Devlet katılım bankacılığını geliştirmek için çaba harcıyor

Katılım bankacılığının ülkemizdeki gelişimi, kamu yatırımları ile yeni bir boyut kazandı. Bu ortamda sektörün geleceği ile ilgili değerlendirmeler almak için bir araya geldiğimiz Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, sorularımızı yanıtladı.

Ülkemizde katılım bankacılığının halen istenilen seviyede olmadığı belirtiliyor. Kamunun bu alana girmesiyle birlikte sektörü nasıl bir gelecek bekliyor?

Kamunun katılım bankacılığı sektörüne girmesindeki asıl hedef ülkemizin 2023 yılı hedefleri doğrultusunda adımlar atmak ve bu doğrultuda katılım bankacılığı sektörünün hedeflerine ulaşmasını sağlamaktır. Burada da bankacılık sektöründen aldığımız payı %15’e çıkarmak gibi iddialı bir hedefimiz var. Bu büyüklüğe ulaşmak için bugüne oranla daha büyük sermaye ihtiyacı bulunuyor. Bu doğrultuda sektörde bulunan oyuncuların sermayelerini daha fazla artırmaları gerekiyor. Fakat bu oyuncuların sermayelerini yukarı çekme konusundapek istekli olduklarını söyleyemeyiz. Bu nedenle kamunun bu alanda aktif bir rol oynamasını önemli buluyorum. Kamu katılım bankaları henüz sektörde çok yeniler. Fakat çok hızlı bir şekilde büyüyorlar. Bu durumu biz daha önceki çalıştığımız bankalarla da karşılaştırıyoruz. Şu anda yeni bir banka olmamıza rağmen 14 tane şubeye hemen ulaşabildik. Ben 2001 yılında katılım bankacılığı sektörüne girdiğim zaman Family Finans’ın 12 şubesi,Türkiye Finans’ın 23, Kuveyt Türk’ün ise 30 tane şubesi vardı.Bu açıdan baktığınızda Vakıf Katılım ilk altı ayda 14 şube açmayı başardı. Bu durumu sürdürerek yılsonu itibariyle de 30 şubeye ulaşmayı hedefliyoruz.

Şubeleşme bu açıdan büyük önem taşıyor fakat halkımızın açılan şubelere ilgisi nedir?

Gittiğimiz bölgelerde halkımızın yoğun ilgisiyle karşılaşıyoruz. Biz merkez şubemizle sektöre giriş yaptık ve şuanda katılım bankacılığının yoğun olduğu bölgelerde şubeleşerek hizmet vermeye çalışıyoruz. Türkiye’ye kapsamlı bir şekilde dağılmak istiyoruz. Şuan için İstanbul’da 4 tane şubemiz bulunuyor. Fakat bu sayı İstanbul açısından çok az, bu nedenleİstanbul’da şubeleşmeye devam edeceğiz. İstanbul dışında Ankara, Konya, Kayseri, Urfa, Kahramanmaraş, Gaziantep, Trabzon, Denizli, Gebze ve Adapazarı’nda şubelerimiz bulunuyor. Bunların dışında da büyük illeri kapsayacak şekilde şubeleşmek istiyoruz. İnsanlar fon ihtiyacı hissettiklerinde şube uzaklıklarının önemli olmadığını görüyoruz. Ancak söz onuşu olan fon toplamak olduğunda hizmeti inşalara mümkün olan en yaygın şekilde vermek gerekiyor.

Katılım bankacılığında güven unsuru sürekli ön planda tutuluyor. Bu açıdan kamunun bu alana yatırım yapması sektöre olan güven duygusunu arttırır mı?

Sektöre olan güvenin eksik olduğunu düşünmüyorum. Özellikle 2005 yılında katılımbankalarının Bankacılık Yasası’na tabi olmasıyla birlikte güvenin daha da pekiştiğinisöyleyebilirim. Ülkemizde muhafazakâr olup faiz hassasiyetine sahip vesadece devlet bankalarıyla çalışan çok fazla insanımız bulunuyor. Bugüne kadar kamu bankalarımız bu müşterilerimize hizmet verdiler. Fakat bundan sonraki süreçte bu müşterilerimizin bir kısmının kamu bankalarından, kamu katılım bankalarına kayacağını düşünüyoruz. Hem devlet hem de faizsiz bankacılık sistemine insanların ilgi göstermesini bekliyoruz.

Katılım bankacılığı modeli ülkemizde de dünyada da aslında yeni bir model değil diye biliyoruz. Fakat geliştirme konusunda eksikliklerimiz var sanırım.

