Genç nüfusu ile Gaziantep tam bir eğitim kentidir

Bilim, sanat, kültür ve spor ışığında; 400.000m2 yerleşkesiyle Hasan Kalyoncu Üniversitesi, uluslararası üniversite olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 7 fakülte, 25 bölüm, 1 yüksekokul ve 1 meslek yüksekokulu ile büyüyen ve gelişen bir üniversite olan Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin geleceği ve yüksek öğretimin gelişimi ile ilgili görüşlerini aldığımız Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Haluk Kalyoncu, önemli açıklamalarda bulundu.

Yükseköğretim alanında ülkemizde ciddi bir gelişimin olduğu görülüyor. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Türkiye’de son yıllarda yükseköğretim ciddi bir kalkınma gerçekleşti.  Bu gelişimin özellikle vakıf üniversiteleri özelinde daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Vakıf üniversitelerine ciddi yatırımlar yapıldı. Son on beş yılda bu alanda yaklaşık bir milyar dolar yatırım yapıldı. Bu miktarın yaklaşık altı yüz milyon dolarını vakıf üniversiteleri yaptı. Bizim bu noktada Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak farkımız Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde kurulan ilk vakıf üniversitesi olmamızdır. Gaziantep’te kurduk üniversitemizi ve Gaziantep ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan önemli bir şehir. Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin kuruluşu da bölgede heyecanla karşılandı. Şu anda üniversitemizde lisans eğitimi alan öğrenci sayısı on bini buldu. Bu açıdan bakıldığında da bölgenin bu konudaki ihtiyacını ciddi oranda karşıladığımızı düşünüyoruz.

Öğrencileriniz sadece bölgeden mi geliyor?

Hayır, Türkiye’nin dört bir yanından öğrencimiz var.

Son yıllarda yurt dışından da öğrenci gelmesi için çalışmalar yapılıyor. Sizin bu yönde çalışmalarınız var mı?

Avrupa ve ABD’ye giden uluslararası öğrencilerin ülkemize çekilmesi çok önemlidir. Bu konu ile ilgili gerekli çalışmaları yapıyoruz. Uluslararası yayınlarda, fuarlarda yer alma konusunda gerekli hassasiyeti gösteriyoruz. Yaptığımız tanıtımlarla ülkemizin ve üniversitemizin onlara cazip imkânlar sunduğunu anlatıyoruz. DEİK’in Eğitim Ekonomisi İş Konseyi başkanlığını da Bizim Mütevelli Heyeti Başkanımız yapıyor. DEİK’in bu konuda önemli çalışmalar yaptığını biliyoruz. Bu noktada akademisyenlerimize de büyük görev düştüğü kanaatindeyim. Akademisyenlerimizin uluslararası arenada kendilerini göstermeleri yaptığımız çalışmalara büyük katkı sağlayacaktır.

Uluslararası temas ve tecrübeye önem veriyoruz. Üniversitemiz yeni düşüncelere ve evrensel görüşe açık, farklı insanlarla ve kültürlerle iç içe, uluslararası ekol olmuş üniversitelerin işleyişini deneyimlemiş mezunlar vermek için öğrencilerine birçok fırsat sunuyor. Dünya genelinde 50 ülke, 13 Avrupa ülkesi ile yaptığı ikili anlaşmalar aracılığıyla her yıl en az 30 öğrencinin öğrenim hareketliliğine katılarak hibeli olarak programdan yararlanmasını sağlıyor. Sunduğu maddi destek sayesinde Avrupa Birliği ve üye ülkeler çapında oldukça popüler olan Erasmus+ programına, sadece öğrenciler değil öğretim elemanları da yurtdışındaki üniversitelerin eğitim sistemlerini görme ve iyi uygulamaları paylaşma şansı yakalıyor.

Yurtdışından gelen öğrencilere baktığımızda ağırlıklı olarak hangi bölgeden öğrenci çekiyoruz? 

