Örnek Teşkil Eden İsmep Projesi Ülke Geneline Yayılabilir!
Bir değerlendirme yaparken bardağın hem dolu hem de boş tarafını aktararak bir değerlendirme yaptığınızda daha gerçekçi bir değerlendirme yapılabileceğini söyleyen Kazım Gökhan Elgin, “Aksi taktirde değerlendirmeleriniz sonrası ortaya çıkacak zemin, sizi doğru bir yolculuğa hazırlamaz. Biz yaptıklarımızdan yola çıkarak İstanbul’da deprem konusunda hiçbir şey yapılmadı değerlendirmelerine katılmıyoruz. Bundan sonra İstanbul için özel binaların nasıl dönüştürüleceği konusunun konuşulması daha doğrudur.”
Depremin tüm hatalarımızı yüzümüze vurduğu bir dönemden geçiyoruz. Yaşanan süreç ise önceliklerimizi değiştirmezsek, daha büyük bedeller ödeyebileceğimizin sinyallerini veriyor. Dönemi daha iyi analiz etmek ve on yedi yıldır İstanbul’u depreme hazırlayan İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi’nin (İPKB) yaptığı çalışmaları gündeme getirmek için İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin’e sorularımızı yönelttik.
Deprem gerçeği ile yüzleştiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Bu konuda İstanbul’u depreme hazırlayan birimin başındaki kişi olarak neler söylemek istersiniz?
On bir ilimizi etkileyen depremler yaşadık. Acı bir bilanço ile karşı karşıya kaldık. Hayatını kaybetmiş insanlarımız var. Depremden zarar görmüş yaralılarımız var. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.
Deprem bir doğa olayı, çöl, okyanus gibi insan olmadığı yerlerde gerçekleştiği zaman tehlike olarak nitelendirilirken, insanların yaşadığı yerlerde gerçekleşiyorsa deprem artık sizin riskiniz haline geliyor. Bu riskleri azaltarak, en aza indirgeyerek yarına daha umutla bakabiliriz. Özetle deprem riskleri azaltılabilir, insanların bu gerçeğe sarılması elzemdir.
On bir ilde on üç milyon insanımızı etkileyen bu deprem, yaşanan kayıpların dışında, göç kavramıyla da karşı karşıya kalmamıza neden oldu. İnsanlar yaşam alanlarını kaybettiği için ağır bir süreç ile karşı karşıyalar. Bu çerçevede yaraların sarılacağından şüphemiz yok. Başlanılan konut yapım süreci insanlarımızı daha güvenli konutlara kavuşturacaktır. Ancak tüm bu ağır tablo, deprem olmadan önlemlerimizi almamız gerektiği gerçeğini daha iyi anlamımızı sağladı.
İstanbul özelinde deprem risklerini azaltmak için yıllardır çalışmalarına devam ediyorsunuz. Son cümlenizden yola çıkarak risklerin azaltılmasının önemi ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?
Bu çerçevede öz ve anlaşılır bir cümle ile deprem risklerinin azaltılması önemini ortaya koyabiliriz. Eğer risklerimizi azaltmazsak bugün yaşadığımız tablo ile karşılaşmaya devam ederiz.
İSMEP Projesi çerçevesinde yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir miyiz?
2006 yılından bu yana İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) olarak İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi’ni (İSMEP) yürütüyoruz. Bu çerçeve de AFAD, UMKE gibi acil durum müdahale kurumlarının kapasitelerini artırmak için çalışmalar yapıyoruz. İstanbul genelinde AFAD’a Hasdal ve Akfırat’ta iki tane Afet Koordinasyon Merkezi kurduk. Bu yapılar birbirini yedekler mahiyette her birinde 500’er kişinin çalışacağı koordinasyon merkezleri oldu. Tuzla’da Kızılay’a dokuz bin metrekaresi kapalı on bin metrekaresi açık olmak üzere bir depolama alanı kurduk. Bunun yanında halkın deprem konusunda bilinçlendirilmesi ile ilgili eğitimlerimiz oldu ve bu eğitimlere devam ediyoruz. Gönüllü eğitimleri de çok önemliydi. Bu çerçevede İstanbul ölçeğinde AFAD ile birlikte yedi bin 500 kişilik bir gönüllü eğitim programını hayata geçirdik. Bu depremde de İstanbul’dan giden gönüllülerimizin çok faydalı çalışmalar yaptığı bilgisini aldık. Bir nebze de katkımız olduğu için bu durumdan memnun olduk. Yeşilköy’de inşa ettiğimiz binada gönüllü eğitim çalışmaları devam ediyor.
Deprem’de arama kurtarma çalışmalarının yetersizliği ile ilgili değerlendirmeler çokça yapıldı. Sizin bu konuda ki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Depremin on bir ili etkilemesi, zarar gören bina sayısının çokluğu arama kurtarma çalışmalarını etkileyen faktörlerdi. Yıkımın büyüklüğü nedeniyle dünyadaki tüm arama kurtarma ekipleri gelse dahi yeterli olmayacaktı. Buradan alınması gereken ders yıkılmayacak binalar yapılması olmalıdır. Artık bu ve benzeri tartışmaların bitmesi lazım. Bizim yaşam alanlarımızın depreme karşı yeterli olup olmadığı etüt edilmeli ve bu çerçevede binalarımızı ya güçlendirmeli ya da yeniden yapmalıyız.
