Lojistik Gelişim Dinamiği
Yrd.Doç.Dr.Hakkı Doğankaya
British University of Nicosia, Lojistik Bölüm Başkanı
Bilkent Üniversitesi, Uluslararası Lojistik Dersi Öğretim Üyesi
Bu makale, özellikle sosyal ve ekonomik hayatımızın bir parçası haline gelmiş olan ve hızlı değişimini sürdüren lojistik sektörünün gelişim dinamiğine yönelik okuyucuların; kuramsal algısını geliştirmeyi, ilgi ve bilgisini artırmayı ve görüş açılarını güçlendirmeyi amaçlamıştır. Lojistik paradigma yazı dizininin üçüncüsü olarak okuyucularla lojistik bilişimden sonra lojistik gelişim dinamiğine ilişkin görüşler paylaşılacaktır.
Lojistik işletmeler her geçen gün daha çok birbirine entegre olmakta ve tedarik zincirlerine eklemlenmektedirler. Teknoloji ve rekabetin zorlamaları, digitalleşen süreçler, lojistik işletmelerin sağlıklı bir değişim ve sürdürülebilir gelişim içinde olmalarını gerektirmektedir.
Gittikçe gelişen tedarik zincirleri, lojistik işletmelerin tek başlarına gerçekleştiremiyecekleri amaçlarını, bilgi ve yeteneklerini birleştirerek gerçekleştirmelerini ve daha yüksek bir değer üretmelerini sağlayan bir işbirliği, koordinasyon ve entegrasyon sağlamaktadırlar. Bu işbirliği, koordinasyon ve entegrasyonu içeren teknolojik, ekonomik ve sosyal dinamizm, lojistik işletmelerin gelişme süreçlerinde öncelikle göz ardı etmemesi gereken bir saptama ve farkındalığı işaret eder. Bu farkındalık lojistik işletmelerin gelişimin süreçlerinde katalizör görevi görecektir.
Günümüzde teknolojik gelişimin işletmelerin tüm süreçleri üzerine çok önemli etkileri olmakta ve işletmeleri değişime zorlamaktadır. Bu değişimlerin aşağıda belirtilen genel özelliklerine baktığımızda bize gelişim potansiyelinin dinamikleri hakkında ipuçları vermektedir.
– Yönetim Sürecinde Değişim : Teknoloji ve bilginin yaygınlaştırılması ile demokratiklik, açıklık, hesap verme, çoğulculuk, kararın ilgililere en kısa zamanda iletilmesi ve sonuçta beraber yönetim biçimindeki bir anlayış ile yönetimden yönetişime geçiş sözkonudur.
– İşletmelerin Amaç ve Hedeflerinde Değişim : Gerek üretim-pazarlama gerekse yönetim amaç ve hedefleri oluşturulurken teknolojik yeterlilik gözden kaçırılmaması gereken en önemli unsurlardan bir tanesidir.
– Biçimsel Yapıda Değişim : Yeni uygulamaların geliştirilmesi için sistem analistleri ve programcılar, teknoloji okur yazar nitelikli çalışanlar, artan iletişim akışının işletmelerde yaygın kullanılabilir olmasını sağlayabilecek yönetici uzmanlar, yüksek düzeyde analiz, tasarım ve program yapanları içeren bir yapının oluşturulması gerekir.
– İletişim Kanallarının Çalışma Yönünde Değişim : İşletme için ve dışı iletişimin kalitesi ve etkinliği başarıda çok önemli rol oynayacaktır.
– Motivasyon Anlayışında Değişim : Dinamik ortamların getirdiği değişimlere paralel olarak esnek ancak standardı yüksek bir motivasyon gelişimin ve başarının ana parametrelerinden bir tanesi olacaktır.
– Standartlarda Değişim : Teknolojik değişim işletmelerde, operasyonları, süreçleri, standartları ve eğitim ihyiyaçlarını da etkilemektedir. Bu yüzden lojistik işletmeler stratejileri gereği standartlar belirlerken, çalışanaların bu standartları nasıl yakalayabileceği konusunda planlama ve yönlendirme yapmak durumundadırlar. Eğer sadece sonucu standardize ederseniz, ona ulaşmak için takip edilmesi gereken yöntemleri de standartlaştırmanız gerekecektir.
Lojistik işletmeler, müşteri memnuniyeti odaklı zorlayıcı rekabet altında varlıklarını sürdürebilmek için bir taraftan geleceğin teknolojilerine adapte olma ve teknoloji üretme yönünde faaliyet gösterirken, diğer taraftan işletme iklim ve kültürünü bu değişime uyumlu hale getirmek için çaba göstermek durumundadırlar.
