3. Havalimanı hem Türkiye için hem de dünya için önemli bir adımdır
2003 yılında havacılık sektöründeki gelişim ile 34 milyonluk yolcudan 181 milyonluk yolcu sayısına ulaşmayı başaran Türkiye, sektörün farklı alanlarında büyümeyi başardı. Pazarın serbestleşmesiyle birlikte havacılıkta dünya merkezi olmaya doğru gittiğimize işaret eden T.C Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal, havacılık sektöründeki hedeflerin boş hedefler olmadığını işaret ederek sektörün geldiği noktayı dergimize değerlendirdi.
Havacılık sektöründe geldiğimiz noktayı aktarır mısınız?
Dünyada havacılık sektöründe ciddi bir eksen kayması var. Havacılık sektörü ABD’den başlayıp doğuya doğru bir eksen kayması yaşıyor. 1980’li yıllarda havacılık sektöründe ABD dünya merkezi konumundaydı. Daha sonrasında İngiltere ve Avrupa, havacılık sektöründe dünyada ana aktör olmaya başladı. Bugün itibariyle görüyoruz ki sektör giderek daha doğu ülkelerine doğru kayıyor. Türkiye’de havacılık sektörü açısından önemli merkezlerden biri olmayı başardı. Biz bulunduğumuz coğrafya açısından havacılık sektöründe de merkez olma iddiamız vardır ve bu iddiamızda boş bir iddia değildir. İstanbul’u bir merkez olarak aldığınızda yaklaşık 3-3.5 saat hava yolculuğu ile 1,5 milyar insana ulaşabiliyorsunuz, yine bu bölgede 30 trilyon dolarlık bir pazara ulaşma imkanınız vardır. Onun için Türkiye, dünyanın merkezinde bulunmaktadır. Nüfus yoğunluğu, sanayi, ticaret, ülkeler arasındaki ilişkilerin en yoğun bölgede yaşıyoruz. Özellikle 2003 yılından itibaren yaşadığımız gelişmelerde bu durumun göstergesi niteliğindedir. 2002 yılında Türkiye’de havacılık sektörünü incelediğinizde çok iyi bir noktada değildik. Bugün dünya markası olan Türk Hava Yolları’nın o tarihlerde toplam 60 uçağı bulunuyordu. Bunlarda genellikle eski model uçaklardı ve zor şartlar altında havacılık sektöründe durmaya çalışılıyordu. Uçtuğu yerler sınırlıydı, uzak bölgelere uçuşlarımız yoktu. 2002 yılında AK Parti iktidarı başa gelince dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, radikal bir karar alarak hava yolunda serbest piyasa oluşturma kararı alındı. Bu kararla birlikte yurt içinde Türk Hava Yolları tekelinde olan sefer yapma hakkı diğer hava yolu şirketlerine de tanınmış oldu ve diğer hava yolu şirketleri de yeni uçaklar aldılar, yeni seferlerini oluşturmaya başladılar. Böylelikle hem insanımız daha ekonomik şartlarda uçma imkanı yakaladı hem de sektörde rekabet başladı. Tek bir şirketin o günkü şartlarda yapabileceği hamleler sınırlı iken, rekabetle birlikte bir anda sektör gelişmeye başladı. Alınan kararla birlikte THY’nin pazar payı ilk dönemde düşmeye başladı. Fakat fiyatların düşmesiyle birlikte pazar büyümeye başladı. Serbestleşme ile birlikte firmalar kendilerine yeni bir pozisyon almaya başladı ve gelecek için yatırımlar yapmak zorunda kaldılar.
Hükümette bu süreçte yeni havalimanlarıyla sektörün büyümesini katkı sağladı sanırım.
Hükümet bu süreçte gerekli tüm adımları atmaya başladı. Havalimanı sayısı 2002 yılında 26 adetti, bunların dışındaki havalimanları atıl durumdaydı. Sektörü serbest bırakarak atıl durumdaki havalimanları kullanılmaya başlandı, bunların dışında yeni havalimanları yapıldı. Bugün 55 tane aktif havalimanına ulaştık. Sadece havalimanı yapmakta değil, mevcut havalimanlarındaki terminal binaları da yetersiz kalmaya başladı. Bunların da hepsi yenilendi. Bugün Anadolu’nun en ücra yerinde bulunan havalimanımızın terminal binaları Avrupa’daki pek çok ülkenin başkent havalimanlarından daha yeni ve daha modern hale geldi. Bu gelişmeler bugün dahi devam etmektedir. Yine 2003 yılında toplam hava yolu taşımacılığındaki yolcu sayısı 34 milyondu, iç hat ve dış hatlardan gelen yolcu sayısının tamamı 34 milyondu. 8.5 milyon yolcu iç hat yolcusuydu, geriye kalan dış hat yolcusuydu. Bugüne geldiğimizde 2015 yılında bu rakam 181 milyona çıktı. 2016 yılında yaşanan olumsuzluk nedeniyle bir düşüş oldu fakat 2017 yılının sonunda 2015 yılı yolcu sayısının üstünde bir rakama ulaşacağız. Dolayısıyla ciddi bir büyüme ivmesini gözlemleyebiliyoruz.
