Taksim Otelcilik Genel Müdürü Remzi Altınok: İyi işleyen bir denetleme mekanizması kurmamız gerekiyor

Ülke ekonomisinin ana damarlarından biri olan turizm, son dönemde yaşanan gelişmeler doğrultusunda sıkıntılı bir döneme girdi. Yaşanan ekonomik krizlerin etkisini gidermek için yapılan çalışmalar devam ederken, Rusya ile yaşanan kriz olaylara farklı bir cepheden bakmamız gerekliliğini ortaya çıkardı. Yaşanan sorunların giderilmeye çalışıldığı ve genel anlamda birkaç ülkeye bağlı bir şekilde süre giden ülke turizminin yol ayrımına geldiğinin ifade edildiği bir dönemde bir araya geldiğimiz Taksim Otelcilik Genel Müdürü Remzi Altınok, sorularımızı yanıtladı.

Ülkemizin turizm politikası var mı?

Bilindiği gibi, bütün siyasi politikaların en önemli başlıklarından biri istihdam istihdamdır. Buradan hareket edersek, emek yoğun bir sektör olmasının yanında ülke gelirlerine olan katkısı nedeniyle,  asla göz ardı edilmeyecek bir sektör. Bu açıdan baktığınızda bir politikanın olmaması düşünülemez.    Ancak sektörümüzde uygulanan istihdam ve yatırım politikalarının orta ve uzun vadede hedeflediğimiz amaçlara ulaşmamız açısından yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu sektör, ülkemiz GSMH’na kattığı katkı nedeniyle, ülkemizin en önemli istihdam ve gelir kaynaklarından biri haline gelmiştir. Bu yüzden her dönemde bu konu çok konuşulur. Ancak bu sektörün özelliği gereği geliştirilen politikalar ve yeni uygulamalar çok hızlı tüketilmekte ve demode olmaktadırlar. Gelişim ve değişim açısından çok dinamik olan bu sektör, dışsal ve içsel siyasal ve toplumsal olaylara karşıda çok duyarlıdır. Ülkemiz açısından olaya baktığımızda, bu alanda yapılan yatırımlar ülkemizin kalkınması için büyük bir önem arz etmektedir. Ülkemizin turizm politikası var mı yok mu sorusunun yerine, var olan turizm politikası ve uygulamalarının günümüz ihtiyaçlarına cevap verip vermediğine bakmak gerekir. Bu sektörün insan istek ve beğenileri açısından devamlı değişiklik arzetmesi, bu konuda beli politikalar geliştirip uzun süre sürdürmek çok mümkün olmamaktadır.  Bugün itibariyle konaklama açısından dünyada hatırı sayılır en güzel tesislere sahip olmakla birlikte, çevremizde yaşanan siyasal ve toplumsal olaylar veya uluslararası politikalar sonucu uygulanan ambargo veya boykotlar nedeniyle   yaşadığımız sıkıntılar herkesin malumudur. Bunun yanında sektörün bu olumsuzluklara kısa surede adaptasyonunu sağlayacak yeterli örgütlenme ve dayanışma mekanizmalarının varlığından bahsetmek mümkün değildir. Buna paralel olarak kendi içimizde de organize olamayınca, turizm alanında elde edeceğimiz fayda azalıyor. Bugün öyle bir noktaya geldik ki Avrupa’da kahvaltı edemeyeceğiniz bir fiyata her şey dahil günlük fiyat verir hale geldik. Bu noktada işletmelerin belli bir fiyatın altında satış yapmaması, her şey dahil sistemin artık fayda sağlamadığı, yapılacak yeni yatırımların, yapılmış yatırımları değersiz kılacak miktarda artışını önlemeye yönelik tedbirlerin hayata geçirilmesi gerekir.  Bu konunun özellikle Turizm Bakanlığı nezdinde çok iyi takip edilerek, hatta bu işin muhatapları ile çok sık istişare edilerek, sıkı şekilde denetlenmesi, gerekmektedir. Bu sektörde uygulanan politikalar statik değil, dinamik politikalar olmalı. Kısa vadede gelişen ve değişen olgu ve olaylara cevap verecek esneklikte olmalıdır. Sektör ile ilgili geliştirecek politika ve projelerde, sektörün bütün kesimlerini içeren tarafların dahil olduğu bir kurulun oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Yapılacak çalışmalarda ve oluşturulacak politikalarda, sektör temsilcilerinin (işçi, işletmeci, acenteci ,v.s gibi) görüş ve önerileri  öncelikli dikkate alınmalı.

