Çıkardığımız ürünler dünyada rekabet edecek ve prestijli ürünlerdir

Havacılık alanında yaşanan gelişmeler,TUSAŞ gibi firmalarımızı ön plana çıkardı. Uzun yıllar havacılık alanında önemli projelere imza atmış bir firmamız olan TUSAŞ, bu açıdan savunma sanayimizin gelişimine de önemli katkılar verdi. Önümüzdeki dönemde de bu katkıların katlanarak artacağını düşündüğümüz için gelecek ile ilgili görüşlerini aldığımız TUSAŞ Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı, aktardıkları ile sektörün geleceğini resmetti. 

Savunma sanayinin havacılık alanında daha aktif bir döneme girdiğini söyleyebiliriz. Bu alanla ilgili gelişmeleri değerlendirmenizi istesek neler söylemek istersiniz?

Havacılık sektörü; kara ve deniz sektörlerine oranla daha zorlu bir sektördür. Bu noktada TUSAŞ tarafından ürün geliştirme konusunda 8-10 yıldır yapılan çalışmalar var ve buradan cesaretle daha iddialı projelere girmek istiyoruz. Bundan sonraki dönem için özgün bir helikopter çalışmamız var. Batı ülkelerinde geliştirilen sistemlerle rekabet edecek, Avrupa Havacılık Otoritesinin sertifikasyonu altında tamamlamak istediğimiz bu proje, hem sivil hem de askeri özelliklere sahip olacak. Hedefimizde 2018 tarihinde ilk uçuşumuzu yapmak var.

İnsansız Hava Aracı (İHA) konusunda mevcut sistemimize nazaran yeni bir özelliğe sahip olacak şekilde, uydudan kontrol edilecek ANKA-S dediğimiz bir projemiz var. Onun üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Bu aracımızda, haberleşme linklerinin kısıtlamaları olmayacağı için koyduğunuz yakıta göre aracın menzili olacak. Bu projede belirli aşamaya geldik. Fakat İHA konusunda bu noktada kalacağımızı düşünmüyorum;ürünümüzü daha da geliştirmeye devam edeceğiz. Bundan sonraki aşamada gemilerden kalkıp inebilecek döner kanatlı İHA’lar yapacağız.

Uydular konusuna gelince, dünyada uydu üreten belli sayıda ülkelerden bir tanesi olmayı başardık. 2012 yılında TÜBİTAK ile yaptığımız uyduyu uzaya göndermiştik. Yakın dönemde açılışını yaptığımız Uydu Sistem Entegrasyon ve Test Merkezi (USET) vasıtasıyla hem gözlem uyduları hem de haberleşme uydularını tasarlayıp, üretip,  test etme imkanına sahip oluyoruz.

Uçak konusunda ise Hürkuş’un seri siparişini aldık. Seri üretim ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Hürkuş’un dünya pazarında rekabet edecek değişik tipleri üzerinde de çalışıyoruz.  Öte yandan Cumhuriyet tarihinin en iddialı havacılık projesi olan Milli Jet savaş uçağı geliştirme projemiz bulunmaktadır. Milli Muharip Uçak projesinde safha safha ilerlenmesine ve buna uygun bütçeleme yapılmasına karar verildi. Bu konuda İcra Komitesi kararı çıkmıştır. Milli Muharip Uçak projesi takvime uygun bir şekilde yapılacaktır. Bu konuda yabancı bir firmayla da çalışma olacaktır.Konuyla ilgili şu anda birkaç firma ile görüşmelere başlandı. Bunların dışında devletimizin yerli bölgesel uçak isteği var. Böyle bir çalışmanın ülkemiz açısından karlıolacağı yönünde bir görüş vardır. Bu konuda da firma seçimi yapıldı. Bu projenin sanayileşmesi konusundaSavunma Sanayi Müsteşarlığı çalışma yürütüyor. Ülkemizde havacılık alanında yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların hangi firmalar tarafından yürütüldüğü bellidir. Devletin bu projeyi de en iyi şekilde yöneteceğine inanıyoruz.

İDEF’te, İHA’lara yoğun bir ilgi vardı, birçok firma bu alanda çalışmalar yapıyor. Talep konusunda bir değerlendirme yapar mısınız?

İnsansız Hava Araçlarının kullanımına yönelik sadece Türkiye’de değil, dünyada da yoğun talep var. Bu tip sistemlere sadece askeri amaçlı değil, sivil alanda da ihtiyaç duyuluyor. İnsansız Hava Araçlarına hangi coğrafyadaki ülkelerin ihtiyacı vardır veya hangi ülkenin daha fazla ihtiyacı vardır diye baktığınız zaman Türkiye bu konuda dünyada ilk üçe girecektir. Bu nedenle de bizim ve diğer firmaların yaptıkları çalışmalar büyük önem taşıyor. Bu araçlar TSK envanterinde yer almaya başladığı zaman yurtdışı talebinde artacağını düşünüyoruz. Biz de ülke olarak ANKA’ları geliştirmeyi yeni tamamladık ve sertifikasyon çalışmaları bitti. Bundan sonra seri üretime geçeceğiz.

