Müşteri memnuniyeti bizim en önemli önceliğimiz
Arap ülkelerinden gelen yatırım miktarı artıyor. Emlak satışlarına yansıyan bu durum konut üretimi yapan firmalarımızı yakından ilgilendiriyor. Özellikle Yalova bölgesin de yatırımların artması bu bölgedeki konut üretimini de artırıyor. Bu çerçevede yakalanılan ivmeyi doğru değerlendiren firmalarımız içerisinde yer alan Beyttürk Yatırım AŞ, Yalova ve çevresinde gerçekleştirdiği projelerle adından söz ettiriyor.
Yaptıkları yatırımlar ve yabancı yatırımcıların projelerine ilgisi ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Beyttürk Yatırım AŞ Başkan Vekili Muhammet Uğurcan Barman, sorularımızı yanıtladı.
Son dönem ekonomik gidişatın firmanıza etkileri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Bizim gibi yurt dışı ilişkili çalışan firmalarda açıkçası çok olumsuz bir hava seyretmiyor. Bugün baktığımızda birçok inşaat firması yurt dışı bağlantılı ya da yurt dışına açılma planları içerisinde. Sektörümüzde önde gelen büyük firmalar bile şuan içinde bulunduğumuz seçim atmosferi ve hükümetin kurulamamasının yerli yatırımcı açısından tatsızlık yarattığının bilincindeler. Bu sebeple yurt dışı yatırımları hız kazanmış durumda.
Anlattıklarınızdan yola çıkarsak bu firmaların hangi ülkelere yöneleceği de büyük bir sorun. Rusya, Libya, Cezayir gibi ülkelerde iç karışıklık mevcut. Bu doğrultuda tercih olarak sadece Körfez ülkeleri kalıyor. Bu bölgelerde de belli bir bilgi birikimi olmayan, tecrübesiz yatırımcıların olması çok kötü sonuçlar doğurabilir mi?
Beylikdüzü veya Ispartakule’de proje geliştiren inşaat şirketlerinin basına yansıyan o olumsuz havası kötü bir imaj yaratıyor. Günümüzde birçok sıkıntı ile karşılaşmış, iflasını vermiş, bir inşaat şirketi Kuveyt’te pazarlamasını yapıp, satış gerçekleştiriyor. Ama ortada proje yok. Bu ve benzeri olumsuzluklar bizleri etkiliyor.
Bu konunun düzenlenmesi için GYODER çeşitli çalışmalar yapıyor. Maketten satışların yapılmaması için uğraş veriliyor. Ancak ülkemizde bu uygulamayı kaldırabilecek ekonomik güç var mı sizce?
Kendi şirketimiz adına Beyttürk İnşaat olarak satıştan gelecek olan para ile inşaatı döndürürüz gibi bir algıya hiçbir zaman kapılmayız. Zaten bu algı ile hareket ederseniz, ülkemizde yarın ne olacağı belli olmadığı için ciddi sorunlar ile karşılaşabilirsiniz. Biz kendi kapasitemiz doğrultusunda projelerimizi gerçekleştiriyoruz ve bunun altına imzamızı atıyoruz. Ama sadece Arap ülkelerine de bel bağlamak oradan gelecek satışa göre hareket etmek de doğru bir algı değil.
Arap ülkelerinden yoğun bir talep var. Siz Yalova bölgesinde ağırlıklı olarak çalışmalarınızı gerçekleştiriyorsunuz. Yalova’da termal otellerin müşterilerinin büyük bir çoğunluğunu Araplar oluşturuyor. Oteller de bu durumun bilincinde olduğu için Arap müşterilere yönelik çeşitli uygulamalar hazırlıyorlar. Hatta Araplar ülkemizin çeşitli illerinde arsa almak ve yatırım yapmak istiyorlar. Yer sahipleri de fiyatların yükselmesi sebebiyle yabancılara daha rahat satış yapabilecekleri için onları tercih ediyor.
