Şeffaf yapımızla hakkımızdaki olumsuz düşünceleri tersine çevirdik
Türkiye’nin ilk atık bertaraf tesisi olan İZAYDAŞ, kurulduğu günden bugüne alanında önemli işlere imza atarken, diğer taraftan alanında bilgi üretimi yapabilme kabiliyeti ile de okul görevi görüyor.
Son yıllarda yaptığı yatırımlarla da dikkatleri üzerine çeken İZAYDAŞ ile ilgili merak edilenleri aktaran İZAYDAŞ Genel Müdürü Muhammet Saraç, sorularımızı yanıtladı.
İZAYDAŞ ile ilgili genel bir değerlendirme alabilir miyiz?
İZAYDAŞ 1996 yılından beri faaliyette olup Kocaeli Büyükşehir Belediyesi şirketidir. Faaliyetlerimizi anlatırken ikiye ayırırız. Birinci sırada Kocaeli’ne özel gerçekleştirmiş olduğumuz faaliyetler yer alırken, ikinci sırada bütün Türkiye’ye vermiş olduğumuz hizmetler yer almaktadır. Kocaeli’ne gerçekleştirmiş olduğumuz hizmetlerden bahsetmek gerekirse; Kocaeli’nde üretilen evsel atıkların bertaraf edilmesidir. Kocaeli’nde günde 1600 ton civarında evsel atık toplanmakta olup, biz bunları düzenli depolama alanlarında depolayarak bertaraf etmekteyiz. Diğer faaliyetimiz, İzmit Körfezine gelen gemilerin normal faaliyetlerinden oluşan atıkların toplanıp bertaraf edilmesi hizmetidir. İzmit Körfezinde bulunan 34 limanımıza yılda 12.000 civarı gemi giriş yapmaktadır. Bir diğer faaliyetimiz de Kocaeli’nde ki sağlık kuruluşlarından oluşan atıkların toplanıp bertaraf edilmesidir. 550 den fazla sağlık noktasına düzenli olarak atık alınarak günde 5,5 ton civarında atık toplanıyor. Son olarak ise Kocaeli’nde bulunan eski maden ocakları gibi rehabilite edilecek yerlerin hafriyat ile doldurulup rehabiliteye hazırlık işlerinin yapılması işini de biz gerçekleştiriyoruz.
Bu yeni bir uygulama mı?
2007 den beri başladığımız bir uygulamadır. Ancak gittikçe büyüyen bir iş kolumuz bu. Bir yerde eski bir maden ocağı veya herhangi bir rekreasyon projesi var ise; bize verilen proje kodlarına kadar biz oraya hafriyat alıyoruz. Bu işten ciddi bir gelir de elde ediyoruz. Sonra sahayı Büyükşehir’e iade ediyoruz ve bu doğrultuda o bölgeye park gibi düzenlemeler gerçekleştiriliyor. Bunun gibi birçok örneklerimiz var.
Bunların dışında tüm Türkiye’ye hizmet verdiğimiz tehlikeli atık bertaraf faaliyetimiz mevcuttur. “Tehlikeli Atık” sözünü özellikle kullanıyorum, çünkü yönetmelikteki adı da bu şekilde geçiyor. Sanayi sektöründen kaynaklanan tehlikeli endüstriyel atıkların bertaraf edilmesi faaliyetinde bütün Türkiye’ye hizmet vermekteyiz. Bu faaliyetimizi de tüm Türkiye’de maalesef hala tek olan yakma tesisimizde, yakmaya uygun olanları yakarak bertaraf ediyoruz ve elektrik enerjisi üretiyoruz. Yönetmelikler gereği yakmaya uygun olmayanları da nihai depolama alanlarında depolayarak bertaraf ediyoruz. Bunun dışında yine tüm Türkiye’ye atık taşıma ve çevre, atık laboratuvarı konusunda da hizmetler vermekteyiz.
Türkiye’de bu anlamda tek isim İZAYDAŞ diyebilir miyiz?
Türkiye’de tehlikeli atık bertarafında teknik olarak tek tesis biziz, ancak ticari olarak ciddi ve zor bir rekabet bulunmaktadır. Sanayiden kaynaklanan tehlikeli atıklar ile ilgili 2006 yılını hatırlarsanız Tuzla varilleri meselesi vardı. Tuzla varilleri bizim sektör için bir milat oldu. Bunun sonrasında Bakanlığın kontrolleri sıklaştı, bilinç ve hassasiyet arttı ve daha çok atık ortaya çıkmaya başladı. Daha çok atık çıkınca ve biz de o dönem için buna tam anlamıyla cevap veremeyince bakanlık çimento fabrikalarına da atık yakma izni verdi. Şuan halen 50 den fazla çimento fabrikası atık alıyor. Bu durumda rekabeti oluşturuyor.
