Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar

ABD Ulusal İstihbarat Konseyi, Aralık 2012

Yükselen piyasa ekonomilerindeki ekonomik büyüme, önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde dünya çapında teknolojik inovasyonun artmasını harekete geçirecek.

Teknolojideki ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu ve Güney’e doğru kayması – ki bu süreç çoktan başlamıştır- kuşkusuz devam edecek; keza gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru şirket, fikirler, girişimciler ve sermaye akışları artıyor. Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde, çok-uluslu şirketlerin hızla büyüyen yükselen piyasalara doğru daha fazla bir teknoloji faaliyeti kayması yaşanacak; ve Çinliler gibi, Hintliler, Brezilyalılar ve diğer yükselen ekonomilerin işletmeleri hızla uluslararası düzeyde rekabet gücü elde edecekler. Bu hareketin hızı, kalkınmakta olan ülkelerde risk sermayesinin mevcudiyetine, fikri mülkiyet haklarının korunmasına dönük hukuk kurallarına ve kalkınmakta olan ülkelerin büyüme ve küresel düzeyde rekabet gücü kazanma arzusuna bağlı olacak.

Dört teknoloji alanı, 2030 yılı itibariyle küresel düzeyde ekonomik, sosyal ve askeri gelişmeleri şekillendirecek: bilgi teknolojileri, otomasyon ve imalat teknolojileri, kaynak teknolojileri ve sağlık teknolojileri.

Bilgi teknolojisi; büyük veri alanına giriyor. Proses gücü ve veri depolama, neredeyse bedava hale geliyor; ağlar ve bulut teknoloji, küresel erişim ve yaygın hizmetleri sağlayacak; sosyal medya ve siber güvenlik ise, büyük birer yeni piyasa oluşturacak.

Otomasyon ve ileri imalat teknolojileri; kitlesel üretime dair iş modelini değiştiriyor ve gelecekteki ürün ve hizmetlerin gelişmekte ve gelişen ülkelerde giderek önem kazanan orta sınıfa sunulma biçiminde değişiklik getiriyor. Asyalı imalat şirketleri, daha şimdiden, mevcut yeteneklerinden yola çıkarak yeni otomasyon ve ileri imalat uygulamaları geliştirmek üzere yeni yetenekler oluşturmaktadırlar; ve birçok yükselen piyasaya egemen olmaya adaydırlar – tıpkı Çin’in kısa süre önce fotovoltaik panellerde yaptığı gibi.

Temel kaynakların güvenliğiyle bağlantılı olan teknolojik sıçramalar, dünya nüfusunun su, gıda ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olacaktır. Bu alanda ön planda olması muhtemel kilit teknolojiler arasında; genetiği değiştirilmiş mahsuller, duyarlı tarım, sulama teknikleri, güneş enerjisi, ileri biyo-temelli yakıtlar ve kırılma yoluyla gerçekleştirilen güçlendirilmiş petrol ve doğal gaz sondajı yer alıyor.

Son olarak, yeni sağlık teknolojileri, dünya çapında nüfusun ortalama yaşını artıracak, fiziksel ve zihinsel koşulları iyileştirecek ve genel refahı artıracak.

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde, yazılım, donanım ve bilişim teknolojilerinin bağlantılık boyutları, yetenek ve karmaşıklık anlamında kitlesel bir büyüme yaşayacak ve çok daha yaygın bir yayılma söz konusu olacak. Bu büyüme ve yayılma, hükümetler ve toplumlar için ciddi sorunlar doğuracak; böylelikle yeni IT teknolojilerinin yararlarını ortaya çıkarmanın yollarının aranması, bir yandan da bu teknolojilerin doğurduğu yeni tehditlerle başa çıkılması gerekecek.

