Tarsus Amerikan Koleji’nin Başarısı Sorgulayan İnsanlar Yetiştirmesidir
İnsanın almış olduğu eğitimin iş hayatına ve yaşamına etkileri büyüktür. Batılı tarzda bir eğitim almanın dünya görüşünü değiştirdiğini belirten Rönesans Endüstri Tesisleri A.Ş. Genel Müdürü Celal Toroğlu ile Tarsus Amerikan Koleji’nde almış olduğu eğitimin iş yaşamına katkılarını içeren bir röportaj gerçekleştirdik.
Tarsus Koleji ile tanışmanız nasıl gerçekleşti?
Benim dedem başöğretmendi. Ve babam daha öğrenciyken Tarsus Koleji’nde okumak için dedeme baskı yapmış ancak maddi durumları müsait olmadığı için babam o okulda okuyamamış ve içinde ukde kalmış. Hem beni, hem kardeşimi Tarsus Amerikan Koleji’ne göndermeye karar vermiş. Böylelikle Tarsus Amerikan Koleji ile tanıştım ve o okulda okumaktan dolayı çok memnunum. Elimde olsa lise yıllarıma geri dönmek isterdim.
Yaptığımız röportajlarda hep başarılı öğrencilerin bu okullara yerleştiğini ve bu öğrencileri yetiştirmek için çok büyük uğraşlara gerek olmadığı belirtiliyor. Okul hayatında çok başarılı olan ancak iş yaşamında aynı başarıyı gösteremeyen örnekler ile karşılaşıyoruz. Bu sebeple bu okulların başarısını sadece başarılı öğrencilerin bir araya gelmesi ile sınırlamak doğru mu?
Çok haklısınız. Bana göre bizim okulun başarılı olmasının sırrı çok sorgulayan ve çabuk kabul etmeyen insanlar yetiştirmeleri oldu. Biraz Anglo-Sakson tipi eğitim söz konusuydu. Ve bunun sonunda hep sorgulayan, tabiri caiz ise şeytanın avukatlığını yapan insanlar olarak yetiştirildik. Bunun yanı sıra günümüzdeki okulların aksine çok spor yapan, sosyal aktivite ile uğraşan insanlar olduk. Spor, müzik, resim, tiyatro, fotoğraf gibi derslerin dışında mutlaka bir aktivite yapardık. Bu da sizin daha kapsamlı düşünmenizi ve hayata daha rahat bakmanızı sağlıyor.
Geleneklerine bağlı bir okul olduğunu biliyoruz.
Kesinlikle. Bizde büyüğe saygı, küçüğü koruyup kollama düşüncesi inanılmaz gelişmiştir. Çok yoğun olduğumda zamanlarda bile bir ağabeyim beni arasa tereddütsüz koşar giderim. Bu günümüzde pek uygulanabilen bir durum değil ama biz yaşadığımız sürece bu saygımızı devam ettireceğiz. Bu durum size iş anlamında ya da diğer konularda iltimas geçildiği anlamına gelmesin.
Diğer okullar ile ilgili bir kıyaslama yapıldığında örneğin Galatasaray Lisesi mezunlarında taraf tutulduğunu ve bu okuldan mezun olanların birbirlerini körü körüne destekledikleri yönünde bir algı var. Bu görüşe katılır mısınız?
Onlarda bu durum söz konusu olabilir. Bizde Tarsus Amerikan Koleji mezunlarına yardımcı oluruz ama körü körüne desteklemeyiz. Belli bir donanıma sahip, yetkin biri ise ve gerçekten o pozisyonu hak ediyor ise desteklerim. Amerikan sistemi içerisinde yetiştirildiğimiz için rekabetin olması gerektiğine inanırız.
Dönem arkadaşlarınız ile ilgili başarılı olmuş isimlere yönelik kimleri örnek gösterebiliriz?
Mehmet Nane’yi örnek verebilirim. Mehmet Nane benim çocukluk arkadaşımdır. Biz beraber büyüdük, beraber okuduk. Sabancı Ailesinden çok fazla isim vardır Tarsus Amerikan Koleji mezunu. Özdemir Sabancı, Ömer Sabancı, Demir Sabancı bizim okuldan mezun olmuş isimlerdir.
