Yıldızlar Grup’un örnek Hesprojesi: Gökbel II
Ülkemizde Hes projeleri sürekli çevreci eylemlere neden olsa da Isparta’da atık suyu enerjiyedönüştüren Gökbel II Hes, çevreye verdiği önemle örnek HES projeleri içerisine girdi.
Gökbel II projesinin bitmesiyle birlikte 14 MW’lik yenilenebilir enerji kaynağına sahip olmamızı sağlayan Yıldızlar Grup, yaptıkları projelerde çevreye verdikleri önemi bir kez daha göstermiş oldu. Projelerinde 25 km’lik enerji hatlarını Orman Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı ile yaptıkları çalışmalar sonrası ilave bir trafo merkezi yapmak suretiyle 2.5 km’ye düşürerek fazla ağaç kesilmesini engellediklerini belirten Yıldızlar Grup Enerji Yatırımları Genel Müdürü ve Elektrik Üreticileri Derneği Danışma Kurulu Üyesi Gökçe Akyürek Tandağ, projelerinin devreye girdiği gün bizi de bölgeye davet ederek sorularımızı yanıtladı.
Hes projeleri ülkemizde karşı çıkılan projeler olarak anılıyor. En son Bakan Veysel Eroğlu, Hes projelerini halka iyi anlatamadık, diyerek konuyu özetledi. Bu açıdan Hes projelerini değerlendirir misiniz?
Bir projede oluşan hatayı genelleme yaparak hepsinin hatalı olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım değildir. Bu projelerde bazen öngörülmeyen durumlar olabiliyor. Teknik hatalar veya eksik çalışmalar olabiliyor veya işin yapılış aşamasında ortaya çıkabilecek ön görülemeyecek durumlar olabiliyor. Bunları hesaplayamayabilirsiniz. Maalesef bu tür durumlar bütün projelere mal ediliyor. Bu durumu da kullanan hatta çıkar sağlamaya çalışan insanlar veya kurumlar olabiliyor. Burada asıl problem bu durumu kullananların projelerle ilgili bilgilerinin ne kadar olduğudur. Yenilenebilir enerji tesislerinde kaynağın tüketilmesi söz konusu değildir. Fakat kaynağının enerjiye dönüştürülmesiyle ilgili geçen inşaat sürecince çevreye etkilerinin kontrol altında tutulması gerekiyor.
Bir RES projesinde bölge halkını ‘siz bu projenin devreye girmesinden sonra kanser olacaksınız’ diye ikna etmişler ve halk projeye karşı ayaklandı. Bu örnekte olduğu gibi art niyetli yaklaşımlarla sizde karşılaşıyor musunuz?
Bizde bu tür durumlarla karşılaşıyoruz. Atık maddeler olacak, radyasyon yayılacak, çocuklarınız bundan etkilenecek, sakat çocuklar doğacak şekilde bilgilendirmeler oluyor. Bu bilgilendirme, doğru bilgiden önce insanlara enjekte ediliyorsa halk da bilinçsizce ama kendine göre haklı olarak projelere karşı çıkıyor. Sonrasında da eylemler ortaya çıkıyor. Oysa oradaki projenin böyle bir etkisi yok, şiddete maruz kalan çalışan işçinin bir kabahati yok, ekmek parası için çalışıyor. Oradaki yöneticilerin bölge halkını bilgilendirme sorumluluğu elbette var. Fakat bu bilgilendirme doğru kanallarla yapılamadığı için de sorunlar oluyor. Konu kamu kuruluşlarıyla beraber bilimsel bir şekilde halka anlatılabilse çok daha farklı ve yapıcı sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Kamunun yaptığı Hes projelerine pek tepki verilmezken bugün özel sektörün yaptığı Hes projelerine neden bu kadar tepki verildiğini iyi incelemek gerekiyor sanırım.
Devlet projeleri bu kadar yaygın değil. Devlet daha büyük projelerle çevresel etkilere neden olmuş olabilir. Çevre mevzuatlarının bu kadar etkili olmadığı dönemlerde muhakkak sorunlar olmuştur. Fakat o projeler çok büyüktü ve bu kadar yaygın değildi. Bir de devlet bir proje yaptığı zaman halkımız genelde o projeyi sahipleniyordu. Eski projeler çok uzun sürüyor, tarımsal amaçları da gözetilerek ekonomi canlanacak, aktiviteler olacak diye düşünülüyordu, benimseniyordu. 10-15 yıl süren projeler olmasına rağmen bu kadar tepki gösterilmiyordu. Her köyde bir proje geliştirilmiyordu. Bu alana özel sektörün girmesiyle, yatırımların hızlanmasıyla birlikte her yerde projeler başladı. Fakat bu projelere başlanmadan önce yerel olarak bilgilendirme yapılması, kamuoyu oluşturulması aşaması gecikti. Bu durumda bazen tepkilere neden oldu.