IT’yi odak noktasına almak suretiyle üç teknolojik gelişim, yaşama, iş yapma ve kendimizi 2030 yılına kadar koruma konusunda değişiklik yaratma gücüne sahiptir: devasa verileri depolama ve işleme çözümleri, sosyal ağ teknolojileri ve güçlendirilmiş ve güvenli IT sistemlerinin sağladığı kent teknolojilerini içeren “akıllı kentler”. Veri depolama ve analiz alanındaki ilerlemeler, Kuzey Amerika’da yaklaşan ekonomik canlılığın habercisidir; kent teknolojilerindeki ilerlemeler, kalkınmakta olan dünyadaki akıllı kentlerin altyapılarında yaşanacak devasa yatırımlar tarafından şekillendirilecekler.

VERİ ÇÖZÜMLERİ

Veri çözümleri; örgütlerin “büyük veriler”den değer çıkarma, biriktirme, depolama ve yönetmelerine yardımcı olan bir dizi yeni teknolojiyi içermektedir. Söz konusu veriler o denli geniştir ki, konvansiyonel araçlar kullanarak yönetilmeleri zordur. Bir yandan, verilerin depolanması ve işlenmesine yönelik yeni çözümler, politika yapıcıların zorlu ekonomik ve yönetişim sorunlarını ele almalarına yardımcı olurken, bir yandan da bilgisayarlarla daha insani etkileşim kurulmasını, bilginin erişilebilirliği ve kullanılabilirliğinin güçlendirilmesi ve öngörü modellerinin kesinliğinin oldukça artırılmasını sağlar. Öte yandan, ileri veri çözümleri, aşırı düzeyde bilgi yüklemesi için bir kanal olabilir; baskıcı hükümetlerin elinde bir araca dönüşebilir; yaygın altyapılar için gerekli olan yüksek bakım yükü oluşturup, çok-kutuplu bilgi savaşları için bir muharebe alanı oluşturabilir.

Veri çözümlerine dönük mevcut uygulamalar, daha şimdiden, ticaret, geniş ölçekli bilimsel çabalar ve hükümet hizmetleri için önemlidir – buna istihbarat ve yasa uygulama da dahil. Örneğin, büyük perakendeciler, tüketicilerinin mevcut harcama alışkanlıkları, kredi geçmişleri, bilgisayar arama geçmişleri, sosyal ağlardaki paylaşımları, demografik bilgi, vb hakkında bilgileri harmanlamak için veri çözümleri kullanırlar. Bu tür bir füzyondan ortaya çıkan veri çözümleri ise, perakendecilerin tüketicilerinin tercihleri hakkında değerli öngörüler elde etmelerine imkan tanır; oldukça net bir şekilde hedeflenmiş reklamların geliştirilmesini sağlar.

Perakendeciler ve diğer iş kolları, aynı zamanda, tedarik zinciri yönetimi ve lojistiğe yönelik veri çözümü teknolojilerini müşterek bir şekilde kullanırlar. İnternet şirketleri, aynı zamanda, veri çözümü teknolojilerinin ağır kullanıcılarıdırlar; ki bunlar da web aramaları, hedef kitleye yönelik reklamlar, görüntü tanıma, tercüme, doğal dil işleme ve benzeri özellikler ve işlevlerin harekete geçirilmesi için önem taşır. Veri çözümlerinin bilimsel uygulamaları arasında; hava durumu tahmini, fizik araştırmaları, uzayın keşfi yer alır ve sayısal ekoloji de dahil olmak üzere potansiyel olarak yeni alanları kapsar.

Hükümet hizmetleri, oldukça geniş veri tabanlarına, bilgi sağlama sistemlerine bağlıdır; ve bu veri tabanları ve sistemlerini birleştirmek için veri çözümlerini kullanmaya başlamışlardır. Hükümetin kolektörleri –ki bunlar büyük tüketiciler ve geniş ölçekli ileri IT sistemlerinin kullanıcılarıdırlar- halihazırda en büyük, en yapısız ve en heterojen veri setlerinden bazılarını ele almaktadırlar. Mevcut veri çözümleri, konvansiyonel hesaplamalara bağlıdır; ancak kuantum bilgisayar teknikleri ise, 2030 yılına kadar bir etki doğurmaya başlaması muhtemel bir teknolojidir; temel bilimsel araştırmalar, keşifler ve şifreleme bilimi açısından etkiler doğuracaktır. Oldukça büyük boyutta teknolojik sorunlar devam ediyor; ancak birçok farklı yoldan ilerleme de sağlandı.

