III. Havaalanı Projesi Türkiye için öncelikli büyük bir projedir

Türk Hava Yolları’nın gelişen yapısı ticari başarıları da beraberinde getiriyor. Bu başarıların yatırıma dönüşmesi sonrası hedefler birer birer tutturuluyor. Genel ekonomik verilerin iyi olmadığı bir dönem yaşanmasına rağmen hedeflerinden şaşmadan yollarına devam ettiklerini ifade eden THY Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, sorularımızı yanıtladı.

Ülkemizde yerli uçak projesi planlaması yapıldı ve iktidar elini taşın altına koydu. Bu konu ile ilgili sizin duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Öncelikle benim için yerli uçak üretiminin ayrı bir önemi var. Kıbrıs Savaşı zamanında ABD’liler ambargo uygulamıştı. 1 dolarlık parça yoksa uçamamıştık. Sayın Erbakan Hoca’nın başlattığı büyük bir kampanya vardı. İtalya‘dan dan uçak alıp imal edecektik. Ben de o sevda ve hedef ile uçak mühendisi oldum.  Aradan geçen onca yıla rağmen hala yerli uçağımızı hayata geçiremedik. Yerli uçağımızı göklerde görmek benim de en büyük hayalim.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te “İstikbal göklerdedir” sözüyle bir anlamda bu hedefi göstermiştir. Hükümetimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşlarıyla hedefe ilk defa bu kadar yaklaştık.

Türkiye’de uçak üretim faaliyetlerinin tarihçesi eskiye dayanıyor. Ülkemizde ilk uçak fabrikasının kuruluşunda Nuri Demirağ’ın imzası bulunuyor. Devrin en zengin iş adamı olan Demirağ, 1936 yılında uçak fabrikasına kurma girişimine başlamış, deneme uçuşlarını yapabilmek için Yeşilköy’deki Elmaspaşa Çiftliği’ni satın almıştı.

Demirağ, bu arazinin üzerinde büyük bir uçuş sahası, hangarlar ve uçak tamir atölyesi yaptırdı. Bu alan, günümüzde İstanbul Atatürk Havalimanı olarak kullanılıyor.

Ardından Beşiktaş’ta kurulan uçak fabrikasında üretilecek uçak ve planörlerin planını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çizmişti. 1936’da ilk tek motorlu uçak üretildi ve Nu.D-36 adı verildi.

1941’de tamamen Türk yapımı ilk uçak İstanbul’dan Divriği’ye uçtu. THK tarafından sipariş edilen 65 planör kısa sürede teslim edildikten sonra; Nu.D-36 adlı 24 eğitim uçağı tamamlanmış, deneme uçuşları İstanbul’da gerçekleşmişti.

THK’nın siparişi olan uçakların teslimi için Eskişehir’de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilmişti. 1938’de Nu.D-36 uçağı iniş yaparken, çevredeki hayvanlar hava alanına girmesin diye pistte açılan hendeğe düştü. Kazadan sonra THK siparişi iptal etti. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girdi. Mahkeme THK lehine sonuçlandı. Bu yüzden sipariş alamayan fabrika 1950’li yıllarda kapandı.

Yerli uçak projesi hem duygusal hem de stratejik bir projedir. Defalarca denenmiş büyük paralar harcanmıştır. Ya siyasi destek eksiği olmuş ya da konjonktür izin vermemiş. Ama bugünkü hükümetimizin niyeti, verdiği destek ile insan kaynağı ve teknik konularda gelinen düzey ile birlikte stratejik bir proje haline geliyor. Kendi uçağını üreten bir Türkiye ileriye dönük olarak daha büyük projeleri kendine hedef edinecektir.

Türk Hava Yolları olarak böyle bir projeye destek verebilecek misiniz?

Türk Hava Yolları 1933’ten beri havacılık sektörüne hizmet veriyor. Dünya havacılığının dünü ve bugününü bilen, sektörün gelişimini iyi takip eden bir şirket. Aynı zamanda uçak satın alan bir hava yolu şirketi olarak piyasanın beklentilerini iyi biliyoruz. Bu anlamda bilgi birikimimizi ve tecrübelerimizi paylaşabiliriz. Yerli uçağın üretiminde pazar beklentilerini de göz önüne almak önemli.

İstanbul’da yapılacak 3. Havalimanının havacılık sektörüne ve Türk Hava Yollarına etkilerini aktarır mısınız?

