Yeni ülkeleri ihracat rotamıza katmak için çalışıyoruz

Ülkemizin savunma sanayi alanında gelişmesiyle birlikte ihracatta da her geçen yıl bir başka başarının altına imza atıyoruz. 2014 yılında yaşanan global krize rağmen ihracatını bir önceki yıla göre %18,7 oranında arttırmayı başaran savunma sanayi sektörün bu başarısında hiç şüphesiz Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği’nin de önemli bir rolü bulunuyor. Türkiye’nin savunma sanayi de dünyanın global tedarikçileri arasında ilk ona girmesini hedefledikleri belirten Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçılar Birliği Başkanı Latif Aral Aliş, sürdürülebilirlilik için uluslararası iş birliklerine önem verdiklerini belirterek sorularımızı yanıtladı.

Savunma sanayimizin geldiği noktayı aktarır mısınız?

Türk savunma ve havacılık sektörü henüz çok genç.  1970’lerin sonunda “Kendi Uçağını Kendin Yap” kampanyasıyla temelleri atılan bir savunma sektöründen bahsediyoruz. Seksenler ve doksanlarda ortak üretim ile ilk adımlarını atan ve nihayet iki binli yıllarla birlikte kendi ürünlerini tasarlayan, geliştiren ve üreten bir Türkiye görüyoruz.

Bugün nitelikli insan kaynağı, araştırma enstitüleri, Ar-Ge laboratuvarları, KOBİ’leri ve dünya çapında büyük firmaları ile kendi uydusunu, insansız hava aracını, paletli araçlarını, eğitim uçağını, taktik helikopterini, piyade tüfeğini, muharebe gemisini, zırhlı aracını, füze ve roket sistemlerini üreten, simülasyon, yazılım geliştiren, F35 gibi A400M dünya çapında projelerde ortak olan, uydu üretim ve test merkezini inşa eden, uydu fırlatma üssü inşa çalışmalarına başlayan, muharip savaş uçağı ve özgün helikopter projelerini başlatan bir Türkiye görüyoruz.

Türk savunma ve havacılık sanayii olarak ihracatını oransal olarak en çok artıran sektörlerin başında geliyoruz. 2014 yılı için ihracatımız 1 milyar 647 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılsonu itibariyle ihracatımızı bir önceki yıla göre %18,7 arttırdık. Bu artış Türkiye geneli için % 4 olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamlar ışığında sektörümüzün yakalamış olduğu ivmeyi arttırarak sürdürdüğünü söyleyebiliriz.

Savunma sanayi ürünlerimizin uluslararası arenadaki bilinirliliği hakkında bilgi verir misiniz?

Sert rekabet ortamı içerisinde dünyanın radarında olmak, tedarik listesinde yer almak hiç de kolay değil. Bunun için üretmek kadar, uluslararası ilişkiler ve tanıtım da önemli. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Avrupa Ülkeleri 2014 yılında en çok ihracat yaptığımız bölgelerdir. Yeni bölgeleri, yeni ülkeleri ihracat rotamıza katmak için çalışıyoruz. Amacımız ulaştığımız coğrafyayı daha da genişletmek,  dünya savunma sanayii liginde en önemli global tedarikçiler arasında yer almak.

Tabii bu yalnızca üreterek olmuyor. Ülkelerle ve yabancı firmalarla yakın ilişkide olmak, onların ihtiyaçlarını bilmek, ihtiyaçlarına yanıt verebilecek üretimleri gerçekleştirmek sürdürülebilir bir işbirliği için önemli. Bu açıdan gün geçtikçe tanınan, bilinen ve tercih edilen bir savunma sanayiine sahip oluyoruz.

İDEF fuarının sektöre etkisi nedir?

Bu yıl 12. kez düzenlenen IDEF’15 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı ile birlikte dünya üzerinde yaklaşık 120 ülkeden katılımcı, ziyaretçi ve heyeti ağırladık. Bölgesi açısından en önemli etkinlikler arasında yer alan bu fuara ve dolayısıyla Türk savunma ve havacılık sanayiine gösterilen bu ilginin, hızından bir şey kaybetmeden her fuarda daha da arttığını görüyoruz.

Bu fuarın bir başka önemi ise heyetler arası yapılan çeşitli toplantı ve görüşmeler olmuştur.  Savunma sanayinin zorluklarından biri de sektörün ticaret modelinin çoğunlukla G2G diye adlandırılan Goverment to Goverment yani devletten devlete doğrudan yapılan alışveriş modeline sahip olmasıdır. Bu yüzden heyetler arası yapılan bu görüşmeler, ileride yapılacak ortak yatırım ve projelerin oluşturulmasındaki ilk ve belki de en önemli adım olmaktadır.

Uluslararası fuarların savunma sanayi ihracatımıza etkileri nelerdir?

Küresel rekabette var olabilmek için uluslararası işbirliği; uluslararası işbirliği için ise bilinir olmanız şart. Çok iyi ürünler ortaya koyabilirsiniz, hatasız üretim gerçekleştirebilirsiniz, üretim takviminizde hiç bir aksama olmayabilir ama tanınmıyorsanız, bilinmiyorsanız, kimse sizin farkınızda olmaz. Bu yüzden biz firmalarımıza reklam ve tanıtım konularında yardımcı oluyoruz.

Savunma ve Havacılık Tanıtım Grubu-Turkish Defence Alliance (TDA) ile hem savunma sanayiinde global bir Türkiye markası oluşturmak için çalışıyoruz hem de firmalarımızın tanıtım faaliyetleri için bir anlamda aracılık yapıyoruz. Nasıl mı? Bir kere bizim için uluslararası sektör fuarları çok önemli. Büyük savunma ve havacılık fuarlarına milli katılım organizasyonları düzenliyoruz. Buna Müsteşarlığımız da destek oluyor. Bu tür fuarlar firmalarımıza yeni kapılar, yeni pazarlar açıyor. Türkiye olarak farklı kıtalarda, farklı ülkelerde bu tür fuarlarda boy göstermeye devam edeceğiz.

Birlik olarak orta vadeli ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?

Bu yıl için hedefimiz 2 milyar dolar seviyesinde ihracat rakamına ulaşmak. 2023’e geldiğimizde Türkiye’yi sektörün global oyuncularından biri haline getirmeyi amaçlıyoruz. Sektörün önde gelen tedarikçilerinden biri haline getirmeyi hedefliyoruz. Sektörün tüm unsurlarıyla birlikte 25 milyar dolar ihracat gerçekleştirmesini öngörüyoruz.

Savunma sanayimizin geleceği ile ilgili düşüncelerinizi aktarır mısınız? Yaklaşık 35 bin kişinin istihdam edildiği, Türkiye’nin teknolojik gelişmesinde ve stratejik güvenliğinde kilit önemde olan, ekonomik olarak her geçen yıl daha da büyüyen ve global tedarikçiler arasında ilk 10’a girmeyi hedefleyen bir sektör olarak “sürdürülebilirlik için” uluslararası işbirliğine önem veriyoruz.  Bu açıdan konumuyla, sanayisiyle, yatırımcısıyla devamlı surette gelişen, büyüyen bir sanayiye sahibiz. Yukarıda bahsettiğim hedefleri gerçekleştiren, büyüyen Türkiye’nin gücü olan bir sektör olma yolunda kararlı bir yönetim modeli ile ilerliyoruz.