Yatırımcı İçin Güven Ve İstikrar Çok Önemlidir
Ekonominin sağlıklı işleyebilmesi için üretimi artırmak ve ihracat rakamlarını yükseltmek için kollar sıvandı. Bu çerçevede serbest bölgeler büyük önem taşıyor.
Serbest bölgeler içerisinde önemli bir yere sahip olan Ege Serbest Bölgesi, gerçekleştirdiği ihracat rakamları ile dikkatleri üzerine çekiyor. Serbest bölgelerin ekonomideki yeri ile ilgili görüşlerini aldığımız ESBAŞ CEO’su Dr. Faruk Güler, önemli açıklamalarda bulundu.
Sayıştay Türkiye’deki serbest bölgelerle ilgili gelişmeleri inceledi ve bir rapor hazırladı. Yapılan incelemeyle ilgili görüşleriniz alabilir miyiz?
Sayıştay, Türkiye’deki serbest bölgelerle ilgili incelemelerde bulunmuş, tespitler yapmış ve bu tespitlerle ilgili olarak da Ticaret Bakanlığı gerekli açıklamaları yapmıştır. Bizler, ESBAŞ’ın kurucusu merhum Kaya Tuncer’in vizyonunu devam ettirerek Ege Serbest Bölgesinin büyümesi ve gelişiminin devam etmesi için gerekli çalışmaları yapmaya davam ediyoruz. Bu alanı sadece ekonomik açıdan düşünseydik, bir profesyonel yönetici olarak belirtmek isterim ki; kesinlikle böyle bir yatırım yapmazdım. Ege Serbest Bölgesi Gaziemir’in göbeğinde iş yaratmak, istihdam sağlamak, ihracat yapmak ve ülkemize döviz getirmek anlayışı ile kurulmuş bir bölgedir. Bu anlayışla da kurucumuz merhum Kaya Tuncer bizlere Bölgemizi sürekli geliştirme ve büyütme görevini vermiştir. Şu anda bizler bir iyi niyetin takipçisi olarak geliştirme yönündeki çalışmaları devam ettiriyoruz. ESB gelişme alanı için yaptığımız fizibilite çalışmaları da bu söylediklerimi doğrulamaktadır. Yapılan rapora göre bizim bu büyüklükte bir yatırımı yapmamamız gerekiyordu ancak bizler vatan ve millet için bu yatırım yaptık ve bugün de bu yatırımın ülke için ne kadar önem taşıdığını görüyoruz. Bu durumda dahi, halen eleştirilerin olduğunu görüyoruz, olsun, olacaktır da. Denetimler de yapılmalıdır, normaldir.
ESBAŞ’ta kamu arazisi ve sizin arazi miktarlarınız nedir?
Ege Serbest Bölgesi mevcut alanı 2.2 milyon metrekaredir. Devlet ESB kurulmadan önce kamulaştırma yaparak bu alanı oluşturmuş. Bölge kuruluşundan itibaren merhum Kaya Tuncer, serbest bölge sınırında arazisi olan vatandaşların satmak isteyenlerinden arazisini almaya devam etmiş. Şu anda satın alınan arazilerin 300 dönümünü şirketin malvarlığı olarak ESB’ye ilave ettik. Serbest Bölge sınırının az ilerisinde de konutlar yapılıyor. Tabi katma değeri nedir ya da başka bir bölgeye yapılamaz mıydı, bilmiyorum. Ancak bizler kendi arazimize konut yapmadık, serbest bölgeye ilave ederek daha fazla katma değer üretecek firmaları davet etmek istedik, yatırım yapmalarını arzuladık, burada üretim olsun istiyoruz ve biz daha az kazanarak ülkemiz için iş yaratmaya devam etmek istiyoruz, daha çok istihdam oluşsun istiyoruz.
ESBAŞ olarak Ticaret Bakanlığı ile yaptığınız sözleşmede kaç yıllık süre uzatımı aldınız?
Serbest Bölgemizin ilk anlaşmasında on yıllık süre uzatımı vardı, son sözleşmede de yaptığımız on yıllık hakkımıza ilave olarak kendi arazimizi ekleyerek uzatmış olduk. İlave arsa koymadan da süre uzatımı yapabilirdik. Ancak ikisini birden sonuçlandırmış olduk.
ESBAŞ olarak yeni yatırımlardan bahsediliyor. Şuanda yaptığınız yatırımlar nelerdir?
Bizler hem mevcut alanda, hem de genişleme alanında yeni yatırımlar yapıyoruz. Gelişme alanı için Bakanlık ile sözleşme yaparken bir yatırım programı verdik ve bu programa göre yatırımlarımızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Türkiye’de serbest bölgelerin arzulanan büyüklüğe ulaşmadığı belirtiliyor. Yurt dışında bir serbest bölge 20 milyar dolarlık hacme ulaşırken Türkiye’de tamamı bu rakama ulaşıyor. Bu durum neden kaynaklanıyor?
