Türkiye, Polonya’nın bölgedeki en önemli ortağıdır

Türkiye Polonya ticari ilişkileri ortaya koyulan ticari hedefler doğrultusunda ilerlemeye devam ediyor. Karşılıklı olarak ortaya koyulan iyi niyet doğrultusunda ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için önemli adımlar atılıyor. Yapılan çalışmalar ile ilgili görüşlerini aldığımız Polonya Ankara Büyük Elçisi Jakub Kumoch, önemli açıklamalarda bulundu. 

Polonya Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin geçmişi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Ülkelerimiz arasında 600 yıllık tarihsel bir bağ var. Polonya ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki diplomatik ilişkiler 1414 yılında başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, Polonya’nın bölünmesi kararını hiçbir zaman kabul etmemiştir. Aynı zamanda Polonyalı siyasi göçmenler için de güvenli bir sığınak haline gelmiştir ki bunun sonucunda İstanbul’un Asya yakasında günümüze dek varlığını sürdüren bir Polonyalı köyü olan Adampol yani Polonezköy kurulmuştur. Diğer yandan Polonya, Türkiye Cumhuriyetini tanıyan ilk Avrupa ülkesidir.

Diplomatik ilişkiler, her zaman olduğu gibi beraberinde ekonomik ve ticari ilişkileri de getirmiştir. Polonya’nın Türkiye’den ithal ettiği ilk ürünlerin başında yakın dövüş silahları, ipek, giyim, halı ve baharat vardı. 20. yüzyılın sonunda başta ekonomik olmak üzere Polonya-Türkiye ilişkilerinde ayrı bir canlanma yaşandı. Bunun nedeni, 4 Ekim 1999 tarihli serbest ticaret anlaşması çerçevesinde ülkeler arasında serbest ticaret bölgesi kurma çabalarıdır. Bu adım, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması ile Dünya Ticaret Örgütü üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesine önayak oldu. Ancak Polonya ile Türkiye arasında ilk ticaret anlaşması 1974 yılında zaten imzalanmıştı.

Ülkelerimiz arasında çok uzun bir ekonomik işbirliği geçmişi var, ancak ticaretin en iyi kısmının hala önümüzde olduğunu düşünüyorum.

Polonya Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin bugünü ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Türkiye, Polonya’nın bölgedeki en önemli ortağıdır. Ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmi pandemi öncesinde 6 milyar dolar civarlarında olsa da, bundan çok daha büyük bir potansiyelimiz olduğunun farkındayız. Bu rakamı ikiye katlamak istiyoruz ve buradaki önceliklerimden birinin de bu olduğu konusunda sizi temin edebilirim. Hedefimiz, 2023 yılına kadar ticaret hacmimizin 10 milyar dolar eşiğinin üzerine çıkması.

Bugün başlıca ithalat ve ihracat kalemlerimiz arasında; makineler, elektrikli ve mekanik cihazların yanı sıra otomotiv yedek parçaları, kimyasal ürünler ve gıda ürünleri ön plana çıkıyor. Her iki ülkede de karşılıklı işbirliğine olan ilginin sürekli arttığını gözlemliyoruz. Şu anda Türkiye’de faaliyet gösteren Asseco, Polpharma, Selena, Kopex ve Elektrim gibi Polonya sermayeli 70 civarında şirket var. Polonya’da da Gülermak (Varşova’daki metro inşaatından sorumlu şirket), Grundig, Arçelik, Koska, LC Waikiki ve English Home gibi Türk şirketleri faaliyetlerini sürdürüyor.

Karşılıklı ticaret ve işbirliği alanlarında görülen artış, işletmelere yeterli gelmiyor, daha fazlasını istiyorlar. Bu yüzden bir büyükelçi olarak benim görevim iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin nasıl artırılacağına odaklanmak ve bu konuda sıklıkla karşılaşılan kurumsal engelleri ortadan kaldırmak için çalışmak olacaktır.

Pandemi sürecinin ticari ilişkilere etkisi ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Salgının küresel ekonomi üzerindeki etkisi büyük oldu, herkes ne yapacağını şaşırdı, ancak hemen toparlanıp hızlıca tepki vermek ve tamamen yeni olan bu gerçekliğin gereklerine göre hareket etmek gerektiğini fark ettik. İki yıl önce, hiç kimse tüm dünyayı “durduracak” bir şeyin olabileceğini aklının ucundan bile geçirmezdi. Polonya-Türkiye ilişkilerine bakacak olursak, her yıl Türkiye’ye gelen Polonyalı turist sayısında kesinlikle gözle görülür bir azalma oldu. Son birkaç yıldır Türkiye, Polonyalı turistler tarafından en çok tercih edilen ülkelerin başında geliyordu. Türk misafirperverliği, harika mutfağı ve güzel doğası Polonyalılar tarafından her zaman takdir edilmiştir.

