Savunma sanayi de 2023 hedeflerine ulaşmak için vitrininiz dolu olmalıdır

Savunma sanayi ihracatında yakalanan başarıyı desteklemek adına kurulan Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçılar Birliği iki yıllık kısa geçmişinin içinde önemli çalışmalar sığdırmayı başardı. Birlik Başkanı Latif Aral Aliş, yürümeye vakitlerinin olmadığını bu nedenle koşar adım çalıştıklarını belirterek sorularımızı yanıtladı.

Türk savunma sanayinin bugün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?

Savunma ve havacılık sanayi, doğası gereği, birçok açıdan farklılıklar taşıyan, stratejik ağırlığı olan bir sektör.

Türk Savunma ve Havacılık Sanayi şu anda, önemli düzeyde “yüksek nitelikli işgücü” istihdam eden, AR-GE alanında ciddi hamleler yapan, üretimde yerlilik oranını sürekli arttıran, Türkiye’nin savunması, güvenliği, istikrarı ve istikbali açısından kritik önemde rol oynayan bir sektör konumunda.

Son dönemde, devletimizin de kararlı desteği ile sadece kendi ihtiyaçlarını karşılama oranını değil aynı zamanda ihracat oranını da arttıran bir sektörden bahsediyoruz aslında.

2000’lerin ilk on yılında stabil bir ihracat çizgisi izlenirken, son birkaç yıldır bu alanda ciddi bir ivme yakalanmış durumda.

Eldeki veriler, 2013 sonu itibariyle yıllık sektör ihracatının 1,5 milyar $’a ulaşacağını gösteriyor. Türkiye’nin genel ihracatı açısından durgun geçen 2013, savunma ve havacılık ihracatı açısından belirgin bir gelişmeye sahne oldu.

Birliğimize kayıtlı firmalar sektör cirolarının 1/3’ünü ihracattan elde ediyor. Türkiye genel ihracatının kilogramı 1.5 $ iken, sektörümüzün kilogram değeri 26 $. Bu rakamı daha da artırmak için anahtar kavramlarımız; net hedefler, siyasi kararlılık, AR-GE, ekonomik istikrar, stratejik bakış ve koordinasyon.

Öte yandan, Türk savunma ve havacılık sektörü ihracatta “ tereciye tere satıyor” bile diyebiliriz: Uçak parçalarından, silah tabanca grubuna kadar pek çok kalemde yapılan ihracatta ilk sıralarda ABD yer alıyor. İhracatta öncelikli bölgeler de sırasıyla: NAFTA Ülkeleri, BDT, AB, Hazar Bölgesi, Körfez Ülkeleri ve Güneydoğu Asya.

Özetle bugün artık, Türkiye’nin vizyonu ve bölgesel-küresel konumlanmasına uygun hedeflere doğru kararlılıkla ilerleyen, dış tanıtım faaliyetlerine özellikle öncelik veren, geleceği iyi planlayıp, doğru hamleleri yapma kararlılığında olan bir sektör konumundayız.

Savunma sanayin de yerli katkının arttırılması konusunda yapılan çalışmaların sektöre etkisini aktarır mısınız?

Yerlilik payının arttırılması, söylemde kolay, uygulamada zahmetli bir süreçtir.  Biz bu konuda, kararlı ve etkili adımlarla ilerliyoruz. Devlet kurumlarımız ve sektör kuruluşlarımız arasındaki iletişim üst düzeyde. Koordinasyon sürekli gelişiyor. Yerli katkı: Yerli uzman, uluslararası standartlara ulaşmış yerli bilgi, yerli üretim demek. Bu alanlardaki kapasitemiz her geçen gün artıyor.

2012 yılında, yaklaşık 773 milyon $’lık bir kaynak AR-GE faaliyetlerine ayrıldı. Bu, sektör büyüklüğüne göre yüksek bir rakam. Dünya genelinde, sektörde önde gelen ülkeler, savunma ve havacılık sanayi cirolarından AR-GE harcamalarına önemli oranda kaynak ayırıyor. Biz de sektörde dünyanın önemli tedarikçilerinden biri olabilmek için AR-GE yatırımlarımızı arttırmamız gerektiğini biliyoruz. Devletimizin de desteği ile sektör temsilcilerimiz bu konuda dikkatli ve kararlı bir çizgi izliyor. 

