Türkiye olarak kendimize yetecek kadar bal üretemiyoruz

Gıda enflasyonunun gündemdeki yerini koruduğu bir dönemde bal sektörünün duayeni Özen Altıparmak ile bir araya geldik. Hem sektörü hem de gıda enflasyonunu konuştuğumuz söyleşimizde Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, önemli açıklamalarda bulundu.

Dünyada ve Türkiye’de gıda enflasyonu sorunu gündemden düşmüyor. Bu konu ile ilgili sizin düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Gıda ürünlerinde fiyat düşüşleri ürün arzının çoğalmasıyla veya çoğalma beklentisiyle düşer. Buğday koridoru açılınca unlu mamuller başta olmak üzere birçok üründe fiyatlar düştü. Öyle tahmin ediyorum ki bu yumuşama devam ederse gıda fiyatlarındaki düşüş de devam edecektir. 

Bal sektöründe fiyat artışları devam edecek mi?

Bal sektörü için de durum farklı değil… Arıcıların beklenti fiyatları maalesef çok yüksek. Bizim üreticiden aldığımız balın fiyatı geçen seneye nazaran 2.5 kat artmış durumda, bunun nedenlerinden biri arıcıların bal fiyatlarını piyasadaki diğer ürünlerle karşılaştırarak oluşturmasından kaynaklanıyor. Balın fiyatı market rafındaki şekerin kilogram fiyatıyla kıyaslanarak belirleniyor. Bugün şekerin kilogram fiyatı dört kat artınca bal üreticileri balın değerini ve maliyetlerini korumak adına kilosunu en az iki buçuk kart arttırmak durumunda kaldı. Arıcı, toptan alımda balın kilosuna 50-90 TL arasında yöresine göre fiyat biçiyor. Böyle olunca raf fiyatları da yüksek oluyor maalesef… “Maalesef” diyorum çünkü bu durum taklit ve tağşiş ürünlerinin ciddi oranda önünü açıyor. Şu anda piyasada bulunan balları üreten markaların büyük bir çoğunluğu piyasaya taklitli ve tağşişli ürün sunuyor. Burada devletin denetimlerini arttırması çok önemli.

Gıda enflasyonunu arttırma etkisine rağmen taklitli ve tağşişli ürünlerin derhal ortadan kaldırılarak haksız kazancın önüne geçilmesi gerekiyor. Aksi halde gerek arıcı bazında gerekse tedarikçi bazında kimsenin düzelmesi mümkün değil.

Bal tedarikçi firma olarak siz oluşan bu fiyatın üzerine ne kadar kar marjı koyuyorsunuz?

Biz aracıdan aldığınız fiyatın üzerine %10-12 arasında kar marjı koyuyoruz. Genel giderleriniz ve satış giderlerinizi de düşündüğünüzde raftaki fiyatınız aldığınız bal fiyatının en az iki katı oluyor. Böyle olmak zorunda… Çünkü nakliye, tedarik, market, paketleyici firmanın %10 kar marjını koyduğunuzda çıkan fiyat budur. Oysa bugün bizim toptan aldığımız bal fiyatıyla raflarda markalı ballar satılıyor. Bu ürünü de maalesef tüketiciler gerçek bal olduğunu sanarak satın alıyor. Bu konuda artık tüketicilerin de bilinçli olması gerekiyor. Şunu düşünmek lazım “arıcıdan toptan alınan fiyatlardan daha düşük bir perakende satış fiyatı olabilir mi?” Yoksa bu ballar Mars’tan mı geliyor?

Tarım Bakanlığı da denetim yapacağını açıklıyor. Bu denetimler sektörü düzenler mi?