Bu kadar önemli görevler ifa etmenize rağmen halk tepki gösteriyor. Bu durum sizce normal mi?
Evet, halkımız tepki veriyor. 17 senedir faaliyet göstermekte olan bir şirket olmamıza ve son yıllarda her yıl 3.000 kişiden fazla ziyaretçimiz firmamızı ziyaret etmesine ve basın yayınlarla halkımızı bilgilendirmemize rağmen yeni yeni kabul gördük.
Yeni kurulan tesislerde devamlı bir tepki var.
Bu tepkilerin ortaya çıkması oldukça doğal. Bu tepkilerin çözümü; doğru konum seçmek, çok açık biçimde bilgilendirme yapmak, örneklerini göstermek. Bu sektörde şeffaflık önemli bir kavramdır. Faaliyet gösterirken de önceliğiniz çevre ve hizmet olmak zorundadır.
Verdiğiniz hizmetlerin çok pahalı olduğu ifade ediliyor, sizce pahalı mı?
O bilgi oldukça eskidir. 2009 yılı Haziran ayında biz yakma fiyatlarımızı %5 ile %30 oranında indirdik, o günden bu güne hiç ciddi zam yapmadık. Bazı küçük kalemlerdeki değişiklikler dışında, çok ağır kirleticiler ya da zor hizmeti olanlar dışında. 2009’dan itibaren enflasyonun etkisini hesaba kattığınızda reelde o zamana göre %40 daha ucuz hizmet verdiğimiz görülecektir.
Sanayicimizin bu konuda bilinçli davranması da oldukça önemli diyebilir miyiz?
İZAYDAŞ aynı zamanda bir sanayi kuruluşudur. Dolayısıyla Sanayi Odası ile zaman zaman bu konuda tartışmalarda bulunuyoruz. Artık yavaş yavaş onlar da kabul ettiler. Atık bertarafı ve diğer çevre maliyetleri çok yüksek gibi bir bakış var. Ben onlara da söylüyorum, durum hiç de öyle değil. Bir kere her maliyeti vaktinde biriktirmeden taşırsanız sıkıntı yok. Siz iki senelik atığınızı biriktirdikten sonra İZAYDAŞ’a gelip 500 ton atık için fiyat isterseniz büyük maliyetler oluşabilir. İkincisi sanayicimiz bu husustaki harcamalarını normal maliyet kalemleri içerisinde görmelidir. Nasıl ki; hammadde, enerji, işçilik ve reklam giderleri maliyet içerisindeyse bu konuyu maliyetler içerisinde görebilmeliyiz.
Biraz da yatırımlardan bahsede bilir miyiz?
2013 – 2014 bütçelerimizi hazırlarken biz yatırımlar için belli bir kredi kullanmayı öngörmüştük. Ancak her iki yılda da işlerimiz umduğumuzdan daha iyi ilerledi. 2013 – 2014 dönemi için kredi kullanmadık. Tamamını öz kaynaklarımızdan kullanarak yatırım yaptık. Yatırımlarımızı rakamla ifade etmek gerekirse, 2012 de 10 milyon, 2013 de 13 milyon bu sene de 20 milyon Türk Lirasına yaklaştık, yılı 25 milyon TL ile bitireceğiz. 2004 den bu yana tamamı öz kaynaklarımızdan olmak üzere toplam 81 milyon TL yatırım yapılmıştır. Bu yatırımların büyük bir kısmı son beş yılda gerçekleşmiştir.
İkinci olarak ilave iş getirecek yatırımlarımız var. Örneğin laboratuvarımıza son 3-4 yıldır çok ciddi yatırımlar yaparak ilave bir kapasite oluşturduk ve TÜRKAK 17025 akreditasyon sertifikasını aldık.
Bu da size yatırımlarınızı arttıracağınız bir piyasa oluşturacak…
Hem yatırımlarımızı arttıracak hem de çevre konusunda ciddi hizmet verecek durumda olan güvenli bir laboratuvar kazanmış olduk.
Biyogaz tesisimizin inşaatı 2007 yılında başladı ve 2011 yılında tamamlandı, devreye alındı. Bu tesisimizde; park ve bahçelerden biçilen çimler, mezbahadan işkembe içi atıklar, büyük baş hayvan gübresi, bozuk gıda gibi atıklardan kompost gübre ve enerji üretiyoruz. 2012 yılı ortalarında çöp gazından enerji üretim tesisimiz devreye girdi. Şu anda yılda 25 milyon kWh enerji üreten bir tesisimiz var. Bildiğiniz gibi mevcut evsel atık düzenli depolama alanlarının zeminleri özel olarak hazırlanmıştır. Burada oluşan çöp sızıntı suyu toplanır ve arıtılır. Geçen yıl bu arıtma tesisinin inşaatına başladık. Mart ayında faaliyete geçirdik. Bu sayede çöplerden sızan suyu arıtıp temiz berrak bir su elde ediyoruz. Bu suyu da yol ve asfalt yıkama işlerinde kullanıyoruz.