3. havaalanı projesi Türkiye için öncelikli büyük bir projedir. Bu proje gerçekleştiğinde Afrika, Avrupa, Asya ve Ortadoğu’nun merkezi İstanbul olacak. Türkiye, coğrafi şartlarında vermiş olduğu avantajdan dolayı merkez ülke konumunu iyi kullanmak istiyor; bu sebeple 3. Havaalanı projesi büyük önem taşımaktadır. Bu projenin en büyük katkısı şüphesiz yolcularımız için merkez konumu gelmemiz olacak. Bu projeyle artık transfer uçuşlarda Türkiye 1 numaralı ülke konumuna gelecektir. Yolcu sayımızda bu şekilde artış beklerken kargoda da aynı paralel bir artışı beklemekteyiz.

Türk Hava Yolları olarak dünya da ilk on firma arasına girme hedefiniz bulunmaktadır. Bu hedefi gerçekleştirmek için yaptığınız çalışmalarla ilgili bilgi verir misiniz?

Son on yılda Dünya’daki pazar payını üçe katlayan Türk Hava Yolları, dünyanın en büyük oyuncuları arasındadır. Yoğun rekabet ortamına rağmen, karlı ve  istikrarlı bir şekilde büyümeye ve pazar payı kazanmaya devam etmektedir.

Hedefimiz çok iddialı gelebilir ancak son on yılda dünyadaki pazar payını üçe katlayan bir Türk Hava Yolları gerçeği var. Geldiğimiz noktaya bakınca hedefe emin ve hızlı adımlarla yaklaştığımızı görüyorum. Hedef yolunda çok büyük bir avantajımız var. Bu da İstanbul ve Türkiye’nin konumudur. Şöyle ki; dünya hava trafiğinin yüzde 66’sı İstanbul üzerinden geçiyor. Ülkemize ve İstanbul’a 3 saatlik menzil içinde 41 ülke 78 şehir Türkiye içindekiler dahil 116 şehir, 4 saatlik menzil için 53 ülke 118 şehir Türkiye dahil 156 şehir, 5 saatlik menzil için 66 ülke 143 şehir Türkiye dahil 181 şehir bulunuyor. Biz Türk Hava Yolları olarak üzerimizden geçen trafikten pay almayı hedefledik ve buna uygun stratejiler geliştirdik. Başka bir deyişle İstanbul’un hub (aktarım noktası) olma potansiyelini realize ettik.

Şuan Türk Hava Yolları sefer yaptığı 110 ülke ile dünyada en çok ülkeye uçan havayolu unvanına sahiptir. 229 uluslararası, 48 yurtiçi olmak üzere dünyada 277 noktaya sefer yapan Türk Hava Yolları’nın 290 (yolcu ve kargo) uçaklık filosu Avrupa’nın en genç ve modern filolarından biridir.

Dünyada ilk 10 havayolu şirketi arasına girmek için sadece rakamsal büyümenin yeterli olmayacağının farkındayız. Havayolu sektörü küresel rekabetin en yoğun yaşandığı alanlardan biridir. Uçak üretici sayısının sınırlı olduğu piyasada havayolu şirketleri aynı tiplerde uçaklar kullanıyor, standartları belirlenmiş olan eğitimleri alan kabin ve kokpit ekipleriyle operasyonlarını sürdürüyorlar. Havacılık sektörü kurallarla yönetiliyor.  Sektörde birçok konuda zorunlu bir standartlaşma söz konusu olduğundan şirketleri öne çıkararak, rekabette fark oluşturacak temel unsur “müşteri memnuniyeti” öne çıkıyor. Bu sebeple hizmetlerimizi bu yönde şekillendiriyoruz.

Yolcumuza sunduğumuz hizmetin çeşidi ve kalitesi üzerine farklılıklar tasarladık ve hayata geçirdik. CIP salonlarımızı yeniledik. Yeni salonlarımız gerek modern mimarileri gerekse müşterimizin ihtiyaçları doğrultusunda genişletilen uyku odası, duş, sinema salonu gibi fonksiyonlarla ve zengin menü çeşidiyle yolcumuza beklentilerinin ötesinde hizmet sunuyor. Uzun uçuşlarımızda “uçan şef” uygulamasını başlattık. Bu uygulamayı ilk uygulayan havayollarından biriyiz. Uçaklarımızda kabin içi eğlenceye yönelik kişisel ekran ve Planet dijital sistemi uygulaması başlattık. Planet digital sisteminin eğlence bölümünde yaklaşık yüzlerce film ve kısa program; Pop, Jazz&Blues, Klasik, Tasavvuf, Türk Halk, Arabesk gibi farklı müzik türlerinden oluşan yaklaşık yüzlerce CD albüm ve radyo kanalları yer alıyor. Yolcularımız kişisel USB ve IPOD’larındaki içerikleri yolcu ekranları üzerinden görüntüleyip dinleyebiliyorlar. Yine bir farklılık olarak sunduğumuz canlı tv uygulamamızla seyahat esnasında uydu bağlantısı üzerinden televizyon izleyebilmek de mümkün. Yolcularımızın uçuş sırasında da dünya ile iletişimini kurmasını sağlayacak yüksek hızlı kablosuz-wifi internet’i de hizmetine sunduk. Bu hizmeti kıtalararası uçuşlarda dünyada ilk olarak başlatan havayolu şirketiyiz.