Modern veri çözümlerinin ortaya çıkışından bu yana, büyük veri setlerinin boyutları ciddi oranda arttı. Aynı zamanda, bilgi keşiflerine dair birçok yapı taşı ve yazılım araçları ile büyük veri setlerini ele alan örgütlerin elindeki en iyi uygulamalar, söz konusu büyümeye ayak uyduramamıştır. Sonuç olarak, örgütlerin biriktirebilecekleri veri miktarları ile örgütlerin söz konusu verileri yararlı bir şekilde kullanabilme yetenekleri arasında geniş –ve hızla büyüyen- bir boşluk söz konusudur.  İdeal olarak, yapay istihbarat, verilerin görselleştirilme teknolojileri ve örgütlerin en iyi uygulamaları öyle bir noktaya doğru bir gelişim sergileyecektir ki, veri çözümleri sayesinde bilgiye ihtiyacı olan insanlar, doğru zamanda doğru bilgiye erişebilecekler; gereksiz veya kafa karıştıran bilgilerle aşırı bir yükleme yaşamayacaklardır. Bu gelişimin ne kadar hızlı yaşanacağı –veya yaşanıp yaşanamayacağı- ise oldukça belirsizdir.

Bunun kadar belirsiz olan bir diğer şey ise, hükümetlerin veya bireylerin veri çözümlerinin gelecekteki gelişimini nasıl şekillendirecekleriyle ilgilidir. Orwell-vari bir denetim devletinin gelişimine dair duyulan korku, vatandaşların – özellikle de gelişmiş ülkelerdekilerin- büyük veri sistemlerini kısıtlamaları veya devre dışı bırakmaları konusunda hükümetlerine baskı yapmalarına yol açabilir. Benzer şekilde, bireylerin, kişisel ayrıntıları kullanan ve toplumun her kesimine nüfuz eden reklamlar karşısında duydukları rahatsızlık, veri çözümü teknolojilerinin birçok ticari kullanımı karşısında ters tepkiye yol açabilir. Diğer yandan, birçok otoriter ülkenin hükümeti, muhtemelen, muhalif güçleri daha fazla kontrol etmek için büyük veri sistemlerini kullanmaya çabalayacaktır.

SOSYAL AĞ TEKNOLOJİLERİ

Bugünün sosyal ağ teknolojileri, bireysel kullanıcıların diğer kullanıcılarla online sosyal ağlar oluşturmalarına yardımcı olmaktadır. Bu süreçler ise, ortak çıkarları, ortak geçmişleri, ilişkileri, coğrafi lokasyonları, vb içeren etmenleri temel almaktadır. Birçok açıdan sosyal ağlar, çevrimiçi mevcudiyet dokusunun bir parçası olmaktadır; keza başlıca hizmetler, bir bireyin çevrimiçi yapabileceği diğer her şeye sosyal işlevleri entegre etmektedir. Sosyal ağ hizmetlerinin güçlendirdiği ağ ve etkileşim biçimleri, ciddi oranda değişiklik arz etmektedir. Birçok açıdan, üyeler, sosyal ağ hizmetleri için o kadar çok kullanım geliştirmişlerdir ki, hizmet sağlayıcılar bile bunları ilk başta öngörememişlerdir. Bu tür hizmetlere yönelik yenilikçi kullanımlar; evdeki elektronik aletlerin uzaktan kontrol edilmesinden, gerçek zamanlı olarak restoran rezervasyonlarının yönetilmesine dek uzanır; ve analistler (diğer sosyal ağ hizmetleriyle birlikte) Twitter’ın Arap Baharı protestolarına ciddi bir katkı sağladığına dikkat çekmektedirler. Protestocular, kendilerini örgütlemek, bilgi yaymak ve hükümetin sansür çabalarını baypas etmek için sosyal ağ hizmetlerini kullanmışlardır. Bazı hükümetler, daha şimdiden, agresif karşı-tedbirler almaktadırlar; sosyal ağları, muhalifler hakkında bilgi toplamanın bir yolu olarak kullanmaktadırlar. Sosyal ağ teknolojileri, insan gruplarının geleneksel medya ve hükümet kanalları dışında kolaylıkla iletişim kurabilmelerine, böylelikle etkileri jeopolitik sınırlar ötesine geçen ilerlemeci, bölücü ve kriminal gündemler takip edilmesine izin verir.

