SGS TransitNet 23 ülkede kendi teminatıyla hizmet sunuyor

Tüm dünya genelinde AB ülkeleri ve Türkiye ithalat ihracat taşımalarında birinci sırada yer alan SGS TransitNet, ülkemizde dış ticaretin gelişiminde önemli bir yere sahip. Şirketin Genel Müdürü Mine Kaya ile SGS TransitNet’in sunduğu hizmetleri, sektörü ve gelecek hedeflerini konuştuk.

Bugün SGS TransitNet dediğimizde karşımızda nasıl bir yapı var?

Şirketimiz, Cenevre merkezli SGS Grubu bünyesinde 2012 yılında Türkiye’de kuruldu. SGS, dünyanın lider gözetim, denetim ve belgelendirme kuruluşudur. 1933 yılından bu yana da Türkiye’de faaliyet gösteriyor. SGS tarafından geliştirilmiş olan TransitNet sistemi, Türkiye’deki ilk elektronik gümrük transit sistemidir. Türkiye ortak transite dahil olmadan önce 2006 yılında partnerlik anlaşmaları yaparak sistemi faaliyete geçiriyor. 2012 yılında taşıma ve lojistik sektörüne daha kapsamlı hizmet vermek amacıyla kendi bünyesinde ayrı bir şirket olarak SGS TransitNet’i kuruyor. Şirketimizin merkezi İstanbul olmak üzere Mersin ve İzmir’de de ofislerimiz var. Yurt dışında Zagreb’de ve Fransa’da ofislerimiz var. Bugün 23 ülkede SGS TransitNet olarak varız ve herhangi bir aracı kurum olmadan kendi teminatlarımızı sunuyoruz. Şu an 65 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Hedefimiz, herhangi bir aracı kurum olmadan direkt müşteriye hizmet sunmaktır. Taşımacılık ve lojistik sektörünün maliyetlerini düşürecek ve onlara her türlü kolaylığı getirecek yeni projeler üzerine çalışmalarımız devam ediyor.

Son yıllarda büyümenizde etkili olan hizmetleriniz neler oldu?

Genel olarak T1, T2 ortak transit işlemlerinde çok ciddi aşamalar kaydettik. TransitNet arayüzümüz üzerinde başlattığımız çalışmalarımızın son hali önümüzdeki yıl devreye girecek. Yeni arayüzümüzün kullanımı daha kolay ve hızlı bir yapıya sahip olacak. Bunun yanı sıra ülkemizde başlayan UETDS veri girişleriyle ilgili gerekli entegrasyonu sistemimizde sağlamış bulunmaktayız. Taşımacılarımız ister kendileri isterse bizim ekibimiz sayesinde bu veri girişlerini rahatlıkla yapabiliyorlar.

Diğer yandan özellikle Brexit sürecinde İngiltere ve İrlanda da çok çabuk yapılandık artık kendi teminatlarımızla varız, ihracat beyannamesini açıp kapatabiliyoruz. Hollanda da bir gümrük şirketi satın alındı. SGS Hollanda artık birçok noktada kesintisiz hizmet veriyor. Fransa Sete limanında kendi ofisimizi hizmete açtık. Bu ofisimiz limanda diğer acentelerin vermiş oldukları tüm hizmetleri SGS TransitNet kalitesi ile vermeye başladı. Birçok ülkede İzinli Gönderici Yetkisi, Basitleştirilmiş Usul’de beyan sunma yetkisi sahibi olduğumuz için müşterilerimizi gümrük/spedisyon bağımlılığından kurtarıyoruz, ciddi anlamda zaman ve maliyet tasarrufu sağlamış oluyoruz.

Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Uluslararası taşımacılık sektöründe faaliyet gösteren sürücülerimiz için vize hizmeti vermeye başladık. Uygun maliyet ve kaliteli hizmet anlayışımızla günden güne hacmimiz artmakta. Aynı zamanda SGS TransitNet arayüzüne yüklenebileceği bir sisteme geçeceğiz. Bu sayede firmalar sistem üzerinden giriş yaparak vize taleplerini bize iletebilecekler. Bunların yanı sıra başta Almanya ve Fransa olmak üzere sahip olduğumuz YYS Yetkilendirilmiş Yükümlü belgesi ve İzinli Gönderici yetkisine Türkiye’de de sahip olmak adına işlemlerimizi başlattık. Sonuçlandığı takdirde müşterilerimize bu anlamda da hizmet vermeyi arzu ediyoruz. Geleceğe yönelik başka projelerimiz daha olacak mesela bir takım sigorta projeleri üzerine çalışmalarımız var. Yine bu sene başlattığımız ve yakında bir tanesini daha yapacağımız webinarlar düzenliyoruz dönemsel olarak. Katılımcılarla birlikte sektöre faydası olabilecek bilmelerinde birtakım sıkıntılardan kurtarabileceğini düşündüğümüz noktaların paylaşıldığı, yeni hizmetlerin anlatıldığı ya da güncel gündem konularının konuşulduğu webinarlar düzenliyoruz.

Türkiye’de transit hizmeti veren kaç firma var?

Küçük çaplı firmalar var ama onların hizmet alanları sayıları çok daha düşük. Daha büyük çaplı bizim haricimizde iki firma daha var.  Birde çok büyük taşımacı firmaların kendi teminatları var onlarda bizimle aynı statüye sahip yani bizden hizmet almak yerine kendisi teminat alıyor tüm taşımalarını o teminatla gerçekleştiriyor öyle olunca sayı daha da artıyor. Hatta bir dönem ben çok istedim asıl sorumluların oluşturacağı bir derneği kursak mı diye,  bu konuyu hala da konuşuyoruz. Biz, ortak transit rejimine göre asıl sorumlular olarak geçiyoruz. Uzun süredir bizimle aynı iş kolunda faaliyet gösteren firmaları bir çatı altında toplayacak bir dernek, bir yapı olabilir mi diye düşünmekteyim. Diğer rakiplerim ama aynı zamanda iş ortaklarımızdan da bu yönde ciddi destek var. Böyle bir yapının olması ülkemiz kamu yetkilileriyle birlikte ortak görüşe ulaşmada da kolaylıklar getirecektir. Sıkıntılarımızı, sorunları kamu nezdinde ortak sesle aktarmak çok daha iyi olacaktır. Çünkü tek bir firma olarak kendinizi belki tam ifade edemeyebilirsiniz ama bir dernek olarak toplu sesle gittiğinizde etkisi biraz daha farklı oluyor.

SGS TransitNet kaçıncı sırada yer alıyor?

Tüm dünya genelinde AB ülkeleri ve Türkiye ithalat ihracat olarak taşımalara baktığımızda birinci sıradayız. Zaten Bakanlığa verilen teminat mektupları tutarlarında en yüksek teminat şu an bize ait. Biz Türkiye’ye Alman teminatımızı da tanıttık. Yakında başka ülkelerdeki teminatımızı da tanıtmayı planlıyoruz o zaman teminat tutarımız çok daha büyüyecektir. Şu an 3 milyar TL üzerinde bir teminata sahibiz. Yeni projelerle ihtiyaç olduğunda rahatlıkla da artırabilecek durumdayız.

Bu yıl büyüme hedefiniz nedir?

Biz yüzde 10-15 civarında bir hedef koymuştuk ve hedefimize ulaşacağız görünüyor.

Pandemi işlerinizi ve sektörü nasıl etkiledi?

