Şirketlerimiz vasıtasıyla özgün ürünler geliştirmek istiyoruz

Ülkemizin savunma alanındaki ihtiyaçlarının sağlanması ve savunma sanayimizin uluslararası boyutta geliştirilmesi noktasında önemli görevler üstlenen Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ve bağlı ortaklıkları yaptığı çalışmalarla ülkemize hizmete devam ediyor. Savunma sanayinde gelişen yüzümüz olan kurumun gelişimi, hedefleri ile ilgili görüşlerini aldığımız Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü Fikri Gönültaş, sorularımızı yanıtladı.

Türk savunma sanayinin ulaştığı konum ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Türk Savunma Sanayi, savunma sanayi ihtiyaçlarının yerli imkânlarla karşılanmasının önemi kavranmaya, bu bağlamda ilk adımların atılmaya ve vakıf şirketlerinin kurulmaya başlandığı 70’li yıllardan, daha çok lisans altında veya montaja dayalı ürünlerin geliştirildiği 80’li ve 90’lı yılları geçerek, 2000’li yılların başından itibaren kullanıcı ve ihtiyaç makamlarıyla birlikte MSB/SSM’lığının gayretleriyle milli ve kritik teknolojilere dayalı özgün ürünlerin geliştirilmesine odaklanmaya başlamıştır. Bu sayede 2014 yılı itibariyle özgün ürün gamı sayıca önemli bir seviyeye çıkarılmıştır.

Özgün ürün gamının sayıca artmış olmasının en önemli kanıtı; 2010 yılsonu için %50 olarak hedeflenen TSK’nin ihtiyaçlarının yurtiçinden karşılanma oranının %52 olarak gerçekleştirilmesi, 2011 yılında bu oranın %54’e çıkarılması ve 2016 yılı için de %70 oranının hedeflenmesidir. Anılan oranının hızla yükselmesinde; milli harp sanayinin geliştirilmesi, yeni harp sanayi dallarının kurulması ve TSK’nın savaş gücünün artırılması hedefini gerçekleştirmeyi amaç edinen Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) ve TSKGV bağlı ortaklıklarının (VBO) büyük katkısının olduğu değerlendirilmektedir.

Savunma sanayinde milli çalışmaların önemi ve TSKGV’nın Türk savunma sanayindeki yeri ile ilgili neler söylemek istersiniz?

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında karşılaşılan silah ambargosunun etkilerinin azaltılması maksadıyla ihtiyaçların yerli kaynaklardan sağlanmasına öncelik ve önem verilmeye başlanmış, böylelikle ulusal savunma sanayinin ilk adımları bu dönemde atılmıştır. Asil milletimizin bağışları ile Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirmeye yönelik Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları kurulmuş, bu Vakıflar 17 Haziran 1987’de çıkarılan 3388 sayılı yasayla birleştirilerek Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) kurulmuştur.

Vakıf, başlangıçta sadece ASELSAN, HAVELSAN, İŞBİR ve ASPİLSAN’ın ana sermayedarı iken, hem mevcut şirketlerini geliştirmiş, hem de TUSAŞ ve ROKETSAN’nın da ana sermayedarı olmuştur (Söz konusu 6 şirket VBO olarak anılmaktadır). Ayrıca Vakfın, doğrudan hisse sahibi olduğu altı İştiraki (TURKTIPSAN, NETAŞ, DİTAŞ, MERCEDES BENZ TÜRK, TEI, HEAŞ) ve bağlı ortaklıklarının iştiraki konumunda olan üç dolaylı bağlı ortaklığı (MİKES, EHSİM, HTR)  bulunmaktadır.

Şirketlerimiz başlangıçta sadece donanım ve yazılım üreticisi şirketler konumunda iken, bugün özgün ürün portföylerini çeşitlendirerek sistem tasarımcısı, entegratörü ve ihracatçısı konumuna erişmişlerdir. Örneğin bugün itibariyle Türkiye, ABD’ye en çok savunma sanayi ürünü ihraç eden 4’üncü büyük ülke’dir. Bu sayede TSK ihtiyaçları, büyük çoğunlukla şirketlerimizin ürettiği ürünlerle karşılanırken, küresel savunma pazarında da güçlü uluslararası şirketlerle hem rekabete girilmekte, hem de işbirliği faaliyetleri yürütülmektedir. Rekabet altında kazanılan ihaleler, uluslararası rakip şirketleri Vakıf şirketleri ile işbirliğine yönlendirmektedir. Söz konusu ivmenin ülkemizin geleceğinin güvence altına alınmasında önemli bir kuvvet çarpanı olduğu değerlendirilmektedir. 