Günümüzde Büyük Bilgi (Big Data) ve 4ncü Endüstri Devrimi öngörüsü; kendini çok fazla hissettirmeye ve bu farkındalığı kaçıranların yarınlarda başarı şansının olamayacağını göstermektedir. Yeni teknolojiler, dünya çapında hızla yaygınlaşmak suretiyle sürdürülebilir gelişmenin ortamını ve şartlarını belirlemekte; mikroelektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojilerinin hızla gelişmesi, küresel ve ulusal entegrasyonu hızlandırmakta, yeni teknolojilerin üretim biçimi ve çeşitli alanlardaki uygulaması, yetkinliklere olan talebi değiştirmekte ve üretim faktörleri ile eko sistem ilişkilerini etkilemektedir. Buna göre bilgi teknolojisi, sektörler arasında hızla yaygınlaşan, ürün ve üretim süreci yeniliklerini içeren, işletmede maliyetlerin optimizasyon ötesinde azalmasına ve performansın ve verimliliğin artmasına yol açan ve giderek hem ulusal hem de uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlayan bir yeni teknolojik eko sistemi olarak ortaya çıkmaktadır. Tedarik zincirlerinin parçası olan lojistik işletmeler bu teknolojik eko sisteminin oluşturduğu teknolojik, endüstriyel, sosyal ve ekonomik dönüşümün merkezinde kalmaktadırlar. Bu gerçek lojistik işletmelerin değişim ve gelişimin dinamiği içinde olmaları gerektiğini göstermektedir.
Gerçekten de günümüzde lojistik işletmeler bir yandan içten ve dıştan uyarılan değişmelerin baskısı ile işletme yapılarında yenilikleri planlama ve yeniliklerin ve yaratıcılığın sonuçlarını lojistik süreçlere aktarmaya ve bu sayede iç ve dış çevresinin sosyal, çevresel, kültürel, hukuki, politik, ekonomik ve özellikle teknolojik koşullarında meydana gelen değişmelerin içsel adaptasyonu ile lojistik işletmenin gelişim dinamiklerini oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Gelişen üretim standartları ve artan rekabet ortamında verimliliğin artırılması ve bunun katma değer yaratımına döndürülmesi çok önemli hale gelmiştir. Yetersiz işletme yapıları, finansman, hammadde ve enerji sıkıntıları, geri teknoloji ve benzeri faktörler lojistik işletmelerin verimliliğini önemli ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde 4ncü Endüstri Devrimi aslında digital odaklı ve gelecek bilgi analizi avantajlı olarak rekabet edebilirliği, müşteri memnuniyeti ve pazarların sürdürülebilirliğini ve verimliliğin etkinleştirimesini öngörmektedir. Bu sebeble 4ncü Endüstrri Devrimini algılamak, uygun adımlar atmak ve gerekli yatırımları yapmak kaçınılmaz gözükmektedir. Çevre koşullarındaki değişmelere ve teknolojik ilerlemelere karşı yaratıcılık, yenilik, entegrasyon ve teknolojik gelişim dimamiği önerilmektedir. Lojistik gelişim refleksi çevredeki teknolojik ilerlemelere karşı teknik ve sosyal yenileşmenin yönetim tarafından işletme bünyesinde planlı ve sistematik bir tarzda organize edilmesi ve yürütülmesine olanak sağlayacak bir mekanizma ve reaksiyon olarak değerlendirilmektedir. Lojistik işletmeler gelişimleri için bu reaksiyonu göstermek durumundadırlar.
Günümüzde Büyük Bilgi (Big Data) oluşumu ve algısı ile bilginin sınırları potansiyel pazar olarak tanımlanabilmektedir. Bu potansiyel pazarda topyekün maliyetlerin azaltılması ve işgücünün niteliğine ve etkinliğine ön plana çıkmıştır. Hizmet sektöründe değişim, öncelikle, bilgi teknolojilerinin katkısı ile verimliliğin ve etkinliğin artırılması, daha sonra hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve son olarak da yeni tipteki hizmetlerin gelişmesine yol açan ürün yenilikleri biçiminde oluşmaktadır. Yeni hizmet ürünleri biçiminde nitelendirilebilecek bu yenilikler, hizmetlerin niteliği, yapısı ve görülme biçimi bakımından farklı bir anlayışı ortaya çıkarmıştır. Örneğin ev bankacılığı, televizyon aracılığı ile alışveriş, ev ve işyerlerine kadar bilgi ağlarının ulaştırılması sayesinde yeni olanaklar yaratılmış ve esnek uygulamalar hızlandırılmıştır. Bu hızlı değişimleri lojistik işletmelerde başarılı bir şekilde uyarlamak için sağlam bir güven duygusu geliştirmek, açık bir iletişim oluşturmak, işletme içi ve dışı çatışmaları yönetmek, işbirliği ve ekip çalışmasını artırmak, işletmede yenilik yapmak ve uyum kapasitesini yükseltmek önemli dinamikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Hızlı gelişmeler, başarı, verimlilik ve etkinliğin, küçük değişiklikler yapmaktan ziyade yenilik tabanlı sinerjik bir sistemin; tasarımdan entegrasyona sürdürülebilir stratejiler ile desteklenmesi ile doğru orantılı olduğunu göstermektedir.
