Irak, Türkiye için, Türkiye’de Irak için vazgeçilmezdir
Ülkemiz için büyük önem arz eden Irak pazarı, yaşanan karışıklıklar sonrası dış ticaretimizi olumsuz etkiler hal geldi. Pazar ile ilgili deneyim sahibi bir isim olan DVK İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Türkkan, ortağı olduğu Epik İnşaat ile Irak pazarında önemli işler yapmayı başarmış. Yeni kurmuş olduğu DVK İnşaat ile de pazarda yerini alan Deniz Türkkan, sorularımızı yanıtladı.
Irak pazarıyla ilgili son gelişmeler ışığında bir değerlendirme alabilir miyiz?
Öncelikle Irak pazarının Türkiye açısından çok büyük bir önemi olduğunu belirtmek isterim. Bundan önceki Irak Başbakanı döneminde ilişkilerin çok sıkıntılı bir dönemden geçtiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Şuanda bulunan yeni yönetimle birlikte ilişkilerin daha iyiye gideceğini ve Türk girişimcilerinin bölgedeki iş kapasitelerinin yakın denebilecek bir zaman diliminde çok daha fazla artacağını düşünüyorum. Irak hükümetinin kurulmasını müteakip, karşılıklı başbakanlar seviyesinde gerçekleşen ziyaretler sonucunda, devletlerarası dialoğun artarak devam edeceği yönündeki ilk sinyalleri almış bulunmaktayız. Zor bile olsa, iyi niyetle atılacak her türlü politik adımın iki ülke arasındaki ticareti artıracağı aşikârdır. Hali hazır durumda; gerek IŞİD varlığı gerek bölge ülkelerdeki gelişmeleri göz önünde bulundurursak, uzunca bir süre Irak’ta Türkiye dışında iş yapabilecek başka bir ülkenin olamayacağını ve ancak sınırlı sayıda birtakım faaliyetlerin gerçekleşeceğini düşünüyorum. Irak’ın orta bölümünde ve kuzey bölümündeki Avrupalı veya Amerikalı firmalar varlıklarını çok aza indirmiş durumdalar. Her ne kadar insani açıdan “keşke sorunlar çözümlense de süregelen insanlık ayıbı son bulsa” dedirtse de, bölgede var olan karışıklıktan dolayı, özellikle Türk müteahhitlik sektörünün ciddi fırsatlar yakalayacağını düşünüyorum. Herkes bölgeyi terk eder, biz gerek olayın insani boyutundan ve ortak tarihi geçmişten, gerekse komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizden dolayı Irak’ı terk etmedik, terk edemeyiz, terk etmemeliyiz. Yegâne dileğimiz, her iki devletin büyüklerinin bölge hassasiyetlerini düşünmek suretiyle önyargısız, gerçekçi ve uygulanabilir politikalar geliştirmek suretiyle ülkeler arası dostluk ilişkilerini geliştirmeleridir. Tabii ki sektörüne bağlı ama ben bizden daha ucuz, kaliteli ve hızlı servis verecek bir başka ülke göremiyorum. Böyle bir gerçeğin üzerine birde devlet büyüklerimizin iyi ilişkiler içinde olduğunu varsayarsak var olan ticari hacmin kat be kat büyüyeceği aşikârdır.
Almanya Savunma Bakanı bölgeye giderek askeri anlaşmalar yaptığını açıkladı.
Savunma sektörü de dahil, sanayi devi olan bir Almanya’nın mutlaka hem askeri hem de ticari olarak atacağı adımlar, anlaşmalar olacaktır. İmzalanan anlaşma savunma (100 uzman asker gönderme) konusu dışında ticari de olabilirdi. Daha önce söylediğim gibi, Irak da ve çevre ülkelerde var olan dünyanın gündeminde olan sıcak konulara, durumlara baktığımda, sektörel gelişmişlik ve yapabilirlikleri de düşünerek, Irak da Irak’lılara en doğru çözümü Türkiye’nin üreteceğini düşünüyorum. Tek başına IŞİD konusunda bile varlığımızın ne kadar önemli olduğunu herkes anlamalıdır. Gene söylüyorum, İtalyan’lar, Almanlar, İngilizler vs tüm ülkeler çekilebilirler, terk edebilirler, ama ne biz Irak’ı ne de Irak’ın bizi terk etme lüksü bence yok, bizler ortak tarihi geçmişi, değerleri olan, komşuluk ötesinde akrabalık ilişkileri bulunan iki ülkeyiz. Birbirimize karşı bu anlamda büyük sorumluluklarımız, yapmamız gerekenler var.
Şuanda Türkler bölgeye gidiyor mu?