VBO’nın ülke savunma sanayindeki yeri hakkında bazı rakamlar vermek gerekirse;

2013 yılı verilerine göre ülke savunma sanayi genelinde 5.076.000.000 Dolar net satış gerçekleştirilmiştir. VBO tarafından gerçekleştirilen net satışlar ise 1.861.840.415 Dolar olup, sektördeki toplam net satışların %37’sini oluşturmaktadır.

Yine 2013 verilerine göre ülke savunma sanayi genelinde 1.570.000.000 Dolar ihracat gerçekleştirilmiştir. VBO tarafından gerçekleştirilen ihracat ise 691.824.282 Dolar olup, sektördeki toplam ihracatın %44’ünü oluşturmaktadır.

2013 yılında ülke savunma sanayi genelinde 927.000.000 Dolar tutarında AR-GE harcaması gerçekleştirilmiştir. VBO tarafından yapılan AR-GE harcaması ise 100 Milyon Doları öz kaynaktan olmak üzere toplam 537.932.069 Dolar ile sektörün %58’ini oluşturmaktadır.

2013 yılsonu itibariyle ülke Savunma Sanayi genelinde 32.368 personel istihdam edilmektedir. VBO’nda ise, 6.000’i mühendis ve 3.925 teknisyen olmak üzere toplam 12.372 personel istihdam edilmekte olup, sektördeki bu rakam toplam personel sayısının %38’ini oluşturmaktadır.

VBO, doğrudan istihdam sağlamanın yanı sıra sektörde çalışan diğer şirketlerle işbirliği yaparak ve yerli sanayiye iş vererek dolaylı istihdam yaratmakta ve bu yolla ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır. 2013 yılsonu itibariyle VBO’nın toplam 1.024 adet yurtiçi alt yüklenicisi bulunmaktadır. Hedefimiz bu sayıları önümüzdeki yıllarda katlayarak artırmak ve bu yolla yan sanayiye ve ülke ekonomisine katkıyı daha da artırmaktır.

 Biraz önce ifade edildiği gibi VBO tarafından her yıl sağlanan AR-GE desteği ve kendi özkaynakları ile önemli miktarda AR-GE harcaması gerçekleştirilmektedir. AR-GE faaliyetlerinin milli bütçeden desteklenmesine bağlı olarak şirketlerimizin gerçekleştirdikleri toplam AR-GE harcamalarının içinde sağlanan teşvikler de önemli bir yer tutmaktadır.    

VBO’ndan ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve HAVELSAN’ın toplam 5 Teknokent ve 9 AR-GE merkezi bulunmakta ve bu yerleşkelerde 4.700 AR-GE (mühendis) çalışanı istihdam edilmektedir. 2013 yılında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan “En İyi Performans Gösteren AR-GE Merkezleri” sıralamasında ASELSAN 1’inci, ROKETSAN 3’üncü olmuştur. “Havacılık Alanında En İyi Performans Gösteren AR-GE Merkezi” sıralamasında ise TUSAŞ 1’inci olmuştur. Hedefimiz söz konusu AR-GE merkezlerini en verimli şekilde kullanarak yeni özgün ürünler geliştirmektir.

Şirketlerimiz gelecek ihtiyaçlarını şekillendirmek ve kritik sistemleri milli imkânlarla karşılamak, uluslararası arenada rekabet edebilirliği sağlamak amacıyla önemli AR-GE çalışmalarına devam etmekte olup, yürütülen projeler başlı başlına AR-GE niteliğindedir. Projeler kapsamında yürütülen AR-GE faaliyetlerine ilave olarak halen VBO’nın kendi özkaynakları ile yürüttüğü 119 adet AR-GE projesi bulunmaktadır. Bu projelerden 25’i tamamlanmış, 94’ünün AR-GE faaliyeti sürdürülmektedir. Buradaki amaç; teknolojik kazanım, kritik teknolojilerde dışa bağımlılığın azaltılması, yerli katkı payının artırılması, TSK’nin ihtiyacının karşılanması, uluslararası pazarda rekabet gücünün artırılmasıdır. Öncelikli teknoloji alanları ise; bilişim, ileri malzeme ve enerji teknolojileri, silah sistemleri, sensör/elektronik sistemler, hava-uzay, deniz ve kara araçlarıdır. Gelecekte de özgün ürünler geliştirilerek milli savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltmak maksadıyla TSKGV 2012-2016 Stratejik Planında “VBO’nın Teknoloji Tabanının Geliştirilmesi” hedefine yer verilmiştir.