Anlaşılacağı üzere Türk Hava Yolları’nın son yıllardaki yatırımları sadece rakamsal büyümeye yönelik değildi. Kaliteyi arttırma yönünde yeni yatırımlar yapıp, küresel bir hava yolu olma yolunda adımlar atarken; tüm bu adımları dünyaya duyuracak iletişim stratejisi de belirledik.

Dünyaca ünlü spor kulüpleriyle sponsorluklar yaptık, yine bölgesel pazarlama stratejilerimiz doğrultusunda bölgelere göre ünlü isimlerle sponsorluklar yaptık. Global ve bölgesel marka yüzlerimizi belirledik. Bu isimlerle vizyonumuza uygun reklam filmleri çektik. Futboldan basketbola, tenisten kültürel etkinliklere kadar Türk Hava Yolları pek çok alanda sponsorluklara imza atarak, bir dünya markası olduğunu tescil ettirdi.

Türk Hava Yolları açısından 2015 yılı değerlendirmesi yapar mısınız?

Bu yıl büyüme trendini sürdürdüğümüz bir yıl olarak geçiyor. Türk Hava Yolları’nın Ocak-Temmuz 2015 döneminde dönemine ilişkin trafik sonuçlarına göz atacak olursak;

Ocak-Temmuz 2014 döneminde 31,0 milyon olan toplam yolcu sayısı, 2015 yılının aynı döneminde %10,7 artışla 34,4 milyona ulaştı. Yolcu sayısındaki artış iç hatlarda %14,1, dış hatlarda %8,2 oranında.

Dış Hatlar Business/Comfort Class yolcu sayısı ve Dıştan Dışa Transfer Yolcu sayılarında da Ocak-Temmuz 2014 dönemine kıyasla %5,2 ve %14,5 artış sağlanmıştır. Bu oranlar, sadece Temmuz ayında 2014 yılı Temmuz ayına kıyasla  %20 ve %25 olarak gerçekleşti.

Ücretli Yolcu Km (ÜYK), Ocak-Temmuz 2014 döneminde 60,1 milyar iken, 2015 yılının aynı döneminde %10,3 artarak 66,3 milyara ulaştı. ÜYK artışı iç hat uçuşlarda %13,0, dış hat uçuşlarda ise %9,9 oranında.

Taşınan Kargo-Posta, Ocak-Temmuz 2014 döneminde 374.215 ton iken, 2015 yılının aynı döneminde %9,5 artışla 409.614 ton’a yükseldi.

2014 Temmuz ayı sonunda toplam uçulan şehir sayısı 259 iken 2015 Temmuz ayı sonunda 276 oldu. İç hat şehir sayısı 43’den 48’e, dış hat şehir sayısı ise 216’dan 228’e yükseldi.

2014 Temmuz ayı sonunda mevcut uçak sayısı 261 iken 2015 Temmuz ayı sonunda 289 ulaştı. Geniş gövde yolcu uçak sayısı 53’den 69’a, dar gövde yolcu uçak sayısı ise 199’dan 209’a yükseldi.

Bu yılın ilk 6 ayı mali tablolara da olumlu yansıdı. Geçtiğimiz günlerdeTürk Hava Yolları’nın 2015 yılı ilk altı aylık konsolide mali tabloları Borsa İstanbul’a gönderildi. Buna göre; satış gelirleri önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,2 artarak 12 milyar 303 milyon TL’na ulaştığı görülüyor. 2014 yılının ilk altı ayına göre %68 daha iyi performans sergileyerek 524 milyon TL esas faaliyet karı açıkladık.

Akaryakıt fiyatlarında ve döviz kurlarında yoğun dalgalanmaların yaşandığı bu ilk altı aylık dönemde, dengeli borçlanma kompozisyonu ve dinamik risk yönetim uygulamaları ile  6 kat artışla 1 milyar 35 milyon TL net kar elde ettik.