Ülkemizin kalkınmasında payımız olsun istiyoruz

Nice başarı hikâyeleri vardır, akıp giden su gibidir. Gideceği menzil için desteğe ihtiyaç duymaz. Bir düşünürün de dediği gibi, “Şu değirmenin çarkı kırılsın veya kırılmasın; akan su denize doğru büyük bir gayretle akar.”

Ülke insanımız tüm zorluklara rağmen yurtdışında başarı hikâyeleri yazmaya devam ediyor. Başarıları ile bizleri gururlandırdıkları gibi yapmış oldukları çalışmalarla ülkemizin kalkınmasına da önemli katkılarda bulunuyorlar.

Üniversite hayatı sonrası 20’li yaşlarda genç bir mühendis olarak meslek yaşamına 1995 yılında Rusya’da başlayan KDC GRUP Yönetim Kurulu Başkanı Kubilay Doğan için 17 yıl sürecek yurtdışı macerası, kendi deyimiyle başlangıçta başlamadan bitecekken;verdiği söz ve sorumluluklarına olan bağlılığı nedeni ile devam eder. 2012 yılına kadar devam edecek yurtdışı yolculuğu ile ilgili süreci ve gelecek ile ilgili düşüncelerini okuyucularımızla paylaşan Kubilay Doğan, sorularımızı yanıtladı.

17 yıl süren ve bir başarı hikayesine dönüşen yurtdışı deneyiminizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?

1995 yılında üniversite eğitimini tamamladıktan sonra ilk iş başvurumu Rusya’da iş yapan bir firma ile gerçekleştirdim. Bu vesileyle ilk mühendislik ve yurtdışı tecrübesi başlamış oldu. O dönem Rusya’nın doğal kaynaklarını sağlıklı değerlendiremediği, ekonomik sorunlarıve zorluklar yaşadığı yıllardı. Yeni bir yönetim tarzına alışma dönemindeki bu ülkede çalışmak oldukça zordu ve ilk dönemimde hemen dönmeyi düşündüğüm bile oldu. Ancak firmamaverdiğim sözleri düşünerek yoluma devam ettim. 22 yaşında genç bir mühendis olarak şantiye şefliği yaptığım projeyi de zamanından önce teslim ettikten sonra Ankara merkezli firmanın Moskova ofisinde iş geliştirme departmanında çalıştım. 1997 yılında Eylül ayında Ortadoğu’da çalışmaya başladım. İki buçuk yıl bu bölgede çalıştıktan sonra vize mevzuatının getirdiği zorunluluktan dolayıistifa ederek işimden ayrıldım. Akabinde 13 yıl sürecek Orta Asya’daki Türkmenistan macerası başladı.

1999 yılları Türkmenistan’da bugün olduğu gibi iş imkânlarının çok fazla olduğu bir dönem değildi. Sonraki yıllarda Türkmenistan bildiğiniz gibi milyar dolarlık işlerin alındığı çok büyük bir pazar haline geldi. Bizde Hazar Denizi kıyısında endüstriyel bir tesisi inşa ederek 2001 yılında başarılı bir şekilde teslim ettik. Bu sürecin sonunda firmama teşekkür ederek Türkiye’ye döndüm. Kısa bir süre sonra profesyonel çalışarak ayrıldığım bu şirketten yapılan ortaklık tekliflerini değerlendirerek 28 yaşında profesyonel yöneticilik hayatıma son verip, küçük bir şirket de olsa kendi yönümü belirlemek için gerekli adımı attım ve yapılan ortaklık teklifine evet dedim. Çünkü kendime güveniyordum. Bu güvenle de daha önce yabancı firmalarla kurduğumuz ilişkiler neticesinde alt yüklenici olarak çalışmalarımızı 2005 yılına kadar devam ettirdik.

Kendine güven bu noktada üzerinde durulması gereken bir husus olsa gerek.

Haklısınız kendine güven oldukça önemli. Bazı üniversitelerde kariyer günlerinde yaptığım söyleşi ve sohbetlerde genç meslektaş adaylarımıza hep kendine güvenmenin işin yarısı olduğunu söylemişimdir. Gerçektende biz 2001 yılında şirketi devraldığımızda bir el arabası dahi olmayan bir şirketi devralmıştık. Ancak kendimize güvenimiz tamdı.

Alt yüklenici olarak yaptığınız çalışmalara ne zaman nokta koydunuz?

