Robert Koleji’nin hayatıma katmış olduğu değerlere karşılık bir nebze de olsa dönüt verebiliyorsam ne mutlu bana
1967 yılında Robert Koleji’nden mezun olan Rotel İç ve Dış Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Rint Akyüz ilerleyen dönemlerde dış ticaret alanında önemli başarılara imza atar. Bu başarıda Robert Koleji’nde almış olduğu eğitime bağlayan Rint Akyüz, kolejden bahsederken ‘biz’ diye ifade etmesi dikkatlerden kaçmazken söze, “ Robert Koleji’nde eğitim görmemiş olsaydım çok farklı şekilde ilerlerdim” diye başlıyor ve kolejin kendisine katkılarını bir bir sıralıyor…
Robert Koleji’nin size katkıları ile ilgili neler ifade etmek istersiniz?
Kolej bizlere değişik dünya görüşü aşıladı. Benim bu görüşü, farklı eğim kurumlarından alabilme imkanım yoktu. Kolejin en önemli özelliklerinden bir tanesi bizdeki klasik eğitim tarzının aksine bireyi ön plana çıkarır. Çünkü bizler klasik eğitim sistemimizde sistemle uyumlu insanlar olmak üzere yetiştiriliyoruz. Yani hoca müsaade ederse soru sorarsın, yaz derse yazarsın. Robert Koleji’nde birisi soru sormaya devam ettiği sürece hocamız dersi bitirmezdi. Onun kafasındaki soru işaretlerini ortadan kaldırıncaya kadar uğraşırdı.
Aktardıklarınızı kolejin ‘tek bir düşünce değil, farklı düşüncelerinde olabileceğini kabul edip bu yönde eğitime yol vermek’ olarak özetleyebilir miyiz?
Evet bilhassa farklı düşüncelerin oluşması için teşvik edildik. Herkesi doğru ya da yanlış düşüncenin oluşabilmesi için teşvik ettiler. Soru sormanın kutsal olduğunu anlattılar. Cevap alamazsak bile durmamamızı, cevap alana kadar mücadele etmemiz gerektiğini öğrettiler. Ayrıca en kötü ahlaksızlığın yalan söylemek olduğunu aşıladılar. Her şeyi affederlerdi ancak yalanı affetmezlerdi.
Bu oldukça dikkat çekici bir durum, çoğumuza göre yalan söylemek en büyük suç veya en büyük günah olarak kabul edilmez.
İnsanların beyanlarını kabul ettiler diyebilirim. Bir soru sorduklarında verdiğimiz cevabı Biz hep şunu hissettik. Bir soru sorduklarında verdiğimiz cevabı doğru kabul edip, ciddiye aldılar. Bu sebeple Robert Koleji’nden mezun olanlar sorulan sorulara doğru cevaplar vermeyi öğrendi. Bu Anglo-Sakson medeniyetinin yapısıdır. Şöyle bir örnek verebilirim okul başladığında bir öğretmenimiz bize sınav yapacağını ve buradan alacağımız notun sene sonunda %50 etkili olacağını söyledi. Daha ders işlememiştik ve sınavda ne yazacağımızı bilemedik. Öğretmenimiz bizden söz aldı ben çıkıyorum kopya çekmeyin ne biliyorsanız onu yazın dedi ve sınıftan çıktı. Kopya çeken de oldu çekmeyen de. Geldi, kağıtları hiç okumadan bazı kağıtlara 100 bazı kağıtlara 0 yazdı. Biz daha ne olduğunu anlayamadan sizi izledim bana söz vermiştiniz, kopya çekenler sözlerinde durmadı ve onlara 0 verdim dedi. Ve hakikaten dönem sonu notumuzu etkiledi.
Değerlerine sonuna kadar sahip çıkan bir yapı diyebilir miyiz?
Evet kesinlikle önem verdikleri şeyleri çok iyi takip ettiler. Biz yatılı okuduk. Bize 2 ay yangın tatbikati yaptırdılar. Hep 4 dakikada çıkardık ve olmadığını ifade edip, 20 saniyede dışarı çıkıncaya kadar bizi uykusuz bıraktılar. Bunu başardıktan sonra aralıklı olarak tatbikat yaptık. Bunun sonucunda biz gözümüz kapalı 20 saniye içinde ne yapmamız gerektiğini biliyor hale gelmiştik.
Yatılı okumak daha farklı bir kültür değil mi? Kurduğunuz arkadaşlıklar bulunduğunuz ortam aileniz gibi hissetmenize sebep olmuştur.
O çok önemli. Ben hala yatılı arkadaşlarımla görüşmekteyim, arkadaşlığımız sıkı bir bağ ile devam ediyor.
Dönem arkadaşlarınızdan kariyerine akademisyen olarak devam eden bir sürü isim var diyebiliriz. ODTÜ Rektörü Ahmet Acar’ı örnek verebiliriz. Ahmet Acar sınıf arkadaşınız değil mi?
Benimle birlikte Robert Koleji’nden mezun olan birçok arkadaşım ODTÜ’de eğitime devam etti. ODTÜ Rektörü Ahmet Acar, Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Nurcan Baç benim sınıf arkadaşımdır. Benim dönemimden fiilen akademisyenlik yapan çok arkadaşım var.
ODTÜ’deki yapı size farklı geldi mi?
Hayır, ODTÜ’nün eğitim sistemi de koleje çok benzer bir yapıdaydı. Bu sebeple zorluk yaşamadık ve çok iyi bir eğitim aldık. Bizde öğretmenlerle olan ilişki çok farklıydı. Hem dost ve hem otoriter bir yapı vardı. Yani arkadaş olarak her şeyinizi anlatabilir bir yandan da otoriteyi hissedersiniz. ODTÜ de de böyle bir yapı var
Çok önemli insanlar yetiştirdi Robert Koleji. Geçmiş yıllara bakıldığında mezunlar daha başarılı oldular diyebilir miyiz?