Genelde aynı aileden birçok kişinin Tarsus Amerikan Koleji’nde eğitim aldığını görebilirsiniz. Benim çocuğumda SEV vakfına bağlı bir okul olan Üsküdar Sev İlköğretim okulunda okuyor. Sadece aldığım eğitim sebebiyle onun oraya gitmesini istedim. Sev Vakfına ait bütün okullardaki eğitim tartışılmaz kalitededir ama benim için Tarsus Amerikan Koleji’nin yeri ayrıdır.
Tarsus Amerikan Koleji’nden mezun olan Erden Timur ile yaptığımız söyleşide batı tarzı eğitim veren kurumların var olan batı kültürüne olan hayranlığımızı beslediği yönünde bir eleştiri yapmıştı. Tarsus Amerikan Koleji, Robert Koleji gibi okullarda sizce de böyle bir durum var mı?
Biz yabancıları bizim kültürümüze yakın olmadıkları için eleştiririz. Ama bir yandan da sürekli hayatımızın içindedirler. İş yaşamımızda okul yaşamımızda sürekli iletişim halindeyiz. Biz endüstri sektöründeyiz ama yabancılarla bu işi devam ettiriyoruz. Batı tarzda eğitim kurumlarında okuyan insanlar batı kültürüne sahip oluyorlar ve onlar gibi düşünmeye başlıyorlar. Onlar gibi düşünmeye başladığınız zaman onları çözmek daha kolay oluyor. Dünyaya bakışınız da daha farklı oluyor. Bizim Türk insanı olarak bakışımız daha savunmaya yönelik. Bu aslında İslam ülkelerinin hepsinde geçerli bir durumdur. Bizi oyuna getiriyorlar gibi komplo teorileri üretiliyor. Bu açıda tek taraftan bakıyor olmak yanlış. Oyuna getirilen sen isen oyuna gelmemek de senin elinde. Bunu düşünüp bu açıdan hareket etmek gerektiğine inanıyorum. Türk insanını bu düşünceden çıkarmak lazım. Sürekli savunmada kalarak başarılı olamazsınız.
Bir dönem ülke olarak yabancı sermayeyi bizi sömürüyorlar düşüncesi ile kötüledik. Diğer taraftan bakıldığında bu durumun ülkemize katkıları oldu. O alanda çalışan insan kaynağı bugün çok farklı alanlarda iş yapar hale geldi. Ülkemizde algıyı yıkmak biraz zor bir durum değil mi?
Bu duruma bir örnek vermek isterim. Master eğitimi için Amerika’ya gittim. Üniversitede hocam bir konu verdi ve ona hazırlanıp sunum yapacağımı söyledi. Kaynak olarak yararlanmam için bir kitabın ismini verdi. Kitabı okulun kütüphanesinde bulamadım, araştıracaklarını söyledikler iletişim bilgilerimi bıraktım. Bir gün sonra aradılar ve kitabı bulduklarını söylediler. Kütüphane değeri 400$ olan kitabı satın almış. Ve ben bu kitabı neden aldıklarını sorduğumda öğrencimizin bu kitaba ihtiyacı var ve bizde bulunmuyor ise bu büyük eksiklik dediler. Söylemek istediğim her düşünceye açıklar ve bir öğrencinin kitap önerisini bile dikkate alıp bu yönde kendilerindeki eksikliği fark edebiliyorlar.
Tarsus Amerikan Koleji ve sonrasında master eğitimi için bir süre yurt dışında yaşadınız. Rönesans Endüstri Tesisleri Genel Müdürü olarak görev almaktasınız. Ve işiniz gereği yabancılar ile iletişim kurmak zorundasınız. Belirttiğiniz gibi almış olduğunuz eğitim yabancılar ile iletişim kurmanızda avantaj sağlıyor. Böyle bir eğitim almamış olsaydınız bu ilişkileri kurarken bir zorluk yaşar mıydınız?
Mutlaka zorlanırdım. Bir firmadan başka bir firmaya hem de prestijli bir görevde başlayıp sonrasında ben bu işi yapamayacağım diyen insanlar oluyor. Bu durumun örnekleri çok fazladır. Karşındaki insanı anlayabilmek, onun dilinden konuşuyor olabilmek çok önemli. İş ilişkisi kurduğunuz insanlarda mutlaka ortak bir payda altında buluşmanız gerekiyor. Bu önemli bir durumdur.
