İran ile ticaret yaparsınız, ancak proje geliştirmez veya devletle iş yapamazsınız

Uluslararası müteahhitlik alanında önemli bir geçmişi sahip olan Üçgen İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Kaya, bir dönem İran’da turizm tesisleri inşa etmek ve işletmek için yapmış olduğu anlaşmalarla gündeme gelmişti. İran konusunda beklentilerin büyük olduğu bir dönemde kapısını çaldığımız Haluk Kaya, potansiyelin büyük olduğunu ancak yaşanacak hayal kırıklıklarına da hazır olunması gerektiğini ifade ediyor.  

Son günlerde İran’a ambargonun kaldırılmasıyla birlikte ülkeye olan ilgi giderek arttı. Sizin geçmiş tecrübelerinizden yola çıkacak olursak İran’a yatırım yapmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

Benim İran’da çalışmalarım oldu. İran devletiyle iş yapmak için gittik ve İran Turizm Bakanlığı ile bir ortaklık kurduk. İran’da toplamda 20 tane otel yapmak için yola çıktık. Anlaşmamız üzre otellerinin sermayesini müşterek koyacak ve biz otelleri işletecektik. İran’da buna karşılık devlet bankalarından bize kredi sağlayacaktı. Bu çerçeve anlaşmasını TC Büyükelçisi’nin de bulunduğu bir törende imzaladık. Sonrasında otellerin bulunacağı bölgeleri seçmeye başladık. İki bölgede yapılmasını karşılaştırdık. Onlar sermaye olarak arsaları verdiler Üçgen İnşaat olarak bizde nakit sermayesi koyduk. Geri kalanını da kredi çekelim dediler, bizde onay verdik. Sonrasında ise arsa karşılığında yeniden bir kontrat imzaladık ve biz işimize başladık. Projelerimizi çizdik ve şantiyemizi kurduk yeniden tören düzenlendi. Türkler geldi birlikte otel yapıyoruz dediler. Biz tören sonrası inşaata başladıktan sonra belediye başkanı bu arazi devletin değil, benimdir dedi. Turizm Bakanlığı bize gerçeği söylemedi. Bunun üzerine biz inşaatı durdurmak zorunda kaldık ve arsa sorununu çözün dedik. Elimizde İran Bakanlar Kurulu yazısı var, alınan kararlar var, bu sorunu çözün dedik. Aradan 6 ay geçti ama kimse çözüm üretmedi. Bu süre sonrasında İran’da turizm fuarı oldu ve benim de konuşmacı olarak katılmamı istediler. Ben de o fuarda kendi projelerimizi anlattım ve fuarda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad geldi. Yaşanan sorunları aktarınca ben çözeceğim dedi. Fakat hiçbir sonuca oluşamadık. Üçgen İnşaat olarak 2 milyon dolar yatırım yapıp İran’da bırakarak geri döndük.

Bu yatırımları yarım bırakan bir iş adamı olarak İran’da hakkınızı arayacağız kurumlar var mı?

Ben İran’a ilk gittiğim zaman o bölgenin en iyi avukat bürolarından biri ile görüştüm. Onlar direk olarak bana devletle iş yapmayın dediler. Bu işler yürümez dediler. Bende olur mu elimizde İran Bakanlar Kurulu kararları var, işin ciddiyeti çok büyük dedim. Yaşanan sorunlardan sonra tekrar avukat bürosuna gittim bana tekrar hiç uğraşmayın dediler. Bu süreç içersinde de birçok insan geldi bu sorunu çözmek için rüşvet istediler ben de kimseye ödeme yapmadım. Böylece konuyu ben kapattım. İran’da bürokrasi hiçbir şekilde hiçbir iş yapmıyor. Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar günün birinde onlardan hesap sorulacağından korkuyorlar. O yüzden de hiçbir konuda karar almam diyorlar.

İran’da bazı konularda Cumhurbaşkanlarının dahi yetkisinin olmadığı belirtiliyor.

İran’da Cumhurbaşkanı’nın dışında bir de dini liderleri var. Belirli konularda cumhurbaşkanından daha yetkilidir.

İran bugün Çin ile İtalya ile anlaşmalar imzalıyor. Böyle bir anlayışta bu ülkelerle nasıl iş yapacaklar.

Bu anlaşmaların hepsi çökecektir. Çünkü bürokrasi yok. İran’ın bütün iş yapabilecek nitelikteki kişileri yurt dışında yaşıyor. İran’da kalan insanlar da hiçbir karar almadan yollarına devam etmek istiyorlar. Nitelik konusunda çok büyük sorunları var. Özel sektöre iş yapmakta ancak o sektörde İran’da tanıdığınız önemli aileler var ise onların aracılığı ile işler oluyor. İran’da kişilerle işler ilerliyor belirli bir devlet kültürleri yok. Eğer önemli birini tanıyorsanız onunla iş yürütebiliyorsunuz. Yurt dışında iş yapacaksanız böyle bir anlayış üzerinden gidemezsiniz.

