hayatımda ilk aklıma gelenler ailem ve sonrasında okul arkadaşlarımdır. Bizim okulumuzda her sene Mayıs ayında Home Coming organizasyonu düzenlenir. Tüm eski mezunlar olarak katılırız. Ayrıca 84 yılı mezunları olarak her salı akşamı mutlaka akşam yemeği yeriz. Senede 1 defa tüm mezunlar olarak ailelerimizin de katıldığı tatil organizasyonları yaparız. Aradaki bağı koparmadık. Arkadaşlık bağlarımız çok sıkı olup, arkadaşlarımız bizler için çok kıymetliler.
Tarsus Amerikan Koleji’nde almış olduğunuz eğitimin diğer eğitim kurumlarından farkı sizce nedir?
Tüm bilginin İngilizce öğrenildiği bir eğitim süreci diyebilirim. Bu büyük bir avantaj. Her ne kadar Tarsus küçük bir şehir olsa da o okula gelen farklı illerden ve farklı kültürlerden gelen bir sürü insan var. Farklı kültürlere ev sahipliği yapan bir kurum. Tarsus Amerikan Koleji dışarıdan bakıldığında misyonerlik amacı ile kurulmuş entelektüel bir yapı olarak görünür. Özellikle Tarsus’tan bakıldığında Burjuva okulu olarak da nitelendirilir ama içindeki dünya çok farklı. Okul içinde Türkiye’nin sayılı ailelerinin çocuklarının eğitim almasına rağmen herkes eşit şartlarda eğitim görür. Herkesi olduğu gibi kabul eden, ve düşüncelerine saygı duyan bir sistemdir.
Okulda iç işleri yönetimi tamamen öğrenci birliğine vermiştir ve büyük balık küçük balığı yutar kavramını ilk burada öğrendim. İlk başta bu duruma alışmak kolay olmadı benim için. 11 yaşındaydım okula girdiğimde ve yatılı okudum. Öncelikle ezilerek başlıyorsunuz ve sonrasında kıvama geliyorsunuz. Bu süre içerisinde inanılmaz sorumluluk veriliyor ve bunun sonucunda takımdaşlık ruhu kazanıyorsunuz ki bu iş hayatında çok önemli bir durumdur. Bir nevi organizasyonel yapı içinde farklı evrelerden geçerek yöneticilik ve liderlik vasıflarını farkında olmadan tecrübe etmiş oluyorsunuz. Ben düşüncesini çıkartıp atıyorsunuz. Biz kavramı oluşuyor beyninizde. Oraya ait olduğunuzu hissediyorsunuz. Bu kendi çalıştığınız şirketiniz için de olması gereken bir durumdur, işinizi ne kadar sahiplenirseniz o da sizi o kadar sarıp sarmalar. Ailem dediğiniz insanlar ile çalıştığınızda, onlara ailenizden biri olduklarını hissettirdiğinizde, güven ortamı oluşturduğunuzda ancak başarılı olursunuz.
Tarsus Amerikan Koleji’nde öğretmen öğrenci ilişkilerine yönelik neler söyleyebilirsiniz? Hayatınızda iz bırakan bir öğretmeniniz var mı?
Tarsus Amerikan Koleji’ndeki öğretmen öğrenci ilişkisindeki sıcaklığı başka hiçbir eğitim kurumunda görebileceğinize inanmıyorum. Öğretmenlerimiz arkadaşımız gibidirler. Sistem öğretmeni ve bilgiyi sömürmeye yönelik bir sistemdir. Derste tüm öğrenciler maksimumu almak için uğraşır, dikkatle dinlenir, ders sonrasında da arkadaşımız gibi yakınlık hissederdik. Öğretmenlerimizle oturup birlikte yemek yer, spor yapar, sohbet ederdik. Örneğin özellikle yaz aylarına doğru okulda su savaşı yapılırdı. Tüm okul yönetim kadrosu ve öğrenciler su savaşı yapardık. Mesela kantinin önünde beklerken Okul Müdürümüz ya da Fizik öğretmenimiz yukarıdan bir kova su dökerdi üstümüze kimsede darılma ya da kızma durumu olmazdı. Böylesine sıcak bir ortam vardı.
Dönem arkadaşlarınızdan başarılı olmuş isimler olarak kimleri örnek verebiliriz?
Mehmet Nane ilk aklıma gelen isimdir. Mehmet benim kardeşim gibidir diyebilirim. 11 yaşımdan beri çok iyi dostumdur kendisi. Halit Fırat Erdem yine dönem arkadaşım çok başarılı bir doktordur. Yine Amerika Columbia Üniversitesinde görev yapan doktor arkadaşım Selim Arcasoy organ nakli konusunda çok başarılı bir doktordur. Celal Toroğlu, Okan Tütüncü kendi alanlarında çok başarılı isimler olup çok iyi dostlarımdır.
Tarsus Amerikan Koleji mezunlarına baktığımızda genel anlamda çok başarılı olmuş, köklü şirketlerde yöneticilik pozisyonunda çalışan ya da kendi işlerini kuran başarılı isimler ile karşılaşıyoruz. Tarsus Amerikan Koleji bu anlamda liderlik ruhu ve özgüven aşılıyor diyebilir miyiz?