Daha çok Balkanlardan gelen öğrenciler ağırlıkta. Afrika’dan da öğrenci çekiyoruz ama uzak olduğu için zor oluyor. Biz bunu daha çok Avrupa’ya yaymak istiyoruz.

Vakıf üniversitesi yerine özel üniversite kurulması halinde üniversitelerin daha hızlı gelişeceği ifade ediliyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Vakıf anlayışı olması nedeni ile bursluluk oranlarımız oldukça yüksek. Özel üniversite statüsü olması halinde kurum karlılığını sağlayıp yeni yatırımlarını rahatlıkla yapabilecektir. Kişisel olarak ise ben vakıf yapısı ile devamın daha iyi olacağı kanaatindeyim. Ancak şuan erken olduğunu düşünmekle birlikte, özel üniversitelerinde açılmasına karşı değilim, özel üniversitelerinde ülkemizin önüne farklı pencereler açacağını düşünüyorum. Bu noktada ülkemizde yükseköğretimde belli standartların oturmasını ve iyi bir denetim mekanizmasının oluşturulmasını beklemenin yararlı olacağı kanaatini taşıyorum. Bu konuda doğru bir planlamaya ihtiyacımız olduğunu da eklemek isterim.

YÖK hâlihazırda denetlemeleri yapıyor mu?

YÖK her yıl gerekli denetlemeleri yapıyor. Maddi olarak mevzuata uygun hareket edip etmediğimizi gözlemlediğini görüyoruz. Bunun yanında YÖK’ün yeterli düzeyde akademik çalışmalarımızı da denetlemesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak o zaman yükseköğretim konusunda standartlar netleşecektir. Bu yapılmadan özel üniversitelere izin verilmesi genel anlamda kaliteyi düşürür.

Gaziantep ölçeğinde bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?           

Şuanda Gaziantep’in bir eğitim kenti olduğunu söyleyebiliriz. Bizden sonra da Sanko, sağlık bilimlerine ağırlık veren Sanko Üniversitesi’ni kurdu. Gaziantep Üniversitesinin kırk bin öğrencisi var. Bizim on bin öğrencimiz var. Sanko Üniversitesi’ni buna ilave edin. Bu noktadan baktığımızda genç nüfusu ile Gaziantep tam bir eğitim kentidir.

Son olarak üniversitenin fark yaratan çalışmaları ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Bizim Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak hukuk fakültemiz çok başarılı. Bunun yanında sosyal bilimler ve mühendislik alanında da ciddi başarılar elde ediyoruz. Mühendislik alanında eğitim gören öğrencilerimize daha ikinci üçüncü sınıftayken Kalyon İnşaat’ın önemli projelerinde staj yapma imkânı sunuyoruz. Örneğin Üçüncü Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu gibi önemli projelerde yer almak onlara önemli katkılar sağlıyor. Diğer fakültelerimizde de uygulamaya büyük önem veriyoruz. Alanlarında uzmanlaşmanın önemini yaşayarak öğrenen bireyler için üniversitemiz tüm olanaklarını seferber ediyor. Gelecekte etkin rol oynayacak, mesleği ile ilgili bilgi ve donanıma sahip mezunlar yetiştirmeyi hedefliyoruz. Sanal mahkeme salonu, simülasyon, kimya ve anatomi laboratuvarı, fizyoterapi ve rehabilitasyon merkezi gibi uygulama alanları ile öğrencilerini geleceğe bir adım önde hazırlıyor. Öğrencilerimiz teorinin yanında pratiği de yapabilme şansı buluyorlar. Bunun yanında üniversitemiz kendi elektriğinin tamamını güneşten elde ediyor. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin bina çatısında ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi arazisinde kurulu 1MW gücünde ve fotovoltaik teknolojiyi kullanan güneş enerji santrali bulunuyor. Santralin ürettiği enerji öncelikle öz tüketimde kullanılıyor.