İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin: Geleceğin hastanelerini inşa ediyoruz
İstanbul’u muhtemel bir depreme hazırlayabilmek amacıyla oluşturulan İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP), İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi bünyesinde oluşturulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından başarı ile yürütülüyor. Bu çerçevede öncelikle okul, hastane, yurt, idari ve sosyal hizmet binalarından oluşan kamu binalarının güçlendirilmesi veya yeniden yapılması çalışmaları yürütülürken, diğer taraftan İstanbul’daki tarihi ve kültürel miras kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesi altındaki binaların envanterinin çıkarılması ve sismik risk değerlendirmesinin yapılması; bazı binaların güçlendirme projeleri devam ettiriliyor.
Deprem konusunda hazırlık yapılmadığı yönünde haberlerin etkin olduğu bir dönemde son projelerinden biri olan Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi yapımının devam ettiği sırada bir araya geldiğimiz İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin, yapılan çalışmalar ile ilgili bilgiler verdi.
Yaptığınız çalışmalar ile ilgili özet bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?
1.7 Milyar Euro’luk bütçeye sahip İSMEP, bu bütçe tamamen depreme hazırlığa ayrılmış bir bütçedir. Tabi zaman zaman deprem hazırlıklarının yapılmadığına yönelik değerlendirmeler oluyor. Deprem hazırlıkları bugünden yarına yapılan çalışmalar olmadığını göz önünde bulundurarak, tüm dünyada da orta vadeli ve uzun vadeli planlarla bu çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Bu çerçevede hazırlıklar herkesin depreme hazır olduğu noktada da biter. Şayet bir kişi bile depremle hazır değilse depreme hazırlığın bittiği söylenemez. Bu değerlendirmemin sonunda kamu binalarının depreme hazırlığı noktasında iyi bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim. Şu ana kadar okul ve hastane ağırlıklı olmak üzere 1175 kamu binasının güçlendirilmesini veya yeniden yapımını tamamladık ve bu çalışmalara aynı hızla devam ediyoruz. Şuan 28 okulun yeniden yapımına başladık, 42 okulun güçlendirilmesi devam ediyor. Ayrıca Göztepe, Kartal ve Okmeydanı Hastanelerinin yeniden yapımına başladık ki, bu hastanelerimiz çok özellikli ve 1000’er yataklı olarak inşa ediyoruz. Bunun yanında Marmara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin güçlendirilmesini yaparken, Ümraniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’ni de bu yıl hizmete açacağız. Yaptığımız bu çalışmalarla İstanbul’un sağlık altyapısını güçlenmesini sağladık.
Daha önceki çalışmamızda değindik ama İSMEP’in sadece deprem güçlendirme çalışmaları yapıyormuş algısı oluşmaması için diğer çalışmalarınızdan kısaca bahseder misiniz?
İlk bileşenimiz olan A Bileşeni kapsamında, afet ve acil durumlarda görevli kamu kuruluşlarının mevcut kurumsal kapasitelerinin artırılmasını ve geliştirilmesini hedefliyoruz. Bu kapsamda haberleşme, bilgi teknolojileri, İstanbul Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD)’ın kurumsal kapasitesinin geliştirilmesi ve ilk müdahaleci kamu kuruluşlarının ihtiyaç duyduğu malzeme ve ekipman tedariki konularında çok çeşitli projeler hayata geçirdik. Hasdal ve Akfırat’da iki tane komuta kontrol merkezini hayata geçirdik. Bu merkezlerde Haziran ayında AFAD tarafından geniş kapsamlı bir tatbikat gerçekleştirildi. Akfırat, AFAD’ın Anadolu Yakası’nın kontrol merkezi olduğu gibi Kızılay’ında Marmara Bölgesi lojistik deposu olarak inşa edildi. Hem Hasdal Hem de Akfırat’a Helipet ulaşımını sağlayacak altyapı sağlandı. Bunların yanı sıra toplumun afetlere yönelik olarak bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi kapsamında bugüne kadar 900 bin kişiye ulaşmayı başardık. Ayrıca 250 bin kişiye de gönüllülük esası içerisinde afet döneminde yardım edecek kişilere eğitim verdik.
