YÖK’ün üniversitemize sahip çıkması devlet menfaatinedir
Cumhuriyetin ilanından sadece 15 ay sonra kurulan Türk Hava Kurumu sekiz ay önce iş başına gelen yeni yönetimiyle, yoğun tempoda çalışıyor. Bu çerçevede verilen mücadelenin YÖK’ün almış olduğu kararlar sonrası sekteye uğradığını ve çok ciddi moral motivasyon bozukluğu yarattığını ifade eden Türk Hava Kurumu Genel Başkanı Kürşat Atılgan, onursal başkanıTürkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Türk Hava Kurumu’nun milletin malı olduğunun ve misyonunun millete hizmet olduğunun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Türk Hava Kurumu Genel Başkanı olarak 15 Temmuz kalkışmasıyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
15 Temmuz, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde uzun yıllardır yapılanmakta olan ve zamanla bazı kritik kadroları ele geçiren, bugün Fetö denilen terör örgütünün malum dış desteklerle planlamasını ve liderliğini yaptığı bir kalkışmadır. Allah’a çok şükür ki TSK üst komuta kademesinin bu alçak ve rezil ihanete karşı verdikleri mücadele neticesinde girişim başarısızlığa uğratılmıştır. Kalkışanlar ve destekçileri rezil rüsva olmuş bu vesileyle ülkemiz mübarek dinimiz İslam’ı bozarak hareket eden büyük bir terör örgütüyle hesaplaşma imkanı bulmuştur.
Türk Silahlı Kuvvetleri son bir yıldır Güneydoğudaki bölücü terör örgütüne karşı çok çetin bir mücadele içine girmişti. 7 Haziran seçimleri sonrasındaki zafiyetle başlayan ve hız kazanan Türkiye’yi bölme operasyonuyla birlikte doğuda ‘hendek siyaseti’ denilen süreci yaşadık. Bu süreçte TSK duruma müdahale etmeye başladıktan sonra çok büyük mesafe alındı. 15 Temmuz öncesinde TSK, bölgedeki vatandaşlarımızı da kendi safına alarak bu sorunu çözme, bölücü terörü bitirme noktasına geldiği bir dönemde darbe kalkışması oldu. Yani darbe terörü bitirme noktasındaki Türk Ordusuna yapıldı. Bu açıdan bakıldığında ihanetin büyüklüğü ve alçaklığın ölçüsü daha net anlaşılabilir. Bölücü terör sorununu çözen bir Türkiye, bu coğrafyayı şekillendirmeye çalışan terörist güçlerin planlarını etkisiz kılacak bir Türkiye’dir. Bu bölgede menfaati olan her unsur acaba Türkiye bu konuya ne der diye düşünmek zorunda kalacaktır. Orduya darbenin ana gayesi bunu engellemekti. Bu süreç yaşanmasa bu sene sonbaharda TSK başarılı operasyonlarıyla bölücü terör örgütüne diz çöktürecek hale geliyordu. Çünkü yapılan operasyonlar sonrasında örgütün planlı eylemleri yapamayarak bölündüğü ve bölündüğü yerde eylem yapma kararı aldığı biliniyordu. Bölücü terör örgütü, planlı eylemler yapan bir örgüttür. TSK başarılı operasyonlarıyla örgütün emir komuta zincirini kırmıştı . İşte tam bu noktada Türkiye’ye büyük bir darbe vurmak istediler. FETÖ ile güneydoğudaki bölücü terör örgütünün omuz omuza olduğunu burdan anlıyoruz. Türk tarihinde görülmedik bir şekilde TSK kendi içinden çıkan bu hainlerin açtığı zararı kısa zamanda tedavi edecek, düşmanların heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Bir ordunun gücü, milletinin desteğine dayanır. Allah’a hamd olsun FETÖ’ye, bölücü teröristlere ve onların içte ve dıştaki uzantılarına rağmen Türk Milleti kale gibi Türk ordusunun arkasındadır. Yahya Kemal’in mısraıyla ‘Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın /Galip et çünkü bu son ordusudur İslam’ın!’. Allah bu son orduyu her zaman muzaffer etsin.
Yaşanan süreç göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’den ne istiyor olabilirler?
Türkiye’den Sevr Antlaşması’na uymasını istiyorlar. Türkiye’yi bölüp, Anadolu’nun ortasında bozkıra hapsetmek istiyorlar. Bunun için üç konuda anlaşma istiyorlar. Kürt meselesi, Ermenilerle anlaşma, Kıbrıs. Tabii 100 yıldır olduğu gibi avuçlarını yalamaya devam edecekler. Cumhurbaşkanımız bilhassa 2010 yılından beri bu baskılar karşısında Milletten aldığı güçle muhteşem bir direnç gösteriyor. İstila heveslilerinin başını Amerikalılar çekiyor. Yine gelecekler ve ülkemize dileklerini iletecekler. Yine ‘geldikleri gibi gidecekler!’. 15 Temmuz kalkışması sonrasında Türkiye’nin elini zayıflattıklarını düşünüyorlar. Anlamadıkları şey bu milletin istiklal refleksidir. Millet hiç olmadığı kadar yek vücut bugün ve artık ‘Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz ‘ modunda… Müstevlilik hevesindekilere Allah’ın dinini ülkemizi yok etmek için alet eden tetikçilerini Türk adaletine teslim etmekten başka çare bırakmayacağız.
