Teşvikler yatırımlar için ülkemizi cazip kılacaktır
Yenidünya düzeninde, üretim Batı’dan Doğu’ya kayarken Türkiye’nin nasıl bir strateji izleyeceği ve rekabet içerisinde kendisini nasıl konumlandıracağı hususu cevaplandırılması gereken bir soru olarak karşımıza çıkıyor. Gelişmiş pazarlarda 2035 planlarının tamamlanmış durumda olması özellikle otomotiv sektörümüzün geleceği ile ilgili planlamalarının ivedilikle yapılmasını gündeme getiriyor. Sektörün iç pazardaki vergi yükleri nedeni ile daralan pazar ve yurtdışında özellikle doymuş Avrupa pazarı gibi sorunlarını aşması sürdürülebilir bir büyümenin aşamaları arasındaki önemini koruyor.
Türkiye otomotiv sektörü bu ortamda yeni bir strateji belgesini beklerken sektörün geleceği ve Toyata’nın pazardaki etkinlikleri ile ilgili görüşlerini aldığımız Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt sorularımızı yanıtladı.
2014 yılı otomotiv sektörü açısından iç pazar değerlendirmesi yapar mısınız?
2014 yılında BBDK tarafından uygulamaya alınan düzenlemeler, ÖTV artışı ve kurlardaki hareketlilik, 2014 yılının başında pazarı olumsuz olarak etkiledi ve ilk 6 ay satış rakamlarına yansıdı.
Belirttiğimiz nedenlerden dolayı ne yazık ki 2014 yılı için pazarda bir önceki yıla oranla büyümeden söz etmek pek mümkün gözükmüyor. Otomobil satışlarında 2014 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23 oranında bir daralma meydana geldi. Haziran ve Temmuz aylarında ise ekonomide yaşanan iyimser seyir ve kurların daha stabil hale gelmesinin etkisiyle pazarda bir toparlanma görülmeye başlandı. Mevcut şartlar devam ederse sektör olarak yılbaşındaki tahminimizden daha iyi bir noktaya geleceğimizi ve 2014 yılını ilk 6 aylık yüzde 23 düşüşe oranla daha iyi bir noktada kapatacağımızı söyleyebilirim.
Hükümetin ekonomiyi soğutma adına aldığı tedbirlerin sektöre yansımalarını aktarır mısınız?
BDDK’nın otomobil kredilerine getirdiği düzenlemeyi halkın tasarrufa yönelmesine yönelik bir uygulama olarak görüyorum. Ekonomiyi soğutma ve tasarrufa yönelik bu uygulama ile Toyota ve sektörümüzdeki tüm markalar 2014 yılı için belirledikleri stratejilerini yeniden gözden geçirmişlerdir. Dileğim otomotiv sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin, 2014 yılını olumsuz bir durum olmadan geçirmeleridir. Sektör olarak, bu yıl 2013 yılına yakın bir satış beklemiyoruz. Türkiye pazarının 800 binin altında olmasının, giderleri karşılama noktasında sorun doğurabileceğini söylemekte yarar var. 700 binin altına inen bir satış rakamı sektöre bir uyarı niteliğindedir.
Toyota olarak iç pazarla ilgili hedefler ve pazar payınızla ilgili bilgi verir misiniz?
Toyota olarak, 2013 yılını hem Türkiye’de hem dünyada önemli başarılar ile geride bıraktık. Toyota 2013 yılında dünyanın en çok satılan otomobil markası oldu. Türkiye’de ise 2013’te ulaştığımız satış rakamı ile tüm zamanların “en iyi ikinci yılını” yaşadık. Bu başarıda, geçtiğimiz iki sene içinde hemen hemen tüm modellerimizin yenilenmesinin katkısı yadsınamaz.
Türkiye otomotiv pazarı özelinde bahsedecek olursak, nüfus büyüklüğü ile araç sahip olma dataları incelendiğinde çok ciddi bir potansiyeli olması dikkatleri çekiyor. Ancak, Türkiye otomotiv sektörü siyasi ve ekonomik gelişmelerden ilk önce ve direkt olarak etkileniyor. Bunun yansımaları 2014 yılının ilk yarısında yaşandı ve pazar olumsuz olarak etkilendi.
Toyota olarak 2014’ün ilk yarısında, Auris Touring Sports modelini ilk defa Türkiye de pazara sunduk. Aynı zamanda Verso modelimizin de ilk defa 1.6 dizel motor seçeneği pazardaki yerini aldı. Toyota olarak yeni modellerimizin getirdiği sinerji ile Temmuz ayını yüzde 6.3’lük binek otomobil pazar payıyla kapattık. Eylül ayından itibaren ise makyajlanan Yaris modelimizi müşterilerimizin beğenisine sunacağız. Yeni Yaris’in satışa sunulması ve ürün bulunurluğu ile birlikte yılsonu hedefimizi yaklaşık 33 bin 34 bin olarak belirledik.
Corolla modelimiz ise 41 milyona yaklaşan satış adediyle dünyada tüm zamanların en çok satılan otomobili. Corolla, Türkiye pazarında da 2014 yılı ilk 6 aylık döneminde filo hariç perakende satışlarında en çok tercih edilen otomobil olmayı başardı.
Türkiye orta vadede otomotiv sektöründe 1 milyonluk araç satışına ulaşmak istiyor. Bu hedefe ulaşmamız için önerileriniz nelerdir?
Türkiye’de 1,5-2 milyon adetlik pazarın en kısa zamanda gerçeğe dönüşmesini sağlayacak bir plan sektörümüz için önemli bir yenilik olacaktır. Yabancı yatırımcı için cazip olanaklar ve teşvikler bu planın önemli bir parçasıdır. Ayrıca vergilendirme sisteminin de Avrupa ülkelerindeki vergi oranları gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesi Türkiye otomotiv sektörüne ciddi bir ivme kazandıracaktır.
Bunun yanında; çevreci araçlar da dahil olmak üzere üretimden tüketimine kadar oluşturulacak her türlü teşvik paketi otomotiv sektörünü motive edeceği ve yatırımlar için ülkemizi cazip kılacağı görüşündeyim.
Son OSD toplantısında Bakan Fikri Işık, otomotiv strateji belgesinin bu yıl süresinin biteceğini ve yeni bir strateji belgesi hazırlayacaklarını belirttiler. Bu noktada hazırlanacak strateji belgesinden beklentileriniz nelerdir? Gelecekte çevre dostu araçlar, tercih edilme kriterlerinde ilk sıralarda yer alacaktır. Ülkemizde de vergi düzenlemelerinde, doğayı koruyan ve daha düşük yakıt tüketen bu tür araçlarda ilave bir teşvik sunularak kullanımının özendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Zaten dünyada elektrikli hibrit teknolojilerini desteklemeyen ülke neredeyse kalmadı. Biz bu konuda bir miktar geç kaldık gerçekten. Ciddi anlamda kullandığı ürünle çevreye daha az zarar vermek isteyen, daha bilinçli geniş bir tüketici kitlesi oluşmaya başladı. Bu anlamda yeni strateji belgesinde bu konunun da ele alınması ve somut adımların atılması en büyük beklentimizdir.