Vodafone, işletmeye özel teknoloji geliştiriyor

Teknoloji geliştikçe hayatımızdaki yeri de giderek artmaktadır. Fakat yapılan araştırmalara göre ülkemizdeki işletmelerin teknolojiye ayırdıkları payın çok düşük olduğunu görmekteyiz. Bu noktada yaptıkları çalışmalarla KOBİ’lerimizin büyümesini isteyen ve onlara özel çözüm teknolojileri sunan Vodafone, işletmelere değer katıyor. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Vodafone Kurumsal İş Birimi İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy, yaptıkları çalışmalar ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’deki işletmelerimizin teknoloji kullanım açısından geldiği noktayı aktarır mısınız?

Vodafone’nin en büyük vizyonu Türkiye’nin dijital dönüşümünde liderlik etmektir. Kurumsal tarafında da Türkiye’deki işletmelerin dijital dönüşümüne liderlik etmek istiyoruz. Bunları bir amaç olarak belirledik. Türkiye’deki KOBİ’lerle ilgili yaptığımız araştırmalarda yeterli bir düzeyde teknolojiyi kullanmadıklarını fark ettik. Malatya’daki küçük bir işletme de internet üzerinden satışla dünya ile buluşabileceğini bilmesi gerekiyor. Bugün bütün dünya da ihracat atağı başlamıştır. Bu nedenle Türkiye’deki bir işletme aynı zamanda Yunanistan’daki, Nijerya’daki bir işletmenin rakibi haline geldi. Dolayısıyla böyle bir süreçte tüm işletmelerin teknolojiyi iyi kullanması gerekmektedir. Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı Küresel Rekabetçilik raporuna göre Türkiye, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre bazı alanlarda ileride olduğu belirtilmiş. Fakat iki konuda gerideyiz. Bir tanesi eğitim, diğeri ise teknoloji adaptasyonudur. Teknoloji adaptasyonu konusunda da gelişmekte olan ülkelerin dahi altında olduğumuz vurgulanmış. Bu durumun neden böyle olduğu ile ilgili bizde araştırma da yaptık. Araştırma sonucunda KOBİ’lerimizin öncelikle teknolojiyi karmaşık bulduğunu, İkincisi ise bunun çok maliyetli olduğunu gördük. Teknolojiyi sadece operasyonel bir çalışma olarak görüyorlar. İş yerine teknolojik bir yatırım yapıldığında firma sahibi işimi bu teknolojiyle büyütürüm demek yerine daha çok operasyonel işlerimizi kolaylaştırırım şeklinde düşünüyor. Örneğin defter tutmam, Excel programını kullanırım şeklinde düşünüyor. Oysaki teknolojiyle birleştiği zaman daha fazla işini büyüteceğini bilmiyor. Bu durumda KOBİ’lerin dünyada teknoloji kullanımını azaltıyor. Biz de Vodafone olarak bu durumu nasıl çözebiliriz, şeklinde çalışma başlattık. Geçen yıl ‘Yarına Hazırım’ sloganı ile bir çalışma başlatarak bir platform hazırladık. İşletmelerin bu platforma girerek kendi profillerini çıkarmalarını istedik. Örneğin firma bu siteye girerek kendi firmasını tanıtıyor. Ben 5 kişilik bir firmayım, bu kişilerin 3’ü sahada çalışıyor, faaliyet gösterdiği sektörünü aktarıyor. Biz insanlara sorular sorarak anlamaya çalışıyoruz. Burada sorulara verdikleri cevaplar doğrultusunda da yeni sorular oluşuyor. Standart bir soru kalıbı oluşturmuyoruz. Bu uygulama Türkiye’de bir ilktir. Bir medya kuruluşu siteye girdiğinde farklı sorularla karşılaşıyor, bir sanayici girdiğinde farklı sorularla karşılaşıyor. Bunun sonucunu da bir rapor halinde firmaya sunmaktayız. Bizde bu sonuçlara göre müşterimize farklı ürünler öneriyoruz. İşinizi daha fazla büyütmek için şu ürünleri kullanmalısın diyoruz. Böylelikle KOBİ’lerin hem ben teknolojiyi bilmiyorum şeklindeki düşüncesini ortadan kaldırıyoruz, hem de bu teknolojinin firmaya ne sağlayacağını net bir şekilde gösteriyoruz. Örneğin firmaya senin aslında onbin müşterin var, fakat sen bunların kaydının tutmadığın için sorun oluyor. Dolayısıyla şu ürünümüzü kullanırsan sorunun çözülür diyoruz. Eğer insanlar arzu ederlerse bize gelin bana anlatın diyor bizde gidiyoruz. Bu aşamaya kadar herşeyi ücretsiz olarak yapmaktayız.

