Eleştiriler hiçliği mutlak doğru haline getiren insanlardan geldi

Açılışı yapılan Haliç Metro Geçiş Projesi hizmet vermeye başladı. Yapımı sırasında yapılan eleştiriler proje ile ilgili algıların negatif olmasına neden olsa da, kullanım ile birlikte insanların projeye bakışının pozitife dönmeye başladığı ifade ediliyor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız projenin mimarı Hakan Kıran, sorularımızı yanıtladı.

Haliç Metro Geçiş Projesi hizmete alındı ve sıcağı sıcağına sizin proje süreci ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Türkiye’de entelektüel düşünce toplam algıdan oluştuğu için genelin söylediğini ifade etmek oldukça önemli bir durum halini almıştır. Bu ortamda bilimsel verilere dayanarak bir gerçeği ifade etmek kolay değil. İfade ettiğiniz zaman kabul görmemeniz bir yana üretmek isteğiniz, arzunuz ve dolayısıyla çabanız engellenebilir. Haliç Metro Geçiş Köprüsü’nün yapımında yaşadığımız sürecin özeti budur. Yaşadığımız inanılması güç olayları da gelecek nesle ders olması için kaleme almaya başladım, yaşananları kitap haline getirmek istiyorum.

Türkiye’de insanların birbirilerinin kuyusunu kazmakla meşgul olduğu ile ilgili bir kanı var. Sizin yaşadığınız süreç bu kanı ile açıklanabilir mi?

Ben üniversiteyi kazandım, o dönemde kasabadan birinin üniversiteyi kazanması alışılmış bir şey değildi. O dönem insanlar ben üniversiteyi kazanınca Yusuf Kıran’ın oğlu cevap kâğıdında yanlışlıkla şıkları kaydırınca üniversiteyi tutturmuş diyerek durumu özetlemeye çalışmaları içerisinde bulunduğumuz durumu anlatan önemli bir örnektir.

Eleştirilerin yıkıcı boyutta olduğu söylenebilir mi?

Eleştiriler belli bir çevreden gelmişti ve bu çevre çözüm üretmeyen, hiçliği mutlak doğru haline getiren insanlardan oluşuyordu. Bu insanlar, kişileri mutlaka bir taraf olmaya ve hayatın doğal akışı içerisindeki doğruları da bu taraftarlık duygusu ile eleştirmeyi uygun görüyorlar. Oysaki doğru olan, olayı kendi içerisinde değerlendirip doğru sonuca ulaşmaktır, çünkü doğru bilgiye ulaşmak kimseyi küçültmez, aksine yüceltir.

Öğrencilik yıllarımda yaşadığım bir olay beni oldukça etkilemiştir. Olayın taraftarlık duygusunun insanlara neler yaptığını görmem açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Öğrencilik yıllarımda bir yandan çalışıp bir yandan da okuluma devam ediyorum. Şirketin arabası ile iş için bir şantiyeye giderken Fındıklı’da bir belediye otobüsü ile trafikte sorun yaşadım ve otobüs şoförü beni hayati bir kazaya sebebiyet verecek şekilde aracı ile önümü kesince, otobüs şoförü ile tartışmaya başladık. Bu esnada otobüsteki insanların, benim hayatıma kasteden bu insana sahip çıkışını destek oluşunu görünce taraftar olmanın ne demek olduğunu daha iyi anladım. Hayatımın sonraki dönemlerinde de buradan aldığım dersi aklımdan hiç çıkarmadım.

Bugüne kadar İstanbul’un siluetinin canına okuyan birçok yapının üzerinde çok fazla durulmadı. Bugün yaptığımız köprüden geçerken bakınca bu daha iyi anlaşılıyor.

UNESCO ile ilgili yaptığınız çalışmalar eleştirilere çare olabildi mi?