Bu gelişmeleri bende duyuyorum ve bu konuda Tarım Bakanlığına güveniyorum. Ancak bazı kesimler tarafından “Türkiye bir bal ülkesidir, balda dünyada ilk sıralardayız” şeklinde açıklamalar yapılıyor. Oysa belirtilen rakamların doğru olmadığı kanısındayım. Türkiye olarak kendimize yetecek kadar bal üretemiyoruz. Türkiye’de 60 bin tondan fazla bal üretilemediğini düşünüyorum.

Bal sadece dış katkılarla çoğaltıldığı için yetebiliyor… Bu gerçekle yüzleşmeliyiz ki bir an evvel gerçek ve sağlıklı bal verimini arttırma yoluna giderek dünyanın ilkleri arasına girebilelim.

Bal üretimiyle ilgili tebliğ yayınlandı ve kovanlara plaka verilerek tam rakamlara ulaşma hedefi konuldu. Bu çalışma faydalı olur mu? Türkiye’de tahminen 80 bin arıcı 8 Milyon kovan ve 108 bin ton bal üretimi olduğu söyleniyor bu konudaki görüşünüzü öğrenebilir miyiz?

Ne yaparsanız yapın sonrasında bunları takip etmeniz gerekiyor aksi halde gerçek sonuca ulaşamazsınız. Beyan usulüyle ilerlenmemesi gerekirken maalesef plakaların arılı kovan için alınıp alınmadığının tek tek tespitinin yapıldığı bir denetim mekanizması yok. Türkiye’nin arıcı, kovan ve bal üretimi ile ilgili Nielsen raporlarından yola çıkarak yaptığımız analizler sonucunda elde ettiğimiz bilgiye göre; ülkemizin yılda ancak 60 bin ton gerçek ve sağlıklı bal üretebildiğini tahmin ediyoruz. Bu tahminden yola çıkarak kovan başı verimin ortalama 15 kg civarlarında olduğu, arılı kovan sayısının da ancak 4 milyon olduğu sonucuna ulaşabiliyoruz. Biz 6-7 bin ton ürün alabiliyoruz. Söylendiği gibi Türkiye’de 108 bin ton bal üretimi olsaydı ancak %6 pazar payına sahip olurduk. Bu oran doğru olsaydı, bal alımına girmemizle fiyatlar yükselmez alımdan çıkmamızla da fiyatlar düşmezdi. Çünkü %6-7 oranının piyasaya etkisi bu denli olmazdı.

Kamu bankaları bal üreticilerine yakın bir zamanda kredi dağıttı. Bu durumda bankalar bal üreticilerini nasıl tespit ediyor?

Arıcılar bağlı bulundukları bölgenin faaliyet gösteren bir Arıcı Birliğine resmi olarak kayıtlı olur. Kovan sayısı ise verilen plakalara göre yapılır. Dolayısıyla bankalar da bu veriler ışığanda hareket ediyor.

Arıcılar şeker fiyatlarını baz aldıklarına göre arıya şeker mi veriyorlar?

Modern arıcılık teknikleri gereği arılara nektar dönemi dışında aç kalmasınlar, kışı güçlü atlatsınlar ve bahar ayına güçlü girsinler diye kristal toz şeker ile besin takviyesi yapılır. Şerbetleme diye adlandırılan bu süreç doğrudur ve gereklidir. Ancak nektar dönemi başlamadan en az 1 ay öncesinde şerbetleme kesilmelidir. Aksi halde bala şeker karışır ve bu balın doğallığına ve katkısızlığına aykırıdır.

2022 yılı için bal sektöründe üretimi nasıl görüyorsunuz, sürekli farklı bölgelerden iyi miktarlarda bal alabildik diye açıklama yapılıyor?

Geçen yıla oranla bu yıl daha verimli görünüyor. Yayla balları veya orta Anadolu bölgesindeki ballar en iyi dönemlerini yaşıyor. Ayrıca bu yıl Ayçiçek ekim alanları çoğaldığından Ayçiçek balında yeterli rekolteye ulaşılabilir. Çam balında ise geçmiş iki yıla nazaran olumlu sinyaller geliyor bu nedenle fiyatlarda bir artış beklemiyoruz.