İkinci bileşenimiz olan ve projenin önemli bir kısmını oluşturan B bileşeninde ise okul, hastane, yurt, idari ve sosyal hizmetler binaları gibi öncelikli kamu binalarının risk karşısındaki durumları inceleniyor ve bu inceleme sonuçlarına bağlı olarak güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılmasına karar veriliyor. Tarihi binalara ilişkin İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde bulunan binaların envanterlerinin çıkarılması ve sismik risk değerlemelerinin ardından güçlendirme çalışmalarının yapılması da bu kapsamda yer alıyor. Buna bağlı olarak İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde bulunan binaların envanter çalışması ve sismik risk değerlendirmesi çalışması tamamlandı. Topkapı Sarayı, Mecidiye Köşkü, Arkeoloji Müzesi Ek ve Klasik Binası ve Ayasofya Müzesi Müdürlüğü – Aya İrini Anıtı’nın deprem güçlendirme çalışmaları yapılıyor.
Son bileşenimiz olan C bileşeni, imar ve inşaat ruhsatı süreçlerinin daha etkin uygulanması ve sorgulanabilir şekilde yönetilebilmesi için, ilçe belediyelerinin kurumsal ve teknik kapasitelerinin yenilenerek güçlendirilmesi ve yerel düzeyde afete hazırlık bilincinin oluşturulmasına yönelik çeşitli eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesini kapsıyor. Söz konusu proje faaliyetleri, pilot belediyeler olarak seçilen Pendik ve Bağcılar Belediyeleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’yla imzalanan protokoller çerçevesinde yürütüldü. Bu kapsamda, imar ve inşaat ruhsatı sürecinin sorgulanabilir, raporlanabilir ve izlenebilir bir yapıya kavuşturularak, uygulanmakta olan iş süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik donanım, yazılım ve teknik danışmanlık hizmetleri pilot belediyeler olan Pendik ve Bağcılar Belediyeleri’ne sağlandı. Bu şekilde bu belediyelerde inşaat ruhsat süreçleri raporlanabilir duruma getirildi. Eğitim faaliyetleri kapsamında, yerel düzeyde belediye yöneticileri, teknik elemanlar ve toplum temsilcilerine “Afet Zararlarının Azaltılmasına Yönelik Şehir Planlama ve Yapılaşma” konusunda eğitim materyalleri ve rehberleri hazırlandı ve söz konusu eğitimler pilot belediyelerde düzenlendi. Bunun yanı sıra bir diğer eğitim programı olan “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik” ise, Türkiye’nin tüm illerini kapsayacak şekilde, inşaat mühendislerinin konu ile ilgili eksikliklerini gidermeye yönelik olarak gerçekleştirildi.
Yaptığınız çalışmaların uluslararası boyutta etkilerinin olduğu gözlemleniyor. Bu doğrultuda yaptığınız çalışmaların uluslararası boyutundan bahseder misiniz?
Çok önemli bir konuya temas ettiniz. Biz çalışmalarımızı dört tane uluslararası kredi kuruluşunun çalışmaları neticesinde bütçemizi oluşturduk. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası’ndan oluşan bu kuruluşlarla çalışmak bu çerçevede uygulanan mevzuatlara uygunluğu da beraberinde getirdi. Bu çerçevede yapılan denetimlerde de iyi bir noktada olduğumuzu gözlemlemek bizi sevindiriyor. Örnek vermek gerekirse 2014 yılında Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası Projeleri arasında Türkiye’de dört üzerinden dört alan tek kuruluş olduk. Ayrıca yine aynı yıl Dünya Bankası’nın en başarılı projelerinden biri olarak değerlendirildik. Bunların da bizim başarımızı gösteren önemli göstergeler olduğunu düşünüyoruz. Bu durum bütün takım arkadaşlarımın ve işi yapan kurum ve kuruluşların başarısı olarak bizi gururlandırıyor. Bu noktada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Standartların yüksekliği işi yapan firmaların gelişimini de sağladı diyebilir miyiz?
