Petrol Kanunu Günün İhtiyaçlarına Göre Yeniden Revize Edilmeli

Akaryakıt dağıtım sektörünün duayen isimleri arasında yer alan Ertuğrul Tuncer, bugün Aytemiz Akaryakıt Dağıtım A.Ş’nin başarısı için ilk günkü heyecanıyla çalışmaya devam ediyor.

Akaryakıt sektörüne adımını 1967 yılında atan Ertuğrul Tuncer, sırası ile Mobil Oil, BP, ve Petrol Ofisi’nde yönetim kademelerinde çalıştı ve sektörün sağlıklı büyümesi için çeşitli projelere imza attı. Yarım asrı bulan tecrübesi neticesinde ortaya çıkan bilgi birikimini bizimle paylaşan Aytemiz Akaryakıt Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Tuncer, sorularımızı yanıtladı.

Robert Kolej mezunusunuz ve biz ekonomik hareketliliği takip ederken, ekonominin gelişimi için emek veren birçok Robert Kolej mezunu ile karşılaşıyoruz. Sizden okulunuz ile ilgili bir değerlendirme yapmanızı istesek okuyucularımıza neler aktarmak istersiniz?

Bugün okul arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde şunu net olarak ifade edebiliyoruz. Okulumuza çok şey borçluyuz. Bugün geldiğimiz noktalarda okulumuzun çok büyük katkıları oldu. Dolayısıyla bugün bile mezun olduğumuz okulumuza yardım etmeye devam ediyor vebaşarılı öğrenciler yetiştirmesini istiyoruz. Böylelikle de okulumuza olan borcumuzu da ödeyelim istiyoruz.

Benim okul hayatımdan sonra yaptığım en doğru şey, çok uluslu bir firmada işe başlamam oldu. 1959 yılında Robert Kolej’de yeni açılan İş idaresi ve İktisat Bölümü’nün ilk mezunlarından biri olarak 1964 yılında mezun oldum. O tarihe kadar Türkiye’de mühendislik bölümü mezunlarının teknik adam olduklarına ve yönetici olarak çalışabileceklerine dair yerleşmiş bir inanç vardı. Fakat Robert Kolej’de İş idaresi ve İktisat Bölümü açıldıktan sonra bu inanç giderek kırıldı. Biz Robert Kolej’de son yılımıza doğru arkadaşlarımızla konuşurken Türkiye’de hangi işi yapacağız, bankacılık mı yapacağız diye birbirimize soruyorduk. Fakat bugün baktığınızda mezun olan arkadaşlarımızın iş hayatında başarılı bireyler olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Mezuniyetinizden sonra yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

Mezun olduktan sonra Almanya’ya gittim. Orada yüksek eğitime devam ettim. Daha sonrasında Türkiye’ye döndüm ve Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nda askerlik yaptım.  1967 yılında Mobil Oil Türk A.Ş’de göreve başladım. Mobil Oil akaryakıt sektörü için gerçek bir okuldu. Türkiye’ye akaryakıt sektörünü öğreten de Mobil Oil’dir. 1994 yılına kadar Mobil Oil’de çeşitli kademelerde görev yaptım. 1994 yılında ise Mobil Oil’in ilk Türk Genel Müdürü oldum. Bu arada da sektörün en önemli kuruluşu olan PETDER’i(Petrol Sanayi Derneği) kurduk ve iki dönem başkanlık yaptım. 1996 yılında Mobil Oil ve BP, Avrupa’da birleşme kararı alarak Türkiye’deki faaliyetlerine BP çatısı altında devam etmeye karar verdiler. Böylelikle benim için BP dönemi başlamış oldu.2000 yılında ise Sayın Aydın Doğan ve Ersin Özince bana Petrol Ofisi’nin yönetimine geçmem için teklifte bulundular. Tam emeklilik haklarımı kazandığım dönemde, Sayın Doğan’ın teklifini kabul ederek, Petrol Ofisi’nde akaryakıt sektörüne devam etme kararı aldım.Petrol Ofisi’ne geçtiğimde gördüğüm tablo içler acısıydı.Üç bin 500 tane çalışanı, sorunlu istasyonları ve oldukça hantal bir yapısı vardı. Pazar payı da yüzde 35 seviyelerinden yüzde 22 seviyelerine düşmüştü. Orada çok ciddi bir mücadele bizi bekliyordu. Çalışmalarımıza tüm bu faktörleri göz önünde bulundurarak başladık ve o yıllarda yaptığımız çalışmalar neticesinde birçok ödül aldık.O dönemde Shell en büyük pazar payına sahip şirket olarak sadece 300 çalışan ile yönetiliyordu ancak, Petrol Ofisi yüzde 22’lik pazar payına karşılık üç bin 500 kişiyi bünyesinde barındırıyordu. Şirketin bu hali ile para kazanmasına imkan yoktu. Bu nedenle 4 ayda üç bin 500 çalışan sayısını 950 kişiye düşürerek çalışmalarımıza devam ettik. Neticesinde çok çalışırken fazla vergi veren firma olduk ve Petrol Ofisi’nin pazar payını %28’e çıkarmayı başardık. 2005 yılında da ben Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü’nü bırakmak istediğimi belirttim ve istifa ettim. Bunun üzerine hissedarlar Yönetim Kurulu’nda kalmamı istediler, bende Yönetim Kurulu Üyesi olarak kalmayı kabul ettim. O sırada Petrol Ofisi’nde hisse değişimleri oldu. İş Bankası ortaklıktan ayrıldı. OMV, İş Bankası’nın hisselerini satın aldı. 2006 yılında da Yönetim Kurulu üyeliğini de bırakarak kendime bir enerji danışmanlık firması kurdum. 4 yıl boyunca danışman olarak hizmet verdikten sonra 2010 yılında Sayın Aydın Doğan’ın teklifi ile Doğan Holding Yönetim Kurulu’nda bağımsız üyelik görevini üstlendim. 2015 yılında Doğan Grubu’nun sektöre yeniden dönüş yapması neticesindeAytemiz Akaryakıt ile kurulan ortaklığın ardından holdingin bağımsız yönetim kurulu üyeliğinden ayrılarak Doğan Holding’i temsilen Aytemiz Akaryakıt’ta Yönetim Kurulu Üyesi oldum.