Günümüzde değişen ve yenilenen süreçler kapsamında lojistik işletmelerinin gelişim dinamiğine etki edecek diğer bir saptama da ileri teknoloji ürünü sanal organizasyonların lojistiği daha çok kullanır hale gelmeleridir. Elektronik ticaret çağında, şirketler için sanal şirket kurma senaryoları cazip hale gelmiştir. Elbette, müşteriler şirketlerin nasıl işbirliği yaptığıyla ilgilenmez, ürün kalitesi ve hizmet seviyesi gibi elde ettikleri sonuçlara bakarlar. Sanal işletmeler üretim, lojistik, dağıtım, satışlar ve pazarlamayı içeren değişik aktiviteleri gerçekleştirmek için dış şirketlere iş veren fikir insanları ve yöneticileri olarak yer almaktadırlar. Bu tip bir organizasyon için temel mantık, organizasyonların branşlaşması, en iyi yaptıkları şeye odaklanması ve diğer aktiviteler için özel uzmanlar çalıştırmalarıdır. Bu organizasyonlar sınırlı bir ürün veya hizmeti geliştirmek, üretmek, satmak, ve dağıtmak amacıyla bünyesinde bir çok şirketin bir araya geldiği sanal şirketlerdir. Bu organizasyonlar, çok yakın bir çalışma ilişkisi tesis ederler ve çok iyi entegre olurlar ve müşteriye verilen ürün yada hizmetlere odaklanırlar. Lojistik işletmeler için önemli olan husus sanal süreçlerin farkındalığı ile güçlü bir küresel koordinasyon ve entegrasyon kurabilmeleri ve bunu süreklilendirebilme dinamiğine sahip olabilmeleridir. Aksi bir durum lojistik işletmeyi gelişimden koparma riskine sahiptir.
Lojistik işletmelerin tedarik zincirinin diğer paydaşları ile stratejik ilişkileri başarılarını direk etkileme potansiyeline sahiptir. Üreticiler, toptancılar ve perakendecilerin tamamı genellikle farklı yapılansalar da, farklı yöntem ve teknolojiler kullansalar da yaptıkları iş temel lojistik faaliyetlerdir. Üreticiler, süreç tabanlı, piyasa tabanlı ve işletim tabanlı stratejilerden birini kullanırlar. Süreç tabanlı strateji; bir katma değer zinciri olarak, bir grup lojistik faaliyetin yönetimiyle alakalıdır. Süreç stratejisinin üzerinde durduğu nokta, entegre bir sistem olarak dağıtım, satın alma yönetimi ve üretim planlama etkinliğini sağlamaktır. Piyasa tabanlı strateji; bir çok iş üniteleri veya çok bölümlü bir iş arasında sınırlı lojistik faaliyeti yönetmeyle ilgilidir. Piyasa tabanlı strateji izleyen bir lojistik organizasyon; farklı ürün grupları veya iş bölümleri adına müşterilere toplu ürün nakliyesi yapmayı, bir sipariş faturasıyla siparişleri ve lojistik koordinasyonu kolaylaştırmayı, büyük siparişler ve lojistik işlemler genellikle üst yöneticilere rapor etmeyi öngörür. İşletim tabanlı strateji; dağıtıcılar ve satıcılar ile ortak çalışarak gerçekleştirilen lojistik faaliyetlere odaklanmıştır. Bu strateji dış kontrol üzerine yönlendirilmiştir. İşletim tabanlı strateji ile çalışan firmalar dağıtım kanalında önemli miktarda envantere sahiptir. Lojistik işletmeler için dış dünyaya entegre olurken bu stratejilerin dinamiklerini iyi tanımaları ve atılacak adımların bu stratejiler ile uyumlu olmasının yanında bu stratejileri ve alt elemanlarını teknoloji ile desteklemeleri, gelişim süreçleri açısından son derece önemlidir.
