Üniversiteler geleneksel olanla, yeniyi; yerel olanla küresel olanı buluşturmalılar
Dünyayı etkisi altına alan pandeminin eğitime etkileri bu alanda yapılan çalışmaların köklü bir şekilde değişmesine neden oldu. Hayatımızın merkezine yerleşen uzaktan eğitim, yeni öğrenme ve eğitim tekniklerini beraberinde getirdi. Yaşanan değişim dönüşüm ile ilgili sorularımızı yönelttiğimiz Maltepe üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, önemli açıklamalarda bulundu.
Pandemi sürecinin eğitim kurumlarına etkileri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Sağlık ve eğitim belki de insan dünyasının en önemli iki başlığı; bu nedenle pandemi her ikisini de çok etkiledi. Eğitim çok etkilendi; çünkü eğitim küçük ya da büyük ölçekte toplu olarak yapılan bir faaliyet. Örneğin, Üniversitemizde tüm eğitim ilişkilerinin yanı sıra, eğitimin yönetilmesi bağlamındaki tüm ilişkiler radikal bir şekilde değişti. Eğitim mekânları, ofislerin düzeni, ortak olarak kullanılan mekânlar, laboratuvar düzenlemeleri, kütüphane düzeni; özetle eğitimle ilgili her şey değişime uğradı. Biz üniversite olarak pandeminin bizden yapmamızı istediği her şeyi, hem de proaktif bir yaklaşımla ve tam bir çeviklikle yerine getirdik. 12 Mart 2020’den itibaren tek bir referans noktamız vardı, pandemi. Her şeyi COVID-19’a göre düzenledik; eğitim eksenli tüm eylemlerimiz ve ilişkilerimiz pandemi koşulları dikkate alınarak tasarlandı ve uygulamaya konuldu. Derslerin online olarak yapılması, hatta öğrenci kulüp ya da topluluklarının düzenlediği çalışmalar, dijital ortama taşındı. Hepimiz o kadar çabuk bir şekilde uyum sağladık ki, sanki hep böyle yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. Bildiğiniz gibi bir eğitim ortamının olmazsa olmazları insanlar, mekânlar, araç ve gereçlerdir, eğitim teknolojileri, kitaplıklardır. Hepimiz sanal ortama taşındık; tam bir dijital dönüşüm geçirdik. Şöyle bir dönüp geriye baktığımda, ne kadar da hazırmışız bu yeni duruma diyesim geliyor. Sıklıkla dile getirildiği gibi, eğitim dünyasında hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor. Eğitim teknolojilerinde çok büyük adımlar atıldı bu kadar kısa zamanda. Teknoloji insan dünyasında birçok şeyi değiştirdiği gibi, eğitim ilişkilerini de köklü bir şekilde değiştirdi.
Pandeminin başlamasıyla birlikte yeni bir eğitim modeli uzaktan eğitim hayatımıza girdi. Bu dönemde Maltepe Üniversitesi olarak yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
YÖK’ün raporuna göre, vakıf üniversiteleri içinde lisans düzeyinde en fazla online ders ve canlı sınıf uygulaması yapan üniversite olduk. Uzaktan eğitim ders videoları konusunda da bir rekora imza attık, 1.000 civarında üretilen uzaktan eğitim ders içerik ve videolarının çekimi için derslikler stüdyo ortamına dönüştürüldü, sinema kurgusu kalitesinde dersler çektik. Ayrıca greenbox stüdyoları kurduk. Canlı derslerin yanı sıra 1000 civarında uzaktan eğitim dersi ürettik. Bu içeriklerin dünyanın sayılı üniversitelerinin de yaptığı gibi açık kaynak olarak üniversitenin web sitesinde de çok yakın zamanda paylaşacağız.
Maltepe Üniversitesi olarak sağlıklı ve güvenli kampüs belgesi aldınız. Bu açıdan aldığınız önlemleri aktarır mısınız?
Binalarımızdaki geniş amfiler, derslikler ve koridorlar sosyal mesafeyi uygulamamızı kolaylaştırdı. Ofislerde de ‘COVID-19 Ofis Kullanım Kuralları’nı en ince ayrıntısına kadar yerine getirdik. Ortak alanlarda, ulaşım araçlarında, temizlik önlemlerinin tamamı eksiksiz yerine getirildi. Eğitim ve öğretimi çevrimiçi örgütledik. Uygulamalı derslerde önlemleri en üst noktaya taşıyarak, eğitimi aksatmadan sürdürdük. Her sabah tüm çalışanların HES kontrolleri yapılmaktadır. Kampüs girişindeki önlemler salgın başından itibaren büyük bir titizlikle sürmektedir.
YÖK ve TSE’nin işbirliğinde hazırlanan “Küresel Salgın Bağlamında Yükseköğretim Kurumlarında Sağlıklı ve Temiz Ortamların Geliştirilmesi Kılavuzu”nda yer alan tüm koşulları yerine getirdik ve Maltepe Üniversitesi olarak yapılan incelemelerin ardından TSE tarafından verilen “Küresel Salgın Bağlamında Güvenli Kampüs Belgesi”ni almaya hak kazandık. Marmara Bölgesi’nde bu belgeyi alan ilk üniversite olduk Türkiye’de ise belgeye hak kazanan vakıf üniversiteleri arasında ikinci sırada yer aldık.