Biz hep kendi dönemimizin başarılı olduğunu düşünürüz ama böyle bir yapı yok bence. Her dönem başarılı insanlar yetişti. Şuan okulu ziyaret ettiğimde fark ediyorum çocukların hepsi ateş parçası çok başarılılar. Günümüzde de Robert Kolejinin tartışmasız en iyi okullardan biri olduğunu düşünüyorum.
İki Başbakan çıkarmak oldukça önemlidir.
Çıkardı ama ikisinin de ekonomi anlamında iyi işler yaptığını söyleyemem. Bülent Ecevit, zaten ekonomi alanında çok bilgi sahibi biri değildi. Tansu Çiller’inde köklü çözümler üretemediğini gördük.
Günümüzdeki sınav sisteminin Robert Kolejinin özgürlükçü yapısını bastırdığı ifade ediliyor, sizin bu konudaki düşüncelerini alabilir miyiz?
Her şey akademik bilgi, akademik başarı değil. O nedenle tek bir açıdan bakan bir sınav sisteminin başarılı bir ölçme yapabileceğini söylemek güç. Ayrıca başarılı olmuş işadamlarından biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Her zaman başarılı iş adamları sınıfın en iyilerinden çıkmaz. Benim dönemimde imtihan vardı ama imtihandan sonra sizi incelerlerdi. Yani burslu okuyan talebelerde de ailenin durumu iyi değil ise bunu belgeleyen bir kağıt getir durumu hiç olmadı bizde. Hep evlerine giderek incelediler ve gözlem yaptılar.
Nejat Bey, Rahmi Bey’in döneminde durumu iyi olan ailelerin çocuklarının daha rahat Robert Koleji’nde eğitim gördüğüne dair bir düşünce var. Bu düşünceye katılır mısınız?
Aynı fikirde değilim. Böyle bir durum olsa biz eski mezunlar olarak çocuklarımızı Robert Koleji’ne kayıt ettirebilirdik. Ben okulda da çalıştım ciddi bir mesai verdim. Bugün de geçmişte de böyle bir durum olmadı. Bizim sınıfta Anadolu’dan gelip dar gelirli ailelerin çocukları da okuyordu. Öyle bir durum olsa onlarda okuyamazlardı.
Şöyle bir örnek vereyim size 90’lı yıllarda Okul yönetimi aldığı tepkiler sonucu transfer talebelerinde kontenjan 10 iken bunu 20’ye çıkarttılar. Bunun neden 20’ye çıkartıldığını herkes biliyordu. Mezunlardan ciddi bir tepki geldi. Çünkü hala biz mezunlar olarak senede 2 milyon doları aşkın bir miktarı okula bağış yapıyoruz. Ve bunu gönüllü yapıyoruz. O dahi sıkıntıya girdi. Ve 1 sene sonra o işi düzeltmek zorunda kaldılar.
Robert Koleji’nin Fransız ekolü sonrasında daha başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Muhakkak etkili olmuştur. Geçmiş yıllarda diplomasi ve ticaret dili Fransızca’ydı. Bu sebeple o dönem bütün okullar Fransızca’dır. Bir tek Robert Koleji İngilizce eğitim veriyordu. 2 dünya savaşı ve sonrası Amerika’nın yükselişiyle birlikte İngilizce etkili oldu. Şuanda zaten kabul edildi. Her yerde İngilizce konuşuluyor. Belki 2. Dünya savaşını Almanlar kazanmış olsaydı daha farklı olurdu.
Yaptığımız röportajlarda ‘biz başka okullara benzemeyiz yönünde bir açıklama yapılıyor. Ayrıca Robert Koleji ve Galatasaray Lisesi mezunları arasında bir çekişme yaşandığı herkes tarafından bilinir. İki okulun mezunları da biz daha başarılıyız der. Sizin bu konuya bakışınız nedir?
Başarı kriterleri çok değişti. Başarı üniversite sınavından alınan derece midir? Hayattaki başarı mıdır? Bu konuyu tartışabiliriz. Hayatta gelinen nokta olarak bakarsanız Robert Koleji çok ileridedir. Kolejin sanat dalı çok gelişmiştir. Ve çocuklar sürekli bu alanda teşvik edilir. Aslında sadece sanat alanında değil. Şair, yönetmen, oyuncu, yazar, ekonomi alanlarında da çok isim çıkarmış bir okul.
İş hayatına girdiğiniz ilk yıllarda Robert Koleji’nden almış olduğunuz eğitim tercihlerinizde etkili oldu mu?
Kolej mezunu olmam benim cv’imde hep bir artı oldu. Bende bugün kendi şirketim de Robert Koleji mezunlarını tercih ediyorum. Çünkü almış olduğu eğitim ve yapı değişikliği bunu etkiliyor. Ben Robert Kolejli insanlar sosyal hayatında başarılı olur düşüncesini savunurum hep. Girmiş olduğum işlerde Robert Koleji mezunu olmam ve yabancı dil bilmem sebebiyle hep yurtdışı çalışmalarında rol aldım. Bu diğer insanlardan beni ayıran en büyük avantajdır. Bunun için Robert Koleji’ne müteşekkirim. Şuan bizim dönem mezunları olarak gönüllü olarak hizmetlerde bulunuyoruz. Robert Koleji’nin hayatıma katmış olduğu değerlere karşılık bir nebze de olsa geri dönüt verebiliyorsam ne mutlu bana.