Turizm sektörüne verilen destekler, doğru yönlendiriliyor mu? 

Sektöre verilen desteğin doğru yönlendirilip yönlendirilmediği hususunda, bahsettiğiniz tur operatörlerine verilen destekse, bunun operatörleri yerine turizm işletmelerine verilmesinin daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim.

Yapılan açıklamalarda Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ında bu yönde bir fikri olduğunu söyleyebiliriz.

Bu yöndeki açıklamalarını basında okudum, her şey dahil sisteminin bizi taşıyamadığını belirttiği açıklamalarını olumlu karşılıyorum. Yapılan yatırımların her şey dahil sistemi içerisinde, insanların sadece bir otelin içine yerleştirip, çevre ile iletişmelerinin koparılarak, turizmin amacı olan gezme, görme, öğrenme…harcama haklarından mahrum etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Gelen turistin, gelecek turistinde teminatı olması için, gezip görmesi gerekir. Bir ülkenin tanıtımı için en doğru pazarlama yöntemi iyi ağırlanmış ve ülkenin önemli değerleri açısından bilgilendirilip ülkelerine dönen misafirler olduğu unutulmamalı. 

Aktardıklarınızdan istihdam konusundaki hassasiyetiniz öne çıkıyor. Sektör ölçeğinde düşünüldüğünde sektör yetiştirdiği insanı elinde tutabiliyor mu?

Maalesef tutamıyoruz ve sektörde daha kaliteli hizmet verebilmemizin önündeki büyük engellerden biri budur. Bu durumu biz kendi işletmelerimizde gözlemleyebiliyoruz. Eğitimli, bu işe gönül vermiş insanları bulduğumuzda, verdiğimiz hizmetin kalitesinin de arttığını görüyoruz. Ancak bu insanları sürekli istihdam edemediğimiz için, insanlar bu işe geçici ve başka alanlara geçmek için ara iş olarak görmekte.  İnsanlara, bu işte çalışıp emekli olurum güvenini verdiğiniz zaman, önemli bir sorunu ortadan kaldırabilirsiniz. İşte bu konuda Çalışma Bakanlığının, bu sektöre yönelik, yeni istihdam politikaları geliştirmesi gerekir. Bunun en önemli ayağının da farklı dönemlerde farklı yerlerde istihdamının sağlanması ile olur. Örneğin yazın Antalya’da çalışan birinin kışın Uludağ’da istihdamının sağlanması bu alanda çalışan insanların sektöre bakışını değiştirecektir. Bunun Çalışma Bakanlığının geliştireceği teşvik politikalarıyla sağlanabileceğini düşünüyorum. 