Şuanda dahi Türkler bölgeye gidiyor. Zaman zaman sorunlar tabi ki oluyor. IŞİD öncesinde de vardı münferit olaylar fakat yinede iş yapılıyordu. Biz DVK İnşaat olarak şuanda ortaklarımızla beraber Irak’ta IZ denilen özel bölgede Amerikan Büyükelçiliği’nin işlerini yapıyoruz. 16 Haziran gibi işlerimiz askıya alındı. Türkiye Dışişleri bölgeyi terk edin diye açıklamada bulunduğu zaman bile biz bölgeyi terk etmedik, edemezdik. Aynı sorunla diğer Türk müteahhit firmalarımızda karşılaştı. Biz o gün bölgeyi terk etseydik, kontrat gereği işlerimizi elimizden alırlardı, kontratımızı fesih ederlerdi. Bir de üstüne ceza ödemekle karşı karşıya kalırdık. Bizim çıkmamız için ya Irak hükümetinin iç savaş-karışıklık ilan etmesi ya da ABD hükümeti Irak Büyükelçisinin çıkın emrini vermesi gerekiyordu. Şu anda geri dönüş işlemlerini başlattık, çok yakında işimizin başında olacağız ve ortaklarımızla beraber hem var olan projelerimizde hem de takip ettiğimiz diğer potansiyel işlerde başarılı çalışmaların altına imzamızı atmak ve ülkemize bu şekilde hizmet etmek en büyük ve en önemli dileğimizdir. Tabi ki Irak’ın belli bölümlerinde, şehirlerinde (Tikrit, Musul vb) çalışma yapmak, iş takibi yapmak arzusunda henüz değiliz. O bölgeler için bir süre daha izlemede kalacağız. Bölgeye giden mühendislerimizi, işçilerimizi hiçbir şekilde zorla göndermiyoruz. Biz şirket ve ortaklarımız olarak gerekli her türlü güvenlik önlemini almak suretiyle son kararı kendilerine bırakıyoruz. Şu ana kadar fire vermedik sayılabilir.
IŞİD ortaya çıkmadan önce ABD’de Irak’a demokrasiyi biz götürdük, fakat işleri Türkler alıyor diye bir tartışmanın varlığı ifade ediliyordu. Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?
Ben kesinlikle öyle düşünmüyorum. Kaynakların büyük bir kısmı Amerika’ya gidiyor. Bizlere daha küçük işler veriyorlar. Asıl büyük ihaleleri Amerikalı firmalar aldılar ve alacaklar. Bir bölüm işleri zaten Türkiye’den yapmanın olasılığı da maalesef teknoloji eksikliğinden dolayı yok. Bununla beraber, Irak’ta Enerji Bakanlığı 35 milyar dolara enerji sektörüne yatırım yaptığı söyleniyor, fakat elektrik hala büyük sorun. Sürekli elektrik kesintileri oluyor maalesef. Bu kadar büyük harcama, yatırım yapılmasına rağmen hala elektrik sorunu olması bana garip geliyor. İşin dedikodu kısmını bir kenara bırakırsak, Saddam sonrası yeniden makro ve mikro düzeyde, yeniden yapılanma da dâhil tüm işler çoğunlukla Amerikan firmalarına verildi. Bu işlerin büyük bölümünde Türk taşeron firmalar kullanıldı ve 2003 – 2011 tarihleri arasında ciddi ticari işlemler gerçekleşti. Amerikan ordusunun çekilmesi esnasında ve sonrasında iki ülke arasında hasıl olan sıkıntılar ve politik uyuşmazlıklardan dolayı, Irak Hükümeti, Avrupalı firmalara kucak açmıştı. Şu an araki bulasın bu firmaları. Avrupalı olup da büyük olarak nitelendirebileceğimiz müteahhit firmalar zaten gelmediler, bundan sonra da uzunca bir süre geleceklerini düşünmüyorum. Bizim üzerimizden ilişkileri yönetme isteği içinde olabilir bu firmalar. Türkiye için Irak çok ama çok büyük ve önemli bir pazardır. Bu pazarı hafife almak demek Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızken bizlere sunduğu 2023 Türkiye hedeflerinde ciddi sıkıntılar yaratması anlamına gelir.
Türkiye olarak bizde Irak pazarından kar eden firmalar çıkardık. Örneğin Mehmet Sepil çıktı? Bundan sonraki dönemde böyle örnekler çıkartamaz mıyız?
