Kamu ile özel sektör birbirini iyi anlamalıdır
Petrol sektöründe serbest piyasa kuralları geçerli olmasına rağmen, son dönemlerde EPDK tarafından tavan fiyat müdahalesiyle ve bunun yansımalarıyla sektör önemli bir süreçten geçmektedir. Yaşanan sorunların kamu ile özel sektörün birbirini anlayamamasından kaynaklandığını belirten, sektörün başarılı isimlerinden Aytemiz Akaryakıt Genel Müdürü Ahmet Eke, yaşanan süreci ve sektörün bugün karşı karşıya olduğu durumu okuyucularımızla paylaştı.
2013 yılı akaryakıt sektörü EPDK raporu açıklandı. Bu raporu, sektördeki pazar payları ve dağılımı açısından yorumlayabilir misiniz?
Bu rapor sektörle ilgili birçok bilgiye ulaşabileceğiniz detaylı ve önemli bir çalışmadır. Yeni dağıtıcıların sektöre girişleri serbesttir. Dağıtıcı lisansı almak için gerekli koşulları taşıdığınız zaman dağıtıcı lisansını hemen alabilirsiniz. Son yıllarda dağıtıcı firma sayısı hızla arttı. Yeni petrol yasası yürürlüğe girdiğinde 15 civarında olan dağıtıcı şirket sayısı dün itibariyle de 83‘e yükseldi. Bu kadar dağıtıcı firmanın olduğu bir piyasadaki rekabeti siz düşünün. Dağıtıcı firma kurmanın önemli riskleri de var. Pazara baktığınız zaman bu kadar dağıtıcı firma olmasına rağmen pazar yapısının çok değişmesi gerektiğini söyleyebiliriz ama verilere baktığımız zaman pazar paylarında küçük değişiklikler olduğunu görüyoruz. Daha önce piyasada bulunan ilk on dağıtıcı firmanın pazar payı önceki döneme göre elbette azaldı. Bilhassa 2010 yılında sözleşme süreleri 5 yılla sınırlanınca piyasaya yeni giren firmalar pazardan pay almayı başardılar ama yüzdesel büyüklük olarak yinede sınırlı kaldı. Yani sektöre 65 civarında yeni dağıtıcı firma gelmesine rağmen bu durumun sektördeki büyük oyuncuları sınırlı etkilediğini gösteriyor. Büyük oyuncular daha çok kendi içlerinde rekabete giriyor. Aytemiz Akaryakıt, 2011 yılında %2 pazar payına sahipti ve bugünde aynı pazar payına sahiptir. Fakat 2011 yılında pazarda 43 olan dağıtıcı firma sayısı bugün 83 adede çıkmıştır. Kısacası piyasaya girişler serbest olmasına rağmen sektöre girenlerin pazardan pay kaptıklarını söyleyemeyiz. Buna rağmen sektördeki değişimi de görmemiz mümkündür. Artık şehirlerarası yolculuk yaparken hiç görmediğiniz yeni markaları görebiliyoruz. Tabi onların ne kadarının ayakta kalacağını bilemeyiz.
Sektördeki durumun böyle oluşu akaryakıt satışlarının ağırlıklı İstanbul ve Ankara olmasından mı kaynaklanıyor?
EPDK’nın sektörle ilgili hazırladığı rapora baktığınız zaman, ülkemiz coğrafi olarak çok büyük ve araç sayısı fazla olmasına rağmen akaryakıt tüketiminin bölgesel olarak ciddi farklılıklar gösterdiğini görebilirsiniz. Yani akaryakıt tüketiminin de kümelendiği belli bölgeler var. O bölgelerde istasyonlarınızın olması çok önemlidir. Oralarda istasyona sahip olmak da büyük sermaye gerektirir. O istasyona sahip işletmecilerde bu değerli yerleri marka ile de özdeşleştirmek istemektedir. Bu açıdan güvenilir, bilinen ve satışla ilgili kayıplarının olmayacağına inandığı markaları tercih ediyorlar. Bu gibi etkenler pazara giren yeni oyuncuların şehir merkezleri ile yakıt tüketiminin en fazla olduğu Marmara bölgesinden fazla bir pay alamadığını gösteriyor. Sektördeki rekabetin adil bir şekilde yapıldığını varsayarsanız piyasaya yeni giren bir firmanın ilk yıllarda zarar etmesi doğaldır. Ayrıca kamunun sektöre yükledikleri sorumluluklar var. Dolayısıyla rekabet yoğun bu sektörde kazanç sağlamak ta kolay değil. Böyle rekabetli bir ortamda bile yeterince rekabet yok, kar marjları yüksek diye EPDK tavan fiyat uygulamasına karar vermişti. Bu açıdan sektörün iyi günler geçirmediğini söyleyebiliriz.
