Hedefimiz Dünyadaki bir numaralı denizcilik üniversitesi olmak

Denizcilik alanında ülkemizde önemli çalışmalara imza atan Piri Reis Üniversitesi, uluslararası arenada da adından söz ettiriyor. Üniversitenin yaptığı çalışmalar ve denizciliğin ülkemizdeki gelişimi ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oral Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu.

Denizcilik Zirvesi gerçekleştirildi. Zirve ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Denizcilik Zirvesi, ulusal ve uluslararası temsilcilerin katılımı ile gerçekleştirilen önemli bir zirvedir. Bu açıdan bakıldığında sadece isminde ‘zirve’ olmasının ötesinde gerçekten bir zirveydi. Bizzat Başbakan Binali Yıldırım’ın himayesinde olması önemini pekiştirmektedir. Önemli konuşmacıların katılımı memnuniyet verici olmakla birlikte tek gün ile sınırlandırılması eleştireceğimiz yegâne konudur. İki güne yayılabilseydi daha doyurucu bir etkinlik olacağı kanaatindeyim.

Zirvede neler öne çıktı?

Zirvede denizciliğin ülke ekonomisine katkıları dile getirilirken, denizciliği tamamlayıcı alanlarda da Türkiye’nin önemli adımlar attığı aktarıldı. Diğer taraftan da denizciliğin gelecekte ülke ekonomisindeki etkinliği ile ilgili ipuçları vermesi açısından zirvede önemli mesajlar verildi. Gemi inşa sanayimizin uluslararası ölçekteki gelişimi vurgulandı. Gemi inşa sanayinin Çin, Japonya ve Kore ölçeğindeki seyri dile getirildi ve Çin’in yeni durumlar karşısındaki yeni yönelimleri konusunda elastik bir duruş sergilediği gerçeği aktarıldı. Çin özelindi baktığımızda ülkenin iş gücü avantajlarının yanında sermaye maliyeti konusundaki avantajı da gözler önüne serildi. Bu avantajlarında devlet tarafından sağlandığı ifade edildi. Bu doğrultuda talebi hızla cevap veren bir Çin karşısında sendeleyen bir Kore gerçeği ile karşılaşıldığı vurgulandı. Tüm bu gerçekler çerçevesinde de neler yapılabileceği gündeme getirildi.

Gemi inşa sanayi ile ilgili bilgi aktarmışken, sanayinin gelişimi ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?

2003’ten sonra gelişen ekonomik yapı çerçevesinde, biz 2007’ye kadar, talep doğrultusunda ciddi bir tersane kabiliyetine sahip olduk. O dönemde tersanecilik kabiliyetlerimiz gelişti ve bu gelişimi hükümette destekledi. Çok ciddi yatırımlar yapılarak modern teknolojilerle tanıştık. Bu yatırımlar krizle birlikte sıkıntıya girse de bu firmalarımız için askeri alanda üretim yapma fırsatı ortaya çıktı. Diğer taraftan bu kabiliyetler bizim önümüze bakım onarım konusunda fırsatları değerlendirmemizi sağladı. Yine bu kabiliyetler enerji alanında özellikli gemilerin inşasını gerçekleştirmemizi sağladı. Bunun yanında tersanelerimizin köprü yapımlarında rol aldığını gözlemliyoruz ve önümüzdeki dönemde de Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul Projesi gibi projelerde roller almaya devam edeceklerini düşünüyorum. Rüzgar enerjisi alanında çalışmalara tanık oluyoruz kısacası eğer çelik işleme yeteneğini ileriye taşırsanız, iş yapma alanı oldukça genişlemektedir.

Bugün bu gelişmeler ve yaptığımız zirve sonrası bir eksikliği de dile getirmeliyiz. Biz Ulaştırma Bakanlığı’na, denizciliği eklediysek ve böyle bir zirve yapabiliyorsak 11. Kalkınma Planı’nda 42 tane özel ihtisas komisyonunun yanına denizcilik komisyonunu da getirebilmeliyiz diye düşünüyorum. Temennim bunun dikkate alınıp hayata geçirilmesidir. Türkiye’nin sınırlarının büyük bir kısmı denizdir. Bu doğrultuda Türkiye’nin dünya ile iletişiminin ana noktasının deniz olduğunu belirtirken, u doğrultuda hareket edilmesinin önemli olduğunu söyleyebiliriz.  

Denizcilik ile ilgili önemli konuları dile getirmişken Piri Reis Üniversitesi’nden bahsetmeden geçmek olmaz. Üniversite ilgi ilgili bilgi alabilir miyiz?

Piri Reis Üniversitesi tam bir denizcilik üniversitesi olma yönünde ilerliyor. Kurulalı on sene oldu ve bu süre zarfında amacımızın %50’sine ulaştığımızı düşünüyorum. Diğer %50’yi ise önümüzdeki on yılda gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. Bizim hedefimiz dünyadaki bir numaralı denizcilik üniversitesi olmaktır. Bu hedefe ulaşırsınız ya da ulaşamazsınız ama bir hedefiniz olmalı ve o hedef doğrultusunda ilerlemelisiniz. Bizim önümüzdeki on yıl içerisinde bize birisi gelip denizciliğin şu alanında eğitim almak istiyoruz dediğinde, biz o alanla ilgili eğitim veremiyoruz dememeliyiz.

Bizde yetişen öğrenciler hem teorik hem de pratik eğitim alıyorlar. Öyle ki dört senelik eğitimi biterken bir senelik zorunlu stajı da bitsin diye uğraşıyoruz. Denizde bir yıl geçiriyor ve bunun da önemli bir kısmını, satın aldığımız kendi gemimizde gerçekleştiriyor. Bu gemi 400 kişilik bir yolcu gemisidir ve aynı zamanda araçta taşıma özelliği vardır.