Çok doğru. Ancak Yalova’dan örnek vermek gerekirse çok yüksek fiyatlı konutlar yerli müşterilerimiz tarafından satın alınıyor. Yabancı müşteriye satış yapma konusunun konut üreticilerinin tercihi olduğunu düşünüyorum. Bugün yerli pazarda geliştirmiş olduğunuz bir projenin reklam çalışmalarını yapmak için çok büyük bütçeler ayırırken, yurt dışında yapacağınız reklam çalışmaları için hiçbir bütçe ayırmadan oradaki emlak pazarlama şirketleri ile bu konutların satışını gerçekleştirebiliyorsunuz. Ama Türkiye’de aynı strateji ile yerli müşterilere konut satmanız söz konusu değil. Bu sebeple firmalar yabancı alıcıya yöneliyorlar.
Aynı konu geçtiğimiz günlerde Esenyurt bölgesi için ifade edildi. Esenyurt bölgesinde konut fiyatları 250 bin lira iken 450 bin liraya kadar yükseldiği ve Esenyurt bölgesinde insanların artık ev sahibi olamadıkları belirtildi. Yabancı yatırımcıya satış yaparken yerel deki fiyatlar yükseldiği zaman bir süre sonra aynı rekabeti sağlayamaz duruma geliyorsunuz. Burada bir denge olması gerekmiyor mu?
Bu durumu ben biraz fırsatçılık olarak görüyorum. Şunu çok iyi biliyoruz ki bazı inşaat firmaları Körfez ülkesi yatırımcıya farklı fiyat yerel yatırımcıya farklı fiyat belirtiyorlar. Ama bu durum sürdürülebilir bir durum değil. Siz kaliteli iş üretip dürüst bir pazarlama stratejisi belirlediyseniz büyük yatırımcılar ile çok rahat hareket edebiliyorsunuz. Müşteri memnuniyeti bizim en önemli önceliğimiz. Çünkü müşterilerimizin memnun olmasının bize en iyi referans olduğunu düşünüyoruz. Mevcutta 5 projemiz var 2 tanesinde yaşam başlamış durumda. Bursa Orhangazi’de bir projemiz başlayacak ve şu ana kadar 1000’in üzerinde ön talep almış durumdayız. Bu taleplerin hepsi müşteri memnuniyetinin bir sonucudur.
Yalova ve Bursa bölgeleri inşaat açısından zor olan bölgelerimizdendir. Bölgenin büyük bir alanı orman ile kaplı daha önce yol projesi için halktan çok büyük tepkiler geldi. Siz bu anlamda bu bölgelerde proje geliştirme açısından zorluk yaşıyor musunuz?
Daha önce Yalova’da gerçekleştirmiş olduğumuz projemizde 350 hissedardan ayrı ayrı arsa toparladık. Yani 350 tane hisseli mal sahibi vardı. Özellikle Yalova’da deprem bölgesi olması sebebiyle büyük proje geliştirme alanları oldukça kısıtlı ve imar katları en fazla 3,5-4 kat olarak belirlenmiş. Hal böyle olunca bu bölgelerde 500-1000 dairelik konut projesi gerçekleştirmemiz pek olası değil. Yaşadığımız bu problemlerin yanı sıra Yalova Körfez ülkelerinde marka olmuş bir il. Termal su bulunması sebebiyle çok sayıda yabancı yatırımcının göz bebeği diyebilirim.
Sizin gibi birçok firma Yalova’da konut projesi yapıyor ve deprem bölgesi olması sebebiyle dengelerin bozulması, depreme uygun olmayan yapıların gelmesi durumunda birçok kişi zarar görecektir. Bir yandan bu dengeyi stabil tutabilmek pek kolay değil.
Aslında bugün bakıldığında Uzakdoğu deprem bölgesi ama gerekli tedbirlerin alınması, yapılan inşaatların deprem yönetmeliğine uygun yapılması durumunda hiçbir sıkıntı yaşanmamakta. Bu durum Yalova için de geçerli. Günümüzde 3,5 – 4 kata izin veriliyor ancak önümüzdeki süreçlerde deprem yönetmeliğine uygun olması şartıyla 10 katlık imar izni verildiği takdirde herhangi bir sıkıntı yaşanmayacaktır.