Sektör yetkililerinin üzerinde durduğu bir başka hususta finansman sıkıntıları oldu. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Bu sektöre yatırım yapan yatırımcıların en büyük sıkıntısı, bu yatırımların tabiatı gereği orta ve uzun vadede ihtiyaç duyacakları finansmana ulaşma zorluğudur.  Bu alanda yatırım yapan kişilerin ne zorluklarla bu alanda yatırım yaptıklarını görüyoruz. Maalesef, ülkemizdeki finansmana konu tasarrufların vadesi ile sektörün talep ettiği kredi vadeleri arasındaki vade uyumsuzluğu, sektörün yukarıda da belirttiğimiz gibi dışsal ve içsel olaylara karsı hassasiyetleri, bu kaynaklara ulaşmada en büyük engellerdendir. Finansmana ulaşmayı kolaylaştırdığımız politikaları ürettiğimiz ölçüde, sektörün şikayet konusu edilen kayıt dışılığı da neredeyse ortadan kaldırılabileceğini, kayıt dışılığı giderdiği ölçüde finansmana ulaşmanın da kolaylaşacağını düşünüyorum. Turizm işletmelerinin doğru ve ucuz finansmana ulaşmalarını sağlamadığımız zaman bu defa farklı yönelimlere girip, çıkış yolunu   oldukça pahalı olan ve piyasa kredisi dediğimiz acente ön ödemelerine yönelmektedir.  Bu durumun piyasayı olumsuz etkilememesi için mutlaka bu kesimin finansmana ulaşımının kolaylaştırılması gerekmektedir. Burada kamu otoritesine görev düşer diye düşünüyorum. Bu tür bir uygulamanın sektörün aynı zamanda sancısız şekilde tamamıyla kaydi sisteme dahil olması açısından da fayda sağlayacağını düşünüyorum.

2015 yılı işletmeleriniz açısından nasıl geçti? 

Diğer işletmelerin etkilendiği kadar biz de sektördeki sıkıntıdan etkilendik. Çünkü bu sektör ürününü talep eden taraflar son dakikaya kadar taleplerini iptal edebilirler. Ancak işin arz tarafından bulunan işletmelerin, ürününe kısa sürede talep yaratıp satması mümkün değildir. Ancak yaptığımız renovasyonları bitirdik, bu çerçevede bazı tesislerimizde bir önceki yıla göre daha iyi geçirdiğimizi söyleyebilirim. Bunun en büyük etkenlerinden biri hiç kuşkusuz üç farklı lokasyonda hizmet veriyor oluşumuzdu. Yumurtaları aynı sepete koymamamızın faydasını görüyoruz diyebilirim.

2016 yılından beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

 2016 yılının en önemli problemi Rusya ile Türkiye arasında yaşanan sıkıntı olduğunu söyleyebiliriz. Rusya piyasasında, bu ülkeye uygulanan ekonomik ambargo ve geçen yıl yaşanan ekonomik daralmadan dolayı bir düşüş yaşandı. Son günlerde düşürülen Rus uçağının yarattığı kriz de  eklenince, dört buçuk/beş milyon turistin geldiği bir potansiyeli kısa sürede reini doldurmanın güç olduğunu düşünüyorum. Rusya’dan gelen tepkiler bu sorunun kısa sürede çözüleceği gibi görünmüyor. Etrafımızda yaşanan olayların, korkarım  ki diğer ülkelerde de güvenlik problemi haline getirilip, talep düşüşlerine neden olabilir. Bu da yapısal olarak çoğunlukla Rusya ve bağlantılı ülkelere dayalı hizmet veren işletmeler açısından sıkıntı yaratabilir. Dileğim bunun kendi içimizde yıkıcı bir rekabet yaratmaması.

Sn Putin’in bu konudaki açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Yapılan açıklamaları yadırgadım. Bu tür açıklamalar büyük devletlere ve devlet adamlarına yakışır açıklamalar değil. Bence bu açıklamalar ile, kendi iç siyasi çekişmeler ve ekonomik sıkıntıları konuşmanın engellenmesi amacıyla kendi kamuoyu nezdinde gündem değiştirmektir. Hangi ülkede olursa olsun,  İnsanların özgürce dolaşmalarına siyasi tehditler ile engel olunması veya bu manaya gelecek söylemler ile baskı kurmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bugünkü dünyada, dinlerden, dillerden, ırklardan ve ülkelerden bağımsız olarak; yeni gelişen ve insanı merkeze koyan, temel hak ve özgürlüğü dünyanın neresinde olursa olsun savunan, yaşayan ve yaşatmaya çalışan yeni dünya vatandaşı yaratma ilke ve değerlerine de aykırıdır. Bu değerlerin en önemli ihraç ve öğrenme veya öğretme yolu turistik faaliyettir. Bu tür söylemin panzehiri de yine turistik faaliyetlerdir.  Aşırı milliyetçi ve militarist söylem ve davranışların halklar tarafından çok kabul göreceğini düşünmüyorum. Akli selimin en kısa sürede hakim olmasını dilerim.