Şu an en büyük ihtiyacın pilot olduğu belirtiliyor. Fakat yapılan açıklamalarda şunları da görüyoruz, pilota şu bölgeyi vur emri geliyor pilot başka bir bölgeye ateş açıyor. Bu durumda sadece pilot değil, aynı zamanda vatani duyguları yüksek pilotlara mı ihtiyaç var diyebilir miyiz?
Pilot ihtiyacını bir günde karşılayamazsınız. Dolayısıyla bu alandaki ihtiyaca TSK’nın çözüm bulması gerekiyor. 250 pilot ihtiyacının ne anlama geldiğini bu sistemin içinden gelen biri olarak gayet iyi bilirim. Hava Kuvvetlerimizi bu ihtiyacını gidermek için şu anda çalışmalarına hız vermiş görüyoruz. Bu noktada havacılıkla ilgili üniversitemizde okuyan öğrencilerden kendi birimlerine 3-4 yıl boyunca öğrenci alacaklar. Az evvel demiştim Türk Hava Kurumu bu devletin bekasına destek olmak için kurulmuş. Atatürk’ün vizyonerliği bu vesileyle bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Türk Hava kuvvetlerimizin eskisinden daha güçlü bir hale geleceği açıktır. Çünkü biz ayetten biliyoruz ki, az sayıda inanmış insan çok sayıdaki düşmanı yok etmiştir.
Türk Hava Kurumu olarak bu açığın kapatılmasına nasıl destek verebilirsiniz?
Bizim öğrencilerimizin tamamı sivil havacılık alanına yönelik öğrencilerdir. Hava Kuvvetlerinden ayrılıp Türk Hava Yollarına geçen pilotlarımızda ortalama 45 yaşın üstündedir. Dolayısıyla bu pilotlarında yeniden hava kuvvetlerine geçmesi kolay değildir. Çünkü bu meslek aynı zamanda fiziksel özellikler de ister. Bu nedenle de yaş ortalaması 20-45 arasındadır. 45 yaş sonrasında daha çok sivil alana yönelik hizmet verirler. Bununla birlikte, Milletimizin desteğiyle var olmuş 91 yıllık bir kurum olarak üzerimize düşen her ne var ise yapmaya her an hazırız.
Çorlu’da bir eğitim uçağı düştü. Bu tür kazaların önlenmesi için nasıl çalışmalar yapılabilir?
Sivil havacılık bu işin kontrollerini sürekli olarak yapıyor. Türkiye’deki bütün uçuş okullarının denetimi vardır. Burada önemli olan uçaklara yapılan bakım faaliyetleridir. Türkiye’de uçuş okullarının bakım faaliyetleri açısından en organize çalışan ve en nitelikli personele sahip olan kurum, Türk Hava Kurumu Teknik şirketidir. THK Uçuş Akademisinin tüm uçaklarına gerekli hizmetleri bu şirketimiz vermektedir. Türk Hava Kurumunda güvenlik en ön şarttır. Bazı uçuş okulları uçaklarının bakım faaliyetleri işlemlerini bizden alıyor. Düşen uçağın bakımını kim yaptı bilmiyorum. Kaza sebebinin nerden kaynaklandığını da. Sivil havacılık gerekli incelemeleri yapıp bir rapor yayınlayacaktır. Bu rapor sonrasında uçağın neden düştüğünü net öğrenmiş oluruz. Havacılıkta bakım faaliyetleri çok önemlidir, eğitmen pilotlar çok önemlidir. Eğitmen pilotların gerekli kurallara uygun davranması çok önemlidir. Çünkü bu kuralların hepsi kanla yazılmıştır. Temennimiz bu tür kazaların artık olmamasıdır. Bu vesileyle hayatını kaybeden havacılarımıza rahmet diliyorum.
Eğitim uçaklarının ülkemizde çok eski olduğunu biliyoruz. TUSAŞ bu konuda HÜRKUŞ uçağını üretmeye başlayacak. Dolayısıyla kendi uçağımızla bu hizmetleri verebilir miyiz?