Sizin yaşadığınız sorunu devlette yaşıyor. Örneğin KOSGEB teşvik veriyor, fakat bunu bilmeyen KOBİ’lerimiz var.

Türkiye’de işletmelerin %98’si KOBİ’dir. KOBİ’lerimizde büyük çoğunlukla aile şirketlerinden oluşmaktadır. Bu firmaları incelediğiniz zaman son 10-15 yıl içinde büyüme göstermiş firmalarımızdır. Bu nedenle şirketler şunu söyleyebiliyor, biz yirmi yıldır burayı işletiyoruz ve sürekli bir büyüme sağlayabildik. Demek ki ben doğru yoldayım. Fakat bu işletmeler belli bir noktaya geldikten sonra tıkanıyor. Türkiye’de neden büyük bir marka çıkartamıyoruz, çünkü hepimiz belli bir noktada tıkanmaya başlıyoruz. Bir üst lige çıkamıyoruz. Oysa çok küçük ülkeler dahi dünya markaları çıkartabiliyorlar.

Biz TİM ile bir işbirliği yapıyoruz. Şuanda ihracatımız 152 milyar dolara yaklaştı ve 2023 yılı hedefimiz 500 milyar dolar. Burada da ihracat hedeflerimiz noktasında bizde TİM ile işbirliği oluşturduk. TİM akademi toplantıları oluyor. Bu yıl Bursa, Antep, Konya, Kayseri ve Denizli’de düzenlendi. Bizimle birlikte bu panellere Ekonomi Bakanlığı’ndan katılan uzmanlar oluyor. Salonun tamamı ihracatçı iş adamlarımızla doluyor. Bakanlık yetkilileri verilen teşvikleri anlatıyorlar ve firmaların sorularını yanıtlıyorlar. Soru yanıt kısmında teşviklerden sadece iki üç kişinin yararlandığı ortaya çıkıyor. İnsanların ya haberleri yok ya da bu teşvikler sonrasında arkadan bize gelecek külfeti olur mu diye düşünüyorlar. Bir başka sorunda kim bunları takip edip uğraşacak şeklinde düşünüyorlar. İşin bize yansıyan kısmında da firma sahipleri Bulut hizmetinizi aldıkları takdirde bu işin kim tarafından takip edileceği düşüncesi hakim.Bu noktada bizim bu hizmeti onlara vereceğimizi anlayınca, verdiğimiz hizmete talep bir anda artıyor.

Burada güven kelimesinin altı çizilebilir mi? KOBİ’lerin kimseyi güvenmediği söylenebilir mi?

Güvenle ilgili bir problemin olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta Türkiye her sene büyümeyi başaran bir ülkedir ve her geçen yıl yeni pazarlara açılıyoruz. Bu noktada işleri daha ileriye nasıl taşıyabileceğimi sorup, profesyonellikte eksikliklerimizin olduğunu söyleyebilirim.

KOBİ’lerimize örnek verebileceğiniz firmalar var mı?