Bugün Kazakistan’da Türkmenistan’da da iş yapmanın zorluğundan bahsediyorlar fakat İran bu ülkelerden de geri de sanırım.

Türkmenistan’da bir kişinin verdiği emir yerine geliyor. Bir de bu ülkelerdeki yöneticiler uzun dönemler iktidarda kaldığı için sorunuzu çözüyor. İran’da insanlar uzun dönem iktidarda bulunmuyor.

Sizden sonra Bergiz İnşaat gitti ve başarılı oldu mu?

Onların yaptıkları işte umutları vardır. Buradan izolasyon şirketi İran’a gitti ve 1 milyon dolarlık ürün gönderdi. O paralarını bile geri alamadılar.

Reza Zarrab gibi isimlerle çalışılması başarı sağlar mı?

Böyle dönemlerde bu tür kişiler ortaya çıkar. Bu durumda normaldir. Burada önemli olan bal tutanın parmak yalamaması gerekiyor. Devlet kendi menfaatini korumak isterken bal tutan herkes parmağını yaladı.

Özal veya Demirel dönemlerinde de bu tür anlayış ülkemizde vardı. İki ülke ilişkilerini geliştirmek için sürekli o bölgelere yakın iş adamları aracı yapılmıyor muydu?

Ben Özal, Demirel, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz ile de çalıştım. Onlarla birlikte birçok ülkeyi dolaştım. Özal ve Demirel çok farklı insanlardı. Hepimizi dinler, kim ne yapar diye düşüncesini oluşturur öyle hareket ederdi. Tansu Çiller ise her şeyi kendisinin bildiğini söylerdi. Mesut Yılmaz ise o bölgeye bir inancı yoktu. Fakat Özal ile Demirel’in izlediği politika çok doğruydu. O tip ülkelerde ancak resmi olmadan gayri resmi kişilerle işler yürüyordu.

Azerbaycanlı iş adamlarımızla ortaklık yaparak İran pazarına girsek daha etkili olabilir miyiz?

Tebriz’de birçok tüccar aile var. Azeri İranlılarda, Fars İranlılar tarafından pek sevilmez. Bu nedenle Tebrizli ailelerle iş kurup işin yürütme kısmını da onlara bırakırsanız o zaman iş yapabilirsiniz. Tebrizli bir arkadaşım var. Şuanda Alman vatandaşıdır. Çok lisan bilir. İran’ın bir dönem demir çelik ihtiyacı çok fazla arttı ve ithal de edemiyordu. Demirin kilosu Türkiye’deki demir fiyatının 5 katına çıkmıştı. Bu kişi hurdadan çelik yapacak anahtar teslimi bir firma ile anlaştı. Yanına da bir Tebrizli inşaat firmasını ortak yaptı ve 80-90 milyon dolara mal olacak fabrika için çalışmalara başladı. Bir de İran ve çevre ülkelerinde de biriken bir hurda olduğunu biliyor. İran bu kadar ihtiyacına rağmen, İran vatandaşı olmasına rağmen bu tesisi kuramadı ve sonunda bu işten çıktı. Gerçek İran budur.

Böyle bir durumda İran ile nasıl iş yapılabilir?

İran ile ticaret yaparsınız ancak proje geliştirmez veya devletle iş yapamazsınız.

Peki halk tarafında gelirleri var mı?

İran çok zengin bir ülkedir. Gıda olarak kendine yeten bir ülkedir. Bunun dışında da gaz, petrol ve onların dışında da birçok madeni var. İran bu zenginliği satıp halka dağıtıyor. Ekmek, benzin gibi ürünlerin hepsi çok ucuz bir de rüşvet ile bu para halka dağıtılıyor. Bu açıdan halkta para olduğunu söyleyebilirim.

İran’da ambargonun kalmasıyla birlikte Irak pazarında yakaladığımız yıllık 10 milyar dolarlık ihracat rakamını yakalamamız mümkün mü?

Kesinlikle olmaz. Çünkü Irak’ta bir boşluk vardı. Kürt bölgesinde çok büyük boşluklar vardı. Lokanta açmak için bile istenen rüşvetleri karşılayamazlar. Tav Holding gibi büyük bir kuruluş ve havalimanı çok büyük bir projeydi. Ona rağmen yapamadılar. Türkiye, İran’dan gazı alacak karşılığında da onlara ürün verecek, yapılabilecek en iyi iş budur.

Türkiye açısından Caferi veya Alevi iş adamlarımız kültürel açıdan da yakın olduğunu için iletişim kurması daha rahat olabilir mi?