Uygulamalı eğitim can güvenliği açısından oldukça önemli, bu açıdan bakıldığında yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söyleyebilir miyiz?

Biz uluslararası standartlarda bu işi yapıyoruz ancak daha iyisini yapmak her zaman mümkündür. Şuanda Avrupa’nın bu alandaki en iyi simülatör merkezi, üniversitemizde bulunmaktadır ve öğrenci gemiye adım atmadan önce ilk eğitimini simülatör merkezimizde alıyor. Denizde canlı kalma eğitimini verdiğimiz suni dalgaların oluşturulduğu havuzlarımız var. Bakanlığımızın desteği ile yangınla mücadele eğitimi ile ilgili istasyonumuzu da kurduk.

Gemilerin güvenli bir şekilde seyredebilmesi için ideal personele ihtiyacı vardır. Biz dünyaya, denizlere ihtimam gösteren bireyler yetiştirmeye çalışıyoruz. Bunun için bulunduğu çevre ile bağ kurabilen ona zarar vermenin nelere mal olacağını hisseden insanlar yetiştiriyoruz. Bunu ise bireyde etik değerler oluşturarak yapmaya çalışıyoruz.

Üniversiteye ilgi nasıl?  

İlginin çok olduğunu söyleyebilirim. Hatta kız öğrencilerimizin artışını gözlemlemek bizi sevindiriyor. Son mezunlarımızın birinci ya da ikincileri kız oldu.

Üniversitemizin uluslararası alanda konumlanması konusunda bir isteğiniz var bunun için bugüne kadar neler yapıldı?

Kuruluşumuzdan bugüne Deniz Ticaret Odası’nın desteği bulunmaktadır. Geçen yıl bizi Dünya Denizcilik Üniversiteler Birliği denetledi. Bu denetim sonrasında güzelde bir rapor yazıldı. Bunun sonucunda Dünya Denizcilik Üniversiteleri Birliği’nin 61 üyesinden biri haline geldik. İkinci adım ise Dünya’da askeri denizcilik alanında yatırım yapan en önemli ülkeler arasında yer alan Katar ile geliştirilen işbirliği oldu. Katar tarafından bize bu doğrultuda ziyaretlerde bulundular. Bu ziyaretler neticesinde Katar Deniz Kuvvetleri’nin içerisinde bir denizcilik akademisi kurma fikri ortaya çıktı. Bu fikrin hayata geçirilmesinde de bizden hizmet alınması kararı alındı. Bu konuda rakiplerimiz Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden olmasına rağmen ipi biz göğüsledik. 13 Mart’ta da Katar Deniz Kuvvetleri Komutanı ile sözleşmeyi imzaladık.

Afrika’dan bu yönde taleplerin olduğu ifade ediliyordu.

Talepler var, ancak yeterli gelişmelerin sağlandığını şuan itibari ile söyleyemeyiz. Bunun için yeterli güvenin sağlanması gerektiğini düşünüyorum ancak bu güven ortamının sağlandığını söyleyemeyiz.

Deniz Ticaret Odası’nın üniversitenin işleyişi konusunda destekleri veya aksi bir yönde tutumları oluyor mu?

Piri Reis Üniversitesi’nin kurucu vakfı, Türk Deniz Eğitim Vakfı’dır. Bu vakfında kurucuları var ve üç yıl önce kurucular arasına Deniz Ticaret Odası’nın meclis üyeleri de dahil edildi. Bu anlamda kurumsal bir yapı da vakfa dahil edilmiş oldu. Mevzuat doğrultusunda da mütevelli heyetteki isimler çalışmalarına devam etmektedir.

Denizcilik alanının hukuku, kendi dinamikleri çerçevesinde oluşturulmaktadır. Bu açıdan üniversite olarak sizin oluşan yeni ihtiyaçlar doğrultusunda meydana getirilecek hukuk çalışmalarına gerekli desteği verebiliyor musunuz? Bu üniversite ile bağımın olduğu yaklaşık olarak on yıldır bu konuda çalışmalar yapmaktayım. Deniz hukuku alanında bilimsel çalışma yapma ve eğitim verme konusunda attığımız adımların neticesini daha önce tam olarak alamamıştık. Marmara ve İstanbul Üniversiteleri ile birlikte bir yüksek lisans çalışması açmak için girişimlerimiz olmuştu ama amacımıza tam ulaşamadık. Hukukçu olan taraf ile denizci olan tarafı buluşturmak istedik, olmamıştı. Bu noktada denizcilik alanında bir hukuk fakültesi kurma noktasına geldik. Çok değerli hocalarla temas halindeydim ve onlardan ciddi destek aldım. Bu konuda mütevelli heyetimizin üyelerinin de desteğini gördüm. Geriye siyaset ve bürokrasi tarafı kalmıştı. Bu konuda da Ulaştırma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ten en üst düzeyde destek aldım. YÖK Başkanı konu ile ilgili müracaatımızın hemen yapılmasını istedi. Son olarak Başbakanımız Binali Yıldırım mezuniyet törenimizde yaptığı konuşmada, Üniversitemiz bünyesinde hukuk fakültesinin kurulacağını ilan etti. Sonrasında süreç hızlandı ve onay 2018 başlarında çıktı. Akabinde iletişim içerisinde olduğumuz hocalarla kadroyu oluşturmaya başladık. Şuan itibari ile de kadromuzu tamamlamış durumdayız. Yeni dönemde fakültemiz hizmet vermeye başlayacaktır.