2005 yılında alt yüklenici konumumuza bir nokta koyduk. Çok iyi hatırlıyorum ilk işimizi de 2005 yılının 14 Mayıs’ında yedi milyon dolarlık devletten anahtar teslim projesiyle aldık. O proje taahhüt anlamında ilk göz ağrımızdı ve çok bu projede çok başarılı olduk. Projede para kazanmaktan çok kendimizi göstermek istiyorduk. Bunu da başardık. Bu çerçevede o işimiz devam ederken bize iki yeni iş daha verdiler. Biz bu işleri çok başarılı bir şekilde sonuçlandırdık. 2011 yılına gelindiğinde 300 milyon doları aşan 10 projeyi tamamlamıştık, on birinci projemiz olan üniversite projemize de devam ediyorduk. Üniversite projesi ise o güne kadar aldığımız toplam ihale bedeli en yüksek ihaleydi. 160 milyon dolarlık bu projeyi anahtar teslim 2011 yılının Eylül ayında tamamladık ve İşverenimize teslim ettik.

2011 yılında Türkmenistan’da Hazar Denizi kıyısında turizm tesisleri yapılması planlanıyordu. Bizde katkımız olsun diye birkaç proje geliştirerek ilgili kurumlara verdik. Bu projelerden iki tanesi çok beğenildi ve 2011 yılının mart ayında Cumhurbaşkanı kararnamesi ile onaylandı. Bu projelerin bir tanesi 113 diğeri ise 73 milyon dolardı. Bu hacim ile birlikte bizim 2005 yılından 2011 yılına kadar olan sürede aldığımız iş hacmimiz 500 milyon doların üzerine çıktı.

Bu çalışmaların neticesini bir başarı öyküsü olarak değerlendirebilir miyiz?

Bu hakikaten bir başarı öyküsüdür. Hiçbir şeyi olmayan bir şirketi beş yıl içerisinde bu rakamlara ulaştırmak oldukça önemlidir.

Sonrasında ortaklıktan ayrıldınız.

2012 yılının Nisan ayı itibari ile ortağımızla ayrılma kararı aldık ve bu ayrılık benim için yurtdışı serüvenine bir nokta koyma ve yeni bir başlangıç yapmamı sağladı. 17 yıllık yurtdışı tecrübeneticesinde ülkemize dönerek KDC GRUP’u kurdum.

Türkiye serüveninize geçmeden önce sizden yurtdışında çalışma yapmanın zorlukları ile ilgili birkaç cümle alabilir miyiz?

Yurtdışında iş yapmak çok kolay değil. Hele hele inşaat malzemelerinin %80’nının yurtdışından geldiği bir ülkede bu hiç kolay değil. Günlük üç bin beş yüz insanın sorumluluğunu aldığımız zamanlar oldu.

2012 yılından sonra KDC GRUP’u kurdunuz ve Florya’da kendi yatırımınız olan önemli bir projeyi de hayata geçirdiniz.

On yedi yıl bir fiil aralıksız yurtdışında olmak kolay değildi. Ayrıca yurtdışında bu başarılara imza attıysak, ülkemizde de daha iyisini yapabileceğimizi biliyorduk. Ülkemizin son on yılına baktığımızda yaşanan büyük ekonomik gelişmede bizim de katkımızın olmasını istedik. Türkiye’de taahhüt sektöründe olmak yerine kendi projelerimizi üretmek istiyoruz. Ülkemizin kalkınmasında bizim de payımız olsun istiyoruz. Bu çerçevede sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmek istiyoruz.

KDC GRUP olarak ilk projemizi ise Florya’da ‘Florofis İş Merkezi’ projesi ile başladık. Planlama aşamasındaki diğer projelerimizi de önümüzdeki dönemde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Diğer taraftan yabancı grupları ülkemize yatırım için ikna edip onlarla birlikte geliştireceğimiz ortak projelerle ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunmak istiyoruz.

Taahhüt alanında çalışma yapmayı düşünmüyor musunuz?

Türkiye’de taahhüt sektöründe rekabetin çok fazla olduğu düşünüldüğünde bu alanda tecrübe edinmek oldukça zordur. Bu dezavantajı düşünerek biz bu alana fazla yoğunlaşmadık.

Gayrimenkul dışındaki alanlarda yatırım düşünüyor musunuz?

Gayrimenkul yatırımlarımızın yanında turizm ve enerji alanlarında yatırım yapmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde bu çerçevede atacağımız adımlar bizi farklı projelerin içerisine sürükleyecektir. Seçici davranıyoruz ve doğru projeyi doğru zamanda gerçekleştirmek istiyoruz.

Florya’daki projeniz doğru bir proje miydi?

Doğru projeydi. Bitirdiğimiz zaman o bölgede büyük bir değer ortaya çıktı. Her şeyden önemlisi projemizin taklit edilmeye başlandığını gördük. Projemizin taklit edilmesi etik değil ama başarıya ulaştığının önemli bir göstergesidir. Proje alışılmışın dışında bir projeydi ve bu proje ile bölgeye farklı bir soluk getirdiğimize inanıyorum.