Bu dönemde hükümetin yaptığı yatırımları aktarır mısınız?
Bu zaman zarfında yap-işlet-devret veya kamu işbirliği yöntemiyle yatırımlar yaptık. İstanbul, Ankara, İzmir, Dalaman, Antalya gibi havalimanlarımızı yap-işlet-devret yöntemiyle yeniledik. İzmir Adnan Menderes Havalimanında 102 bin metrekaresi dış hat, 206 bin metrekaresi iç hat olmak üzere terminal binası yaptırdık ki bu sıfırdan olan yatırımdır. Bu ihalelerin hepsine yerli ve yabancı birçok firmalar katıldı. Bu işler yapılırken devlet hem kasasından bütçe harcamadan bir tesis sahibi olmuş oldu, hem de o tesisin işletme süresi bittikten sonra devlet burayı kiraya vererek ikinci bir kazanç elde etmiş oldu. Şu andaki tüm havalimanlarımızın durumu bu şekildedir. Havacılık sektöründeki gelişmelerle birlikte istihdam arttı, ekonomiyi de büyütmüş olduk. 2002 yılında bu sektörde 25 bin kişi çalışır iken bugün yaklaşık 120 bin insan çalışıyor. Bu rakam İstanbul’un 3. Havalimanı bittiğinde 200 binin üstüne çıkacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla bu durum da ciddi bir istihdam oluştu. THY bugün 300 noktaya sefer yapan, dünyanın en çok noktasına sefer yapan havayolu şirketi unvanını aldı. Şuanda 330 civarında uçağı var. Özel sektörle birlikte 500 civarında uçağımız bulunuyor.
Bu noktada İstanbul çok önemli bir merkez haline geldi. Özellikle transit yolcu sayımızın her geçen gün arttığı belirtiliyor.
Şu anda 3. Havalimanı yapmamızın nedenlerinden biri de transit yolculardır. Batıdan doğuya eksen kayması dediğimiz gelişme de budur. Türkiye’nin havacılık sektöründeki gelişmesi bu eksen kaymasına da yardımcı oluyor. İstanbul Atatürk Havalimanı önümüzdeki yıllarda ihtiyacı karşılayamayacağı ön görüldü. Hükümetimiz de yeni bir havalimanı yapılması konusunda karar aldı ve ihalesi 2013 yılında yapıldı. İnşaatı şuanda hızla devam ediyor. 76,5 milyon metrekarelik bir alanda yapılan havalimanıdır. Şu anda Atatürk Havalimanı’ndaki sıkışıklıktan dolayı yaşadığımız sorunlarda ortadan kalkmış olacak. Çünkü pek çok havayolu şirketi İstanbul’a uçmak istiyorlar. Fakat sıkışıklık nedeniyle izin veremediğimiz için bu uçuşları erteleyenler oldu. Yeni havalimanıyla birlikte bu uçuşlara da izin vereceğiz. Atatürk Havalimanı’nda günde 1400’ün üzerinde uçağa hizmet veriliyor, dakika da bir uçak uçmuş oluyor. Bu önemli bir rakamdır. Hatta bazı günler 1500 uçağın kalktığını görüyoruz. Yeni havalimanıyla bu rakam daha da artmış olacaktır. 3. Havalimanı hem Türkiye için hem de dünya havacılık sektörü açısından önemli bir adım olacaktır.
Atatürk havalimanında ciddi bir tecrübe kazanan TAV, ATÜ, Çelebi gibi kuruluşlarımız bugün dünyanın birçok ülkesinde ihale kazanıyor.