Yeterli maddi kaynağı ayırıp, kaliteli insan gücünü de seferber edebildiğimiz sürece, hem kendi sektörümüz hem de sivil sektörlere önemli oranda know-how sağlamış olabileceğiz. Bu da, Türkiye’nin bilim-sanayi-teknoloji alanında ciddi bir sıçrama yapabilmesine olanak sağlamak demek aynı zamanda.

 Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği’nin kurulmasının sektöre olan katkısı nedir?

Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği olarak henüz 2 yıl önce emeklemeye başladık, ancak açıkçası yürümeye zamanımız yok. Şimdiden koşar adım ilerlemek durumundayız. Öyle de yapıyoruz.

Üyelerimizin ihracat yolunda karşılaştığı zorlukları aşmak, süreci hızlandırmak, devletimizin stratejik hedeflerine ulaşmasında elimizden gelen katkıyı yapmak, hedef pazarlara yönelik tanıtım faaliyetlerini koordine etmek gibi kritik konularda olabildiğince etkili olmaya gayret ediyoruz.

Sektörel aktörlerin uyum içinde ilerleyebilmesi için seri toplantılar düzenliyoruz. Bu seri toplantıların en sonuncusu, 19-20 Kasım 2013 tarihlerinde Sayın Milli Savunma Bakanımız ve Sayın Ekonomi Bakan Yardımcımızın katılımlarıyla Bolu’da gerçekleştirdiğimiz Vizyon Buluşması, geleceğe yönelik önemli adımların planlanmasında çok yararlı sonuçlar verdi. Bu tür toplantılara devam edeceğiz.

Biliyorsunuz, bu sene, Savunma ve Havacılık Tanıtım Grubu – Turkish Defence Alliance-TDA kuruldu ve faaliyete geçti. TDA’nın 2014’den itibaren, hedef pazarlardaki algı ve tanıtım süreçleri açısından kritik bir rol oynaması öngörülüyor.

Kısaca söylemek gerekirse, devletimizin büyük desteği ve üreticilerimizin canla başla verdikleri mücadele ile, bu kısa sürede bile elle tutulur işler yapıp, dikkat çekici bir aşamaya geldik.  

65 üye ile kurulup 2 yıl içinde 220’den fazla üyeye, iki katına varan bir artış ile yaklaşık 1,5 milyar $ yıllık ihracat düzeyine ulaşan ve ardı ardına stratejik adımlar atan bir Birlikten söz ediyoruz. 

Birlik olarak savunma sanayi ihracatında yakın ve uzun dönem hedeflerinizi paylaşır mısınız?

Stratejik Plana göre ilk ara hedef 2014 sonunda 2 milyar $ ihracat. Asıl hedef olan “2023’te 25 milyar $’lık savunma, havacılık ve güvenlik ürün ve hizmet ihracatı” hedefine ulaşabilmek için de yoğun biçimde çalışıyoruz. Bu sadece sektör firmaları ve kuruluşları olarak bizim değil, Türk devletinin stratejik hedefidir. Bu rakamlara ulaşabilmek için, kara, hava ve denizde platform (harp gemileri, uçakları, füze sistemleri, zırhlı taşıyıcıları vb) üretiyor olmanız gerekli. Sektörde kabul gören ifadesiyle, “vitrininiz dolu olmalı”. 2013 sonu itibariyle bu açıdan da azımsanacak bir noktada değiliz.

Cirit, Atak, Anka seri üretim ve satış aşamasında. Bir iki yıl içinde, Miili Piyade Tüfeği ve Altay da bu kervana katılacak. Milli Savaş Uçağımızı da yapabilecek hale geldiğimizde, “kendi kendine tam yeterli, tam milli bir savunma alt yapısına kavuşmuş ve küresel pazarda gerçek anlamda sözü geçer bir ülke” haline de gelmiş olacağız.

Bunlar zorlu ama imkansız olmayan hedefler. SSI da bu yönde bütün gücüyle çalışıyor, çalışmaya devam edecek.