EPDK Başkanı bu konuda önemli açıklamalar yaptı. Biz tavan fiyat uygulamasıyla sektöre mesaj vermek istedik dediler.
EPDK bizlere mesaj verdi, mesaj vermesi yetmedi fiyatları da verdiler. O süreç bitti. Şu anda ise sektördeki oyuncuların verilen mesajlara uyduğunu görüyoruz. Petrol piyasası mevzuatına göre akaryakıt piyasası fiyatların serbestçe belirlendiği bir piyasadır, kamu tarafından belirlenen bir piyasa değildir. EPDK’nın tavan ve gerekirse taban fiyat belirleme yetkisi var. Serbest piyasanın içinde başarılı olan yoluna devam eder. Serbest piyasa içinde müdahale istisnadır, sürekli olmamalıdır. EPDK’nın da bu müdahale de mutlu olmadığını görüyorum. Avrupa’da bazı ülkeleri örnek alarak böyle müdahaleler yapıyorlar. Fakat o ülkelerin doğru örnekler olması gerekiyor. Bizim ekonomimize paralel bir yapıda olması gerekiyor ki adil bir sonuç ortaya çıksın. Bugün Fransa, İngiltere veya Almanya’daki bir örneği alıp Türkiye’ye uyarlayamaya çalışırsanız doğru mukayese yapamazsınız. Çünkü bu örnekler emsali doğru olmayan örnekler olur. Türkiye’nin ekonomi, finans ve petrol sektöründe kendine özel sorunları var. Bizde enflasyon %7-8, Almanya’da %1, bizde faiz oranları %10 onlarda %1, onlardaki bir istasyonun satış miktarı 3500 ton ise bizde 1000 bin tondur. Bunun gibi bazı makro değişkenleri de rakama dökebilirsek daha sağlıklı bir mukayese yapılabilir. Zaten EPDK’nın da yapmak istediği makul kar oranlarını yakalamaktır. Fakat esas olarak bu durum tam ölçülebilir değildir.
EPDK tavan fiyatı vermeden serbest piyasa kendi içinde bu rakamları yakalayamaz mı?
Akaryakıt sektörü rekabet kurumunun kurallarına çok hassas davranarak işliyor. Rekabet Kurumu üç yıl önce sektörle ilgili detaylı bir araştırma yaptı. Piyasada hakim durumun kötüye kullanıldığına dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı için soruşturma açılmasına gerek duyulmadı. EPDK’nın tavan fiyat olarak belirlediği seviyeler bazı firmalar ve istasyonlar için zarar seviyelerinde olacağı için, piyasa kendiliğinden bu seviyeleri yakalaması zaman alır. Yani, sonraki dönem sözleşmeler ile yapılacak yatırım tutarları azaldıkça, zaman içerisinde marjlar reel olarak artmaz. Ama bu süreç gerektirecektir.
Bu durumla karşı karşıya kalan yabancı yatırımcılar, sadece bu sektörde değil, başka sektörde de yatırım yapmaya çekinirler mi?
Yabancı yatırımcılar adına konuşamam elbette. Ama konuyla ilgili genel bir değerlendirme yaparsak, ülkelerin kredi notları denen kriterin aslında ülkeye olan güvenin bir göstergesi olduğunu söyleyebiliriz. Ülkenizin kredibilitesi yüksek ise yabancı yatırımcılar gelir. Bu durum sadece petrol sektörü değil bütün sektörler için geçerlidir. Bir ülkenin belirsizliği az, uzun vadede politikaları tutarlı ise yabancı yatırımcılar daha rahat gelir. Ülkenin hukukuna, mali yapısına, demokrasisine güvenmeniz gerekiyor ki yeni yatırım kararları verilebilsin. Bizim sektörümüz açısından bakıldığında, bayilere ödenen veya ödenecek sözleşme bedeli dışında büyük yatırım kalemleri yok. Sektörün alt yapısı zaten hazırdır. İstasyonlara ne kadar bütçe ayırırsanız, o kadar kar eder veya zarar edersiniz. Önemli olan kamu tarafıyla özel sektörün birbirini anlamasıdır. Bugünlerde de bu iki taraf birbirini anlamaya çalışıyor.