Mustafa Kemal Atatürk Türk Hava Kurumunu kurarken en büyük hedefi uçak imal etmekti. Ülkemizin ihtiyacı olan tayyarelerin burada üretilmesiydi. Türk Hava Kurumu Cumhuriyet ilanından 15 ay sonra kurulmuş bir kurumdur ve amacına ulaşsın diye 21 farklı kalemde de gelir bağlanmıştır. Bize bağlanan fonlarda zamanla gelen iktidarlar tarafından elimizden alınmıştır. Şu anda hiçbir imtiyazı olmayan bir kurum haline geldik. Vatandaşlarımızın verdiği fitre zekat ve kurban derileri ile faaliyet yapmaya çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki bir kurumun yapacağı işler sahip olduğu mali imkanlarla gerçekleşebilir. Bu gayeyle kamu kaynaklarından istifade etmek adına Devlet ve hükumetimiz ile yakın temaslarımız sürüyor. Onursal başkanı Cumhurbaşkanı olan bir kurumun hedefi gayet açıktır. Millet menfaati…
Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Türk Hava Kurumunun verdiği eğitimlerde HÜRKUŞ ile uçmasını isteriz.
Elbette bizde kendi ürettiğimiz tayyarelerle uçmak isteriz.
Türk Hava Kurumu’nda sizden önceki yönetim döneminde bazı iddialar vardı, bunlarda düzelmeler oldu mu?
Bizim gelirlerimizde olan imtiyazların kaldırılmasından sonra yeni bir yapılanmaya gidilmiş. Kurumun en büyük gelir beklentisi üniversite olmuş fakat eski yönetim burada önemli bir borçlanmaya gitmiş. Finansman giderlerini nasıl karşılayacaklarını düşünmeden bir takım borçlanma ve yolsuzluklar yapıldığı tespit edilmiş ve soruşturmalar açılmış. Hukuki süreç devam ediyor. Yeni bir yönetim olarak biz de 10 aydır olağanüstü bir gayret ile meselelerin üstesinden nasıl gelebileceğimiz hususunda çalışmalar yapıyoruz. Buradaki her şey milletin malıdır, ben ve yönetimde bu bilinç doğrultusunda hareket ederek, mali yapımızı düzeltmek için çalışıyoruz. Şu anda borçlarımızı %20 civarında azalttık ve kredilerimizi de ödemeye devam ediyoruz. Fakat bu kurumdaki sorunları tamamen çözmek için TSK ve devletimizin desteğine ihtiyacımız vardır.
Türk Hava Kurumu Üniversitesine öğrencilerimizin ilgisi nedir?
Bizden önceki yönetimin yapmış olduğu bazı hatalar sebep gösterilerek YÖK’ün aldığı karar doğrultusunda bu yıl üniversitemize öğrenci alamama cezasıyla karşı karşıyayız. Bu karara itiraz ettik. Takdir edersiniz ki çok ağır bir ceza bu. YÖK ile görüştüğümüzde cezanın sebebinin bizim yönetimimizle ilgisi olmadığını belirtiyorlar. Mali disiplinimizi öğrenci almadan nasıl sağlayabileceğimizin cevabı yok tabii.. Bu cezalandırmanın bize daha büyük zarar vereceğini kendilerine izah ettik. Elimizi kolumuzu kesiyorlar, üstüne de bize hadi yürüyün diyorlar. İnşallah YÖK’ü ikna ederiz. Geçmiş dönemlerle ilgili sorunları yeni yönetim olarak bizler de en az YÖK kadar biliyoruz. Eski yöneticilerin kusurların cezası THK Üniversitesine kesilmemeli. Zaten o kusuru işleyenleri THK delegeleri seçimle görevden uzaklaştırdı ve bizleri getirdi. Bu delegelerin içinde 50’den fazla üniversite de var. THK Üniversitesine herhangi bir vakıf üniversitesi gibi muamele etmemeli YÖK. THK delege yapısına bakılarak bunu anlamak son derece kolaydır. Bizim genel kurul delegelerimiz arasında başbakan, bakanlık temsilcileri, valiler, belediye başkanları, üniversite temsilcileri ve daha bir sürü devlet temsilcisi var. THK vakfını Türk Hava Kurumu kurdu. THK Üniversitesi de THK Vakfının malı. Türk Hava Kurumunun ilk onursal başkanı Mustafa Kemal. Sonrasında da görevdeki tüm cumhurbaşkanları onursal başkan. Halihazırdaki onursal başkanımız da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Buna rağmen sesimizi dinletememekten mustaribiz. Burası milletin malıdır, bir kişiye veya bir kesime ait değildir. Dolayısıyla YÖK’ün karar alırken THK Üniversitesini alelade bir vakıf üniversitesi olarak düşünmesi gerekir. YÖK’ün bırakın böyle bir kararla faaliyetlerimizi riske sokması bilakis üniversitemize sahip çıkması gerekir. Geciken adalet adalet olmayacağından, yetki ve makam sahiplerinin zamanında Milletin hayrına karar vermesini umut ediyoruz.