Kurumsal Yönetim İlkelerinin  tamamen uygulandığı bir kurumuz

Ekonomik gelişim çerçevesinde sağlıklı bir ticari ilişki kurmak için riskleri minimize etmek oldukça önemlidir. Bu açıdan Kredi Kayıt Bürosu, Ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde hizmet veriyor. Verdiği hizmet doğrultusunda bankaların risklerini minimize eden Kredi Kayıt Bürosu’nun, bankalar için geliştirdiği sistem, bugün reel sektörün de hizmetine sunuluyor. İşleyen sistem ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Kredi Kayıt Bürosu Genel Müdürü Kasım Akdeniz, önemli açıklamalarda bulundu.

Kredi Kayıt Bürosu’nun kuruluşu ve gelişimi ile ilgili sizden genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

Kredi Kayıt Bürosu, 9 bankanın ortaklığıyla 1995 yılında kurulan bir şirkettir. Temel işlevimiz bankalar arasında müşteri bilgilerinin paylaşılmasıdır. Banka, müşterisine kredi kullandırırken sadece kendi bankasıyla ilgili olan işlemleri değil aynı zamanda diğer bankalarla da ilişkilerininet bir şekilde görebiliyor. Tüm bankalardan müşterilerin kredi, risk ve geri ödeme bilgilerini toplayarak müşterinin TC numarasında birleştiriyoruz ve istenildiği takdirde tüm bankalara bu bilgileri açıyoruz. 

Kredi Kayıt Bürosu dokuz banka ortaklığında kuruldu. Böyle olmasına rağmen sizin ortağınız olmayan diğer bankalarda bu sistemden yararlanabiliyor mu?

Kredi Kayıt Bürosu’nun 9 büyük banka ortaklığında kurulmuştur. Bütün bankalara eşit uzaklıktayız ve bütün bankalar aynı şekilde sistemi kullanıyor. Bu açıdan bakıldığında kurumsal yönetim ilkelerinin tamamen uygulandığı görebilirisiniz.

Türkiye’de insanların gelirlerinin tam bilinmediği ifade ediliyor. Bu açıdan bakacak olursak kredi verilirken neler göz önünde bulunduruluyor?

Burada en önemli nokta müşterilerin geçmişte kullandıkları kredileri zamanında ödeyip ödemediğidir. Bu durum kişinin ticari ahlakını ortaya koyar. Bunun dışında da gelirine ve var olan gelirin sürdürülüp sürdürülmeyeceğine bakarsınız. Örnek olarak bir banka müşterisine 100 bin TL kredi kullandırırken, geçmişteki kredilerini ödemiş, bugünkü geliri giderlerine baktığınız zaman ise bu krediyi ödeyebilecek nitelikte ise gelecekte de aynı geliri elde edip edemeyeceği yönünde bir tahminde bulunulur. Biz bu süreç içersin de bankaya geçmişte aldığı kredileri ödeyip ödemediği konusunda verileri önlerine koyuyoruz. Bundan sonraki süreç bankanın işidir.

Kredi Kayıt Bürosu müşteri risklerini belirlerken tek unsur geçmiş kredilerin ödenip ödenmediği midir?

Burada ana etken geçmişteki kredilerin ödenip ödenmediğidir. Bunun yanında kredi ödemelerinin zamanında yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmadıysa  ne kadarının zamanında yapıldığı, ödemenin ne kadar geciktiği gibi konularda önem taşımaktadır.  Herhangi bir ödeme zamanında yapılmadıysa ödeme yapılmadığı tarihin bugüne olan yakınlığı da çok önemlidir. Örneğin bir kredinizi 15 gün geç yatırdığınız. Biz o geç yatırdığınız ödemenize bakıyoruz 6 ay önce böyle bir olay yaşamanız kredi notunuza farklı yansıyor, bugün olması farklı yansıyor. Böyle bir durumu 3 yıl önce yaşadıysanız ve ondan sonra da ödemelerinizi zamanında yaptıysanız sistem bu müşterinin kendi durumunu düzelttiği yönünde bilgi verecektir. Fakat bu durum yakın bir zamanda ise o zaman notunuza farklı yansıyor. Bunun yanında müşterinin yaşı, çalıştığı banka sayısı, limitlerini ne kadar kullanıyor gibi birçok değerlendirme yapılıyor.

Oluşturduğunuz bu sistemle batık krediler artık son buluyor, diyebilir miyiz?