Tabi havacılık sektörümüz geliştikçe yan sektörlerde gelişmeye başlıyor. Örneğin yer hizmet kuruluşları, havalimanı işletmeciliği oluştu. 1999 yılına kadar havalimanı işletmeciliği diye bir alanımız yoktu. 99 yılında ilk olarak Antalya’da başladı, İstanbul’da TAV başladı. İstanbul’daki yaptıkları işleri dünyaya anlatarak dünyadan iş alır hale geldi TAV Holding. Bugün TAV dünyada havalimanı işletmeciliği listesinde ilk sıralara yerleşti. Bu durum Türkiye adına da Türkiye’nin marka çıkarması adına da sevindiricidir. Çeçen Holding Antalya’da başladıkları işlerle bir marka haline geldiler, yine Dalaman Havalimanı işleten YDA İnşaat bir marka haline geldi. Bu firmalarımız buradaki yeterliliklerini kullanarak dünyaya açıldılar. Limak Sabiha Gökçek havalimanındaki tecrübesiyle dünyanın birçok ülkesinde ihaleler kazandı. Bu durum da bizi gururlandırmaktadır. İnşallah bu alanda da daha ileriye gideceğiz. 3. Havalimanı da bu işin çok önemli bir ayağı olacaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, havacılık sektöründeki gelişmelerin aynısı üretimde de istediler. Tusaş öncülüğünde yerli uçak yapılması arzulanıyor. Yerli üretim konusunda geldiğimiz noktayı aktarır mısınız?
Havacılık sanayi ile ilgili Türkiye’de ciddi çalışmalar yapılıyor. Türkiye’de birçok yerli firmamız uçak firmalarına malzeme tedarik etmektedir. Boeing, Airbus gibi uçak firmalarının birçok parçası Türkiye’de üretilmektedir. Bu sanayileşme adına önemli bir kazanımdır. Uçak üretimi açısından baktığınız zaman bütün parçaların tek bir ülkede yapılması artık zordur. Çünkü bir uçağın milyonlarca parçası var ve dünyanın neresi daha uygun ise uçak şirketleri onları bularak temin ediyor. Türkiye’de de Eskişehir, Ankara ve İstanbul’da değişik bölgelerimizde havacılık kümelenmeleri oluştu, buralarda belli parçalar üretiliyor. Biz istiyoruz ki yerli uçağımızı üretelim. Her alanda olduğu gibi havacılık alanında da yerli uçak konusunda ciddi bir kararlılığımız var. Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu hedef doğrultusunda çalışmalarımız var. Bu anlamda ne kadar fazla parça üretebilirsek kendimizi o kadar gelişmiş hissedeceğiz. Yakın bir gelecekte kendi yerli uçağımızı semalarımızda göreceğiz. Hürkuş uçağı önemli bir deneyimdi. Bu gerçekleşti, sertifikası da alındı.
Üniversitelerimizde bu alanın gelişmesi için bölümler açıyor ve gençlerimizin de çok ilgili olduğunu görüyoruz.
Ülkemizdeki gençler çağın gerekliliğinden haberdarlar. Bu gençlerimiz ciddi eğitimler de alıyorlar. Bu eğitimli gençlerin becerilerini mutlaka sahaya da yansıtmak gerekiyor, sahaya yansıtacak projeleri de üretmeniz gerekiyor. Yeni alanlar açmamız gerekiyor. Bu açıdan havacılık sektörü gençlerimizin ufkunu açan, onlara yeni üretim alanları oluşturan bir sektördür. Havacılık sektörünün hizmet kısmı da var, teknik alanı da vardır. THY Teknik, Onur Teknik, MNG Teknik gibi uçaklara bakım ve teknik hizmetleri veren firmalarımızda uluslararası arena da kendilerini ispatlamış firmalarımızdır. Bütün bunları yaparken TAI diye bir kuruluşumuz vardır. Uçak bakımının yanında, üretim de yapan bir kuruluşumuzdur. Birçok büyük uçak firmasına parça yapan bir kuruluşumuzdur. Ciddi bir alt yapımız vardır. Buralarda çalışan gençlerimize baktığınız zamanda hepsinin arzulu olduğunu görüyoruz.