Bu nedenle özel sektörün Hes projelerinde daha dikkatli olması gerektiğini söyleyebilir miyiz?
Hes projelerinin yapım aşamasında iki temel safha vardır. Bunlar planlama ve uygulama aşamasıdır. Çevreyi planlama aşamasında değerlendirmek gerekiyor. Projeyi yapacağınız yeri belirlerken çevreyi nasıl etkilediğine bakmak gerekiyor. Bugün Karadeniz dağlık bir bölge olduğu için evler genel itibariyle dere yatağına yakın yerlerde yapılır. Yani yaşam dereler ile iç içedir. Hes projeleri planlanırken ilk başta yapılmaması gereken havza aktarımlarının yapılmasıyla birlikte, planlama bacağında aksaklıklar başladı. Sonra uygulama bacağında bazı genelleştiremeyeceğim uygun olmayan müteahhitlik uygulamaları ile bölge halkı tepki göstermeye başladılar. Karadeniz başta olmak üzere tüm Türkiye’de de bütün sular değerlendirilsin istenilirken, planlama ve uygulama bacağındaki aksaklıklar halk tarafında büyük tepkilerin oluşmasına neden oldu. Kısacası planlamayı iyi yapamadılar. Ayrıca uygulama aşamasında da şehre uzak, dağlık bölgelerdeki bu tesisler için, mevzuat altyapısı da yeterli olmadığından, ilk başta yeteri kadar yapım kontrol mekanizması oluşturulmamıştı. Şimdi ise giderek kontrol mekanizması iyileştirildi. Çevre Bakanlığı’nın kontrolleri sıkılaşmaya başladı. Şu anda sadece işi yapan müteahhitler değil, onların dışında taşeron firmaları da daha dikkatli olmak zorunda. Özellikle inşaat aşamasında öz kontrol mekanizmalarının geliştirilmesi daha yoğun kontrollerin yapılması birçok sorunu çözdü. Denetim dışında firmalarda artık daha dikkatli davranmaya başladılar. Örneğin biz bu projemizle birlikte bölgede 45 yıl duracağımızı biliyoruz. Dolayısıyla bölge halkıyla barışık yaşamamız gerekiyor. Bu nedenle bir komşu edasıyla bölgeye yaklaşıp, insanlarla konuşuyoruz. Köy muhtarlarıyla iletişim kurup yaptığımız projeyi anlatıyoruz. Bu nedenle biz bir problem yaşamadık. Aynı şeklide Diyarbakır’da Kulp Hes projesini yaptığımızda da bir problem yaşamadık. Fakat proje bittikten sonra işletme halindeyken bölgede Hes projelerine karşı tepkili bir dönem başladı. Bölgede tek Hes projesi bizim yaptığımız proje olunca mekân olarak da Kulp projesi seçildi. Gökbel projemizde de hiçbir sorun yaşamadan ve yaşatmadan bir hidro yatırımımızı daha bitirmek nasip oldu.
Gökbel Hes projesine gelirsek, bu projenin özelliklerini aktarır mısınız?
Gökbel Hes Isparta ilinin 20 km dışında yer alan bir projedir. Isparta ilinin atık suyu arıtma tesisinden çıkıp Isparta çayına dökülmektedir ve Gökbel Hes projesi de bu çay üzerindeki ilk projedir. Arıtma tesisi belediye kontrolünde çalışıyor. Biz arıtılmış suyu alarak üretim yapıyoruz. Bu tesis 14 MW elektrik üretiyor.
Bu bölgede su yeterli miktarda bulunuyor mu?
Burada iki santrallmiz var küçük olan Gökbel 1 sulama projelerinin mansabında yer alıyor. Bazı santraller yoğun yağışlı dönemde 3-4 aylık çalışma için kurulmuştur, ondan sonraki aylarda çalıştırılmaz. Gökbel 1 santrali de böyle bir santraldir. Fakat bu yıl kuraklığın yaşanmasından ve devreye alışımız Nisan ayında olduğundan dolayı tesisi çok kısa bir süre çalıştırabileceğiz. Gökbel II projesi ise ana kol üzerinde olduğu için tüm yıl belirli bir üretim programı dahilinde çalışacaktır.