Son zamanlarda Hürkuş ile ilgili spekülasyonlaraHava Kuvvetleri Komutanımız Akın Öztürk, “Dört gözle Hürkuş’u bekliyorum” diyerek son noktayı koydu. Siz bu konuda neler ifade etmek istersiniz?

Havacılık sektöründe Türkiye’de yapılan işlerin dünyada da örnekleri bulunmaktadır. Bizim, ülke olarak bu sektöre ne zamandan beri akıl koyduğumuz, hedef oluşturduğumuz ve mühendisliğine soyunduğumuz bellidir. Dolayısıyla 8-10 yıldır yapılan bu çalışmaların meyvelerini bana göre Türk sanayisi ve mühendisi alnının akı ile oluşturmaya başlamıştır. Fakat bu sürecin çok zor olduğunu ve gelişmiş ülkelerde de bizdekine benzer zorluklar yaşandığını da bilmemiz gerekiyor. 100 yıllık tecrübeye sahip ülkelerde bile bazı sıkıntıların olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla bu konuda sabır ve istikrarla bugüne kadar uygulanan politikaların aynı şekilde ilerlemesinde fayda vardır. TUSAŞ’ın veya Türk sanayisinin ağırlığı ile ilgili eleştiriler yapan insanların yürüttüğümüz çalışmalarla ilgiliyeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarını söyleyebilirim. Biz yaptığımız işi gerek sektörümüz gerekse yapımız itibariyle halka çok iyi anlatamıyor veya aktaramıyor olabiliriz. Eleştirilerde bulunanların bizi iyi tanıdıklarını düşünmüyorum. Bu iş sabır işidir. Geçmişte yapılan hataları tekrar yapmamamız gerekiyor. İnsan kaynağının özellikle 30 yaş altı mühendislerimizin geliştirilmesi ve korunması çok önemli Havacılık sektörüne yabancı olanlar için şunu da belirtmekte fayda vardır: havacılık alanında geliştirilen ürünler merdivenlerin birinci basamağı değildir. Çıkardığımız ürünler dünyada rekabet edecek ve prestijli ürünlerdir. Bu ürünleri ortaya çıkarmak bu yüzden kolay bir süreç değildir. Geliştirmelerini tamamlayıp, envantere aldığımıztakdirde ise bu ürünler bize dünya oyunculuğunu getirecektir. Bu konuda mühendislerimizi cesaretlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Havacılık alanında alt yüklenicilerin oluşturulmasında zorluklar yaşandığı belirtiliyor. Bu açıdan sizde sorunlar yaşıyor musunuz?

Yurt dışındaki havacılık sanayileşmelerine bakıldığında, büyük firmalar ve devletin beraber strateji oluşturduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu konu ile ilgili TUSAŞ ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı birlikte çalışmaktadır. İhracatın tonunun 1.5 dolar olduğu bir ülkede, Türkiye sanayileşmenin en üst kurumu olan havacılıkta ürün çıkarmaya çalışıyor. Dolayısıyla, malzeme bulmanız sorun oluyor; temel bilimlerde sorunlar yaşıyorsunuz ve böyle bir ortamda da ürün sahibi olmaya çalışıyorsunuz. TUSAŞolarak bizim ana görevimiz ürün sahibi olmaktır ve bugün sıra artık bu ürünlerin derinliğini arttırmaya gelmiştir. Çünkü anladık ki ürün sahibi olup, bu ürünleri satalım dediğimiz an bize ürün vermesi gereken uluslararası firmalarla sıkıntılar yaşanabiliyor. Türkiye olarak bu konuyu çözmemiz gerekiyor. Bu konuda Müsteşarlıkla çalışmalarımız devam ediyor.

