Üreteam Medya Yönetim Kurulu Başkanı Murat Saygı: Televizyon sektörünü zorlu bir dönem bekliyor
Televizyon dünyasının önemli isimlerinden biri olan Murat Saygı, Doğan Yayın Holding’ten ayrıldıktan sonra Üreteam Medya Hizmetleri AŞ’yi kurdu. Sektörün ihtiyaçları için farklı projelere imza atan Murat Saygı, TV dünyasının geleceği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Ülkemiz ölçeğinde bakıldığında TV yayıncılığının kabuk değiştirdiği ifade ediliyor. Sizin bu noktada gözlemleriniz oldukça önemli. Yaşanan dönem ile ilgili gözlemlerinizi alabilir miyiz?
Televizyon sektörü özellikle son iki yıldır zorlu bir süreç yaşıyor. Çünkü eskiden 4 kanallı bir genel yapı vardı, şu anda ise en az 7-8 kanallı bir sektör oluştu. Toplumun eğitim seviyesi arttıkça farklı kanallara yönelen bir kesim var. Bunun dışında da telefon gibi mobil cihazlarda devreye girmeye başladı. Durum böyle olunca da ratingler çok düştü ve reklam pastası da artık yükselmiyor. Eskiden 4 kanalın ağırlıklı paylaştığı reklam pastası bugün giderek bölünüyor. Fakat bu süreçte tüm kanalların masrafları çok yükselmiş durumda. Bu durum sürdürülebilir ekonomi olmaktan çıkmaya başladı. Artık kanallar rentingleri arttıralım diye de bir çaba içinde değiller. Bu durumun sonucunda ise ülkemizde artık televizyon kanallarının maliyet analizi yapması gerekiyor. Maliyetlerin hızla düşmesi gerekiyor. Son zamanlarda da düşmeye başladığını görüyoruz. Eskiden dizilere ödenen bütçelerin artık ödenmediğini görüyoruz. Fakat televizyon kanalı için bu da yeterli değildir.
Bu durumda kanalların gelecekleriiçin neler söylenilebilir?
Televizyonların gelecekte de içerik üretimlerinde bir sorun olmayacaktır. Hayatımızdan kanallar çıkmayacak, fakat izleme alışkanlıklarımızda değişimler olmaya devam edecek. İnsanlar televizyondan bir dizi izlemek yerine tabletten, telefondan veya internet üzerinden izlemeye başladı. Türkiye’de bu kadar çok bedava yani açık kanal olması nedeniyle D-smart veya Digitürk’te belirli bir oranın üstüne çıkamıyor. Çünkü halkımız tv içeriğine ücret ödemek istemiyor. İnternette bile herkes ücretsiz olanı izlemek istiyor. Biz toplum olarak suya para veriyoruz. Suyu gidip çeşmeden içen çok azdır. Oysa Amerika’da bir lokanta da oturduğunuz zaman çeşme suyumu, paralı su mu istersiniz diye sorarlar. Orada kimse suya para vermez. Fakat her izledikleri içeriliğe ücret ödüyor. Kısacası Amerika’da herkes izlediğine ücret öderken, Türkiye’de insanlar ödeme yapmak istemiyor. Bu nedenle bizim de içeriğe ücret ödemeyi öğrenmemiz gerekmektedir. Bu nedenle gelecekte oluşacak sistem, bu diziyi izliyorsan 30 saniye şu reklamı da izlemek zorundasın, şeklinde olacaktır. Bu durum internette de aynısı olacaktır. Eğer reklamsız izlemek istiyorsan ise küçük bir ücretle izleyebilirsin şekline dönecektir.
Para karşılığında dizi izleme modelinden bütün medya patronları korkmaz mı?