İthalat ve ihracat konularına gelince, görünenin aksine, dış ticarette yaşanan geçici yavaşlamanın ardından 2020’nin üçüncü ve dördüncü çeyreğinde hem Türkiye hem de Polonya’da bir toparlanma yaşandı. Bazı şirketlerin karşılaştığı sorunların, diğerleri için bir fırsat doğurduğuna inanıyorum. Hem Türkiye hem de Polonya’da, pandemi sürecinin getirdiği yeni gerçekliğe hızla ayak uydurup, büyüme planlarını hayata geçirerek piyasada kendilerine çok iyi yer bulan şirketlerin olduğunu gözlemliyoruz. Her iki ülkede de en çok etkilenen sektörler maalesef gastronomi ve turizm sektörleri oldu. Umarım yakın zamanda bu işletmeler de normal işleyişine dönebilirler.

Günümüzde iş dünyasının en büyük sorunu, ikili iş görüşmelerine, fuarlara ve iş gezilerine katılım fırsatlarından faydalanamamasıdır. Salgın yüzünden hepsi ertelenmek zorunda kalındı. Pandemi sürecinin muhtemel yatırımları ve yeni iş çözümlerini geciktirdiğini düşünüyorum. Kısıtlamaların kaldırılmasını sabırsızlıkla bekleyen birçok Polonyalı ve Türk şirketi tanıyorum.

Polonyalı şirketlerin Türkiye’ye ilgisi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Bu ilgi her geçen yıl artıyor. Polonyalı şirketler Türkiye’yi bir büyüme fırsatı olarak görüyorlar, sonuçta 80 milyonu aşkın nüfusuyla büyük bir potansiyele sahip büyük bir ülkeden bahsediyoruz. Yeni pazar arayışında olan Polonyalı girişimciler için Türkiye, aynı zamanda Asya’ya ve Ortadoğu’ya açılan bir kapı konumunda. Fuarlara, iş gezilerine ve ikili iş görüşmelerine katılmak isteyen Polonyalı şirketlerden çok sayıda talep alıyoruz. Polonyalı şirketlerin Türkiye pazarına girebilmeleri amacıyla Polonya hükümeti, Polonya Yatırım ve Ticaret Ajansı bünyesinde Türkiye pazarında iş bağlantıları kurmalarına yardımcı olmak üzere İstanbul’da bir Dış Ticaret Ofisi açtı. Diplomasi tarafında da ekonomik konularda uzmanlaşmış diplomatlarımız var. Bu faaliyetler, Polonyalı ve Türk şirketlerin ortak girişimlerini hayata geçirmelerini kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Ayrıca Türk şirketlerinin de Polonya pazarına girme konusuna oldukça ilgi gösterdiklerini görüyoruz. Yatırımcılardan ve üreticilerden, işlerini büyütmeleri için Polonya’nın önemli bir pazar olduğuna dair birçok sinyal alıyoruz. Polonya ve Türkiye’deki yatırımcılar ve girişimcilerle yapılan görüşmeler, ekonomik işbirliğinin ve yatırımların artması için her iki tarafta da var olan kurumsal engellerin azaltılması gerektiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu durumdan etkilenenler ise sıklıkla küçük ve orta ölçekli işletmeler oluyor.

Ticari ilişkilerin geliştirilmesi için önerilerinizi alabilir miyiz?

İki ülke arasında potansiyel işbirliği fırsatı gördüğümüz birçok alan var. Türk inşaat firmalarının başarılarının farkındayız ve bu kesinlikle önemli bir işbirliği alanı, bunun dışında yenilikçi teknolojiler, bilgi ve iletişim teknolojileri ve uzay teknolojisi alanındaki şirketlerde de büyük potansiyel görüyorum. Türkiye’de çok sayıda yenilikçi start-up’lar ortaya çıkıyor, aynı şey Polonya için de geçerli – ‘Doğuştan Küresel’ (Born Global) sloganıyla ortaya çıkan genç, yenilikçi şirketler artık tüm dünya pazarlarını fethediyor. Teknoloji ve inovasyon ülkelerimizin geleceğidir ve ben bu alanda büyük bir işbirliği potansiyeli görüyorum. Her iki ülkede de önem arz eden bir diğer işbirliği alanı ise çevre koruma teknolojileri. Polonya ve Türkiye – kendi mükemmel çözümlerine sahipler ve bu alanda işbirliği olasılığı da oldukça yüksek. Elbette, şirketlerin ortak faaliyetleri büyük anlam ifade ediyor. Daha önce de bahsettiğim gibi Türkiye, şirketlerimiz için Ortadoğu ve Asya’ya açılan bir kapı konumunda iken, biz de Türk firmalarına Avrupa kapılarını açıyoruz.

