Duravit Genel Müdürü Müfit Ülke: Robert Kolej’in ruhunda özgürlük var
Robert Kolej’de aldığı eğitimin yaşamına ve iş yaşamına önemli katkıları olduğunu vurgulayan, Duravit Genel Müdür Müfit Ülke, aktardıkları ile dönemin eğitim anlayışını özetledi.
Orta Okulu Avusturya Lisesi’nde okudunuz. Sonrasında Robert Kolej’e geçtiniz. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde Tufts Üniversitesi’nde Makine Mühendisliği üzerine eğitim gördünüz. Sizin eğitim aldığınız dönem ile günümüzü kıyaslamanızı istesek neler aktarmak istersiniz?
Bizler eski sınav sisteminin öğrencileriydik. Bizim dönemimizde ben üniversite sınavları da dahil olmak üzere bir sınava özel olarak hazırlanıp gittiğimi hiç hatırlamıyorum. Böyle bir algı yoktu. Bir de bizlerde Robert Kolej’den mezun olan bir öğrenci üniversite sınavında başarılı olamaması gibi bir durum söz konusu değildi. Robert Kolej’den mezun olanlar sınava özel olarak hazırlanmasalar dahi iyi bir derece alıp iyi bir okula girerlerdi.
Sınavlar vardı ama günümüzdeki tarzda değildi. Bizim dönemimizde bizler okulda başarılı olmayı amaç haline getirirdik. Derslere iyi hazırlanırdık. Sınava hazırlanmak için ise bir test kitapçığı alır evimizde o kitapçıktaki soruları çözerdik ve sınava girerdik. Genelde de başarılı olurduk. Dershane kültürü yoktu. 1980’li yıllardan sonra dershane kültürümüz oluştu.
Robert Kolej ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
Robert Kolej’de her şeyden önce mükemmel öğrenci ve öğretmen kombinasyonu vardır. Her alanda çok başarılı ve iyi öğretmenleri bünyesinde barındıran bir okuldur. Bu da başarıyı tetikliyor. Aynı arz-talep dengesi gibidir. İyi ve bilinçli bir öğrencinin talepleri de o oranda yüksek oluyor. Bu kadar başarılı öğrencilerin bulunduğu bir kurumda sıradan öğretmenler yetersiz kalırdı. Bu sebeple Robert Kolej alanındaki en iyi öğretmenler ile yoluna devam etmektedir. Örnek vermem gerekir ise edebiyat öğretmenim Münir Hoca vardır anımsadığım. Edebiyat alanında öğrenciyi iyi bir Türkçe dilbilgisi ile yetiştirmek için özel çaba sarf eden iz bırakan bir öğretmendi.
Robert Kolej’in eğitim alanındaki diğer okullardan en belirgin farkı sizce nedir?
Ben her okulun ayrı bir ruhu olduğuna inanıyorum. Robert Kolej’in ruhunda özgürlük ve özgüven var. Bunun yanı sıra birey özelliklerinin ön plana çıktığı bir ortam vardır. Bizim eğitim gördüğümüz yıllarda bu görüş pek yaygın değildi. Ders dışı faaliyetlere ders kadar önem verilirdi. Ayrıca Robert Kolej’de sosyal aktivite olarak hangi alana ilgi duyuyorsanız o alanda desteklenirsiniz. Yani bu alanlarda bireye önem veren bir yapısı vardır. Diğer yandan eğitim alan insanların hepsi algılama kabiliyetleri ve kapasiteleri yüksek insanlar. Bu özellikler aile, arkadaş, karakter ile birleşince başarılı olması kaçınılmaz oluyor. Bence Robert Kolej’in farklı alanlarda başarılı isimler yetiştirmesi bu duruma en iyi örnektir.
Tiyatro, sanat, akademi, spor ve daha birçok alanda başarılı olmuş kişilere baktığımızda çoğunlukla Robert Kolej mezunu olduğunu görüyoruz. Nitelikli insana ülkemizin ihtiyaç duyduğu o dönemlerde Robert Kolej mezunlarının bir anlamda öncü olduklarını söyleyebilir miyiz?
Evet kesinlikle. Geçmiş yıllara bakıldığında ülkemizde yabancı dil bilen insan sayısı çok azdı. Bu doğrultuda Robert Kolej İngilizce eğitim vermesi sebebiyle çocuklarının bu alanda ilerlemesini isteyen ebeveynlerinde ayrıca tercih ettiği bir okul odu. Dolayısıyla Robert Kolej ülkenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağına da önemli katkılar sağlamıştır.
Aynı aileden birçok kişinin Robert Kolej’de eğitim alması sebebiyle Robert Kolej’in öğrenci alımlarında, isim yapmış aile çocuklarına karşı bir ayrıcalık yaptığı izlenimi doğuyor. Sizce bu izlenimin gerçek ile bir ilgisi var mı?
Ben hiç böyle bir durum ile karşılaşmadım. Öncelikle Robert Koleji’nde okuyan her birey sınav ile belli bir puana ulaştıktan sonra okulda eğitim alma hakkına sahip olur. Robert Kolej’de yatılı bölümü bulunması sebebiyle durumu iyi olmayan ailelerin başarılı çocukları da alınır ve burslu olarak okutulur. Robert Kolej bunu kendine misyon edinmiştir. Hatta özellikle Anadolu’da zor koşullarda okuyan başarılı çocuklar tercih edilirdi. Okulda bizler ile onlar arasında hiçbir fark hissedilmezdi. Ne onlar, ne bizim tarafımızdan. Hepimiz aynı düzeyde ve seviyede eğitim aldık.