Her yenilik sektör açısından korkutucudur. Fakat bugün internet üzerinden izlemeyi engelleyemiyorsanız oturup düşünülmesi gerekmektedir. Artık mevcut sistemle geleceğe gidilemeyeceğini herkes anladı. Reting geneli itibariyle reklam verenleri ve medya planlama ajanslarının yol göstericisi ticari bir araştırma iken, artık biraz daha sosyal bir araştırma haline döndü. Bu nedenle bugün sinema filmi şeklinde çekilen dizilerde bitti. Bunların dışında da sektörde ödemeler dengesinde de sorunlar var. Bir kanalın tahsilatı 7-8 ay iken ödemelerine baktığınızda haftalık veya aylık şeklindedir. Bu da muazzam bir nakit açığına neden oluyor. Durum böyle olunca da finans giderlerinde büyük artışlar yaşanıyor.
Reklam pastasını büyütmek için farklı yöntemler deneniyor. Örneğin iş adamlarının sorunlarına değinelim deniliyor. Haber mantığı ile kanalların reklam gelirlerinde artış olur mu?
Bu yöntemlerle reklam pastası büyümeyecektir. Reklam pastasını büyütmek için reyting alacağız alanlara yönelmeniz gerekiyor. Bunun içinde pahalı diziler yerine stüdyo programlarına dönmeniz gerekiyor. Şu anda bütün kanallar birbirine benzedi. Hepsinde sadece dizi var. Netice de hep aynı kitleye ulaşan bir içerik üretiyorsun. Bu nedenle yarışma gibi programlar gerçek anlamda televizyonculuğu ortaya çıkardı. Özellikle son dört yıldır sürekli diziler üzerinden genişlemeye çalışıyor. Bir dizi çekiliyor, tutmayınca hemen yerine başka bir dizi bulunmaya çalışılıyor. En sonunda bir tanesi tutuyor. Bunların içinde bir tek TV8 kanalının farklı olduğunu görüyoruz. Tek ayrışan kanal o oldu. Diğerlerinin çok büyük bir farkı kalmadı. Uzun içerikten çok kısa, kolay tüketilen paylaşılabilen içerik üretmek şarttır.
Bu değişimin önünde durmak kolay değil sanırım.
Eskiden cep telefonu üzerinden TV izlenecek diye söylenilseydi kimse inanmazdı. Bugün herkes sosyal mecralarda yayıncı olduğunu zannediyor ve artık ünlü bir bilir kişi gibi ahkam kesiliyor. Herkes yorum yapıyor. Eleştiri yapıyor ve insanlarda bunları okuyor. Bu yüzden değişim şart.
Dijital platform alanında nasıl bir büyüme sağlanır?
Bu alanın büyümesini sağlayan en büyük etken futbol oldu. O konuda da ülkemiz sosyal bir ülkedir. Bugün komşunuzda Digitürk var ise siz maç saati evlerine gidip izleyebiliyorsunuz. Bu durum da sektörün büyümesini engelliyor. Yurt dışında insanlar daha fazla bireysel oldukları için biri misafirliğe giderken bile randevu istemek zorunda kalıyor. Oysa bizde insanlar rahatlıkla bir başkasının evine gidebiliyor ve ev sahibi de saat geç oldu, burada kal diyebiliyor. Birlikte yemek yiyelim, diyebiliyoruz. Dolayısıyla biz toplum olarak sosyal bir yapıya sahibiz. Ayrıca bir de kahvehane kültürü var. Bu durumlar dijital platform sektörünün gelişimini olumsuz etkiliyor. Bugün uyduda bile çok fazla kanal var. Bir çanak aldığınızda birçok kanal izleyebiliyorsunuz. Bugün D-smart’tan şampiyonlar ligi gitti ve onda da bir düşüş yaşanacaktır. Bu noktada ben sektörde el değiştirmelerin olacağını düşünüyorum. Özellikle yabancı yatırımcılar bu alana daha fazla ilgi gösterecektir. Çünkü Türkiye’de nüfus genç ve teknolojiye yatkın bir nüfus var. Bir takım siyasi riskler ortadan kalkarsa yabancıların daha fazla ilgi göstereceklerini düşünüyorum.
Sektöre yabancı ortak geldiğinde de halkın tepkisi de oluyor. Doğru yaklaşmadığı düşünülüyor veya o yönde algı oluşturuluyor.
Sektörde bugün yabancı firma sayısı artarsa bu sorun da kalmayacaktır. Kısa vadede yabancı oyuncuların geleceğini düşünüyorum.