Tarsus Amerikan Koleji’nde eğitim almanız iş hayatınız da bir fark yarattı mı?
Öncelikle inanılmaz özgüvenli bir birey olarak yetişiyorsunuz. Bu, bütün yaşamınız boyunca size sağladığı en büyük avantaj. İkincisi doğru bildiğinizi her koşulda her şartta kimseden çekinmeden söylüyorsunuz. Daha önce belirttiğim gibi bize Tarsus Koleji’nde şeytanın avukatı olmayı öğrettiler.
Ben ilk olarak Gama İnşaat’ta işe başladım. Genel Müdürümüz de Tarsus Amerikan Koleji mezunuydu. Ancak işe başlamadan bir sürü sınavdan geçtim. Büyük avantajım İngilizceyi iyi biliyor olmamdı. Bir de bizim dönem insanlarının şimdiki gençler gibi ofisim olsun, arabam olsun gibi istekleri olmazdı. Öyle yetiştirilmedik biz. İlk işe başladığım yıllarda Rize Çayeli’nde şantiyeye gittim. 2 sene orada yaşadım. Sonra Süzer Grubu ve Feniş Grubu’nda çalıştım. Sonrasında şimdiki işim olan Rönesans Holding grup şirketlerinden Rönesans Endüstri Tesisleri’nde işe başladım.
Rönesans Endüstri olarak diğer ülkelere göre daha çok Türkmenistan ve Rusya ile iş yapıyorsunuz. Türkmenistan’ın ülke olarak daha kapalı, kolay güvenmeyen bir yapıda oldukları bilinir. Orada iş yapmanın zorluklarını yaşadınız mı?
Türkmenistan, iş dünyası açısından gerçekten zor ve değişik bir pazardır. Rönesans Endüstri Tesisleri olarak 2014 yılında Türkmenistan’da 310 milyon dolarlık işi başarıyla teslim ettik. Yıl sonunda ise 700 milyon dolarlık yeni bir projeye başladık.Gelişmeye ve öğrenmeye çok açık bir ülke olmasının yanısıra birçok tarihi ve kültürel güzellikleri olan bir ülke.
Siz Türkmenistan ve Rusya olarak o ülkelerde bir büyüme yakalayınca Türkmenistan’da başarılı işlere imza atan Polimeks Firmasının yerini alacağınız yönünde bir söylenti de ortaya çıktı. Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Şirket olarak aramızda ciddi farklar var; onlar inşaat ağırlıklı işleri üstleniyorlar. Rönesans Endüstri Tesisleri ise tamamen endüstriyel projeler ile ilgileniyor. Yüksek mühendislik ve teknoloji bilgisi gerektiren “Know-How” sistemine dayalı işler yapmaktayız. Rönesans Endüstri Tesisleri olarak tamamen farklı bir sektörde hizmet veriyoruz.
Bir Türk firması olarak sizin bunları yapıyor olmamız çok değerli. Bir yıl önce Gama Endüstri ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide bilgi birikimimizi daha da arttırmalıyız yönündeki düşüncelerini okuyucularımızla paylaşmıştı. Dünyada bu işleri yapan ülkeler pek kalmadı. Örneğin inşaat alanında dünya ikincisiyiz ve bunu daha başarılı işler ile devam ettirmemiz gerekiyor. Türkiye, Dünya da inşaat alanında ikinci sırada yer alıyor. Türk müteahhitlerin yaptığı işlerin cirosuna baktığınızda toplam cironun %3’ü oluşturuyor. Çünkü bilim ve teknolojide Türk müteahhitlik şirketleri, yabancı şirketler kadar ilerlemiş durumda değil. Bunun sebebi de yabancı şirketlerin mühendislik ve malzeme temini açısından çok gelişmiş olmalarıdır. Rönesans Endüstri Tesisleri de mühendislik grubunu kurdu ve kendini geliştirmeye devam ediyor. Ülkemizde çok donanımlı mühendisler var ama bizim gibi firmaların bu bölümleri kurarak onlara destek olmaları ve ülkemizi daha da ileriye götürmeleri için fırsat sunmaları gerekiyor.