O dönem öyle bir dönemdi ve artık o tren kaçtı diyebilirim. O anlamda belki Suriye’de yakalanabilir benzeri bir tren. Tabi ki başka sektörler ve ona bağlı girişimlerin önü hala açık. Demokrasiye geçiş ne kadar hızlı olursa, Irak’da başka sektörlerde başka Mehmet Sepil beyler mutlaka çıkacaktır, çıkmalıdır. Ben, petrol konusunda ikinci bir Genel Enerji ve Mehmet Sepil hikâyesinin dillendirilemeyeceğini düşündüğümü söylemek istiyorum. Bu sektörde Irak’ın genelinde oyuncular belli oldu, taşlar yerine hemen hemen oturdu. Mehmet Sepil Bey ile beraberdik o dönem ve kendisinin o dönemde, bölgede petrol dahil çeşitli iş girişimlerinde benimde azda olsa katkım olmuştur. Bu arada Mehmet Sepil Bey, bölgede yaptığı iş açısından Türkiye için büyük bir kazançlıdır, ne kadar gurur duysak azdır. Kendisi büyük bir taktisyendir ve tarihe en büyük (üretim miktarları açısından) Türk Petrol firmasını tüm Türkiye’ye hediye etmiştir.
Siz DVK inşaat olarak bölgede iş geliştiriyor musunuz?
Bölgede ortaklarımla beraber iş geliştirme çalışmalarını yürüttüğümüz ekibimiz tabiki var. Şuanda Bağdat’taki ofisimizde ve Özel Bölgede görev yapıyorlar. Uzunca bir süredir, seçim ve sonrası durgunluğu yaşanıyor şuanda Irak’da. Takip ettiğimiz işler var. Teklif hazırlığı içinde olduğumuz işler var. Bunun yanı sıra bölgede özel yatırımcılar da var, onların işlerini yapmayı hedefliyoruz. IŞİD öncesi bölgede alacağımız işler vardı, maalesef olmadı. Şuanda onları da bekliyoruz. Enerji ve sağlık alanındaki gelişmeleri takip ediyoruz. Bu açıdan Irak pazarından ümitliyiz. Bunun içinde siyasi sorunların biran önce bitirilmesini istiyoruz.
Irak pazarında iş alan müteahhitlerimiz özellikle ödeme konusunda sıkıntı yaşadıkları biliniyor. Siz bu yönde sorunlarınız var mı?
Kulaktan duyma, yaşanan sorunları biliyor ve olabildiğince, bundan sonraki hedeflerimizi başarıyla gerçekleştirmek adına, doğrulayarak takip etmeye çalışıyoruz. Önceki Irak Hükümeti ve o hükümetin personeliyle sıkıntılı veya olmayan politik ilişkiler, hükümet değişiklikleri, K. Irak ve Merkezi Hükümet arasındaki problemlerin sonucunda yaşanılan bir ödeme krizi olduğunu biliyoruz. Yakın bir gelecekte bu konuların çözülmesi en büyük dileğimiz. Bu konuda hükümetimiz ve Sayın Başbakanımıza görev düşecek gibi duruyor. Daha önce çok başarılı hamleler Sayın Cumhurbaşkanımızın, başbakanlık döneminde çeşitli ülkelerde yaşanılan problemler sonucunda atılmıştı. Gene yalnız bırakılmayacağımızı düşünüyorum. Destek şart. Eğer 2023 diyorsak, hedef diyorsak, çok duyarlı ve gerçekçi bir diplomasi yürütülmesi şarttır.
Genel Enerji’de bir dönem parasını alamıyordu?
Öncelikli olarak problemin kaynağı Genel Enerji değildir demek durumundayım. Bölgeye çok ciddi yatırımlar yapmıştır ve bildiğim kadarıyla oyunu dünya standartlarında oynama isteğini uzun süre önce yaptığı girişimlerle herkese ispat etmiştir. Maalesef Merkezi Hükümet ve K. Irak Kürt Bölgesi yönetimi arasında çok ciddi, bölgenin ve bölge insanının refah seviyesinin artırılması ve kalıcı demokrasinin (eşitlik ve özgürlük adına) yerleşmesi adına aslında çözülmesi gereken sorunlardan dolayı, her ne kadar dönemsel çözümler üretilse de bir türlü kalıcı çözüm maalesef üretilememiştir. Enerji Bakanımız Taner Yıldız dediklerinde haklıdır: “Türkiye yanı başında bulunan enerji kaynaklarına sırtını dönemez”. Kısaca Türkiye bir anlamda taraf olmak zorundadır ve bunu en uygun metotlar ile taraf gözetmeden yürütmek zorundadır. Merkezi Hükümet ile K. Irak Bölge Yönetimi arasında sağlanacak bir uzlaşmadan en fazla Türkiye, tabi ki bölge insanı fayda sağlayacaktır. Bu bir Kürt, Sünni, Şii problemi olmamalıdır. Ortadoğu coğrafyasında bu kadar zengin yer altı kaynaklarına sahip olup, bu kadar fakir ya da kaynaklarını doğru kullanamayan ikinci bir ülke yoktur. İçi boş veya önyargılı politikalar bir yana koyulabilmeli artık. İnsanlık adına konulabilmeli. Bölgenin problemini sadece etnik köken ile açıklamak ve çözüm aramamak ciddi bir insanlık suçudur.
