Küresel Yükseköğretimin merkezi Türkiye olabilir
Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar: Küresel Yükseköğretimin merkezi Türkiye olabilir
Bir değişim sürecine giren vakıf üniversiteleriyle ilgili doğru bir zemin arayışı sürerken, bu alana uzun yıllarını vermiş ve Kıbrıs’ta üniversiteleşme hareketini başlatarak adanın üniversite ve bilim adası olmasının yolunu açmak için Girne Amerikan Üniversitesini kuran, Kurucu Rektör ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar, 30 yılda önemli başarılara imza atmış biri olarak yaşanan geçmişi ve nasıl bir gelecek beklentisi içinde olduklarını bizlere aktardı.
Öncelikle vakıf üniversitelerinin yönetimi konusunda geldiğimiz noktayı aktarır mısınız?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ilk özel üniversite hareketini başlatırken o yıllarda YÖK yüksek öğretim yönetimini Talim Terbiye’den yeni devralmıştı ve ilk YÖK Başkanı olarak İhsan Doğramacı hocamız görev yaptı. İhsan Doğramacı hocamız sayesinde 2547 sayılı kanunla yüksek öğretimlerin yasal sürecini öğrendik. Türkiye Cumhuriyetinin ilk vakıf üniversitesi olan Bilkent Üniversitesi’nin kurulması döneminde vakıf nedir, nasıl çalışmaların yapıldığı yönünde bilgi sahibi oldum ve o sürecin tamamında yer aldım. O yıllarda genç bir birey olarak KKTC’de üniversite kurmam çok dikkat çekti. YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Kemal Tarhan, benimle YÖK Başkanının bir araya getirerek Kıbrıs’ta yaptığımız çalışmalarla ilgili bilgi almak için Ankara’ya çağırdılar. Türkiye, YÖK kurulmadan önce yüksek öğretim alanında çok büyük sıkıntılar yaşamıştı. Buralarda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle hatırlanacağı gibi her şey yeniden devlet kontrolüne dönmüştü.
YÖK kurulurken 2547 sayılı kanun çerçevesinde yönetim çok tutucu bir politika izledi. Fakat üniversiteler özerk olmalıdır. Bugün bile bu alanda alınan bir karar vardır. Öğrenciler üniversite tercihlerinde yanlış bölüm yazmışlar ise, başka bölümlere geçiş yapabilmeleri için üniversitenin %30 baraj kontenjanını karşılama şartı vardır. Bu durum böyle olmamalıdır. Öncelikle öğrenciler üniversite eğitimi alırken, kendi gelecekleriyle ilgili başka bir bölüme geçme istekleri konusunda, her üniversite kendi iç tüzüğüne göre hareket etmelidir. Yetişkin bir bireyin kendini geleceğe hazırlarken bu tür sıkıntıları yaşamaması gerekiyor. Fakat yine de YÖK’ün yavaş yavaş esnediğini görmekteyiz. Gelecekte sınav sisteminin de kalkacağını düşünüyoruz. Üniversiteler kendi duruşlarıyla, kendi başarılı çalışmalarıyla ve öğrencilerin liselerden aldıkları puan üzerinden hareket edebileceklerdir.
Kıbrıs açısından durum nedir?
Kıbrıs açısından ise, yüksek öğretim kurumları çok daha esnektir. Türkiye’deki YÖK’ü devlet oluşturdu, KKTC’deki YÖDAK’ı ise üniversiteler kurdu. Bir yüksek öğretim çatısı olmaması ve bazı üniversitelerin belirli suiistimalleri yapmasını engellemek için üniversiteler bir araya gelerek YÖDAK’ı kurdu. YÖDAK ise geçmişte daha özgürlükçü bir yapıdayken bugün eski YÖK anlayışına dönmeye çalışıyor. Şu anda anayasal bir kurum haline gelmeye çalışıyor. Biz bu süreci takip edenler olarak, KKTC’deki anayasanın onaylanmamasıyla bu tepkiyi verdik. Bende hayır oyu kullanan vatandaşlardan bir tanesiyim. Anayasa bir toplumu geriye götürmek için değil, ileriye taşımak için yapılır. Bu nedenle hayır dedik.