Biz uluslararası taşımacılık ve lojistik sektörüne hizmet verdiğimiz için onlardaki etkilenme otomatikman bize de yansıyor. Pandemi sürecinin ilk başladığı dönemde işlerimizde ve sektörde acayip bir düşüş oldu yüzde 50 belki daha da fazla bir kayıptan bahsediyorum. Diğer yandan, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı çok hızlı aksiyon aldılar o anlamda gerçekten de kutlamak gerekiyor. Kapıkule’de oluşturulan tampon bölge yurt dışından gelen sürücülerin içeriye girmeden aracı bırakıp geriye dönmesi, içerdeki sürücünün aracı alıp gitmesi, limanlarda getirilen birtakım kolaylıklar, testlerin ve aşılamaların hızlıca yapılması derken sektör toparlanmaya başladı.  Nitekim yavaş yavaş bir yıl önceki sayılara ulaşılmaya başlandı şu an gayet iyi gidiyor. Tabii sektörün çok ciddi sıkıntıları var. İthalatta özellikle dönüş yükü sıkıntı, araçlar gidiyor ama dönmekte sıkıntı çekiyor. Bu seferde ihracat talebiniz var ama araç bulamıyorsunuz. Konteyner krizi, navlun fiyatları hepsi var döndüremiyorsunuz. Giden taşımanın belli bir süre içerisinde geri dönmesi lazım ki o turu tamamlayabilesiniz sadece ihracatla olacak iş değil sadece ithalatla da olacak iş değil. Üretimin artması lazım ki ithalat vesairesi de ülkeye başlasın.

Sektör açısından en büyük sıkıntılardan biri de navlun ödeme vadelerinin uzamış olmasıdır. Bu sıkıntıyı fırsat bulduğum her platformda söylüyorum. Navlunlarını almalarındaki süreler benim duyduğum artık 90 günler 120 günleri bulmuş. Taşımacılık sektörünün yakıt ve diğer giderlerini ödeme anlamında o kadar uzun vadeleri yoktur.  Dolayısıyla siz ödemenizi önce yapıp alacağınızı sonra yapmaya başladığınız da onu çevirecek yeterince de arkada kaynağınız yoksa bu işin sonu kötüye gider.

Sizin alanda yaşanan sıkıntılar neler?

Belki daha çok yeni olduğundan ya da kendimizi tam ifade edemediğimiz için mevzuat açısından birtakım bizi yavaşlatan veya çeşitli durumlarda sıkıntıya girmemize sebep olan bazı uygulamalar var. Transiti biraz daha kolaylaştırıcı önlemler getirilmesi mevzuatın belki zaman zaman gözden geçirilmesinde fayda var tabi ki güvenliği düzgün ve kesintisiz taşımacılığa engel olmayacak şekilde. Mesela daha öncede paylaştığım nacizane bir düşüncem var ve gerçekleşirse çok sevinirim. Belki senede bir defa kamu ve özel sektör bir araya gelerek beyin fırtınaları ya da arama konferansları yapıp pratikte yaşananlarla mevzuat arasındaki sıkıntıları konuşup çözüm bulma yoluyla daha hızlı ilerleyebiliriz diye düşünüyorum. 

Türkiye’deki gelecek hedefleriniz nelerdir?

2001 yılından bu yana sektördeyim. Daha önce Ulaştırma Bakanlığı’nda çalıştım ardından 12 sene Uluslararası Nakliyeciler Derneği’ne hizmet verdim bunun altı buçuk senesi İcra Kurulu Başkanlığıyla geçti. Sonra deniz taşımacılığı vesaire hepsiyle uğraştım, ben bu sektörü seviyorum. Sektöre girdiğim ilk yıllarda da hep söylediğim Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörleri açısından derya deniz. Çok kuvvetli bir filosu var, kara zaten çok çok kuvvetli, deniz deseniz keza aynı şekilde, demiryollarının geliştirilmesi gerekiyor ki bu anlamda son zamanlarda çok ciddi çalışmalara başlandı bunlarda sevindirici. Türkiye’nin tüm bağlantılarıyla birlikte bölgesel konumunu çok daha iyi kullanması lazım. Türkiye bir lojistik devi olabilir. Benim arzum ve gönlüm bundan yana. Biraz geriden gittik ama yine de bu açığı kapatmak mümkün diye düşünüyorum. Bizde bunun oluşumunda hizmet olarak elimizden ne geliyorsa yapmayı istiyoruz. Bu gerek proje bazlı olur gerek dijitalleşme olur ki şirket olarak biz buna hazırız. Nitekim dijital uygulamalar gibi şu an açıklamadığımız projelerimiz var. Türkiye’nin önde olması için elimizden ne geliyorsa yapacağız. KASIM 2021