Daha çok şey yapabiliriz. Örneğin, ülkelerimiz arasında henüz bir Karma Ekonomik Komisyon (KEK) kurulmadı. KEK’in oluşturulması için çalışmalarımız, görüşmelerimiz sürüyor. Bu konu, yakın zamanda sonuca bağlanacak. Aradaki engellerin kaldırılmasında KEK toplantılarının kilit rol oynayacağına inanıyorum.

Ayrıca, Polonya’nın Avrupa Erasmus programı kapsamında Türk öğrencilerin en çok tercih ettiği ülke olduğunu da eklemek isterim. Türk öğrenciler lisans veya yüksek lisans eğitimlerinde de Polonya’yı tercih ediyor. Öğrenimini tamamladıktan sonra ülkelerine dönen bu insanlar, Polonya ve çoğu zaman da Polonya dili hakkında mükemmel bir bilgiye sahip oluyor. Bunun ülkelerimiz arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesinde kesinlikle önemli bir etkisi bulunuyor.

Ticari ilişkilerin geliştirilmesinin üçüncü ülkeler açısından önemi ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Üçüncü ülkelerle ekonomik ilişkiler kurmak ve geliştirmek Polonya için çok önemli. Polonyalı şirketler Avrupa Birliği ülkelerinin pazarlarında uzun yıllardır faaliyet gösteriyor, bu yüzden artık farklı coğrafyalarda kendilerine yer bulabilecekleri yeni pazar arayışındalar. Ayrıca, Polonya’nın 30 yıllık serbest piyasa ekonomisi tecrübesi, şu anda çoğu şirketin, ihracat, ithalat ve yatırım alanında AB dışı genişlemeye mükemmel bir şekilde hazır durumda olduğunun bir göstergesi. Artık birçok Polonyalı işletme Avrupa Birliği pazarını fazla kalabalık buluyor, bu nedenle de üçüncü ülkeler yeni ilgi alanları arasında yer alıyor.

Şu anda, Polonya ihracatının yaklaşık %80’i ve ithalatın ise neredeyse %60’ı Avrupa Birliği topraklarında gerçekleşiyor, ancak bu oranda her yıl üçüncü ülkeler lehine bir azalma söz konusu. Türkiye, Polonya’nın AB dışında en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında dördüncü sırada, bölgede ise ilk sırada yer alıyor. Türkiye ihracat açısından Polonya’nın ticaret ortakları arasında 23., ithalatta ise 16. sırada bulunuyor. Polonya-Türkiye arasındaki ticaretin artış eğilimi 10 yıl boyunca, 2019’a kadar devam etti, umarım önümüzdeki yıllarda da bu ilişkilerimiz aynı derecede verimli geçer.

Vişegrad Grubunun Türkiye ile ilişkilerdeki potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Vişegrad (V4) ülkeleri ile Türkiye arasındaki işbirliği, öncelikle ülkeler arasındaki bireysel ikili ilişkilere dayanmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye ile Vişegrad Grubu ülkeleri arasındaki dış ticaret ilişkilerinin son birkaç yılda kademeli olarak arttığı istatistiksel verilerden anlaşılmaktadır.

Vişegrad Grubu’nun Türkiye ile işbirliği, özellikle transatlantik güvenlik boyutunda büyük önem taşıyor. Başta güvenlik politikası, ekonomik ilişkiler ve göç konuları olmak üzere, karşılıklı güvene ve uluslararası hukukun kabul gören evrensel değerlerine dayanan yapıcı bir işbirliği adına çaba sarf etmek her iki tarafın ortak çıkarınadır. Bu anlamda, düzenli istişarelere, toplantılara ve mevcut işbirliğinin güçlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. V4 ülkeleri ile Türkiye arasındaki en umut verici işbirliği alanları arasında enerji, yeni teknolojiler ve ulaşım altyapısının geliştirilmesi konuları sayılabilir. MAYIS2021