Bugün bazı vakıf üniversiteleri dünya vatandaşı yetiştirmek istediklerini belirtiliyor. Fakat mezun olan öğrenciler İngilizce dahi tam konuşamıyor.
Bir dünya insanı oluşturmak için farklı kültürlerle iletişim mutlaka olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nde herhangi bir üniversite dünya vatandaşı çıkartacağım şeklinde ortaya bir düşünce atarsa bugünkü şartlarda mümkün değildir. Bunun için ya dünyayı üniversiteye getireceksiniz, ya İngilizce yanında ikinci bir dili daha getireceksiniz, ya farklı kültürdeki insanların bulunduğunu üniversite olacaksınız ya da farklı ülkelerde de eğitim almalarını sağlayacaksınız. Bir insan doğduktan sonra kendi kültürü öyle bir işlenir ki, onlardan kopabilmek çok zordur. Öyle ki başka ülkede yaşanan bir sorunu bizler kendi değerlerimizle yargılarız. Fakat biz o ülkede biraz yaşayıp o ülke değerleriyle ilgilimiz oluşmuş olsa o zaman bakış açımızda değişmiş olur. Bu nedenle dünya vatandaşı olmak veya yetiştirmek bir vizyon meselesidir ve kolay değildir. Bu gerçeklikten hareketle, Avrupa Birliği içersinde kampus açan ilk ve tek Türk üniversitesi olarak İngiltere yerleşkemiz Canterbury Kampüsü ardından diğer kampüslerimizi ‘3 Kıta Tek Üniversite Kıtalararası Yükseköğretim’ sloganı ile açarak uluslar arası kampüslerimize ABD ve Hong Kong’u ekleyerek geleceğin kanaat önderleri ve dünya vatandaşlarının geleceklerine davet ediyoruz.
Türkiye’de hızla vakıf üniversiteleri artmaya başladı, böyle olunca da rekabet iyice arttı. Bu durum Kıbrıs’taki üniversiteleri nasıl etkiliyor?
Adadaki üniversiteler burs verirken YÖK’ten onay almak zorundadır. Girne Amerikan Üniversitesini tercih eden bir öğrenci listede burslu bölümleri görerek tercih yapabiliyor. Bu tür konular YÖK’ün kontrolü altında olması gerekiyor. Benim gördüğüm bazı vakıf üniversiteleri farklı bakışla konuya yaklaşıp hareket ediyorlar. Yakın bir zaman sonra bu yaklaşım üniversitelere zarar verecektir. Dershane kültüründen uzaklaşılması gerekiyor. Kazakistan’da Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev, Orta Asya’da itibarlarının zedelenmemesi için çok katı kurallar getirmek zorunda kaldı. Bu nedenle YÖK’ün de bu süreci iyi takip etmesi gerekiyor. Yüksek öğretimde rekabet böyle yapılırsa sonuçta kaybeden bir nesil olur. Bugün bazı holdingler kendi bünyelerinden aktardıkları hisselerle kendi kurdukları üniversitelerine kaynak aktarabiliyorlar. Fakat diğer vakıf üniversitelerinin tek geliri öğrencilerden sağlanan gelirdir. Bu açıdan YÖK’ün bu süreçleri takip edip, diğer vakıf üniversitelerinin zarar görmesini engellemek için çalışmalar yapması gerekiyor.
Bu durum sizce neden kaynaklanıyor?