Ayrıca bitmek üzere olan bir HES projemiz var. Burada şehre içme suyu veren meşhur Yuvacık Barajımız ve onun aşağısında bulunan arıtma tesisimiz arasındaki kot farkından yararlanarak enerji üreteceğiz. Kanal tipi olarak yapılmakta olan HES tesisimiz sona ermek üzere, yılsonundan önce çalışır hale gelecek. Oradan da yılda 14 milyon kWh enerji üreteceğiz.
Ara depolama tesisi kurdunuz. Bu tesis ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Bizim tehlikeli atık sektöründe “ara depolama” lisanslı bir faaliyet dalıdır. Zaman zaman yangın gibi, ürün bozulması gibi durumlarda atık üreticilerinden topluca atık almak durumunda kalabiliyoruz. Böyle durumlarda atıkları firmalardan alırsınız, kendi tesisiniz o an için işletme olarak uygun değil ise, ara depolamada tutup başka çözümler üretir veya ihracata verebilirsiniz. Bizim için de böyle bir ihtiyaç oluştu. Biz de bu ihtiyaca göre tesisimizi yaptık, yakın bir zamanda lisansımızı alıp faaliyete geçeceğiz. Ara Depolama Tesisi donanımı ile bayağı ciddi bir iş, bunu da bitirmiş sayılırız.
Dilovası ile ilgili size karşı bir tepki var.
Dilovası’nda işlettiğimiz düzenli depolama sahamız mevcuttur. Buraya Dilovası kendi çöpünün yanında Gebze bölgesinin evsel atıkları da geliyor. Siz mutfakta çöpü atıyorsunuz, ertesi gün konteynıra, bir sonraki gün aktarma istasyonuna, ertesi gün de bize geliyor. Bu nedenle koku oluşuyor. Özellikle çok sıcak havalarda ciddi bir çürüme ve koku oluşuyor. Bu kokunun tesis içinde olması normaldir. Ancak bu kokunun dışarıya gitmemesi için savaşıyoruz. Bu konuda ciddi bir şekilde başarı elde ettik. Elimizden gelen önlemleri alıyoruz ancak psikolojik baskıyı aşmak elbette çok zor.
Gelişmiş ülkelerde bu sorunu nasıl çözüyorlar?
Bundan iyisi yok kesinlikle emin olun. Geçtiğimiz günlerde İtalyan’lar firmamızı ziyaret etti. Koku bariyerini gördüklerinde onların da çok ilgisini çekti. Ancak onların avantajı depolama alanlarının yerleşim yerlerine uzak olması.
İZAYDAŞ Akademi’den biraz bahseder misiniz?
İZAYDAŞ Akademi bizim oluşturduğumuz bir eğitim modeli. Üniversitelerin çevre bölümünün son sınıf öğrencileri, sanayiciler, belediyeler, kamu kurumları (ki buna kamu hastaneleri birliği genel sekreterliği, Türkiye İstatistik Kurumu gibi kurumlar da dahil) sanayicilere ve kurumlara verdiğimiz iki günlük eğitim modülüdür. Müthiş bir olumlu geri bildirimler oluyor. Hem sanayicilerle ortak dili konuşmuş oluyoruz, hem de hizmet vermiş oluyoruz. Bunu çekici kılan özelliği arkadaşlarımız tesisimize geliyor, iki gün boyunca hem saha uygulamalarıyla hem mevzuat anlamında atık nedir, neler oluyor ya da neler olması lazım, gibi soruların yanıtlarını veriyoruz. Bu noktada iyi dönüşler alıyoruz.
Bir başka sorumluluğumuz ise çocuklar… Çocuklarımızı kazanmamız lazım. Tesisimizi her yıl çeşitli alanlardan 3000’e yakın kişi ziyaret ediyor. Bu insanların içinde anaokulu öğrencileri, lise öğrencileri, üniversite öğrencileri, sanayiciler, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları, komşularımız gibi her kesimden farklı insanlar geliyor. Ne yaptığımızı teknik olarak değil onların seviyesinden anlatmaya çalışıyoruz. Anaokulu öğrencisi doğal kaynakları israf etmemeyi öğreniyor. En basiti attığı çöpün nereye gittiğini hangi aşamalardan geçtiğini öğreniyor. Atıklarını ayrı biriktirmeyi öğreniyor. Bu çocuklarımızı eğittiğimizde zaman içinde onlar, anne babalarını bile değiştiriyor.