Maltepe Üniversitesi olarak YÖK’ün düzenlediği “Engelsiz Üniversite Ödülleri” kapsamında ödül aldınız. Bu konuda neler aktarmak istersiniz?
“Engelsiz Üniversite” olma yolunda her geçen gün daha güçlü adımlar atıyoruz. Konuyu sürekli olarak gündemimizde tutuyoruz. Geçen yıl aday olmuştuk; bu yıl da Üniversitemizin idari birimlerinin bulunduğu ve lisansüstü eğitimlerinin verildiği bina olan Kültür Merkezi özelinde “Turuncu Bayrağı” almaya hak kazandık. Gelecek yıllarda diğer birimlerimiz için de başvuruda bulunacağız. “Engelsiz Üniversite” konusunda bu denli çaba harcayan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına, Sayın Başkan Prof. Dr. Yekta Saraç’a, YÖK Engelli Öğrenci Çalışma Grubu Yürütücüsü ve YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan’a üstün duyarlılıkları ve çalışmaları için özellikle şükranlarımı sunuyorum.
YÖK, önümüzdeki 10 yıl içinde çeşitli mesleklerin ortaya çıkacağını ve Avrupa Üniversiteler Birliği’nin önümüzdeki 10 yıl için çeşitli çalışma raporları hazırladıklarını belirttiler. Yaşanan bu değişim ile ilgili neler söylemek istersiniz?
İnsan dünyasındaki değişimin itici gücünün insan ihtiyaçları olduğu açıktır. İnsan karşılaşmalarının çeşitlenmesine ve çoğalmasına bağlı olarak, ihtiyaçlar da alabildiğine çeşitleniyor ve çoğalıyor. Günümüzde beden gücünü yükselten, çoğaltan makinaların yanında, zihin gücünü yükselten makinalar öne çıktı. Yapay zekânın böyle bir işlevi üstlendiğini biliyoruz. Bilim dallarını birkaç büyük öbekte toparlarsak, temel doğa bilimleri ve özellikle matematikle bağlantılı bilgi dalları bir yandan büyük gelişme içinde; öte yandan da değişen insan davranışları ve ilişkileri, insan ve toplum bilimlerinin önemini bir o kadar artırmış durumda. Bu iki büyük bilgi grubu arasında da tam bir işbirliği var artık. Bu durumda da saf bilgi alanlarından çok, birbirinden beslenen bilgi alanları, tıpkı eğitimdeki hibritleşme gibi, bilgi alanlarında da hibritleşme söz konusu. Artık tam bir karma çağında yaşıyoruz. İnsan hareketliliğinin yüz yüze ve sanal ilişkiler boyutunda artmış olması, yenilikçiliği neredeyse sonsuza taşıyor. Bunların hepsi artan ve çeşitlenen ihtiyaçlar olarak tekrar bize dönüyor. O zaman da ihtiyaçları karşılamak, yeni araştırma alanlarında yer almak, yeni hizmet alanlarında etkin olabilmek için, yeni mesleklere elbette ihtiyaç duyuluyor. Üniversiteler de bu ihtiyaçları karşılamak üzere sürekli arayış içinde olmak durumunda. Özellikle karar vericiler meslek tanımları, mesleki yeterlilikler konusunda öncü olmak durumundalar. Sürekli akış içindeki hayat bizden bunu istiyor ve bekliyor. Her şeyi etkisi altına alan dijital dönüşüm, mesleklerde de karşılığını buluyor her geçen gün. Ancak şu hususu da eklemek isterim ki, yine de üniversiteler, öğrencilerine yeni seçenekler sunarken köklü geleneklerin de aktarılması hususunda özenli olmalılar. Geleneksel olanla, yeniyi; yerel olanla küresel hatta evrensel olanı buluşturmalılar.
Son olarak Maltepe Üniversitesi’nin gelecek planları ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi nedeniyle eğitimde zorunlu bir dijital dönüşüm ile karşı karşıya kaldık. Aniden hayatımızın merkezine yerleşen uzaktan eğitim, yeni öğrenme ve eğitim tekniklerini beraberinde getirdi. Üniversitelerin, akademik olarak kaliteden ödün vermeden bir konfor alanı yaratması, öğrencilerin de kendi konfor alanlarında zaman ve mekândan bağımsız olarak derslere ulaşabilmesi çok önemli. Online eğitim, hibrit eğitim, blended learning derken pandemi ile dijitalleşen hayatımıza bir kavram daha girdi: “HyFlex Öğrenme”… “Hybrid” ve “flexibility” kelimelerinin birleşmesiyle oluşturulmuş bir sözcük olan ‘HyFlex’; öğrenme, çevrimiçi ve yüz yüze eğitim bileşenlerinin tek bir derste harmanlanması ve öğrencilere ne zaman ya da nasıl katılım sağlayacağı konusunda seçme şansı yani esneklik sunması olarak tanımlanıyor. Yükseköğretimin yeni normalinin HyFlex eğitim-öğretim modeli olacağını düşünüyorum. HyFlex kavramı, esnek öğrenme imkanları sunmak anlamına geliyor. Bu da üniversitelere teknolojik altyapı da dâhil olmak üzere bütün süreçlerini gözden geçirmeleri gerekliliğini getiriyor. Bu noktada idari ve akademik kadroların bu esnek ve teknoloji tabanlı yapıya ayak uyduracak şekilde geliştirilmesi ve desteklenmesi de önem taşımaktadır. TEMMUZ 2021