Finans sektöründeki risk yönetim anlayışını reel sektöre de taşıyarak kredilerdeki batık oranını düşürmek ve minimize etmek sektöre sağlamayayı hedeflediğimiz en önemli değerlerden biridir.Şeffaflık arttıkça risklerin tanımlanması ve yönetilmesi de artıyor. 2000 yılının başlarından itibaren bu durumu bankacılık sektörü açısından öngördük. Kredi Kayıt Bürosu’nun sunduğu bilgi kaynakları ve bankaların risk yönetim yeteneklerinin gelişmesiyle birlikte, bankaların çok sayıda krediyi başarılı bir şekilde kullandırıp riskleri yönetilebildiğini gördük. Bu nedenle de o tarihte kredi hacimleri hızla arttı. Biz 2012 yılından sonra benzer hizmeti reel sektöre de vermek için çalışmalara başladık, aynı gelişimi reel sektör çerçevesinde de sağlamak istiyoruz. Çünkü reel sektörün de böyle bir hizmete ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bugün ülkemizde küçük ve orta ölçekli işletmelerde sermaye yapıları güçlü olmadığı için sattıkları üründe gerekli ödemelerini alamadığı zaman ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bu nedenle alacak riskini yönetmek çok önemlidir. Riski yönetenin yolu ise karşı tarafla ilgili bilgi sahibi olmaktan geçiyor.  Risk yöneticileri bu durumu “Risk yönetmek bir değirmen ise bunun buğdayı bilgidir.” şeklinde tanımlarlar.  Bu nedenle Kredi Kayıt Bürosu ile bankalar çok iyi bir risk yönetim dünyasını ortaya çıkardı. Şimdi biz aynı sistemi reel sektör ile ortaya çıkarmak istiyoruz. Buradaki en önemli engel reel sektörün risk yönetim anlayışındaki sınırlardır. Bankalarda bunu başardık çünkü bankaların bilgi birikimi ve risk yönetim konusundaki bilgi birikimi ve bu yöndeki istekleri  çok fazlaydı. Bu nedenle onlar talep etti biz de sistemi geliştirdik. Reel sektörde ise biz tam tersi işlem yapıyoruz. Biz sistemi geliştirip onlara sunmak istiyoruz fakat reel sektörün talebi yetersiz kalıyor. Bu nedenle çeşitli kurumlarla ve TOBB ile reel sektörün risk yönetimini nasıl geliştirebileceğimiz hususunda ortak çalışmalar yapıyoruz.

Türkiye yeni yeni ticareti öğreniyor ve eskiden kar oranları yüksek olduğu için batık işler firmaları pek ilgilendirmiyordu. Bugün ise durum değişti ve risklere karşı dikkatli olmamız gereken bir dönemdeyiz, sanırım.

Rekabet artıyor ve kar marjlarınız giderek düşüyor. Bugün karınız %10 ise 100 TL’lik bir batış gerçekleştirdiyseniz en az on defa aynı satışı yapmanız gerekiyor ki batığınızı çıkartabilesiniz. Çünkü her 100 TL’lik satışta 10 TL kazanıyorsunuz. Burada öğrenmenin maliyeti çok yüksek oldu. İş batırıp öğrenmenin maliyeti ise çok ağırdır. Biz istiyoruz ki reel sektör batırmadan öğrensin. Reel sektöre sürekli itibarınızı kaybetmeden bu sistemleri kullanın diyoruz. Vadeli mal satmak zorundaysanız, müşteri seçiminiz çok önemlidir. Bunu kişisel anlamdaki gözlemlerinizle neticelendiremezsiniz. Bu firmaların risk raporunu, çek raporunu alıp, bu kişilerin geçmişte nasıl çalıştıklarını, geçmişte ödemediği borçlarının olup olmadığını, ne zamandan beri piyasada çalıştığını görmeniz gerekiyor.

Kredi kayıt bürosu tüm bu bilgileri gösterebiliyor mu?

Bu bilgilerin hepsini firmaların onayı ile gösterebiliyoruz.  Örneğin benim firmama bir müşteri geldi ve veresiye olarak toplu ürün istedi. Ben vadeli ürün satmıyorum dersem satışlarımı arttıramam. Bunun dışında ne söylenebilir, 6 ay peşin çalışırım sonra vadeliye dönerim dersem yine satışlarımı arttıramam. Oysa firma bana daha önce yaptığı çalışmaları ve bankalarla kurduğun ilişkiyi bana gösterirse zaman kaybı olmadan ticari faaliyet sağlıklı bir şekilde hayata geçirilebilir. Firma onayı olmadan müşteri bilgilerini asla ama asla paylaşmıyoruz.

Risk raporlarını okurken puanlama yapıyorsunuz, bunu nasıl değerlendirmek gerekiyor?

Kredi Notu 0-1900 arasında değişen bir puandır. Siz tok bir satıcı iseniz risk almak istemiyorsanız 1600 puanın altında olan kimseye ürün vermiyorum, diyebilirsiniz. Fakat piyasaya yeni giriyorsunuzdur, ürün satmanız gerekiyorsa 1200 puanın üstünde gelen tüm müşterilerinize vadeli ürün satabilirsiniz. Bu değerlendirme tamamen sizin elinizdedir. Bu açıdan yaptığımız iş reel sektörün önünü açacak bir işlemdir. Böylelikle hem reel sektör risklerini doğru yönetecek hem de ülke kaynaklarımızın israf edilmesi engellenecektir. Bugün ülkemizde emekli olmuş, ev alıp kira parasıyla geçinen veya kira ile evinin kredisini ödeyen insanlar var. Ev sahibi kiracısından notunu isteyerek daha güvenli bir şekilde evini kiraya verebilir.