VBO’nın üniversiteler, araştırma kuruluşları, meslek yüksek okulları (MYO) ve endüstri meslek liseleri (EML) ile yürüttüğü iş birliği faaliyetlerini 6 ana başlık altında toplayabiliriz.

  • Üniversite-Sanayi işbirliği kapsamında;  
  • Mikroelektronik tümleşik devre tasarım ve üretimi için İTÜ Elektronik Teknolojileri Araştırma Vakfı ve ASELSAN Ortaklığı ile Mikroelektronik AR-GE Ltd.Şirketi kurulmuştur.
  • ASELSAN tarafından Bilkent Üniversitesi ile galyum nitrat (yeni bir yarı iletken malzemedir) teknolojisi temelli yüksek güçlü mikrodalga transistör tümleşik devre üretimi konusunda ileri teknoloji yatırımlar yapılmaktadır.

(c) ASELSAN tarafından tasarlanıp prototip üretimi yapılan morötesi, görünür ve yakın kızılötesi bantlar için optik elemanların seri üretiminin yurtiçinden karşılanabilmesi maksadıyla, Sivas’ta faaliyet gösteren bir müteşebbise ait optik firmasıyla bir ortak girişim şirketinin yatırım faaliyeti devam etmektedir.

(2) Üniversiteler ile Proje İşbirliği ve Danışmanlık kapsamında; SAN-TEZ, TÜBİTAK, AB Çerçeve Programına yönelik savunma projeleri yürütülmekte olup, üniversitelerin makine, havacılık-uzay, elektrik-elektronik, bilgisayar ve endüstri gibi değişik disiplinlerde yüksek lisans/doktora öğrencileri ile irtibat kurularak, istihdama istekli olan öğrencilerin ilgili konularda proje ve tezleri yönlendirilmektedir. Şirketlerimiz bugün itibariyle 24 üniversite ile işbirliği faaliyetlerini yürütmekte, bu sayıyı daha da artırılması hedeflenmektedir.   

  • Diğer taraftan HAVELSAN’ın, Türkiye’de ilk defa üniversite ile sanayiyi buluşturmayı ve teknoloji ile araştırmayı yan yana getirmeyi amaçladığı “Üniversite-Sanayi Buluştayı” 18 Haziran 2014’te gerçekleşmiştir. HAVELSAN ile çalışmak isteyen akademisyenlerle birebir görüşmeler yapılarak potansiyel işbirliği alanları/modellerinin değerlendirilmesine olanak sağlayan etkinliğe, 60’dan fazla üniversiteden 300’e yakın akademisyen katılmış, etkinlikte 217 AR-GE/inovasyon projesinin ön görüşmesi yapılmıştır.    
  • Üniversite ve öğrencilerle işbirliği sağlanması ve karşılıklı farkındalığın artırılması amacıyla ASELSAN tarafından ODTÜ ve İTÜ Teknokentleri’nde, TUSAŞ ve HAVELSAN tarafından ODTÜ Teknokenti’nde, ROKETSAN tarafından ise Bilkent Teknokenti’nde faaliyetlere devam edilmektedir.           
  • Özellikle yurtdışındaki üniversitelerde ve araştırma kuruluşlarında görev yapan yüksek nitelikli vatandaşlarımızın ülkemize geri dönmesi ve birikimlerinden savunma sanayimizin yararlandırılması amacıyla, devletimizin sağladığı kolaylıklardan da yararlandırarak, yoğunlukla 2012 yılından itibaren Tersine Beyin Göçü Projesi sürdürülmektedir. Bu yolla 2013 yılsonuna kadar şirketlerimize toplam 113 kişinin geri dönüşü sağlanmıştır.
  • Üniversitelerin yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin veya MYO öğrencilerinin eğitim öğretim programları istihdam açısından takip edilmektedir. Böylece bitirme projeleri ve ortak eğitim imkânları ile üniversite, MYO ve EML öğrencilerine sanayide uygulama ve bir kısmına da istihdam olanağı sağlanmaktadır. Bununla birlikte üniversitelerin 3’üncü ve 4’üncü sınıf öğrencileri ile MYO ve EML öğrencilerine staj olanağı sağlanmaktadır. Bu kapsamda 2013 yılında şirketlerimizde toplam 2272 öğrenci staj yapmıştır.