Serbest bölgelerle ilgili kanunlar ilk hazırlandığı zaman 1989 yılında Türkiye’de yatırımcı ve döviz yoktu, yatırım yapacak fon ve insanların çalışabilecekleri iş imkanı da yoktu. Böyle bir dönemde serbest bölgeler kanunu oluşurken amaç, iş yaratmak, yatırım yapmak ve ihracatı arttırarak ülkeye döviz girdisi sağlamak olarak belirlenmiştir. Serbest Bölgelerin ana kuruluş amacı budur. Bunların hayata geçirilebilmesi için de belirli bir teşvik programı yapılmıştır. Bugün de halen birçok alanda sayısız teşvik programları mevcuttur. Ancak zaman geçtikçe Türkiye’nin ilk başta serbest bölgeler için belirlemiş olduğu teşvikler değiştirilmiştir, azaltılmış, kısıtlanmıştır. Oysaki bizden daha sonra bu sektöre giren Çin, Polonya, Singapur ve Dubai gibi ülkeler bizden sonra başladıkları halde çok daha fazla teşvik vererek yatırımlarını büyütmüştür.
Türkiye’de arazi fiyatlarının yüksek oluşu bu gelişimi engelledi diyebilir miyiz?
Hayır. Arazi fiyatları açısından bakacak olursak ESBAŞ’taki arazi fiyatları dünyanın hiçbir ülkesiyle karşılaştırılamayacak kadar ucuzdur, o yüzden konu arazi fiyatları değildir. Asıl konu nerelere teşvik verilmesi gerektiğinin önemidir. ESBAŞ’taki yatırımcıların %70’inden fazlası yabancı sermayeli firmalardır. Sizlerin de bildiği gibi dünyada en zor işlerden birisi bir bölgeye yabancı yatırımcı çekmektir. Şu anda ABD, Çin, İngiltere, Almanya gibi devletler farklı teşvikler vererek ülkelerine yatırımcı getirmeye çalışıyorlar. Yabancı yatırımcıların bir ülkeye giderken baktıkları ilk konu istikrardır. ESBAŞ olarak bizler, yabancı yatırımcı getirmeyi başardık ancak yarı yolda kusura bakmayın teşvikleri azaltıyoruz, kısıtlıyoruz dedik. Bu değişiklikleri yaparken ilgili kısıtlamaların bundan sonra gelecek yatırımcılar için geçerli olacağını belirtebilirsiniz ancak mevcut yatırımcıya artık bu teşvikleri vermiyorum diyemezsiniz, derseniz yatırımcı kaçar.
1988-1989 yıllarında Malezya hükümeti Adalarından bir tanesi için karar aldı. Buraya gelip çip üretimi yapan firmalara yer tahsis edeceğini ve hiçbir vergi almayacağını ilan etti. Her türlü vergi sıfırlandı. O dönemdeki muhalefet böyle bir teşvik verdiği için hükümeti eleştirmişti. O dönemin Başbakanı evet, bu teşvikleri veriyoruz fakat bizler gelecek olan yatırımcılardan çok şey öğreneceğiz ve bilgisayar üretiminde gelecekte önemli bir ülke olacağız dedi. O dönemde Malezya’da hiçbir bilgisayar parçası üretilmiyordu, şimdi ise aldığımız tüm bilgisayarlardaki çiplerin Malezya’da üretildiğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla yabancı sermaye için güven ve istikrar çok önemlidir. Bu ikisinin olmadığı yerde yatırım olmaz.
2018 yılı ESBAŞ açısından değerlendirir misiniz?
2018 yılı ESBAŞ açısından gayet başarılı geçti. Türkiye’nin ihracatı %6 büyüme gösterdi biz ESBAŞ olarak %14 seviyesinde büyüme gösterdik. Bu değerler ilk dokuz aylık sonuçlar. Dolayısıyla ihracat yapan şirketler açısından dövizin yükselmesi avantaj sağladı. ESBAŞ ihracat üssü bir yer olduğu için bu avantaj daha büyük oldu. Katma değeri yüksek ürünler üreten firmaları buraya getirmek için yaptığımız çalışmalar sonucunda bu başarıyı yakaladık.
Bu durumu rakamlarla da açıklıyoruz. Bugün Türkiye’de ihracatın kilogram değeri ortalama 1.28 dolardır. Almanya’nın ise yaklaşık 4 dolardır. ESB’de ise bu değer 8.58 dolardır. Almanya’dan iki katı fazla, Türkiye’nin ise yaklaşık 7 katı kadar katma değerli ürün üretiyor, ihracat yapıyoruz. ESBAŞ, İzmir’in içinde sınırları belli olan bir alanda serbest bölge hizmeti veriyor ve bu kadar küçük bir alanda geçen yıl 2.1 Milyar dolar ihracat yaptık. İzmir’in toplam ihracatının %22’si kadar ihracat yapıyoruz, Ege Bölgesinin tamamını göz önünde bulundurduğunuz da ise %11’i kadar ihracat yapıyoruz. Türkiye’nin 40 şehrinin ihracat toplamı kadar ihracatı ESBAŞ kendi başına yapıyor. Yeni yatırımlarla birlikte de bu ihracat artacaktır. ESBAŞ’ta 21 binin üzerinde insan çalışıyor. Serbest bölgelerin toplam ihracatının %30’unu ESBAŞ yapmaktadır. Bunun için vizyon ve kararlılık gerekiyor. ESBAŞ olarak bizler her gelen yatırımcıya yer kiralamıyoruz. Gelen bütün yatırımcılara hangi iş kolunda çalıştıklarını soruyoruz, üretimde sağladıkları katma değerlerinin ne kadar olduğunu öğreniyoruz, kalıcı bir yatırımcı mı, sürdürülebilir bir alanda iş yapıyor mu hepsini değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmelerimizin sonucunda da yatırım yapmaları için uygun alanı sağlıyoruz.