En İyi Bildiğimiz İşe, En İyi Şekilde Sarılarak Başarı Göstermeliyiz
Turizm sektörünün önemli isimlerinden Gevrekli Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hüseyin YÜKSEL ile turizmin geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında bir söyleşi yaptık. Hüseyin Bey ayrıca Gevrekli Turizm’in İstiklal Caddesinde yapmış olduğu kültür ve sanat kokan, son yatırım projesi Rumeli Han hakkında da bilgiler verdi.
Ülkemizde bir ekonomik kriz var ve bu krizin Antalya’yı ciddi oranda etkilediği belirtiliyor. Bu durum İstanbul’u da etkiliyor mu?
Dünyanın bir gidişatı var ve epey zorlu bir dönemden geçiyoruz. Dünyanın hemen her yerinde savaşlar ekonomik krizler baş gösteriyor. Ve ister istemez bütün bunlar ülkemizdeki ekonomik faaliyetleri ve yatırımları olumsuz etkiliyor. Biz ülke olarak bu kötü dönemleri ardımızda bırakabilmek için birbirimize karşı hoşgörü içerisinde yaklaşmalıyız. Bunları başarabildiğimiz takdirde hem ekonomik olarak rahatlamış olacağız hem de huzur içerisinde işlerimize kaldığımız yerden devam edebileceğiz. Ülkemiz konum olarak çok iyi bir yerde. Ülkemizin bu konumunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor. İstanbul’dan bahsedecek olursak, burada yeterince tesisimiz mevcuttur. Burada birçok tarihi ve kültürel mirasa sahibiz ve bu nedenle dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden daha avantajlı durumdayız. Ülkemizde 3, 4 sene öncesine kadar güvenceli konumu ve birçok mirasa ev sahipliği yapması sebebiyle turist akınına uğruyordu ve otellerimizdeki odalar tamamen doluydu. Fakat geldiğimiz bu noktada turistler can güvenliği olmadığı düşüncesiyle Türkiye’ye gelmeyi tercih etmiyorlar.
Türkiye’de bir kesim İstanbul’daki otellerde yatak sayısının az olduğunu, bir kesim de lüks yatak sayısının az olduğunu söylüyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Sektör olarak yeterli bir potansiyele sahip olduğumuz düşüncesindeyim. Hali hazırda yapılan ve yapılmayı bekleyen yatırımlar bulunuyor. Bunların oluşturulmasındaki tek çözüm noktası bu ülkede turistin aradığı güven ortamını sağlamaktır. Bu sağlandığı takdirde ülkemizin önünde kimse duramaz. Gidip bir nükleer santral kuruncaya, silah sanayine yatırım yapıncaya kadar bu bacasız bacalarla hem eğlenip hem de para kazanabiliyoruz. Bunun kıymetini iyi anlamamız lazım. Burada asırlardan beri yaşayan insanlar birçok maddi manevi eserler bırakmışlar, bir şeyler üretmişler ve bize bunları miras olarak bırakmışlar. Biz de bari bu eserlerin kıymetini bilelim ve bunları daha iyi günlere taşıyalım istiyorum. Bunun da en iyi yolu kardeşçe yaşamamızdan geçiyor.
Kardeşlik ortamından söz açılmışken gezi olaylarından da bahsedelim. Yaşanan gezi olayları Taksim bölgesindeki otellerimizi etkiledi mi?
Gezi olayları çok büyük bir olay değildi. Bu ülke bunu çok rahat atlatabilirdi ama maalesef bazı hataların yapılması olayların büyümesine sebep oldu. Fakat bu olaylar otellerimizi olumsuz olarak etkilemedi.
Ülkemizde son zamanlarda kamping tatilcilik giderek yaygınlaşıyor. Halkımızın bu alana bakışı nasıldır?
İnsanlarda son dönemlerde doğal yaşama dönme isteği bulunuyor. Beton yığınlarından, endüstriyel ürünlerden bıkmış durumdalar. Daha doğal bir yaşamın içinde bulunmak istiyorlar ve doğaya özlem duyuyorlar. Tarihle, doğayla her türlü canlı varlıkla bir araya gelerek huzurlu bir yaşam arzu ediyorlar. Bu nedenlerle de kamping tatilcilik insanlar için daha cazip hale geliyor. Ülkemizde doğal yaşama elverişli birçok yerimiz olduğu için bu sektör çok rahat bir şekilde uygulanabilir.
Son zamanlarda Arapların İstanbul’daki otelleri doldurduğunu biliyoruz. Bu durum sizlere de yansıyor mu?
Araplar ülkemizde büyük bir potansiyel haline geldiler. Onların da ülkelerinde yaşadıkları olaylar acı verici gerçekten. Dileriz onların ve başka insanların başına böyle olaylar tekrar gelmesin. Buralardan gelen insanlar ülkemizin hem sağlık turizminden hem de diğer kaynaklarından yararlanma imkanına sahip oldular. Ülkemiz bütün bunların altından kalkabilecek bir ülkedir. Biz evvelden beri misafirperver ve hoşgörülü bir toplumuz bu nedenle de bu insanlara rahatlıkla kucak açabiliyoruz.
Sağlık turizmi de demişken son dönemlerde ülkemizde bu sektörde artış olduğunu gözlemlemekteyiz. Sizin bu alanda projeleriniz var mı?
Bir insan her şeyi yapamaz. Mühim olan sadece hedef noktayı belirleyip o hedef noktasına koşmaktır. Bunu yaptığımız hatalardan çıkardığımız derslerle söylüyorum. En iyi bildiğimiz işe en iyi şekilde sarılarak başarılı olmak düşüncesindeyiz.
İstiklal Caddesi’ndeki projenizden bahseder misiniz?
Biz mümkün olduğu kadar ülkemiz ve milletimiz için üstümüze düşen vazifeyi yapmaya çalışıyoruz. Özellikle İstiklal Caddesinde yaptığımız otel yatırımımız şu an gündemimizde. Bu yatırımımızla kültürel mirasa ve binanın tarihsel dokusuna saygı gösteriyoruz. Bu otelimizde sinema, tiyatro ve dans salonları bulunacak. Orayı zaman zaman şiir söyleşilerinin olduğu, müzayedenin yapıldığı, resim ve seramik gibi eserlerin sergilendiği bir yapıya kavuşturmaya çalışıyoruz. Hem İstiklal Caddesi’nin hem de ülkemizin tarihi mirasını korumak için üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yapmaya çalışacağız. Bu proje sadece turizme hizmet eden bir yapıdan ziyade sosyal ve kültürel bir değer de olacaktır. Proje hayata geçtiğinde gerek yerli gerek yabancı misafirlerimiz bu otelin içerisinde en az 100-150 sene önceki dokuyu bulacaklardır.
Yakında bir seçim var ve şu anda partilerin hepsi ekonomiyi ön plana alıyorlar. Bu açıdan sizin kurulacak olan hükümetten beklentileriniz nelerdir?
Bu ciddi bir soru ama en azından artık siyaset yapanların insanları nasıl ve nereye kanalize edeceklerinin doğru yolunu bulduklarına inanıyorum. İnsanların aile düzenlerinin ilerleyebilmesi için paraya ihtiyaçları oluyor. Bunu göz önüne alarak siyasi partilerin somut projeler ortaya koymasını doğru buluyorum. Dileriz bu düşüncelerinin de arkalarında olurlar. Ayrıca partilerimizin açıkladığı projeler ayakları yere basan ve uygulanabilir projelerdir.