Örnek noktasında çok fazla yaptığımız çalışmalar var. Büyük işletmeler var, KOBİ’ler var, bunun dışında Yarına Hazırlık çalışmasında 17 bin işletmenin dijitalendeksini ölçtük, yaklaşık 700 bin işletmede sitemizi ziyaret etmiş.Bu çok iyi bir rakamdır. Demek ki şirketlerde bu uygulamaya aç görünüyor. KOBİ’lerle ilgili araştırma yapan firmalar dahi en fazla 400-500 işletmeyi kullanıyor. Biz ise 17 bin müşteriden veri alıyoruz. Bu yolla da şirketlerin dijital endeksini yukarı çekmek istiyoruz. Burada birçok örneğimiz de bulunmaktadır. Danone ile bağlantılı dolap sistemi geliştirdik. Bu dolapların %25 her sene kayboluyordu. Bunun dışında arızalar oluyordu veya işletme sahipleri dolabın fişini çekiyordu ve ürün zarar görüyordu. Hem dolapların kaybolmasını engelledik, hem de bu ürünlerin bozulmasını engelledik. Çünkü ürünler bozulunca firma geri almak zorunda kalıyordu. Her dolapta şu anda bir simkart bulunuyor. Bu projeden sorumlu kişi bilgisayar üzerinden hangi sorunlar var net görebiliyor. Bunun maliyeti ve onlara sağladığımız katkı açısından değerlendirdiğimizde çok büyük katkılarımız olmuştur. Benzer bir çalışmayı Ford kamyonlarına yaptık. Onlara bir yazılım sağladık ve bu yazılım sayesinde filosu olan yatırımcıların araçları yurt dışına çıktığı zaman aracı kullanan kişinin nasıl kullandığı, viraja nasıl girdiği, ortalama hızını takip ediyoruz. Burada sadece araç takibi değil, daha geliştirilmiş bir teknoloji kullanıyoruz. Çünkü araç yolda sürekli hızlanıp yavaşlıyorsa daha fazla yakıt harcayacaktır. Bu uygulamanın %25 yakıt tasarrufu sağladığını gördük. Buna karşılık firmaların tek harcaması bir tane sim kart oluyor. Büyük işletmelere bunları rahat anlatıyoruz. Asıl amacımız bu uygulamaları KOBİ’lere anlatarak kullanım alanlarını geliştirmektir. Örneğin Bursa’nın bu açıdan kullanım oranı yüksektir. Bunların içinde teknolojiyi çok iyi kullanan firmalarımız bulunuyor. Bunun dışında kolay reklam uygulaması başlattık. Bugün firmalar insanların telefonlarına mesaj gönderiyorfakat bu uygulamanın verimli olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü akşam size gelen bir indirim mesajı o anda sizi ilgilendirmiyor. Çünkü o mesajı okuduğunuz zaman evden çıkıp alışveriş yapmıyorsunuz. Fakat pidecinin yanından geçerken size şu noktada pide yapıyoruz, yanında da şu ürünleri veriyoruz şeklinde mesaj gelirse hemen gidebiliyorsunuz. Bu çalışmayı Pideci Ali Usta ile başladık. Bunu daha önce de Gloria Jean’s ile yapmıştık. Sabah saatlerinde mesaj atabilirsiniz fakat sabah oradan yürürken size mesaj gelirse oradan gidip kahvenizi alabiliyorsunuz. Burada mesafe ayarlayabiliyorsunuz. Burada metni de kendiniz yazıyorsunuz ve buradaki pidecimiz işini çok fazla büyüttü. Broşür yapmaktan çok daha az maliyetli ve verimli bir çalışmadır.

Bu çalışmaları siz mi hazırlayıp işletmelere sunuyorsunuz, yoksa işletmelerin talepleri oluyor mu?

Danone’deki dolap örneği gibi biz müşterilerin neye ihtiyacı olduğuna bakıyoruz. Biz Danone’ye gittik ve size nasıl yardımcı olabiliriz dedik. Bizim bu konudaki en büyük farkımız Vodafone işletmeye özel teknoloji geliştiriyor. Bizim bu ürünlerimiz var bunları alın demek yerine direk onlara özel çözümler üretiyoruz. Çünkü her işletmenin sorunu ve ihtiyacı farklıdır. Danone bize sorunlarını anlattı ve bize dolaplarının kaybolduğunu ifade ettiler, bizde onlara çözüm sunduk.

Rekabetin yoğun yaşandığı bir dönem teknoloji kullanımı aslında daha fazla ön plana çıkmıyor mu?

Bugün teknoloji kullanımı herkese fırsat eşitliğini getiriyor.  Küçük bir işletme büyük firmalarla rekabet edebilir bir yapıya geçebiliyor. Küçük bir otel teknoloji kullanarak yanındaki büyük bir otele karşı rekabet edebilir. Fakat bunları kullanmadığı zaman rekabet etme şansınız yok. Oysa küçük bedellerle büyük işletmelere karşı rekabet edebiliyorsunuz.

Bu sektörde ne kadarlık bir büyüklük var? Türkiye’deki işletme sayısı 1.7 milyondur. Bunların içinde 300 bin tanesi doktor, eczane gibi küçük işletmeler var. Geri kalanı bakkal gibi esnaflar. Bunların dışında da 3 milyon civarında da toplam şirket olduğunu düşünülüyor. Bizim buradaki farkımız hem kurumsal firmalara çözüm sunuyoruz, hem de bilişim şirketlerinden farklı olarak bağlantılarını veriyoruz. Çünkü bilişim şirketleri bağlantı veremiyor. Fakat şunu belirtmek gerekirse bu alan giderek büyüyor. Bu yüzden net bir şey söyleminin imkansız olduğunu düşünüyorum. Örneğin belediyelerin de buna ihtiyacı var. Şişli belediyesi ile bir çalışma yaptık ve bir sorun olduğunda bölge halkı resmini çekip anında belediyeye gönderebiliyor. Bir başka sorun ise belediye sulamalarıdır. Belediyeler hergün suluma yapıyor fakat bazen sulamaya gerek olmaya biliyor. Biz bir sim kartla toprağın nemini belediyeye bildiriyoruz. Eğer toprak kuru ise sula diyoruz veya eğer nemli ise sulamanıza gerek yoktur, diyoruz.  Bu açıdan sektörün ve teknolojinin sonu olduğunu düşünmüyorum.