Sektörde kar olmadığını düşünürsek yabancı yatırımcının gelişi ile ilgili neler söylenilebilir?
Bugün yabancı firmaların kendi izleme kitlesine Türkiye’yi de ilave etmesi geneli itibariyle o firmaya fayda sağlayacaktır. 200 milyon hane de izlenirken bir anda 220 milyon hane de izleniyorum diyecektir. %10’luk bir büyüme gerçekleşecek. Bir başka sorunda Türk dizilerinin Ortadoğu’da satılmasıyla birlikte ABD’nin dizilerinin satılamadığını biliyoruz. Dolayısıyla yabancıların burada ürettikleri Türk mallarıyla birlikte kendi ürünlerini de Ortadoğu’ya satabilir. Bu da ciddi bir avantaj oluşturacaktır. Ayrıca Turksatın geniş kapsama alanı ile Afrika ve Orta Doğu ya geçiş için de önemli bir merkez oluşturma şansları var.
Yurt dışına dizi satışlarının artması sektör açısından bir fayda oluşturuyor mu?
Burada tutan diziler yurt dışında da tutuyor. Sonuçta ek bir bütçe elde ediyorsunuz. Fakat son zamanlarda o yönde içerik de üretilmiyor. Muhteşem Yüzyıl gibi diziler pek kalmadı. Yeni dizilerden satışlar çok nadir oluyor. Çünkü bizde de reytingler çok düştü. Yurt dışındaki satışlar da düşecektir. Bu açıdan yurt dışı gelirlerde azalacaktır.
Bu durumda sektörde batan kanal görecek miyiz?
Sektördeki medya patronları sadece kanal işleri yapmıyor. Bu sektör dışında da gelirleri olan firmalar. Burada önemli olan kanalın değerine gelmesidir. Fakat orada da sorunlar var. Geçmişte bazı kanallara iyi fiyatlar verildi, fakat yukarıda saydığımız konulara tam uyum sağlayamayıp sadece dizi üreten eski model yayıncılıkla değerlerini koruyamadılar ve bugün aynı değerlerde değiller.
Şu anda Murat Saygı olarak siz neler yapıyorsunuz?
Her tür platform, kanal ve içerik üretimi konusunda danışmanlık hizmetleri veriyorum. Bunlara yerli ve yabancı firmalar, tv ve internet teknolojileri de dahildir. İçerik alım satımı yapan bir departmanımız var, özel olarak ilgi alanıma giren belgesel programları tedarik ediyorum. Fakat her belgeseli önceden kendimiz izliyor ve seçiyoruz. Klasik belgesellerin ötesinde bir çalışma çıksın istiyoruz. Yayınlandığı kanala bir faydası olmasını istiyorum. Bunun dışında sinema filmi ve çizgi film işleri yapıyoruz. Bazı yerli ve yabancı kanalların A’dan Z’ye temsilciliği ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz.
Belgesel alanına halkımızın ilgisi nedir?
Belgesel alanında kanalların pek ilgisi yok. Ben şuanda büyük kanalların başında olsam özellikle cumartesi günleri öğleden sonra belgesel izlenmesi için bir saat veririm. Çünkü ülkemizdeki belgeseller aslında aslan anlatımı veya hayvanlar dünyası şeklinde algılanıyor. Oysa belgeselcilik çok gelişmiş durumda. Bugün Survivor dediğiniz yarışma programı aslında bir belgeseldir. Bir kişinin verdiği yaşam savaşından çıkıyor. Böyle heyecan verici çok belgesel vardır. Bir çok Belgesel Reality Show bence ..
Ülkemizde de insanlar belgesel kanalına denk geldiğinde oturup izlediğini biliyoruz. Fakat kanallar bunları sunmuyor.
Bende öyle düşünüyorum. Bugün bende bir kanalın başına geçsem haftada iki üç gün mutlaka belgesel yayınlarım. Fakat farklı belgeseller yayınlarım. Belgeselleri çocuklarda seviyor. Dünyada artık Edutainment adı verilen öğretirken eğlendiren bir içerik şekli var o daha bize pek ulaşamadı.