İSMEP Projesi çerçevesinde okul, hastane, yurt, sosyal hizmet ve idari binaların dönüşümünün büyük ölçüde tamamlandığını biliyoruz. Konu ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Dönüşüm projeleri bugünden yarına hemen yapılabilecek çalışmalar değildir. Bu çalışmalar yapılırken ilde yaşamın devam ettirilmesi gerektiğinin göz önünde bulundurulması gerekir. Yani okulları tamamen boşaltıp hemen yapamazsınız, hastaneleri boşaltıp hemen yapamazsınız. Belli bir plan çerçevesinde risk değerlendirmelerine göre, yoğunluğuna göre önceliklendirmeler yapıp hayatın olağan akışını yok etmeden çalışmaların devam ettirilmesi gerekmektedir. Biz bu çerçevede yaptığımız planlamalarla çalışmalarımızı yapıyoruz. 2006 yılında başladığımız çalışmalar çerçevesinde yurtlarımızın tamamını dönüştürdük, okullarımızın %91’ini dönüştürdük. Bu çerçevede 769 okulda 932 binada güçlendirme yaparken, 367 okulu da yıkarak 404 bina inşa ettik. Toplamda 1336 bina depreme hazır hale getirildi. Bu 1.7 Milyon öğrenci ve öretmeni ilgilendiren bir program oldu. Şu an itibari ile öğretmen ve öğrencilerimiz güvenli bir şekilde eğitimlerine devam ediyorlar. Geriye 128 okulumuz kaldı. Bu geriye kalan miktarı da Sayın Valimizin liderliğinde iki yıl içerisinde dönüştürmeyi planlıyoruz. Bu çalışma sonunda okullarımızın tamamını dönüştürmüş olacağız.
Hastanelere ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Bu çerçevede önemli projelere imza attınız.
Projemiz bünyesinde 115 hastane, poliklinik ve sağlık ocağı binasını depreme karşı dayanıklı hale getirdik. Yaklaşık 1 milyon metrekarelik kapalı alana sahip, İstanbul’un en önemli 3 hastanesini ise yıkıp yeniden yaptık. Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi deprem anında bile kesintisiz hizmet verebilmesi için her yapıya özel tasarlanan sismik izolatör sistemini kullandık Bunun yanında Marmara Üniversitesi Asaf Ataseven Hastanesi’ni de deprem izolatörleri ile güçlendirdik. Deprem riskini azaltmak için hayata geçirilen bu hastaneler deprem izolatörlerinin kullanıldığı hastaneler oldu. Deprem izolatörleri bugün çok konuşulsa da biz 2011 yılından sonra projelerimizde kullanarak deprem riskini azaltan binalar inşa ettik. Bu konuda İPKB’nin öncü bir kuruluş olduğunu söyleyebiliriz. Dört hastanemizde üç bin 500 yatak kapasitesi ile vatandaşlarımıza hizmet vermeye devam etmektedir. Ayrıca bu hastaneler çevreci teknolojik, yenilikçi hastanelerdir. Bu çerçevede bu hastaneler dünyada sıralamaya girecek hastanelerdir. Bu haliyle riski fırsata da çevirdiğimizi söyleyebiliriz.
Aktardıklarınızdan yola çıkarak deprem konusunda İstanbul’da hiçbir şey yapılmadığı söylemlerine cevap verdiğinizi söyleyebilir miyiz?
Bir değerlendirme yaparken bardağın hem dolu hem de boş tarafını aktararak bir değerlendirme yaptığınızda daha gerçekçi bir değerlendirme yapılabileceğini söyleyebilirim. Aksi taktirde değerlendirmeleriniz sonrası ortaya çıkacak zemin, sizi doğru bir yolculuğa hazırlamaz. Biz yaptıklarımızdan yola çıkarak İstanbul’da deprem konusunda hiçbir şey yapılmadı değerlendirmelerine katılmıyoruz. Bundan sonra İstanbul için özel binaların nasıl dönüştürüleceği konusunun konuşulması daha doğrudur. Bu noktada da halkın devlete yardımcı olması gerekiyor. Rant kaygısından vazgeçmek lazım. Evim daha küçük olsun ama depreme dayanıklı olsun demek lazım. Kentsel dönüşüm çok önemli ve biz İPKB olarak bu konudaki bilgi ve birikimimiz ile bize verilecek görevlere hazırız.
İSMEP modelinin diğer şehirlerde de olması gerektiği ile ilgili değerlendirmeler vardı bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Başarılı bir modelin örnek teşkil etmesi doğaldır.Bu konuda ilgili kuruluşların değerlendirmeleri mevcut, bizce de aklın yolu birdir. Deprem riski olan illerimizde rahatlıkla uygulanabilir. Yerel dinamiklerle birlikte, yerel ihtiyaçlar gözetilerek oluşturulacak bütçelerle diğer illerde yaygınlaştırılmalıdır.
Deprem ile ilgili maliyetler oldukça yüksek, konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz? Sadece deprem bölgesinde seksen milyar dolar bir maliyetten bahsediliyor. Bu rakamların netleştirilmesi için zamana ihtiyacımız var. Depremin verdiği zararlar netleştikçe maliyette daha net ortaya çıkar. Buradan yola çıkarak tüm ülke için ciddi bir planlamaya ihtiyacımız var. Halkın katılımını da sağlayarak deprem risklerini azaltmalıyız. MART2023