Doğan Holding ile Aytemiz ortaklığına gelince birleşme sonrasında istediğiniz hedeflere ulaşabildiniz mi?

Doğan Holding ile Aytemiz ortaklığı iyi bir sinerji yakaladı. Son güncel verilere göre akaryakıt sektöründeki payı yüzde3,9 seviyelerine yükseldi, LPG’de de %4.3 seviyelerine çıktı. Aytemiz Akaryakıt bu ortaklıktan önce bir aile şirketiydi. Aytemiz ailesi bu alanda gerçekten başarılı bir ailedir. Daha öncesinde de Akpet şirketini Lukoil firmasına satmışlardı. İşin sonunda iki ortak da bugün karlı çıkmış oldu. Sayın Aydın Doğan, Aytemiz ile ortaklık yapma fikrini söylediğinde ben kendilerine “Aytemiz Akaryakıt küçük bir firmadır, pazar payı yüzde  2 seviyelerindedir. Eğer siz 3-4 yılda pazar payını asgari yüzde 5 olarak hedeflemeyecekseniz hiç bu işe girmeyin” dedim. Bugün geldiğimiz noktada Yönetim Kurulu’nda oluşturduğumuz hedef yüzde 6 seviyelerine çıkmak oldu. Bayi transferi konusunda Rekabet Kurumu’nun aldığı bir kararla artık eskisi gibi uzun süreli intifa tesisi kalktı ve sözleşmeler 5 yıl süreli yapılmaya başlandı. 2015 yılında da Aytemiz olarak çok sayıda bayilik oluşturduk. Sektörde en hızlı büyüyen firma olduk. Şu anda da 2020 yılını beklemekteyiz. Tabii akaryakıt sektöründe bazı önemli kriterler vardır. Örneğin istasyon ağınızın verimliliği çok önemlidir. Bugün bizim tüm Türkiye’de 500’ün üzerinde istasyonumuz var.

Sektörde istenilen karlılık var mı?

Sektörde karlılık konusunda bayiler de, şirketler de herkes şikayet ediyor. Karlarda enflasyon ayarlaması maalesef yapılmıyor. Asgari ücret her yıl artıyor, bayilerdeki su giderleri, elektrik giderleri her geçen yıl artıyor. Ama firmaların kar oranları yerinde sayıyor. Kontratların da 5 yılla sınırlı tutulması da şirketler arasındaki rekabeti arttırdığı için şirketlerin maliyetleri devamlı yükselmektedir. Şirketlerin uyguladıkları rekabet farklılıkları da var. Örneğin taşıtlarda taşıt tanıma sistemi oluşturuluyor. Kurumsal firmalarla anlaşmalar yapılıyor ve firmalara deniliyor ki; benim bayimden ürünü al %5 indirim kazanmış ol. Bunu yaptığınız zaman, bu komisyonun bir kısmı bayiden bir kısmı ise şirketten gitmiş oluyor. Dolayısıyla bu rekabetten ne şirketler ne de bayiler memnun kalmıyor ancak bu sistemden de vazgeçemiyorsunuz. Bir de şirketler bayi kontratlarını yenilerken bayileri ellerinde tutmak için daha fazla ödün vermeye başladılar. Eskiden bayiler ile yapılan anlaşmalarda karı %50-50 seviyelerinde paylaşılırken, bugün bu oranlar %70 bayi %30 firma şekline kadar değişti.  Bu durum da sağlıklı bir durum değildir. 90 dağıtıcı firma var ise bunun 7-8 tanesi kar edebilir seviyedeyse geriye kalanların ayakta kalması oldukça zordur.

