Türkiye Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya açılan bir kapıdır

Hong Kong Ticaret Geliştirme Konseyi (HKTDC) tarafından ilk kez İstanbul’da düzenlenen fuar ile tüketici elektroniği, saat, hediyelik eşya, ev eşyası, moda aksesuarları kategorilerinde Hong Kong ürünlerinin markaları Türkiye’ye tanıtıldı. Gerçekleştirilen fuar daha önce Varşova ve Moskova gibi ülkelerde de bulundu fakat Türkiye’de 11 genç Hong Kong modacısının tasarımlarından oluşan defile ve uluslararası pazarlarda dünyanın farklı yerlerinde ödül almış ürünlerin gelmesi gibi ilkler yaşandı. Bunun sebebinin Türkiye’deki tüketicinin iyi tasarıma önem vermesi olduğunu belirten HKTDC Genel Müdür Yardımcısı Margaret Fong ile Türkiye Hong Kong arasındaki ticareti konuştuk.

Türkiye-Hong Kong arasındaki ticari ilişkileri değerlendirebilir misiniz?

Türkiye Hong Kong arasın son 10 yıldır her iki taraf için de ticaretin tutarlı bir şekilde arttığını, 2012 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1,2 milyar Amerikan doları. İki ülke arasındaki ihracat faaliyetlerinin iki taraflı artış içerisinde. 2009’da 2012’ye kadar Türkiye’nin Hong Kong’a yaptığı ihracat iki katına çıkmış durumda. Dolayısıyla bu da geleceğe yönelik potansiyel olduğunu gösteriyor.

Türkiye pazarının Hong Kong için önemi nedir?

Türkiye’nin müthiş bir pazarı var. Bizim 7 milyon nüfusumuza oranla Türkiye’de 70 milyon insan yaşıyor. Bu da pazar açısından çok önemli. Türkiye, Hong Kong için sadece kendi tüketim potansiyeli değil aynı zamanda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya da açılan bir kapı görevi görüyor. Aynı zamanda Türkiye için Hong Kong pazarı özellikle iyi kalitede gıda, içecek ve şarap gibi ürünlerde büyük talebin olduğu bir bölge. Bu ürünlerin pazarlanması için Hong Kong Türkiye’ye destek verebilir.

Hong Kong pazarının yatırımcılar için avantajları nelerdir?

Hong Kong ile ticaretin Uzakdoğu’daki faaliyetlere göre özellikle vergi konusunda avantajları da var. Türk şirketi olarak Çin Halk Cumhuriyeti ile iş yapıyorsanız ya da Çin’de Kurulu Türkiye sermayeli bir şirketseniz kârınızı geriye transfer etmek istediğinizde %10 bir vergiye tabi tutuluyorsunuz. Ama aynı şekilde Hong Kong’da bir Türk şirketi bir şube açar ya da bir şirket kurarsa o zaman sadece % 5 vergi ile aynı şeyi yapabiliyorsunuz. Bunun dışında bir lisans ile Çin’de ticaret yapıyorsanız %7 ila 20 arası vergiye tabisiniz fakat Hong Kong’da kurulu bir şirket olarak ödeyeceğiniz vergi %5 ve Hong Kong’a satış yaptığınızda gümrük vergisi yok. Hatta Çin Halk Cumhuriyeti’ne Hong Konglu bir şirket ile iş birliği yaparak ve üzerine katma değer sağlayarak ürün satarsanız sıfır gümrük vergisi ödüyorsunuz. Türkiye’deki yatırımcıların da bu avantajdan yararlanıyor. Tek başına şirket kurmak istediğinde bir yatırımcının 3 yıl yerleşik olması gerekiyor fakat yerli bir şirket ile ortak olursa beklemesi gerekmiyor ancak bu fırsatlar Türkiye’de çok fazla bilinmiyor.

Gelecek dönem için hedefleriniz neler?

Daha fazla Türk markasının Asya pazarına açılmasını sağlamak istiyoruz. Özellikle Güneydoğu Asya Hong Kong modasını takip ediyor. Bundan dolayı Türk markalarının önce Hong Kong’da gelip sonra bölgeye açılması daha kolay olacaktır.

Ticaretin gelişimi için ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?

Fuardaki faaliyetlerin yanı sıra mücevher, elektronik, giyim gibi sektörlerden temsilci grupların da ticari heyetler ile görüşmesi sağlanıyor. Hong Kong’daki firmaların Türkiye’yi anlaması, Türkiye’deki şirketlerin de Hong Konglu şirketleri tanıması açısından bunun çok önemli olduğu düşünüyoruz.  Bu çalışmalar ile ilgili olarak Ali Babacan ile de görüştük. İlişkilerin daha da iyiye gitmesi için çalışıyoruz. Sadece iki bölge arasındaki ticareti nasıl arttırabileceklerine değil, yatırım fırsatlarının da neler olabileceğine bakmak istiyoruz. Hong Kong’un turizmdeki liman işletmeciliği ve metro işletmeciliği deneyiminin Türkiye’ye yatırımcı getirme açısından işe yarayabileceğini düşünüyoruz.