Ben İran’da dindar bir adam göremedim. Türkiye’deki dindarlık o bölgelerde hiç kimse de yok. İçki yasak diyorlar gidin herkesin evi içki doludur. İran’ın kendine has bir kültürü vardır.

Türkiye İran ilişkilerinde de bir çatışma görüyor musunuz?

Türkiye İran ilişkilerinde iki ülke 500 yıldan fazla bir süredir hiç savaşmamıştır. Fakat Şah dönemini ben çok iyi hatırlıyorum. O dönemde İran, Amerika’nın da yardımı ile bölgeye hakim olmaya gidiyordu. Eğer Humeyni gelmeseydi İran, Türkiye ile büyük bir sorun yaşardı.

Ambargo sonrası İran’da bir değişim olur mu?

Sovyetler dağıldığı zaman buna benzer bir durum yaşandı. Türkiyeli firmaların gözü kara olduğu için dağılan ülkelere gidildi ve en başında da başarılı olundu. Fakat ilerleyen süreçte yabancı ülkeler de oraya gelerek belirli bir denge kuruldu. İran’da da öyle olacağını düşünüyorum. Öncesinde birçok iş adamının ağzı yanacaktır. Yabancılar kendi devletleriyle olarak giderlerse haklarını koruyabilirler. Fakat bizim tarafta TPAO’nun orada iş yapabileceğini düşünmüyorum. Çünkü rüşvet ile iş yapmaya mecbur olduğun bir ülkede kamu kurumu iş yapamaz. Bizim için sınır bölgelerimiz kalkınsa yeter diye düşünüyorum.

Türk müteahhitlik sektörü açısından da zor bir dönem yaşanıyor. En büyük pazarımız Rusya ile sorunlar var. Siz bu gelişimi nasıl görüyorsunuz?

Rusya ile sorunlar şuanda yaşanıyor. Eğer bu sorunları 4-5 ay içinde çözemez isek oradan tamamen çekilmeye mecbur kalabiliriz. Şu anda herkes bu sorunlar çözülecek diye bakıyor. Gerek Rusya’daki iş adamları gerekse Türk iş adamları bu sorunların çözülmesini bekliyor. Rusya’nın müteahhitler açısından pazar alternatifi de bulunmuyor. Çünkü Rusya çok büyük bir pazardır müteahhitler açısından. Fakat şuanda petrol ve doğalgazda yaşanan fiyat sorunları Rusya’yı da ciddi ölçüde etkilemektedir. 98 yılında Rusya büyük bir kriz yaşadı. ABD petrol fiyatlarını hızla düşürdü Rusya adeta diz çöktü. Amerika ondan sonraki süreçte tekrar petrol fiyatlarını yukarıya doğru çekti. Bu ABD’nin elinde olan bir sistemdir. Fakat şunu da belirtmek gerekiyor. Rusya’da birçok iş yaptık fakat halen anahtar teslim yaptığımız iş yok.

Müteahhitlerimiz açısından dünya pazarı daralıyor mu?

Bundan sonraki süreçte Afrika gibi farklı ülkelere yönelmemiz gerekiyor. Bugün Yapı Merkezi, Etiyopya’da 1.7 milyar dolarlık bir iş aldı. Fakat o projede de finansmanı bulmak için büyük çaba harcadılar. Aynı şekilde Suudi Arabistan’da çok büyük işler var. Fakat buralarda iş yapmamız için teminatlar gerekiyor. Bununla ilgili de devletin başka bir sistem kurması lazım. Türkiye’de firmalar böyle bir teminat veremez. Limak büyük bir iş aldı fakat nasıl yapacağını bilmiyorum. TAV bile yerel ortak yanına alıp teminatı yerel ortağın vermesini sağlıyor. Dünyada halen büyük işler var. Raylı taşıma sistemine çok büyük yatırımlar var. Endüstri tesisleri işleri var. İran’da petrol var fakat rafinerisi yok. Ambargo sonrasında en az 4 tane rafineri yapılacaktır. Bu işlerden bir tanesini kesin olarak ABD’li bir firma alır. ABD’li firma yanına Türk ortak alırsa birlikte yapılabilir. Fakat siz gidip 4 milyar dolarlık bir iş aldıysanız firmanızda en azından 500 milyon dolarınızın olması gerekiyor. Alman inşaat firmaları bu kadar büyük işler yaparken ortakları Alman bankaları oluyor. Dolayısıyla bankalar hemen kredi veriyor veya teminatlarını sağlıyorlar.

Biz bu alanda büyümek istiyorsak müteahhitlerin yanına bankaları alması gerekiyor. Fakat Türkiye’de bankalar da halen o büyüklüğe ulaşamadı.