Türkiye’de vakıf üniversiteleri özel üniversite gibi hareket etmeye başlıyor. Bu durumun düzelebilmesi için YÖK’ün yeni bir sürece girmesi gerekir. Fakat yine de Türkiye’deki üniversite hareketinin çok fayda sağlayacağını düşünüyorum. Eğer kalite ve saygınlık konusunda devam edebilirsek, bu bölgenin yüksek öğretim açısından Türkiye’nin en iyi ülke konumuna gelmesi olasıdır. Bugün nasıl ki İngiltere’de böyle bir sektör varsa, Türkiye’de aynı şekilde gelecekte aynı konuma ulaşabilir. Fakat İngilizce tedrisat alanına önem vermek gerekiyor. Türkiye bugün dünyanın her yeriyle bağlantıları mevcuttur. Bu ilişkilerle Türkiye yüksek öğretim alanında küresel çekim ve öğrenci merkezi olabilir.
Girne Amerikan Üniversitesi olarak sizin hedefleriniz nelerdir?
Girne Amerikan Üniversitesi bir dünya üniversitesi olma yolunda yaygın, duvarları ve sınırları olmayan, dünya üzerinde faaliyet alanının genişletecek vizyon ve küresel GAÜ bilim ailesi ile yükseköğretimde 30. yılını kutluyor.
Öğrencilerimize mezuniyetleri sonrasında dahi kendi kampusünde görev alma, çalışma, gittikleri ülkelerde kendilerini küresel dünyanın gereklerine göre geliştirme fırsatlarını sağlıyoruz. Hepimizin görev ve sorumluluk alanı doğru insanı yetiştirebilmektir. Geleceği tanımlarken, öğrenciler adına birilerinin tanımladığı değil, öğrencinin de gelecek tanımında yer aldığı çalışmalar içersine girmiş olacağız.
Küresel dünyanın tüm sektörleri ve her alanına yönelik yabancı dile hakimiyetleri, karar üretebilme ve özgür düşünme becerileri ile inisiyatif alabilen bireyleri yetiştirme hedefi ile öğrencelerimize 3 kıtada küresel yüksek öğretim fırsatı sunarak geleceğin kanaat önderlerini yetiştirme hedefi ile 30. Yılımızı kutluyoruz.
30. yılını kutlayan bir üniversite olarak bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kıbrıs’ın ilk üniversitesi olan Girne Amerikan Üniversitesi, yüksek öğrenimdeki 30’uncu yılını kutlamanın onurunu yaşıyor. Yola çıktığımız ilk günden bugünümüze kadar, geleceği yaratan geçmiş sloganıyla, bir çok ilke imza attık.
Girne Amerikan Üniversitesi, 3 kıtada eğitim veren, yurt dışında jenerik kampüsleri olan, ilk ve orta öğretimde özel okulları hayata geçiren ilk yükseköğrenim kurumudur. Günümüzde aktif olarak öğrencilerimize İngiltere, ABD ve Hong Kong’deki kampüslerimizde eğitim vermekteyiz. Yakın zamanda, İstanbul ve Moldova’da da kampüsler açıyoruz ve gelecek dönemde de yeni kampus ve bölümler ile de gelişmeye devam edeceğiz. Bunların yanında Girne Amerikan Üniversitesi 200’ün üzerinde uluslar arası üniversite ile akademik iş birliği içersindedir.
Ayrıca, Girne Amerikan Üniversitesi, kararlı, özverili ve yoğun çalışmalarla gerçekleştirdiği 30 yıllık süreçte, birçok uluslar arası üyelim ve akreditasyona sahiptir. Bu akreditasyon ve üyelikler ile Girne Amerikan Üniversitesinden mezun olan öğrenciler dünyanın her yerinde çalışma ve hayatını sürdürebilme imkanına sahiptir.
Son olarak 30 yıllık başarılı ve köklü bir geçmişle Girne Amerikan Üniversitesi olarak bizler, küresel dünyada emin adımlarla ilerlemek isteyen, geleceğin kanaat önderlerini geleceklerine davet ediyoruz!