VBO’nın yıllık satışlar bazında yurtiçi ve yurtdışı konumları incelendiğinde;

  • 2013 yılında “İstanbul Sanayi Odası 500 Türkiye” sıralamasında; ASELSAN 35’nci, TUSAŞ 74’üncü, ROKETSAN 147’nci ve HAVELSAN 144’üncü sıraya yükselmişlerdir. 2016 yılsonunda ise; ASELSAN ile TUSAŞ’ın ilk 25’e, ROKETSAN ile HAVELSAN’ın ilk 100’e girmesi hedeflenmektedir. 
  • 2013 yılı verilerine göre, Dünyadaki savunma sanayi şirketlerinin sıralandığı Defense News Top 100’de ise ASELSAN 67’nci, TUSAŞ 80’inci sıradadır. 2016 yılsonunda ise ASELSAN’ın ilk 50 ve TUSAŞ’ın ilk 100’e girmesini sağlamayı hedefliyoruz.
  • Haziran 2014’te yayınlanan ve şirketlerin yapmış olduğu ihracat tutarları bazında sıralandığı Türkiye İhracatçılar Meclisi 2013 Yılı Türkiye’nin En Büyük İhracatçı Şirketleri Listesinde; TUSAŞ bir önceki yıla göre 10 sıra yükselerek 31’inci sıraya yükselmiş, ASELSAN bir önceki yıla göre 21 sıra yükselerek 107’nci sırada, ROKETSAN ise 284’üncü sırada yer almıştır.  

Aktardığımız tüm veriler, VBO’nın istikrarlı ve sürdürülebilir büyümelerine devam ettiklerinin en önemli göstergeleridir.  

TSKGV bağlı ortaklıklarının dünyadaki yeri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Türk Savunma Sanayi 2012 yılına göre 2013 yılında %24 oranında büyüme ile 1,57 Milyar Dolar tutarında ihracat gerçekleştirmiş, VBO ise 45 ülkeye 25 ürünle 691 Milyon Dolar tutarında ihracat gerçekleştirerek sektör ihracatının %44’ünü sağlamıştır. Bu kapsamda ihracatı artırmak maksadıyla yurtdışı işbirlikleri ve ortaklıklara yoğunlaşılmıştır. Bu kapsamda rekabet koşullarında kazanılarak ihraç edilen ürünlerden bazıları aşağıda yer almaktadır;   

  1. ASELSAN tarafından;
  2. Kazakistan Engineering firması ile Kazakistan’da bir ortak girişim şirketi kurularak, Kazakistan’ın askeri ve sivil elektronik cihaz ve sistemlerin üretilmesi, geliştirilmesi ve bakım-onarımı,    
  3. Ürdün tedarik makamı King Abdullah Design and Development Bureau ile gece görüş cihazlarının Ürdün’de üretilmesi,
  4. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Tawazun firması ile Stabilize Makineli Tüfek (STAMP) ve Stabilize Top (STOP) sistemlerinin üretimi, bakımı ve satışı, 
  5. TUSAŞ tarafından;
  6. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın Taarruz/Taktik Keşif Helikopteri ihtiyacını karşılamak üzere başlatılan ATAK Helikopter Programı kapsamında, ana yüklenici olarak ASELSAN ve AGUSTAWESTLAND ile birlikte taarruz helikopteri üretimi ve entegrasyonu,
  7. A400M Nakliye Uçağı programında “Milli Sanayi Kuruluşu” olarak, katılımcı ülkelerin havacılık endüstrileri ile birlikte uçağın tasarım ve üretimine ortak olunması,
  8. Çok Uluslu Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) programı çerçevesinde bu güne kadar üretilen en gelişmiş savaş uçağı F-35’in orta gövdesinin ABD dışında tek kaynak olarak TUSAŞ tesislerinde üretilmesi,
  9. ROKETSAN tarafından; muhtelif ülkeler ile roket ve füze sistemleri ürünleri kapsamında ortak üretim, işbirliği ve satış, 
  10. HAVELSAN tarafından;       
  11. Güney Kore’ye CN-235 Simülatörü tasarım ve üretimi,
  12. Pakistan ve Güney Kore’ye Elektronik Harp ve Test Eğitim Sahası (EHTES) tasarımı ve üretimi,  
  13. Katar Silahlı Kuvvetleri’ne AW-139 Simülatör Eğitim Merkezi kurulması.  