Sosyal ağ teknolojilerinin çevrimiçi varlığın bir dokusu haline gelmesinden dolayı, işletmelere ve hükümetlere bireyler ve gruplar hakkında değerli bilgiler sağlanmasında önemli bir araç haline gelebilirler; hedef kitleye yönelik reklamdan terörle mücadeleye dek uygulamaları olan güçlü insani sosyal öngörü modellerinin geliştirilmesini kolaylaştırabilirler. Sosyal ağlar, aynı zamanda, mevcut işletmeler ve hükümet ajanslarının günümüzde sağlayabildiği hizmetlerin yerini değiştirebilir; merkezi denetim ve kontrole dirençli yeni hizmet sınıflarıyla ikame edebilirler. Örneğin, sosyal ağlar, alternatif ve sanal parasal kurların kullanımını harekete geçirmede yardımcı olabilir.

Sosyal ağ teknolojilerinin gelecekte gelişimine ilişkin ciddi bir belirsizlik, kullanıcıların “mahremiyet” ile “yararlılık” arasında yapacakları karmaşık tercihleri içerir. Genelde, bir sosyal ağ hizmetinde ne kadar açık olunursa, hizmet o kadar fazla yarar sağlar. Bu zamana değin, kullanıcılar, yararı mahremiyetten önde tutmuşlardır, ancak gelecekte yaşanacak olan olaylar, çok fazla sayıda kullanıcının tercihlerini değiştirmelerine sebep olabilir; dolayısıyla, kullanıcılarına yararlı olmak için gereksinim duydukları bilgiyi sosyal ağ hizmetlerinden mahrum bırakabilirler. Tarihsel açıdan bakıldığında, sosyal ağ hizmetlerinin ömrü her daim kısa olmuştur; keza kullanıcılar sürekli bir hizmetten sıkılıp diğerine kaymışlardır; veya hizmet sağlayıcıları para kazanmak ve büyümek için yollar bulamamışlardır. Facebook, dünya çapında başat sosyal ağ haline gelmiş; neredeyse bir milyar kullanıcıya ulaşmıştır. Ancak önümüzdeki 15-20 yıl (veya en azından önümüzdeki beş yıl) içerisinde Facebook’un süregiden hakimiyeti, güvence altında değildir. Geleceğin ağırlıklı sosyal ağları, resmi örgütler bile olamayabilir; daha ziyade anarşik kolektifler şeklini alabilirler ve akranlar arası dosya paylaşımı teknolojilerinin sofistike biçimlerinden ibaret hale gelebilirler. Oysa gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ülke hükümeti, bu şekilde anlamlı bir müzakere kozu elde edemeyecektir. Bununla birlikte, Çin hükümeti ve birçok kent, muhtemelen, bilgi akışı üzerindeki denetimlerini tehdit eden her türlü hizmeti sert bir şekilde kısıtlayacaktır.