Lojistik işletmelerin gelişim dinamiğine etki edecek diğer bir hususta yönetim biçimidir. Yönetim biçimi gelişim için organizasyonun asıl yapısı kadar önemlidir. Yönetim biçimi ve yönetimin lojistik icrasındaki yaklaşımı organizasyonun tüm aşamalarındaki davranış, motivasyon, iş etiği ve çalışan verimliliğinde direk etkileyecektir. Gerçektir ki gözle görülemeyen yönetim biçimi farklıklıkları, tanımlı organizasyon yapılarından farklı iki firmanın kar, verimlilik ve motivasyonlarını farklı kılabilmekte ve başarı oranlarını değiştirebilmektedir. Yönetim biçimi işletmenin lojistik misyonunun başarısında önemli bileşenlerinden bir tanesi olup, bu duyarlılık lojistik işletmenin gelişimini direk etkileyecek potansiyeldedir.
Lojistik işletmelrdeki yenilik ve yaratıcılık, rekabet üstünlüğü kazandıran temel unsur olmuştur. Sürekli iyileştirme ile gerçekleştirilen yeniliklerin önemli bir kesimi kalite iyileştirmesi şeklinde gerçekleşmiştir. Gelişmeler tüketici beğeni ve tercihlerinin önem kazanmasına yol açmıştır. Zira sıfır stoklu ve sıfır hatalı üretim ve hizmet anlayışı zorunlu hale gelmiştir. Sıfır hatalı üretim ve hizmet anlayışına dayalı kalite süreci, yalnızca ürün ve hizmet üretim aşamasını değil, girdiden satış sonrası hizmetlere kadar tüm aşamaları kapsayacak biçimde şekillenmektedir. Bilgi çağında ekonomi, tüketici odaklı ve bu yüzden de pazarlama odaklı olmaya yönelmiştir. Bugün küresel rekabette var olan şirketler, en zor beğenen müşterinin bulunduğu piyasalara hitap etmek sayesinde küresel rekabet varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Sürdürülebilir bir rekabeti sağlayabilmesi için lojistik işletmeler yenilikçi ve toplam kalite içerikli uygulamalara yönelmek zorundadırlar.
Müşteri memnuniyeti yanında çalışan memnuniyeti de gerçekleştirilmelidir. Toplam kalite anlayışının yerleştiği şirketler kendi alanlarında en iyi olarak, küresel düzeyde de en iyi olmayı hedeflemeleri, rekabet anlayışında da yeni yaklaşımların geliştirilmesine yol açmıştır. Artık firmalar yalnızca rakipleriyle kıran kırana mücadele ederek değil, daha çok kendini sürekli geliştirerek, kendi ile rekabet ederek, rekabet üstü olmaya gayret etmektedirler. Bugün rekabet üstü olmanın yolu, sürekli iyileştirmeler ve sürekli yeniliklerle, rekabet ve kalite avantajlarını sürekli üstün tutmaya dayanmaktadır. Bunun için, lojistik işletmeler yenilikçilik ve kalite kültürünün yerleştiği, nitelikli insan kaynaklarının yaratıcılığına dayalı yeni bir anlayışı ve topyekün bir yetkinliği geliştirmek zorundadırlar. Gerçekte istenen mevcut yeteneklerin kullanılması ve çok yönlü zenginleştirilmesi ve yenileştirilmesidir. Lojistik işletme çalışanlarının yetkinliği onların niteliklerinin doğrultusunda ortaya koydukları yaklaşımlar ve ürettikleri sonuçlara göre şekillenecektir. Eğer lojistik işgücü niteliği yeterli ve yetkin olmayan bir lojistik işletmenin hem mevcut yetenekleri kullanmada hem de yeni yetenekler kazanmada sorunları olacaktır. Bu sorunları çözmeden de rekabet artışı ve üstünlüğünün sağlanması da çok olası olmayacaktır.
Lojistik işletmelerdeki süreçlere baktığımızda temelde; iş ile iş, iş ile insan ve insan ile insan arasında ilişkileri organize eden bir teknolojik eko sistem görülmektedir. Günümüzün insanı, kendini gerçekleştirmek isteyen insandır.Rekabet üstünlüğü sağlamanın yolu, bu yaratıcı, teknoloji destekli ve kendini gerçekleştirmek isteyen insanın gelişim ve değişime yönelik motive edilmesinden ve etkili bir şekilde yönlendirilmesinden geçmektedir. Lojistik işletmelerin gelişimi ve başarısında en belirleyici rol insan gücünün bilgi ve teknoloji ile bütünleştirilmesi olacaktır.