Çam balındaki artış ihracatı da arttırabilir mi?

Türkiye’nin bal ihracatı çoğunlukla Çam balıdır. Ancak son iki yıldır çam balı rekoltesi olumsuz iklim koşulları ve doğal afetler nedeniyle %20’lerin altında seyretti. Güzel olan şu ki; bu yıl olumlu sinyaller alıyoruz… Bir aksilik olmazsa Çam balı rekoltesinin Eylül ayının ortalarında başlayıp Kasım ayının ortalarına kadar devam etmesini bekliyoruz. Öte yandan geçmiş yıllarda özellikle ABD’ye bol miktarda petekli bal ihracatı yapılmıştır. Pratikte her peteğin tahlil edilmesi mümkün olamadığından firma olarak petekli bala marka garantisi verememekteyiz. Bu nedenle hiçbir zaman petekli balın ihracatını yapmadık, yurt içinde de satmadık.

Balparmak olarak Ar-Ge çalışmalarınızla da ön plana çıkıyorsunuz. Ar-Ge çalışmalarınızı aktarır mısınız?

Balparmak bal paketleyicisi olmanın yanı sıra bal ve diğer arı ürünleri konusunda bir bilim merkezidir. Sektör lideri olarak son dönemde Balparmak Ar-Ge merkezimizin önemli kurum ve kuruluşlarla yaptığı iş birlikleriyle oldukça faydalı çalışmalara imza attık. Balparmak Ar-Ge merkezimizde son iki yıldır TÜBİTAK MAM iş birliğiyle yürüttüğümüz bilimsel çalışmalar sonucunda 2022 Haziran ayında hayata geçirdiğimiz; Apitera Propolisli Sprey, Apitera Plus Forte Propolis, Apitera Plus Propolis Çocuk C Vitaminli de bu fayda yaratma anlayışından doğan ürünlerdir. İyi yaşamı desteklemeye yönelik geliştirdiğimiz fonksiyonel gıdaları tüketicinin ihtiyacına ve damak tadına yönelik olarak çeşitlendiriyoruz.

 Ayrıca Ar-Ge Merkezimizde bal ve diğer arı ürünlerinde özellikle taklit ve tağşişin belirlenmesine yönelik metot geliştirme çalışmalarının yanı sıra, yenilikçi metot geliştirme çalışmaları da yürütülmekteyiz. Dünyada bir ilk olarak balda tağşişe yönelik kullanılan esmer pirinç şurubunun varlığına yönelik metot geliştirdik ve dünyanın saygın bilimsel dergilerinden biri olan “LWT Food Science & Technology”de yayınlanarak dünya literatürüne girmesini sağladık. Balparmak Ar-Ge merkezi sadece Balparmak’a değil Türkiye’ye ait önemli bir değerdir. Tüm dünyada arıcılık sektörünün olimpiyatı niteliğinde olan Apimondia – Dünya Arıcılık Kongresi, 2017 yılında İstanbul’da gerçekleşmişti ve Balparmak olarak Platin sponsorluğunu üstlenmiştik. Bu yıl da ülkemizde gerçekleşecek olan 47. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi’nin tekrar Platin sponsoru olarak ülkemizi uluslararası platformda temsil etmenin gururunu yaşıyoruz.

Son olarak tüketici tarafında bu dönemde Balparmak ürünlerine ilgi nasıl?

Biz Balparmak olarak her zaman tüketicilerimize kovandan sofraya doğal, güvenilir balı ve doğru bilgiyi sunuyoruz. Bu da bizim tüketicilerimizle aramızda güvene dayalı güçlü bir bağ oluşturmamızı sağlıyor. Bala gerçek değerini verenlerle aranızda gelişen bu bağ 42 yıldır hiç bozulmadan artarak devam ediyor. EYLÜL2022