Yurt dışında bir kısım Amerikan okullarında 3 nesil ya da 4 nesil aynı okulda okuması için bazı uygulamalar yapılıyor. Bu hem ailenin istediği bir yöntem olup, bir yandan da okula prestij kazandıran da bir uygulamadır. Ancak Robert Kolej’de kesinlikle böyle bir uygulama söz konusu değil.
Dönem arkadaşlarınızdan özellikle ekonomiye yön veren hangi isimleri anımsıyorsunuz? Hala görüştüğünüz arkadaşlarınız var mı?
Benim sınıfımdan birçok arkadaşım master eğitimi için yurt dışına gitti ve orada kaldı. Bunun yanı sıra yine sınıfımdan hala en yakın arkadaşım olan İsmail Turfanda’yı örnek verebilirim. Bosal Firmasının ortağıydı. Sonra hisselerini devretti. Şuan Taksimde bir bina satın aldı ve butik otele çevirdi. Birkaç gün önce açılışını yaptı. Farklı bir alanda yatırım yaptı. Çok değerli bir isimdir.
Yaptığımız araştırmalarda Robert Kolej mezunlarının büyük bir bölümü yurt dışında yaşıyor. Bu durumun ülkemiz için büyük bir kayıp olduğunu söyleyebiliriz. Sizce mezunlar ülkemizdeki şartlar sebebiyle mi yurt dışını tercih ediyorlar? Gereken önemi gösteremiyor muyuz?
Bu durumun ülkemizdeki değerle ya da imkanlarla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Özellikle geçmiş yıllardaki mezunlara baktığınızda yurt dışında yaşamaya devam eden mezun sayısının daha çok olduğunu görebilirsiniz. Yurt dışında eğitimi bitirdikten sonra Türkiye’ye dönenler Türk Müslüman mezunlardır. Genellikle Yahudi-Ermeni-Rum kökenli mezunların yurt dışında kaldıklarını söyleyebilirim.
Sizin döneminiz için konuşursak, müslüman olmayan mezunların yurt dışında yaşamayı tercih etme sebebi ülkemizde yabancılık ya da bir ayrımcılık hissetmeleri olabilir mi?
Bizim okuduğumuz dönemde ve her dönemde çeşitli etnik kökenlere ev sahipliği yapmış bir okuldur Robert Koleji ve benim okuduğum dönemde de gayrimüslim arkadaşlarımız vardı. Ama kesinlikle herhangi bir ayrımcılık olmamıştır. Belki benim dönem arkadaşlarım o ayrımcılığı hissetmedi ama anneleri, babaları iş hayatında ya da okul hayatlarında hissetmiş olabilirler. Ya da okul mezuniyetlerinden sonra 1970’li yılların sonunda başlayan sağ sol çatışmaları ve Türkiye’nin geçirdiği zorlu yıllar bu duruma sebep olmuş olabilir. Ama ülkemiz için bu insanların gerçekten kayıp olduğunu düşünüyorum.
Robert Kolej’de okuduğunuz yıllarda Batı kültürünün ağırlığını hissettiğiniz oldu mu?
Hiç o açıdan düşünmedim. Batı kültürünü iyi öğrendik. Ama bunda Amerikan Okulu olması ve yabancı hocalardan ders almamızın da etkisi vardır. Ancak birçok Türk hocamız da vardı. Bizler vatanını seven, yurtsever insanlar olarak yetiştirildik. Yüzümüz batı ya dönüktü ancak batı hayranlığı içerisinde değildik. Avusturya Lisesi’nde Alman kültürü hissedilir. Daha sert ve kuralcı bir yapı vardır. Robert Kolej ise daha özgürlükçü, daha bireyi öne çıkartan bir yapıdır. Bu iki yapı arasında geçiş yaparken bir bakıma zorluk hissettim ama iki yapıyı da benimsediğimi söyleyemem. Ancak Amerika’da okuduğum dönemde anladım ki onlarda insan ve bizden ne bir eksik ne bir fazlalar. Dolayısıyla hiçbir yapıya körü körüne bağlanmamak gerektiğini anladım.
Duravit kurulmadan önce Eczacıbaşı Yapı Grubu’nda çalışıyordunuz. Eczacıbaşı’nı tercih etmenizde Robert Kolej’in etkisi var mı?
Evet Robert Kolej mezunu çok sevdiğim ağabeyim Şadi Burat yeni bir yatırım yaptığını ve benimle çalışmak istediğini belirtmişti. İlk iş deneyimi olarak bana müthiş katkıları olan bir firmaydı.
İş hayatınızda Robert Kolej’den mezun olmanın ayrıcalığını hissettiniz mi? Yetenek ve ayrıcalık olarak evet hissettim. Robert Kolej mezunları birbirlerini çok sever, sayar birbirlerine bağlıdır. Ancak birbirimizle iş yapalım düşüncesi bizde yoktur. Birbirimize öne çıkaralım ya da sahip çıkalım diye bir olgu yoktur. Bende bir iş yapacağım zaman karşımdaki kişi Robert Kolej mezunu olursa o işi daha keyifli yaparım, ancak mutlaka Robert Kolej’li olsun diye bir arayışa girmem.