TSKGV’nın hedefleri ile ilgili neler söylemek istersiniz?

TSKGV’nın şirketleri ile bu aşamaya gelmesinde; son yıllarda, stratejik yönetim anlayışına odaklanılmasının büyük rolü olmuştur. Stratejik yönetimde ana esaslarımız;      

  • “Performans hedefleriyle yönetim,
  • Kurumsal yönetim süreçlerinin etkinleştirilmesi,
  • Etkin insan kaynakları yönetimi,
  • Gelişmiş teknoloji tabanı sahipliği, üniversite/araştırma kuruluşları ve sanayi ile etkin işbirliği,
  • Özgün ürün, ihracat ve küresel işbirlikleri ile sürdürülebilir büyüme”dir.

TSKGV 2012-2016 Stratejik Planı ile VBO’na verilen performans hedefleri;

  • “ASELSAN ve TUSAŞ’ın; Türkiye’de en büyük ilk 25 sanayi şirketi; ASELSAN’ın dünyada en büyük ilk 50 savunma sanayi şirketi, TUSAŞ’ın dünyada en büyük ilk 100 savunma sanayi şirketi listelerinde yer alması,
  • HAVELSAN ve ROKETSAN’ın; Türkiye’de en büyük ilk 100 sanayi şirketi listelerinde yer alması, VBO’nın toplamda 5,5 Milyar TL tutarında net satışa ulaşmaları,
  • Hedeflenen net satışların, şirketlerin büyüklüklerine göre %25-%45 arasında değişen oranlarda ihracat geliri elde edilmesi,
  • Büyük çaplı VBO tarafından, tek olarak veya diğer VBO ile birlikte özgün ürün ve teknolojileri olan yabancı şirketlerin alınması ya da yurtdışında şirket kurulumu projelerinin incelenerek, maliyet etkin (fizibl) olanların gerçekleştirilmesi,
  • Sağlıklı finansman yapısının oluşturulmasını teminen şirketlerin hisselerinin halka arzının gerçekleştirilmesi” şeklindedir.

TSKGV bağlı ortaklıklarının daha verimli ve sürdürülebilir şekilde büyümeleri için odaklanılan konular ile ilgili bilgi edinebilir miyiz?

     Vakıf tarafından VBO’nın daha verimli faaliyet göstermeleri ve sürdürülebilir büyümelerinin sağlanabilmesi için;

  1. Tekrar eden yatırımların önlenmesi, türev ürünler geliştirilmesi ve ürün gamının çeşitlendirilmesine devam edilmesi
  2.           Maliyet etkinliğin sağlanması ve daha rekabetçi olunması,
  3.  Yurt içi sanayi tabanının geliştirilmesi için; altyüklenici/KOBİ’ler, araştırma kuruluşları ve üniversitelerle yenilikçi AR-GE projeleri oluşturulması, stratejik işbirliklerinin geliştirilmesi ve yurtiçinde alternatif kaynakların yaratılması,
  4.  Uluslararası büyük şirketlerle işbirliği yapılması ve ihtiyaç duyulması halinde iş ortaklıkları kurulması,
  5. Gerek VBO tarafından üretilen sistemlerin, gerekse TSK envanterindeki diğer sistemlerin entegre lojistik desteğinin yurtdışı müşterilerin ihtiyaçlarıyla birlikte karşılanmasına yönelik çalışmaların artırılarak devam ettirilmesi,
  6. İş süreçlerinin devamlı gözden geçirilerek sadeleştirilmesi ve organizasyon yapılarının güncellenmesi” konularının üzerinde titizlikle durulmaktadır.