KARA PARA
Suçun meyvelerinin ortadan kaldırılması ile beraber kara para aklama mücadelesi ve böylece suç ile daha derin şekilde mücadele hiç şüphesiz her hukuk devletinin kanuni görevleri arasında sayılır.
Kara para aklama daima çok ağır suçlamalar içerir ve marjinal yüzde alanı içindeki mahkeme kararı rakamları daha sonra ortaya çıkmaya başladığında, hedefe ulaşmak için yapılan mücadelelerde, bu tür doymak bilmez şekilde bir bilgi toplamanın sonucunda elde edilen en kişisel bilgiler karşısında ilgili kurumların veri bankaları beceriksiz bir yapı gibi görünmektedir.
Kara para aklama yasağının fertleştirilmesinin önleyici bir etkisi olacaktır; araştırılması gereken husus sadece bunun ne kadar etkin olarak yapılacağı ve hangi kapsamda bu çabayı haklı çıkardığıdır.
Uygun orantılı olma şartının arka plan önündeki soru, kaynakların aynı konsantrasyon ve aynı enerji ile ve aynı şekilde kullanımı durumunda diğer yöntemlerle daha iyi sonuçların alınıp alınamayacağıdır.
Bir bütün olarak kaçırılan paraların büyük bölümünün uyuşturucu suçundan, insan ticaretinden, genel organize suçlardan, yolsuzluktan ve vergi kaçakçılığından olmak üzere beş alandan kaynaklandığı kabul edilebilir.
Uyuşturucu ticaretinde hafif ve ağır uyuşturucular arasındaki açık bir ayrımın yasa dışı uyuşturucu ticaretinin gerilemesine sebep olup olmayacağı sorusu sorulmaktadır. Hafif uyuşturucuların savunucuları bu uyuşturucuların toplumca kabul edilen veya alkol gibi açıkça desteklenen uyuşturucudan daha az zararlı olduğunu ileri sürülmektedir. Gerçekten Birleşik Devletlerdeki alkol yasağı oradaki organize suçların meydana gelmesi için açıkça bir “hayat iksiri” olmuştur.
İnsan ticareti de devletin fahişeliğe karşı kaybolan toplumsal temel tutumu üzerinde büyümektedir. Fahişeliği kanuni olarak çok yönlü yasaklamak ve gerçekte ise hoş görmek insan ticaretinden kara para aklamaya kadar ilgili gayri kanui kuruluşlar için tam bir beslenme zemini yaratmaktadır. Fahişelerin uygun şekilde kontrol edildiği durumlarda, fahişeliğin serbest bırakılması ve gelirlerin vergilendirilmesi, kara para aklamayı ve insan ticaretini şüphesiz aza indirebilir.
Daha kesin bir soru yolsuzlukla ilgili olarak sorulmaktadır. Rüşvet alma suçu sadece kamu alanında değil, özel sektör ekonomisinin yöneticileri tarafından da işlenebilmektedir.
Rüşvet alma ile ilgili imkan sadece Avusturya’da olmamak üzere çeşitli ulusal hukuk standartlarında açıkça kurumlaştırılmamıştır. Bir makamın her normalden uzun karar verme süresi mesela yerleşim planlama makamı gibi her takdir kullanma imkanı, kamu ihalesi veren bir makamın ihale verme serbestliği, her katılana veya başvurana teşviklerle karar verme mekanizmasını etkilemek veya hızlandırmak olanağı vermektedir. Resmi makamların işlemlerine sıkı bir süre sınırlanması, resmi makamların serbest takdir haklarının kısıtlanması ve bunların kararlarınının mahkemece kontrole tabi tutulması ve memurların yolsuzluk durumlarında, sorumluluk oranının genişletilmesi, rüşvet ve yolsuzlukları etkili bir biçimde azaltabilir. Aşırı uzun karar verme süreleri geniş takdir hakları ve sınırsız yetkiler rüşvetin bolca geliştiği bataklıklardır.
Kara para ile mücadelenin aynı zamanda, belirtilen Orta Avrupa ülkelerinde bile yolsuzlukla mücadeleye fayda sağladığı bilinci ne kanun vazeden makamlarda, ne de geniş kamuoyunda yer etmemiştir.
Avusturya’nın Bregenz şehrinde birkaç yıl önce orta ölçekli bir memur kendi özel hesaplarına ilgili kuruma farkettirmeden 35 milyon şilin (yaklaşık 2,5 milyon Euro) geçirmiştir. İnanılması zor olan bu gerçek öyküdeki sanık, yolsuzlukla elde ettiği parayı en yakın Vorarlberg Eyaleti’nde gayrimenkule yatırmış ve bununla ilgili bütün resmi mali ve kadastro işlemlerinden de geçirmiştir.
Vergi kaçakçılığı yolu ile elde edilen paralar sorunu karşısında görüşler ayrılmaktadır. Almanya bu sorunu klasik kara para aklamak konusuna dahil etmek isterken Liechtenstein Prensliği’nde mali öncelik, yani sadece kara paranın kendi hukukuna göre önceliği geçerli olmaktadır.
Ara sıra vergi kaçağına karşı en etkili yöntemin önleyici tedbirler olduğu argümanı duyurulmaktadır. Kimileri halkın adil olarak göreceği vergi oranlarının kaçağı önleyeceğini ileri sürmektedir. Bunlar tarihi bağlamda vergi artışlarının, daha yüksek değil, daha düşük vergi gelirlerine neden olduğu tecrübelerle onaylanmıştır. Diğer yandan bazıları haklı olarak, halktan vergi ile alınan paraların doğru biçimde kullanılması sonucunda vergi kaçağının azalacağını ileri sürmektedir.
Vergi kaçakçılığının kara para aklama ile mücadeleye dahil edilmesi temel haklar açısından esaslı bir sorun teşkil etmektedir. Müdahale önlemlerinin orantılı olmaları gerektiğinde, izin verilebilir müdahalelerin yoğunluğu ihlal edilen hukuki prensiplerin ağırlığına göre olmalıdır. İnsan ticaretine veya ağır bir yolsuzluk suçuna karışmış olmak, Avrupa standartlarına göre elbette, haftada iki saat “kaçak” çalışan temizlikci kadına vergiden kaçan paranın ödenmesinde daha ağır bir suç olmalıdır.
Orantılı kanun uygulanması prensiplerine göre, kişilik haklarına ağır müdahaleler sadece ağır suçlarla ilgili olarak haklı görülebilir. Kara para aklama öncül suçlarının ve kara para aklama olayının çerçevesi ne kadar geniş tutulur ve ne kadar günlük olaylarla ilişkilendirilirse, temel haklar açısında orantılı hakkaniyet hususu da o denli kritik olacaktır.