Evet doğrudur. İşin özünden baktığınızda okulda okurken iş hayatına katılmadan önce okulda iç işlerinde görev almanız neticesinde o ruha sahip olabiliyorsunuz, en alt kademeden başlıyorsunuz ve yukarı doğru devam ediyorsunuz. Yukarı doğru çıkmaya başladığınızda alt kademelerde bulunan insanları yönetmeye başlıyorsunuz. Bir nevi yöneticilik stajı görüyorsunuz diyebilirim. Daha sonra bencillikten ziyade paylaşımı öğreniyorsunuz. Ve okulun eğitim sisteminde, ortaokuldan lise son sınıfa kadar mutlaka 2. yarıyılda kolej sizden, sizin belirlediğiniz bir konuda araştırma yapmanızı istiyor. Ve sonra o dönem bitene kadar o konuyu araştırıp sonrasında bir sunum yapıyorsunuz. Araştırma çok önemli bir şey, bu sayede analitik düşünme yeteneğiniz, her şeyi kabul etmeden önce sorgulama kabiliyetiniz gelişiyor. Bir işin doğrusunu değil, doğru işin nasıl yapıldığını öğreniyorsunuz. Ve en önemlisi insanın en değerli varlık olduğunu öğreniyorsunuz Tarsus Amerikan Koleji’nde. Bu okuldan mezun olduktan sonra köy kahvesinde oturup oradakilerle sohbet edebiliyorsunuz sonrasında gelip plazada toplantılara katılabiliyorsunuz. Böylelikle Tarsus Amerikan Koleji’nde iletişim yönetimi konusunda öğrenciler ileriye atıf olarak yetişmiş oluyorlar. İnsanları sınıflandırmadan eşit muamele gösterebiliyorsunuz. En önemlisi özgüveniniz gelişiyor ve tüm insanlara ve kültürlere ayak uydurabilir duruma geliyorsunuz. Bilahare doğru bildiğinizi her ortamda mevkii gözetmeksizin söyleyebilme yetisi kazandırıyor. Bu da başarıyı beraberinde getiriyor.
İnsanın kendi yeteneklerini keşfetmesi ve yeteneklerine göre hayatını şekillendirmesi zaman alan bir süreç. Hele ki 11 yaşında bir öğrencinin bunu fark edebilmesi çok zor. Bu doğrultuda Tarsus Amerikan Koleji sosyal aktiviteler konusunda öğrenciyi keşfeden ve yeteneklerine göre teşvik eden bir yapısı var mıydı?
Tarsus Amerikan Koleji’nde saat 15.30 da dersler sona ererdi. Ve bu saatten sonra boş vakti olan bir öğrenci göremezsiniz. Ya satranç oynamaya gidilir, ya kütüphane de bilimkurgu oyunları oynanır ya da atletizm, voleybol, handball, basketbol tüm spor dallarından antrenmanlar başlardı. Yemek saatine kadar herkes mutlaka bir aktivite ile ilgilenirdi. Tarsus Amerikan Koleji özellikle spora büyük önem veren bir yapıydı. Çeşitli spor dallarında Türkiye şampiyonu olan çok sayıda takımlarımızı görebilirsiniz. Bunun dışında öğrenciyi keşfeden çok değerli hocalarımız vardı örneğin Sayın Haydar Göfer. Haydar Hoca’nın ekolünden mezunlar vardır. Cengiz Çandar, Mete Akyol, Hasan Güleşçi, Hazım Kantarcı ve daha niceleri o ekolden gelmişlerdir. Edebiyatı sevdirmiş tiyatro uygulamaları düzenleyen, skeç yarışmaları yaptıran sevgili hocamızdır Haydar Göfer.
Tarsus Amerikan Koleji müziğe de çok önem veren bir kurumdur. Ayhan Sicimoğlu, Mavi Sakal Grubundan Murat Tümer, Kaan Altan, Tibet Ağırtan gibi değerli isimler bizim okulumuzdan mezun olmuştur.
Daha önce Sabancı Holding bünyesinde uzun yıllar görev aldınız. Sabancı Holding üst düzey çalışanlarına baktığımızda TAC Koleji’nden mezun olan birçok ismi görmekteyiz. TAC Koleji’nden mezun olmanız iş anlamında size avantaj sağladı mı? İş anlamında bana bir avantaj sağladığını söyleyemeyeceğim. Evet Sabancı Grubu’nda bir çok ismi örnek verebiliriz bu anlamda ama bu durum biraz tesadüf eseri oldu diyebilirim. Tabi belirli bir sempati duyuluyor ama günümüzde kurumsal şirketlerde siz bir katma değer yaratabiliyorsanız sizin değeriniz oluyor. Tesadüf olarak TAC mezunu bir arkadaşımla beraber çalışma imkanım oldu o durumda da çok başarılı işler ortaya koyduk, çünkü aynı dili konuşabildiğimizi ve aynı kültürün birer parçası olduğumuzu fark ettim, bu önemli bir durum.