Sektörle ilgili bir yanda böyle sorunlar yaşanırken, diğer yanda bir örgütün kaçak akaryakıtla ilgili iddiaları kamunun da kendi görevini ne kadar yaptığını gösteriyor, sanırım!
Bizler sektörde olan oyuncular olarak kamunun bize şu kurallara uymanız gerekiyor dediği şeylere uymalıyız, saygı göstermeliyiz. Ama bizim de kamudan beklediklerimiz var. Kamu gücünü kullanacak, piyasayı kontrol edecek ve kaçağı önlemeye çalışacaktır. Bugün Suriye’de yaşanan istikrarsızlıktan kaynaklanarak sınırlarımızdan giren kaçak mazotun, sadece Hatay, Adana değil, Kayseri, Konya ve Ankara’ya kadar uzanan etkisi sürüyor. Siz devlet politikası olarak katı bir şekilde bu işi kontrol edebilirsiniz. Belki yurt içinde geniş bir coğrafya da bu işleri takip etmek zor olabilir, fakat bugün nokta atışıyla bulabileceğiz, sınır boylarında, geldiği yerin belli olduğu yerlerde hemen tespit edilebilir. Bu yüzden kararlı politikalar izlemek gerekiyor. Bu konuda kamunun denetim faaliyetlerinde daha hassas olmalarını istemenin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyorum. Ki, illegal faaliyetlerin olmadığı bir ortamda adil rekabet koşulları oluşabilsin.
Bu noktada kamu ile özel sektörün birbirini çok iyi anlaması gerekmez mi?
Kamu ile özel sektör birbirini iyi anlamalıdır. Türkiye son 10-15 yılda kamu ile özel sektör birbirini konuşup anlaşabilme, mesaj verme açısından önemli mesafeler almıştı. Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma veya Enerji Bakanlığı hepsinde önemli gelişmeler olmuştu. Özel sektör ile kamunun iletişimi 2 binli yılların başında sınırlı iken, , izleyen yıllardan itibaren kamu piyasa oyuncularını anlamaya, bilgi alış verişinde bulunmaya başlamıştı. Bu son derece önemli ve etkili iletişim maalesef son yıllarda azalmaya başladı. Kamu “ben böyle takdir ettim, böyle olacak” şeklinde yaklaşmaktan ziyade konunun sebep ve sonuç etkilerini yeterince değerlendirdikten sonra takdir hakkını kullanmalıdır. Ben doğru yolun bulunacağına inanıyorum.
Enerji Bakanı, akaryakıt sektörüyle ilgili hazırlanan taslağın yakında meclise geleceğini belirttiler. Yeni yasa ile bu sorunlar çözülür mü?
Yasa değişikliği şu anda taslak halinde. Meclise nasıl geleceğini bilmiyoruz. Kamu böyle bir taslağı meclise getirmeden sektörün görüşlerini sorarlarsa görüşlerimizi bildiririz. Taslağın şu anki haliyle sorun oluşturacak maddeleri bulunmaktadır.
Aytemiz Akaryakıt açısından değerlendirecek olursak 2013-2014 yılı içinde yapılan çalışmaları aktarır mısınız?
Şu anda iyi gidiyoruz. Hedeflerimize hep ulaştık. Satış hedeflerimiz olumlu sonuçlandı. Sadece büyüme yolunda biraz kontrollü gidiyoruz. Çünkü sektörde bayi kazanmanın maliyeti çok yüksek oldu. Piyasanın normal şartlara dönmesini bekliyoruz. Şu anda sözleşmesi biten bayi sayısı az olduğu için her dağıtıcı firma o bayilerle anlaşma yapmak istiyor. Bu sebeple bugünlerde yapılan kontratlar karlı olmuyor. EPDK’nın tavan fiyatla ilgili aldığı karar da bayilik sözleşmelerindeki yatırım tutarlarının yeniden ele alınmasına vesile oldu. Bunların dışında Trabzon’daki dolum tesisimizin kapasitesini hem akaryakıt hem LPG de 2 kat arttırdık. Trabzon tesis kapasitemiz 70 bin tona ulaştı. Alanya tesisimizin inşaatına bu yıl başlamayı planlıyoruz. Bundan sonraki amacımız, istasyon sayımızı sektör açısından etkin bölgelerde arttırabilmektir. Tüketiciye ulaşmanın kolay olduğu noktalara önem veriyoruz. Şu anda şirket olarak iyi durumdayız. Taşıt tanıma sistemi ve bazı teknolojik yatırımlara odaklanıyoruz. 2014 yılını da, hedeflerimize uygun tamamlayacağımız görüyorum.