Ortadoğu’da yaşanan karışıklıklar sektörü nasıl etkiliyor?

Bugün yaşadığımız sıkıntının ana kaynağı, maalesef etrafımızda yaşanan bu sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Zorlu bir bölgede yaşıyoruz ve bu bölgeden ayrılamayacağımıza göre, bu gerçeklerle yaşamalıyız. Dünya o kadar küçüldü ki, artık sorunları, bölgelerle veya ülkelerle, yakınlık veya uzaklığa göre tarif edip irdelemek, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek mümkün değildir. Dünyanın diğer diğer ucunda yaşanan bir sorun, bazen yanı başınızdaki sorundan daha çok sizi etkileyebilir. Günümüz dünyasında ülkeler arasında sınırlar belki belli bir süre daha varlığını devam ettirebilir, ancak dünyamızda yaşanan sorunların sınırı kalmamıştır. Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan sıkıntılar bizi etkiliyor, ancak bardağın hep boş tarafına da bakmadan, barış, güven ve daha huzurlu bir dünya için bu yolda yolumuza devam etmeliyiz.  

Ortadoğu’dan gelen turist yaşanan güncel sorunlara çare olabilir mi?

Bugün itibari ile sorunlarımız için bir çözüm olur mu, gelen Rus turistin yarısı kadar getirirsek, getiri açısından olur. Kısacası para harcayan turistin Ortadoğu’dan geldiğini söyleyebiliriz. Para harcayan turiste cevap verecek hazırlıklarımızın olması gerekiyor. Gelen misafirler hizmetlerden ve sunduğumuz kültürel faaliyetlerimizden memnun kaldıkları ölçüde,  ülkelerine döndüklerinde memnuiyetlerini,   lehimize bir pazarlama faaliyetine düştürdüklerini unutmamamız gerekir. Tersini söylemeye gerek yok. Bu bilinçle hizmet sunmamız gerekiyor. Tabii kısa vadede bu problemi çözebilmemizde fazla hayalperestlik olduğunu düşünüyorum. Ancak sorunu teşhis etmişsek, lokasyon ayırımı yapmadan Kazakistan, İran, Çin fark etmez ulaşabildiğimiz her yere ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca Avrupa Birliği ile uzlaşıldığı ve yakınlaştığımız ölçüde sorunun çözümünü kolaylaştıracağımız düşünüyorum.

Pazar çeşitlendirmeleri konusunda çalışmalar yapılıyor mu?

Bu işin olmazsa olmazıdır. Bugün yaşadığımız sıkıntıların sebebi bu değil midir? Fuarlar aracılığı ile çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Yeterli olmadığı takdirde daha farklı yöntemlerle yola devam etmeliyiz.

Verilen hizmetin kalitesini artırmak için neler yapabiliriz?

İyi işleyen bir denetleme mekanizması kurmamız gerekiyor. Denetlenen yapıların ceza ödül sistemi içerisinde daha iyi hizmet vereceğini söyleyebilirim. Ülke olarak imajımızı birkaç işletmecinin insafına bırakmamalıyız. Sektörde kullandığımız imkanlar ve değerler Ülkemizin  bir Know-How’dır. Bu nedenle bu Know-How sahibi ve kullanıcılarının karşılıklı hak ve yükümlülükleri açısından çok sıkı denetlenmesi, kimsenin bu değerlerimizi yanlış tüketmelerine de müsaade edilmemelidir.