AKILLI KENTLER

Akıllı kentler; bilgi teknolojisi temelli çözümleri, vatandaşların ekonomik üretkenliği ve yaşam kalitesini azamiye çıkarmak üzere kullanan, bir yandan da kaynak tüketimini ve çevrenin bozulmasını asgariye indiren kentsel ortamlardır. Akıllı kentlerde, ileri IT yetenekleri, kentsel planlamanın, yönetişimin, kaynak yönetiminin, fiziksel altyapının, iletişim altyapısının, bina tasarımının, ulaştırma sistemlerinin, güvenlik hizmetlerinin, acil durum hizmetlerinin ve afet yanıt sistemlerinin temelini oluşturmaktadır. Bu yeteneklerin çoğu, sadece entegre bir sistem bağlamında maksimum değer sağlar. Örneğin, yeni ortaya çıkan “kentsel kontrol paneli” çözümleri, kent yöneticilerine kentlerinin durumuna dair gerçek zamanlı ve kapsamlı durum farkındalığı sağlar. Kentlerdeki kontrol panelleri, kentlerde dağıtılan bir dizi kaynaktan veri entegre eder ve bunlar arasında potansiyel olarak kameraların yanı sıra, ulaştırma ile elektrik ve su tedarikleri gibi kritik altyapıların durumunu denetleyen sensör dizilimleri yer almaktadır. Kontrol panelleri, aynı zamanda, kentlerin düzgün bir şekilde büyümesine yardım eden modelleme ve simülasyon faaliyetleri için değerli girdiler sağlayacaktır. Zeki kent teknolojileri, aynı zamanda, özel altyapıları destekler ve onlarla bağlantılıdır. Örneğin, vatandaşlar, giderek akıllı telefonları sayesinde akıllı kent altyapısıyla artan bir etkileşim içerisine gireceklerdir. Söz konusu telefonlar, tıpkı sensör platformlar gibi, akıllı kent sistemlerine geri veri sağlamak için de kullanılmaktadır. Dünya çapında hükümetler –özellikle kalkınmakta olan ülkelerdekiler- önümüzdeki yirmi yıl içerisinde kamusal işlerle bağlantılı projelere 35 trilyon dolar düzeyinde bir para harcayabilir. Bunu, sürdürülebilirliği, yaşam kalitesini ve ekonomik rekabet gücünü artıracak şekilde gerçekleştirmek için, güvenliğe, enerji ve su kaynaklarının korunmasına, kaynakların dağıtımına, atık yönetimine, afet yönetimine, inşaata ve ulaştırmaya dönük yeni yaklaşımlardan oluşan bir karışıma gerek duyacaklardır. Bu alanlar; mega kentlerin gelişimini sağlamak amacıyla, bilgi teknolojileri, sistem entegrasyonu ve sürdürülebilir teknoloji sağlayıcıları ve entegratörler için devasa piyasa fırsatları sunmaktadır. Dünyanın gelecekteki mega kentlerinden bazıları, sıfırdan inşa edileceklerdir; böylelikle altyapı tasarımı ve uygulamasına dönük boş bir sayfa sağlayacaktır. Bu tür bir yaklaşım, yeni kent teknolojilerinin en etkin şekilde konuşlandırılmasını sağlayabilir – veya yeni teknolojiler etkin bir şekilde konuşlandırılmazlarsa kentsel kabuslar da üretebilir. Mega kentlerden çoğunun, yeni teknolojileri ve yaklaşımları mevcut fiziksel, sosyal ve hükümet altyapılarına entegre etmeleri gerekecektir; ve bu süreç her zaman için iyi sonuçlar doğurmayabilir – veya hiç gerçekleşmeyebilir. Her halükarda, kentlerin hem sıfırdan inşa edilmeleri, hem de yeni teknolojileri mevcut altyapılarına entegre etmeleri için, devasa sorunlarla, karmaşıklıklarla ve yeni teknolojilerin maliyetleriyle başa çıkmaları gerekecektir. Afrika, Latin Amerika ve özellikle Asya’nın kent merkezlerindeki akıllı kent altyapılarına bu şekilde yoğun yatırımlar yapıldığında, akıllı kent inovasyonunun ana merkezi, 2030 yılından itibaren Avrupa ve Kuzey Amerika’dan başka yönlere doğru kaymaya başlayacak.