Bölge UNESCO’ya 1985 yılında girmiş ve o dönemden itibaren konu ile ilgili ‘alan yönetimi’ diye bir birimin kurulması iştenmiş. Fakat o tarihten itibaren kurulmayan bu birim 2005 yılında kurulmuş. Bu noktada onlarca yıl bu birimin kurulmaması düşündürücü. Bu proje ile ilgili ilk adımlar doksanlı yılların başında atıldığı zamanda UNESCO ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamış ve Haliç Metro Geçiş Köprüsü Projesi onaylandığı dönemde birilerinin aklına UNESCO gelmiş. Ayrıca proje kendi tarafından görmediği ya da kendi kulübünden görmediği bir mimar tarafından yapılması gündeme gelince UNESCO insanların aklına geldi. İyi de oldu, dünyanın önde gelen bilim adamları ile bir araya gelme ve konuyu istenilen boyutlara getirme imkanı bulduk. Ancak sonrasında insanların köprü istemeyiz boyutunda yaklaşımları ile karşılaştık. Ayrıca itirazları olan insanların bazıları da bu projenin yapımı ile ilgili geçmişte, ilgili yerlerde bulundukları dönemlerde projeye imza veren insanlardı. Dolayısıyla bu bölgeden köprü geçmesi ile ilgili kararı alan kişiler ben değil onlardı. Ben sadece bu kararın üstüne köprünün mimarisi ile ilgili bir sürece katıldım. Konuya dahil olduğumuz noktada da köprüyü tarihi bölgeye zarar vermeden nasıl yaparız diye hareket ettik. Uygulamalardaki itiraz edilen hususlar da tamamen işin tekniği ile ilgili mecburiyetlerdir. Fakat öyle eleştiriler aldık ki, bu ifadelerin bu kadar cahilane oluşu bizi oldukça şaşırttı. Konuya, bildiğimiz insanlardan dahi teknik olarak imkansız öneriler geldi.

Hiçlik felsefesi ile hareket etmenin yanlışlığından bahsettiniz ve aktardıklarınız bu hususta önemli örnekler var.

Yapmak niyeti olan insanların harekete geçmesi önemlidir ancak onların da bir doğrudan bir yanlış çıkarmaktan imtina etmesi gerekir.

Eleştirilere rağmen ülkeyi ya da şehri yöneten kesimin projenin arkasında durması da oldukça önemli. 

Bugün ülkeyi yöneten siyasi yapıyı sevelim ya da sevmeyelim. Bu yapı insanların asgari müştereklerini hayata geçirmek için iktidara geldi. İnsanlar standartlarının yükseltilmesini talep ediyordu ve standartlar, yaparak yükseltildi. Yapılanlar için otoriteye ve doğru vizyona ihtiyaç var.

Köprünün hayata geçişi önemli kazanımları da beraberinde getirdi. Sizden bu kazanımlar ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Birçok kazanım oldu. Her şeyden önce İstanbul’un, ulaşım ile ilgili önemli bir sorunu çözülmüştür. Bizim UNESCO ile bu projenin buluşma noktasında yaptığımız çalışmalar sonucu ortaya çıkan bilgi birikimi ülkemiz için önemli bir kazançtır. Köprünün yapımı ile ilgili edinilen bilgi ve insan kaynakları ile ilgili kazanımlar da oldukça önemlidir. 

Türkiye’de ilk defa bir köprü bir mimar tarafından yapılıyor. Bugüne kadar yapılan köprülerde ne bir estetik ne de bir mimari özellik vardır. Bu köprünün aynısını kendi mühendisimizle bir daha yapabiliriz.

Umarız yaşananlar ülkemizde daha iyi mimari yapıların yapılmasına vesile olur.

İyi bir projenin mimari olarak hazırlık süreci bir iki yıl sürüyor ve buna imkan verilmesi gerekiyor. Fakat ülkemizin eğitimsiz müteahhit profili buna müsait değil. Ayrıca bu insanları daha iyisini üretmeye itecek, iyiyi talep eden burjuva sınıfının olması gerekmektedir. Kısaca temenniniz imkanlar verildiği takdirde meydana çıkacaktır.