Bir başka önemli konuda pilot yetiştirme alanında dünyada önemli bir merkez olabileceğimiz ifade ediliyor. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
THY ile Havelsan pilotaj eğitimi için simülatör merkezi kuruyor. Havacılık alanında pek çok eğitim simülatör ile yapılıyor. Hava trafik kontrolü eğitimi de simülatörle yapılıyor. Pilotaj eğitimi alanındaki gelişmeler de çok iyi buluyorum. Türkiye’nin havacılık sektöründeki yakaladığı büyüme ivmesini dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz. Gelişmiş ülkelere baktığınızda havacılık sektöründe %4-5 seviyelerinde büyürken Türkiye’deki büyüme oranları hep çift rakamlardan oluştu. Dolayısıyla bu büyümenin getirdiği bir takım ihtiyaçlar var. Uçağı almak için bütçenizi hazırlıyorsunuz ve alıyorsunuz, uçağı tedarik etmek çok zor değildir. Fakat uçakta çalışacak pilotu ve ekibi oluşturmak belirli bir zaman istiyor. Dolayısıyla bu kadar uçağa hizmet verebilmek için gerekli personel eğitimini de vermeniz gerekiyor. Bu konuda pek çok merkez açıldı. THY kendi merkezini kurdu. Tabi burada ülkemizin ihtiyaçlarını karşıladığımız gibi yurt dışından gelecek eğitim ihtiyacını veya eleman ihtiyacını da karşılayabilecek nitelikteki eğitimler veriyoruz. Bu kadar eğitimler verilmesine rağmen havacılık sektöründeki büyümemiz o kadar fazla ki bazen yurt dışından pilot getirmek zorunda kalıyoruz.
Çukurova Havalimanı inşaat için yeniden ihalesi yapıldı. Bu havalimanında son durum nedir?
Çukurova Havalimanı yap-işlet-devret yöntemiyle yaptığımız havalimanıydı. İkinci kez ihaleye çıktık. İlk ihalede bir firma teklif verdi, fakat yapamadığı ve firma zor duruma düştüğü için tasfiye ettik. Yeniden ihale edildi. Yeni firma işe hemen başladı, çalışmaları devam ediyor. İnşallah hızla bitirmeyi arzuluyoruz. Artık idare kendi öz kaynağıyla yapıyor. Geçen zamandan dolayı biraz gecikme söz konusu oldu. İdaremiz işin başında bulunuyor. Bu havalimanı önemlidir. Çünkü o bölgenin ihtiyacını Adana Havalimanı tek başına karşılayamıyordu. Şehrin içinde kaldı. Etrafındaki yapılaşmalar havalimanını iyice sıkıştırdı ve büyüme imkanını da zora soktu. Dolayısıyla o bölgede yeni bir havalimanı yapılması ihtiyacı vardı.
Hakkari’de havalimanı terör nedeniyle zor şartlar altında bitirdi. Bu bölgelerde halen sorunlar var mı?
Hakkari gibi Şırnak Havalimanı, Bingöl Havalimanı gibi doğu illerimizde yapılan havalimanları inşasında maalesef terörden kaynaklanan ciddi sıkıntılar yaşadık. Terör örgütleri bu havalimanları inşaatlarına saldırıyorlar diye bu inşaatlardan vazgeçecek değiliz. Dolayısıyla inadına buradaki çalışmaları yapıp vatandaşlarımızın hizmetine sokuyoruz. Açıldıktan sonra da saldırılar devam etti, fakat orada çalışan arkadaşlarımız gerçekten millete hizmet aşkı ile bu durumları dikkate almadan görevlerinin başındalar. En zor zamanlarda bile havalimanlarına uçak indirip kaldırmak için gerekli özeni gösterdiler. Önemli olan ülkenin batısında ne var ise doğusunda da bunların olmasıdır. Türkiye’nin 80 milyon vatandaşı var ise hepsine hizmet götürmek zorundadır. Bu kararlılık doğrultusunda da çalışmalarımız devam ediyor. Bugün ülkemizin en fazla havalimanlarının bulunduğu bölge Güneydoğu’dur. Bölge insanının hem büyükşehirlere ulaşımını hem de dünyaya ulaşımı için bütün şehirlerde havalimanları yaptık. Hepsinin de terminal binaları ve alt yapıları Avrupa’daki birçok şehrin havalimanlarından daha modern ve daha donanımlı oldu.
KKTC’de Ercan Havalimanında çalışmalar devam etmekte fakat tecrübesizlik nedeniyle zorlandığı belirtiliyor. Sizin bu konuda bir çalışmanız oldu mu?
Türkiye, KKTC devletine her zaman bütün desteğini yapıyor. Türkiye’deki bütün kurumlar KKTC’den gelen istekleri hiçbir zaman geri çevirmiyorlar. Bu konuda bir sorun yok. Eğer bizden de bir istekleri olursa gerekli desteği bizlerde veririz. Ercan Havalimanı zaten çalışan bir havalimanıydı. Daha modern bir havalimanı yapmak istiyorlar. Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılıyor. Teknik anlamda veya bilgi paylaşımı anlamında bizden talep edilen bir şeyler olursa gerekli yardımları yaparız.