Bölgede su kaynakları oldukça boldur. Eüaş’ın ve özel sektörün elinde olan birçok proje bu bölgede mevcuttur.
Bu durum yatırımın geri dönmesi açısından bir sorun teşkil ediyor mu?
Kurak dönemler depolamazsız tesisler için elbette zor dönemlerdir. Ancak fizibilitelerimiz uzun yıllar ölçüm yapılmış değerlerin ortalaması olduğu için be veriler içinde kurak dönemlerde dikkate alınarak hesap yapılıyor. Şansımız bu havzada hem sağlıklı ölçümler var, hem de biz bir süredir ölçüm kendimiz yapıyoruz ve veriler tutarlıdır. O açıdan bir sorun yaşamayacağız. Buradaki yatırımımız 8 yılda geri dönmüş olacaktır. 49 yıllık da lisans süremiz mevcut.
Bölge ormanlık bir alandan oluşuyor. Projelerin yapım aşamasında çevreye etkileri ile ilgili değerlendirmenizi de göz önünde bulundurarak, projeniz ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Projemizde 25 km’lik bir alanı açmamız gerekiyordu. Bize verilen ilk bağlantı görüşü bu yöndeydi. Biz de bu konuda Orman Bakanlığı ile görüştük ve onlarda bölge müdürlüğünün görüşünü aldılar. 25 km’lik hatta alternatif olabilecek daha kısa bir hat için başvuru yapacağımızı bildirdik. Bunun üzerine alternatif ve daha kısa bir hat belirlendi ve biz bu yeni hattı TEİAŞ ile paylaştık. Onlarda bu görüşü dikkate aldılar. Bizi 25 km’lik hattan çıkardılar ve 2.5 km’lik yüksek gelirim hattına bağladılar. Bu durum bizim ek yatırımlar nedeniyle maliyetlerimizi arttırsa da fazla ağaç kesmek yerine bu maliyeti katlandık. Projeyi yaparken bölgeye de 4500 ağaç kazandırdık. Tüm çevre izinlerimizi zamanında ve eksiksiz tamamladık. Yapım aşamasında çevreye azami özen gösterdik. Zaten tüm proje yol kenarında, proje her aşamasında hem halk hem de kamu yetkililerince izlendi. Sorun yaşamadan bitirmeyi başardık.
Arıtılmış sudan Hes projesi yaptınız, böyle bir proje ülkemizde başka var mı?
Bildiğimiz kadarıyla arıtma tesisinin mansabında benzer bir proje bulunmuyor. Aslında Hes projeleri suyu kirletmediği gibi kirli sudan da rahatlıkla enerji üretebiliyor. Şu anda bizim kullandığımız sudan başka bir şey yapmanıza imkan yoktur. Bu su içilemez veya başka bir amaç için kullanılamaz. Ancak doğanın size sunduğu düşü ile birlikte enerji üretimi için rahatlıkla kullanılabilir.
Son olarak Yıldızlar Grup olarak enerji alanında hedeflerinizden bahseder misiniz?
Bizim sadece hidro olarak 350 MW’lik proje portföyümüz var. 36 MW Diyarbakır’da, 18 MW Isparta’da faal durumda, elektrik üretiyor. Portföyümüzün geri kalan kısmı da Diyarbakır ve Van bölgesinde gerçekleştireceğiz. Bu projelerimizle birlikte, portföy projelerimizi tamamlamayı düşünüyoruz. Ayrıca Çanakkale bölgesinde 25 MW’lık bir rüzgar projemiz var. Lisans öncesi dönemdeki çalışmaları devam ediyor. Ayrıca geçtiğimiz yıldan bu yana Isparta, Muğla ve Konya’da güneş ölçümü yapıyoruz. Güneş enerjisi için başvurularımız olacak. Ayrıca Mart ayında Karaman ve Balıkesir’de rüzgar ölçümleri yapmaya başladık, yeni açılacak kapasite yarışmasına katılacağız. Ayrıca Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün bir projesinde Urfa ve Konya’da içinde hayvan atıklarından enerji üretimini amaçlayan biokütle tesisini de içeren kamunun biokütleden enerji üretimini de içeren ilk entegre sığırcılık tesisini müteahhit olarak biz tamamladık, bir yıl da onlar adına enerji tarafında işletmecilik yapıp tesisi TİGEM’e devredeceğiz. Kısaca enerjimizle yenilenebilir enerji üretimi alanında ve enerji sektöründe kendimizi geliştirmeye, üretmeye devam edeceğiz.