Irak konusunda Türkiye’de kendi çıkarlarını düşünüyor, bu açıdan çıkar çatışması yaşanıyor mu?
Ben iki ülke arasında çıkar çatışması yaşanıyor demenin hiç doğru bir çıkarım olacağını düşünmüyorum. Daha öncede belirttiğim üzere, yüzyıllar boyunca komşuluk yapmış, akrabalık ilişkileri mevcut olan iki ülke ve insanlarından bahsederken çıkar kelimesinin yanına çatışma kelimesini eklemek, her iki tarafa yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Çıkar çatışması yoktur, her iki tarafın ciddi çıkarları, birbirini anlamaktan ve gerçekçi ve uygulanabilir politikalar belirlemesinden, dostça ilişkiler kurmasından geçiyor. Her iki ülke birbiri için ciddi bir fırsattır aslında. Bölgede ciddi büyüklüğe ulaşmış, dünyanın tanıdığı bir ekonomiye, kaliteli malzeme ve işgücüne sahip Türkiye ile, çok ciddi yeraltı kaynaklara sahip olup da olması gereken refah seviyesine hala ulaşamamış Irak mutlaka doğru siyasi ve ticari politikalar belirlemelidir. Irak’da, milyarlarca dolarlık israfın önüne geçmek ancak Irak’ın yanı başında olan gelişmiş ekonomi ve güce sahip, demokratik bir ülke olan ve nispeten çok daha ucuz ve çok kaliteli işgücü fırsatları sunan Türkiye ile işbirliği yapmaktan geçeceğini tüm Irak’lıların bilmesi gerekiyor. Bununla beraber Türkiye’nin de, en acımasız rekabet kurallarının işletilmeye çalışıldığı Irak’da gerekli hassasiyeti gösterip buna uygun politikalar belirlemesinin büyük faydası olacağını biliyorum.
Irak’ta bölgesel yönetimlerle merkezi yönetim arasında sorunlar çözüldü mü?
Şuanda sorunların çözüleceğine dair belli işaretler var ama tamamen çözüldüğünü söylemek pek mümkün değil. Yeni seçilen Irak Merkezi Hükümetine biraz zaman vermek gerekiyor.
TİM Başkanı yıllık ihracat rakamları açıklandıktan sonra Irak pazarındaki kaybımızın önemine vurgu yaparak bize önemini aktardılar. Konu ile ilgili değerlendirme alabilir miyiz?
Irak bizim için hayati önem taşıyor. Bu nedenle de sorunların hızla çözülmesi gerekiyor. Bir dönem Türk malzemesini dahi kabul etmediler, sadece Avrupa malzemesini istediler. Gelen ihale dosyalarına baktığımızda, gördüğümüz gerçek, dosyaların Alman, İtalyan, Amerikan müşavir firmaları tarafından hazırlanmış olduğudur. Şimdi yeni bir hükümet var ve biran önce sorunların düzeltilmesi gerekmektedir. İşin özü, Türkiye 2023 hedeflerine, Irak ile sorunlarını çözmeden ulaşamaz diye düşünüyorum.
IŞİD’e karşı bir çözüm bulunur mu?
Mutlaka bulunacaktır fakat ben IŞİD’ın tamamen kaybolacağını düşünmüyorum. Taliban nasıl ki bitmiyorsa, IŞİD’te kaybolmayacaktır. Ne zaman Irak ciddi bir gelişme gösterir ve refah seviyesi tabana da iner o zaman bu veya benzeri grupların varlığı azalacaktır. Bu zihniyetin kaybolma ihtimali yoktur. Kaybolması adına, tüm büyük dünya ülkelerince yapılması gereken ciddi öz eleştiriler ve hamleler olduğuna inanıyorum.
Irak hükümeti o zaman ABD’ye demokrasi faturasını ödedikten sonra sanırım halka da yatırım yapacak. Evet ama sadece ABD’ye değil. Ama, Iraklıların önce demokrasi faturasını ödeyecekleri kesin. Biz her koşulda Irak ve Iraklıların yanlarında olmalıyız. Siyasetten bağımsız olarak Türk girişimciler her koşulda orada olacaktır. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Özal zamanından sonra, özel sektör ve devlet el ele çok ciddi işlerin altına başarıyla imza attılar. Irak, Türkiye için, Türkiye’de Irak için vazgeçilmezdir.