Arap ülkelerinde Türk imajı geçtiğimiz yıllara oranla bakıldığında düştüğü söyleniyor. Siz Arap ülkelerinin nabzını tutar bir pozisyondasınız. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
Ben bu görüşe kısmen katılıyorum. Günümüzde Arap ülkelerinde yöneticilerin Türk Hükümeti ile ters düşer bir pozisyonda bulunursa halk Türkiye’ye daha yakınlaşıyor. Yani hükümet ilişkilerinde ters düşülmesi halkın Türklere karşı beslediği sevgiye bir zarar vermiyor. Geçtiğimiz günlerde Abu Dabi Türkiye’ye yatırım yapmayın ya da Türkiye’deki yatırım yapacağınız zaman büyükelçiliklere başvuruda bulunun gibi haberler gündeme gelmişti. Bugün baktığınızda böyle bir açıklama yapılmasına karşılık biz Abu Dabi ile yatırım ilişkilerimiz iyi bir şekilde devam etmekte. Yani günümüzde belirttiğiniz gibi bir algı hissedilmiyor ama önümüzdeki süreç ne gösterir onu tahmin edemiyorum.
Bazı kesimler Araplardan gelen yatırımlardan memnuniyetsizlik duyuyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Geçenlerde bir Arap misafir ile oturup sohbet ettik. Türk insanının Arapları sevmediğine dair algısının oluştuğunu belirtti. Yani Restorantta ve ya AVM’lerde ki davranışlarından bunu hissettiklerini söyledi. Aslına bakarsanız Arapların Türkiye’de 1 hafta 2 kişilik tatil yapması lüks otelde kalması, şehir turları, araba kiralaması da dahil olmak üzere ortalama 35 bin dolar. Yani bir Avrupalı ile kıyasladığımızda 10 katı kadar ülkemize döviz getirisi sağlayan insanlara karşı bazı kesimler tarafından çok ciddi karalama kampanyası yapılıyor. Bunun siyasi bir strateji olduğunu yineliyorum. Çünkü bu durumun farkına varan özellikle Avrupa ülkeleri bu durumun önüne geçmek istiyor. Geçtiğimiz ramazan ayında İngiltere’nin önde gelen kanallarından bir tanesi gelin orucunuzu İngiltere’de tutun ramazanı burada yaşayın ve yatırımlarınızı buraya yapın gibi yayınlar yaptı.
Türkiye ile ilgili güvensiz bir hava yaratılmak isteniyor. Hem Arapların sevilmediğini hem de güvensiz bir ortam olduğu empoze edilip yatırımların Türkiye’den çekilmesini sağlamaya çalışıyorlar.
Bu algının giderilebilmesi için tersine bir çözüm üretilebilir mi?
Bugün baktığınızda aslında Türkiye’ye yapılan yatırımlar Avrupa ülkelerine yapılan yatırımlara kıyaslandığında çok yetersiz kalıyor. Bugün birçok Arap fonu İngiltere, Amerika, gibi ülkelerde yatırımlarını gerçekleştiriyor. Biz Türkiye olarak daha iyi bir ekonomi ve iç dinamiklerle bu durumun kalitesini arttırabiliriz. İyi bir ekonomiyi de ancak iyi bir eğitim ile sağlayabiliriz. Örnek vermek gerekirse taksi şoförlerimiz hala yabancı dil bilmiyor ve bir Arap taksiye bindiğinde onu hangi uzun yoldan götürebilirimin hesapları yapılıyor. Bizim kardeş olduğumuzu, aynı dinden geldiğimizi insanlara empoze etmemiz gerekiyor.
Aynı zamanda DEİK Bahreyn yürütme kurulu üyesisiniz. DEİK olarak bu konuda çalışmalar gerçekleştiriyor musunuz?
Bizim iş konseyimizde eğitim ile ilgili çalışmalarımız bulunuyor. Körfez ülkelerinden Türkiye’ye eğitim için gelen öğrenci sayısı yaklaşık 2000-3000 civarında. Daha kaliteli insanların Türkiye’ye yerleşmesini ailelerinde Türkiye’yi tercih etmesi için bu öğrencilerin sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Bunun haricinde sağlık turizmi üzerinde çeşitli çalışmalarımız var. Sadece inşaat değil sanayi alanında da çok başarılı isimlerin çıkmasını hedefliyoruz.