2007 yılında ilk başladığımız dönemde bize iş yapan firmalardan bazıları ile hala çalıştığımızı ve bu firmaların o gün ile bu gün arasında ciddi gelişimler gösterdiğini görüyorum. Bu firmalar performansları ile bundan sonra uluslararası boyuttaki işleri yapabileceği kanaatindeyim. Bu durumun Türkiye içinde kazanılmış bir değer olduğunu düşünüyorum.
Güncel projelerinize dönersek, Ümraniye’deki projeniz yakın dönemde bitiyor. Proje ile ilgili olumlu tepkilerin geldiğini gözlemliyoruz ve bu standartta çalışmalara şahit olmayanlarında, ‘gerekli miydi’ gibi sorularına tanık oluyoruz. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Evet, Ümraniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi yapımının sonuna geldik. Bu çerçevede kurumdan kontrol için gelen yetkililerden olumlu tepkiler aldık. Yetkililerin bu standartlarda bir hastaneyi görmediklerini ifade etmeleri oldukça önemlidir. Bu noktaya nasıl geldiğimiz hususunda birkaç kelime saf etmek gerekirse, öncelikle tutturulan yüksek standardın ortaya koyulan sistem ile ilişkili olduğu söylenilebilir. Özelinde ise ortak bir akıl ile uygulama projeleri ile ihaleye çıkmamız başarımızda önemli bir etkendir. Diğer yandan ihale sonrası uygulama aşamasında profesyonel anlamda bir kontrol mekanizması kurmamız sürecin başarılı bir şekilde tamamlanmasını sağlıyor.
İnşası devam eden Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin de bu standartlarda bir çalışma olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette, projemiz çerçevesinde İslam Kalkınma Bankası, Dünya Bankası’ndan ziyaretçilerimiz oldu. İşin kalitesinin ziyaretçileri etkilediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Diğer yanda buranın bir özelliği daha var. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul’un ana hastanelerinden biri ve bir buçuk milyona yakın poliklinik hastası var. Beş bin ameliyat hastası var. Bu nedenle yeniden yapım sırasında bu hastaneyi kapatamayacağımız gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Bu noktada boş araziden başlayarak fazlı bir inşaat yapımını tercih ettik. Bu doğrultuda da hastanenin vermiş olduğu hizmetin aksamasının önüne geçmiş olduk. Bütün zorluklarına rağmen beş beş buçuk yıl gibi bir süre zarfında projeyi tamamlamayı düşünüyoruz. Bu zorlu projede tüm bu çevresel etkilerin minimize edilmeye çalışıldığı bir çalışma ortamı içerisinde müşavir ve müteahhit firmamızın devasa kadrosunun uyumlu çalışmasından bahsedebiliriz ve onların özverili çalışmaları hastanenin hizmetlerini aksatmadan inşaatın devamını sağlamaktadır.
Yenilediğimiz hastanelerimiz depreme hazırlık çalışmaları doğrultusunda yenilenmektedir dolayısıyla deprem sonrası kesintisiz hizmet verebilir olması amaçlanmaktadır. Bizde bu vizyon ile tasarladık bu binaları. Dünyanın en iyi uzmanları ile çalışarak sismik izolatör sisteme karar verdik. Bu hastaneye de üçlü sarkaç izolatör sistemi kurduk, buda deprem sırasında bile ameliyathanelerin bile çalışır durumda olmasını sağlayacak. Akıllı bina teknolojisiyle inşa edilecek hastane, Leed Gold (Yeşil Bina) Sertifikasına aday ilk kamu hastanesi oldu. Biz bu projelerin öncü projeler olduğunu düşünüyoruz. Buradan çıkarılacak derslerin önemli olduğunu düşünüyorum. Biz burada önümüzdeki 50 yılın hastanesini planladık ve yapıyoruz. Bu da enerjisini yarı yarıya kendi üretebilen, enerji verimliliği, su verimliliği gibi konularda gelişkin bir yapıya sahip olan bir hastane inşa ediyoruz.