Sektörde karlılık düşük olmasına rağmen Petrol Ofisi tekrar el değiştirdi, TP Petrol özelleşti ve sektörde hareketlilik devam ediyor. Sektöre yeni girenler bu yaşanılanları görmüyor mu?

Petrol Ofisi’ni satın alan Hollandalı firma kendi ürünlerini temin eden bir trading  firmasıdır. Bu ürünleri temin ederken de Tüpraş fiyatlarının altında temin edebileceği varsayılabilir. Eskiden kanunen Türkiye’deki satışının belli bir miktarını Tüpraş’tan alıp, geriye kalan kısmını istediğiniz yerden alabiliyordunuz. Şu anda ise istediğiniz yerden ürün getirebiliyorsunuz. Dolayısıyla Hollandalı firmaya cazip gelen şey Türkiye’deki Petrol Ofisi’nin depolama kapasitesidir. Çünkü Petrol Ofisi’nin 1 milyon ton depolama kapasitesi vardır. Yurt dışından ürün getirdiğiniz zaman sizin en büyük ihtiyacınız depolardır. Buralarda depolayıp ürünü prim yaptığı zamanda piyasaya sokacaklardır. Petrol Ofisi’nin lojistik tesisleri de bu amaçla kullanılacaktır. Yapılan anlaşmaya baktığınızda Petrol Ofisi o fiyatlara satılarak karlı olunacak bir şirket değildir. Fakat entegre bir şekilde baktığınızda karlı hale getirilebilir. Sonuçta yatırım yapıyorlarsa bunların hepsi hesaplanmıştır. Ben sektörde ne yaptığı belli olmayan bir firma ile rekabet etmektense, karlılığı ön planda tutan bir firma ile rekabet etmeyi tercih ederim. Çünkü diğeri sektöre sürekli zarar veriyor. Türkiye Petrolleri ile ilgili de İsfendiyar Zülfikari’ye hayırlı olsun. Türkiye Petrolleri bilindiği gibi bir kamu kuruluşuydu ve ağırlıklı olarak kamuya satış yapıyordu. Bu nedenle gerçek satışları ne seviyededir bilemiyorum. Ama satın alma kararı alındıysa gerekli hesaplamalar yapılmıştır.

Sektörün gelişimi açısından siz geleceği nasıl görüyorsunuz?

Türkiye genelinde ilk çeyrekte geçen yıla oranla satışlara bakmak gerekiyor.  Benzin satışları geçen yılın ilk üç ayına göre bu yıl aynı dönemde %2,11 motorin ise %5,47 büyümüş. Otogazda da %4,51’li bir büyüme söz konusu. Ülkemizde araç sayıları her yıl artmasına rağmen, sektörde talep aynı oranda artmıyor. Bunda motor teknolojilerinin gelişmesi nedeniyle daha az yakıt tüketimi etkili oluyor. Eski model araçlar, 100 kilometrede 12-13 litre benzin yakarlardı, şimdiki araçlar 5-6 litre benzin yakıyor. Dizel araçların sayısı her geçen gün artıyor. Bugün elektrikli araç sayısı da dünyada artmaya başladı. Eğer firmalar pil sorununu da çözerler ise gelecekte daha fazla elektrikli araç görmeye başlayacağız. Şirketlerin kendilerini bu sürece şimdiden hazırlaması gerekmektedir.

2017 yılını Aytemiz Akaryakıt olarak değerlendirir misiniz? Aytemiz pazar payı olarak %4 seviyesinin üstüne çıkmayı hedefliyoruz. Doğan Holding ile ortaklığın kurulduğu zaman 300 istasyonumuz vardı, 2017 yılını büyük bir olasılıkla yaklaşık 550 istasyon civarında kapatacağız.  Dolayısıyla Aytemiz’in başarısını devam ettirerek, 2017 yılının Aytemiz açısından yine başarılı bir yıl olacağını söyleyebiliriz.