Aslında faizsiz bankacılığınülkemizde bilinenden daha eski birgeçmişi var.Fakat biz maalesef bu sistemi sağlıklı bir şekilde çalıştıramamışız. Sektör dünyada 1950’li yıllarda Mısır’da oluştu diye ifade ediliyor fakat biz buna katılmıyoruz.  1913 yılında da Adapazarı’nda “Adapazarı İslam Ticaret Bankası” adıyla ilk faizsiz banka kuruldu. Bu bankaTürk Ticaret Bankası’nın temelidir. Kuruluş amacı da esnaf ve tacirleritefecilerden korumaktı. Bu banka 1930’lu yıllarda Ankara’ya taşınırken ismi Türk Ticaret Bankası oldu ve konvansiyonel sistemde hizmet vermeye başladı.

Ülkemizde yeni bir gelişim olduğunda ve halka iyi anlatıldığı zaman halkımızın yeni gelişmelere açık olduğunu biliyoruz. Bu açıdan sektörün de hatası var diyebilir miyiz?

Bugün bazı bankalar mevduatasektör ortalamasının üzerinde faiz verebiliyor. Yüksek faizle mevduat topladığınız zaman maliyetinizi çıkarabilmek için çok daha yüksek oranla finansman kullandırmanız gerekiyor.Bu durum da doğal olarak yatırımcının yatırım isteğini öldürüyor.

Katılım Bankacılığı prensipleri gereği fon yatırmak isteyen müşterilerimize diğer bankalar gibi başlangıçta bir oran taahhüt etmiyoruz. Biz bu durumda geçmiş dönemde müşterilerimize dağıttığımız oranı ifade ediyoruz. Bizim müşterilerden gelen bu tür yüksek kar payı taleplerini karşılamamız durumunda, daha yüksek oranla fon kullandırmamız gerekiyor ki müşterilerimizin talep ettikleri oranları karşılayabilelim.Yani yatırımcıya daha yüksek orandanfon kullandırmak zorunda kalacağız. Bu durum da üretim fiyatları artmasına neden olacak. Bu şekilde bir kişiye fayda sağlarken bütün bir sisteme zarar vermiş olacağız.

Vakıf Katılım Bankası olarak şuan itibariyle desteklediğiniz projeler var mı?

Kar/Zarar ortaklığı çalışmalarımız devam ediyor. Bu konuda reel sektörü bilen deneyimli arkadaşları istihdam ederek onlarla çalışmak istiyoruz. Şu anda üstünde çalıştığımız birkaç projemiz var. Katılım bankalarıbugüne kadar ağırlıklı olarak gayrimenkul alanına yöneldiler. Biz burada farklı bir strateji izlemek istiyoruz. Devletimizin orta vadeli planında desteklediği sektörler var. Biz de bu alanlara yönelmek istiyoruz. Bu noktada KOBİ’lerimize destek vermek. Böylece küçük ölçekli firmalarımıza destek vererek onların büyümesini ve ekonomiye daha fazla katkı vermelerine vesile olmak sağlamak istiyoruz.

Sektör uzun bir dönemdir sürekli büyürken 2016 yılı için yapılan tahminlerde bu büyümenin gerçekleşmesinin zor olduğu ifade ediliyor. Bunun nedeni olarak da kapatılan Bank Asya ve yaşanan ekonomik kriz, diye ifade ediliyor. Bu açıdan sizin görüşünüzü alabilir miyiz?

Bank Asya’dan ayrılan müşterilerin tekrar Katılım bankacılığı sektörüne geri dönmediğini görüyoruz. Bu nedenle katılım bankacılığının toplam pazar payının biraz küçüldüğünü söyleyebiliriz. Vakıf Katılım olarak biz bu aşamada oransal olarak hızlı büyüdük.Fakat yeni kurulan bir katılım bankası olmamız ve ölçeğimiz nedeniyle bizim büyümemiz sektörün büyümesine rakamsal anlamda henüz yeterli katkıyı sağlayamadı.

BDDK sadece katılım bankacıları için ayrı bir daire kurdu, bu sektör açısından çok önemli bir gelişmeydi. Yine Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulması sektör açısından büyük önem taşıyor. Şu anda devlet katılım bankacılığını geliştirmek için gerekli adımları bir bir hayata geçiriyor.

Ülkemiz açısından zor bir dönemi atlattık. 15 Temmuz kalkışmasıyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Bu olaylar keşke hiç yaşanmamış olsaydı; fakat yaşandı ve millet olarak çok güzel bir tepki verdik. Halkımız ciddi bir direniş gösterdi. İnsanlar Cumhurbaşkanımızın çağrısına hemen ve sorgusuz bir şekilde tepki verdi. Milletçe hem toplumsal açıdan hem de ekonomik açıdan müthiş bir refleks ortaya koyduk.Ekonomik tarafındaki tepkimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Türk lirasına değer vermemiz ve güvenmemiz gerekiyor. Türk Lirası’nın uzun vadede her zaman dövizden daha fazla kazandırdığını bilmemiz gerekiyor. Bundan sonraki süreçte deekonominin tüm aktörleri olarak ekonomik büyümeyi desteklemeye devam edeceğiz.