Havacılık üretimi konusunda ise biz yardımcı sanayimizin gelişmesi için elimizden gelen bütün çabayı gösteriyoruz. 2005 yılında dışarıya verdiğimiz iş yaklaşık 50 bin saat iken, bugün 1.5 milyon saat olmuştur. Eskiden bu bir politika değildi ve son 10 yıl içinde uzun dönemli stratejilerimizin bir parçası olmuştur. Stratejik iş ortaklarımızla çalışmalar yapıyoruz. Buradan gelen cesaretle havacılık kümelenmesi çalışmaları mevcuttur. Burada önemli olan, biz nasıl ürün geliştiriyorsak yardımcı sanayimizinde ürünlerini geliştirmeleri için çalışmalar yapmalarıdır.Bizim sorumluluğumuz da ürün çıkarmaktır. Yerli helikopteri,eğitim uçağını (Hürkuş’u) yapmaktır. Bu sorumluklara ilaveten yardımcı sanayinin gelişmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Fakat Devletin de elinden geleni yapması gerekiyor. Bugün gazetelerde “Hürkuş yapılmış, fakat şu parçası yabancı” diye yer alıyor. Sanki ülkemizde sürekli yerli uçak yapılıyor ve burada kullanılan tüm malzemelerde yerli. Biz yapınca yabancı ürünleri kullanmış gibi oluyoruz. Dünyadaki örneklere baktığımızda Hürkuş sınıfında üretim yapan 4,5 ülke var ve bunların kullandıkları tek bir motor var. Bu açıdan onlarda dışarıdan motor tedarikinde bulunabiliyorlar. Havacılık firmalarına baktığımızda önemli olan ürün sahibi olmaları, haklarının onlarda olması ve ürün üstünde gelişimler yapabilmeleridir. Bu açıdan Türkiye’de yapılan çalışmalar pozitiftir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin de havacılık ihtiyaçlarının arttığını söyleyebilir miyiz?

Artık dünyada savaşlar havacılık üzerinden yapılıyor. Önce görüyor ve vurabiliyor olmanız gerekiyor. Bütün bunları yapabilmeniz için de havacılık ve istihbarat teknolojilerinizin olması gerekiyor.

F-16 modernizasyonu projeniz tamamen bitti mi?

Son dönemde F-16 modernizasyonları ile ilgili yurt içi ve yurt dışı (Pakistan) projelerini tamamladık.   Bunun dışında da yeni modernizasyon projeleri üzerinde çalışıyoruz.

İhracatla ilgili çalışmaları değerlendirmek gerekirse TUSAŞolarak yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

Bizim ihracatımız bu sene 450-500 milyon dolar seviyelerinde olacaktır. İştirakimiz TEI ile birlikte baktığınızda 700-750 milyon dolar olacak. Sektör ihracatının yarısını TEI ile birlikte yapıyoruz. Yakın dönemdehava araçları modernizasyonuna yönelik Orta Doğu ülkelerinden birisi ile anlaşma yaptık.

TUSAŞ’ın ürün geliştirme süreci yeni başladı. Şuanda envantere sadece ATAK Helikopteri’ni koyabildik. ANKA ve Hürkuş’ta seri üretim çalışmaları devam ediyor. Bu ürünler envantere girmeden ihracat yapmamız mümkün değil. TUSAŞ’ın ürün ihracatındaki patlaması bundan sonraki süreçte olacaktır. Yapısal ihracatımızın dışında sistem ihracatımızın başlamasıyla birlikte rakamlarımızda hızla artacaktır.Ürünlerimizin satışları ile ilgiligörüştüğümüz ülkelervar. Önümüzdeki bir iki yıl içinde sözleşmeler yapılır ve 3 yıl içinde de ürünler teslim edilir diye düşünmekteyim. Asıl iş bundan sonra başlayacak.

Halka açılma konusunda TUSAŞbir dönem geri çekildi, konu tekrar gündeme gelecek mi?

Biz halka açılma konusundan hiç vazgeçmedik. Kendi irademizle halka arzı durdurduk. Çünkü Şubat ayında Yunanistan krizi çıktı, Avrupa’nın bu durum karşısındaki tepkisi, Federal Reserve Bank (FED)’in faiz indirimleriyle ilgili açıklamaları piyasadaki belirsizliği arttırdı. Böyle bir durumun piyasayı etkilemesi üzerine halka arz konusunda olumsuz etkileneceğimizi düşündük. TUSAŞ’ın halka arzda kendi değerini bulacağı uygun aralığı bekliyoruz. Şuanda malive hukuki alt yapılarımız hazır. Uygun piyasa koşulları oluştuğu zaman gereğini yapacağız. Halka arzdan gelecek kaynakla da TUSAŞ’ın daha fazla büyümesini sağlayacağız.

Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi oluşturdunuz. Bu merkezin size katkılarını aktarır mısınız?

TUSAŞ olarak Göktürk uydusunu geliştirdiğimiz zaman test için birkaç sefer yurt dışına gitmek zorunda kaldık. Türkiye olarak yurt dışına gitmek yerine ülkemizde bu test merkezini kurmak istedik. Buranın, kendi sistemlerimize sağlayacağı katkı yanında diğer avantajı ise bizim gibi yurt dışına giden diğer ülkeleri Türkiye’ye çağırıp, test hizmetlerini bizden almasını sağlamakolacak. Tesis planlanmasında değişik kapasitedeki uydulara hizmet verebilmesi de düşünüldü.Uyduların belli bir süre sonunda yenilenmeleri gerekiyor ve yeni uydular için test merkezi oluşturmak gerekiyor. Dünya ve Türkiye’de sadece askeri ve sivil uydular için yapılan çalışmalara baktığınız zaman bile bu merkezin boş kalmadan çalışacağını gördük. Bu durum bizim için iyi bir avantaj olacaktır.