Akkuyu Nükleer Güç Santralında Gelinen Aşama

Prof. Dr. A. Beril TUĞRUL

Sanayi çağının ilerleyen dönemlerinden itibaren elektrik, insanoğlunun hayatına yadsınamaz şekilde girmiş ve bilgi çağına geçiş başladığından itibaren ise vazgeçilmezlik vasfı kazanarak önemi katmerlenerek pekişmiştir. Elektrik enerjisinin böylesi öne çıkan nitelik kazanmasında, diğer (mekanik, manyetik, ışık, ısı vb.) enerji çeşitlerine dönüşümünün nispeten kolay olması ve alternatif akım biçiminde (binlerce kilometrelere varan) mesafelere enterkonnekte şebeke ağıyla taşınabiliyor olmasıdır.

Bilgi çağına girişi, önemli ölçüde betimleyen bilgisayar kullanımı ve takiben yapay zekâ ve akıllı sistemlerin geliştirilmesi, elektrikle çalışan sistemlerle mümkün olabilmektedir. Böylelikle, sırasıyla bilgisayar sektörü, yapay zekâ ve akıllı sistem üretimi yeni sektörlerin gelişimine olanak vermiştir. Bunları takiben nano teknoloji sistemlerinin geliştirilmesi ve farklı amaçlara hizmet edecek şekilde öne çıkması söz konusu olmuştur. Dolayısıyla büyük güçlerde elektrik enerjisi üreten enerji santralarına ihtiyaç duyulur olmuştur.

Elektriğin üretiminde farklı enerji kaynakları kullanılabilmektedir. Bu bağlamda, farklı enerji santralarından bahsetmek mümkündür. Bunlar arasında; fosil yakıtlı santralar, nükleer santralar ve (hidrolik, güneş, rüzgâr, jeotermal, biyoyakıt vb. gibi santraları ifade eden) yenilenebilir enerji santraları sayılabilir. Günümüzde tüm bu enerji santralarından yararlanılıyor olmasına karşın, yazık ki; hepsi emre amadelik şartını sağlayamamaktadır. Bir başka deyişle, günden ve mevsimden etkilenmeden her istenen zamanda istenen güçte enerji üretebilmeyi ifade eden “emre amadelik” özelliğine her santral sahip bulunmamaktadır. Emre amadeliği sağlayan ve büyük güçlerde elektrik üretebilen enerji santraları daha çok “konvansiyonel santralar” olarak nitelenmekte olup, esas itibariyle fosil yakıtlı (kömür, petrol ve doğal gaz) santralar ile nükleer santralar olmaktadır.

Elektrik kullanımının artması ve yaygınlaşmasıyla enerji santralarında öncelikle fosil yakıtlardan (sırasıyla kömür, petrol ve doğal gazdan) yararlanılmıştır. II. Dünya savaşından sonra nükleer enerjiden yararlanılmaya başlanarak elektrik üretimi teknolojisi geliştirilmiştir. Böylece, tek üniteden net 1000 MWe’in üzerinde elektrik enerjisi üretimi mümkün olabilmiştir.

Fosil yakıtların, devasa miktarlarda kullanımının çevre sorunlarını ortaya çıkarmasıyla birlikte fosil yakıtlı santraların kısıtlanması gündeme gelmiştir. Bu durumda ülkeler, yenilenebilir enerji santralarını öne çıkarmaya çalışmakta olmalarına karşın emre amadelik sorunu ve çok yüksek güçlere çıkmanın getirdiği zorluk ve sorunlar nedeniyle konvansiyonel santralardan olan nükleer enerji santraları önemlerini korumuştur. Bu bağlamda, halen gelişmiş hemen her ülkede nükleer santral bulunmakta ve gelişme atağında bulunan ülkeler de nükleer enerji santralarını özellikle tercih eder olmaktadırlar.

Türkiye’nin İlk Nükleer Enerji Santralı: Akkuyu Nükleer Güç Santralı

Türkiye, 1956 yılında Atom Enerjisi Komisyonunu kurarak nükleer enerjiye önem veren ülkeler arasında yer almış olsa da birçok kez ertelenen veya iptal edilen ihale ve kararlarla nükleer santral kurma konusunda beklenen performansı gösterememiştir. Son olarak, Türkiye, 12 Mayıs 2010 tarihinde Rusya Federasyonu ile Mersin-Akkuyu’da nükleer güç santralinin tesisine ve işletimine dair bir (Yap-İşlet) işbirliği anlaşması imzalamış bulunmaktadır. Bu antlaşma ülkelerin parlamentolarından da onay alarak devlet başkanlarınca da onaylanmış durumdadır. Dolayısıyla, Türkiye için nükleer santral kurulması, bir hükümet politikasından da öte devlet politikası haline gelmiş bulunmaktadır. Söz konusu antlaşma uzantısında, 13 Aralık 2010 tarihinde konuya ilişkin proje firması kurulmuş olup, nükleer güç santralının inşasına ilişkin ilgili işlem ve faaliyetleri sürdürmektedir.

Türkiye’nin ilk nükleer güç santralı, bilindiği üzere Mersin – Akkuyu’da kurulacaktır. Nükleer güç santraları için ulusal ve uluslar arası mevzuata göre ÇED Raporundan ayrı, ilerleyen kurulum aşamalarında 3 lisansın alınması gerekmektedir. Söz konusu lisanslar sırasıyla; “Yer Seçimi Lisansı”, “İnşaat Lisansı” ve “İşletme Lisansı” olmaktadır. Bu bağlamda, Mersin Akkuyu mevkii için (sismik, jeolojik, hidrolojik ve meteorlolojik vb. gibi kriterlere uygunluğu bağlamında yapılan inceleme ve yerinde araştırmalarla) 4 ünite olarak inşa edilecek santrala ilişkin Yer Seçimi Lisansı Türkiye’nin nükleer konudaki otoritesi tarafından verilmiş bulunmaktadır. Ayrıca santrala ilişkin ÇED Raporu’da Aralık 2014’de Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış bulunmaktadır.

Dört Ünite halinde kurulacak olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı, Rus yapımı VVER tipi Basınçlı Su Reaktörü olarak kurulacaktır. Her bir ünitenin gücü 1200 MWe olacaktır. Dolayısıyla dört ünitenin tamamlanmasıyla Akkuyu Nükleer Güç Santralı için toplam alınacak güç 4800 MWe olacaktır.

Diğer bir önemli konu da Akkuyu Nükleer Güç Santralı Projesi için teknik referans olacak bir santralin seçilmiş olmasıdır. Bu proje için seçilmiş Referans Santral, Rusya’daki AES-2006 projeli Novovoronejskaya-2 Nükleer Güç Santrali’dir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin işletme ömrünün 60 yıl olması planlanmaktadır. Bir başka deyişle enerji santraları içinde uzun ömürlü olarak nitelenen bir işletme ömrüne sahip olacaktır. Şekil 1’de VVER Tipi Basınçlı Su Reaktörü sistemleri şematik olarak görülmektedir.

Şekil 1 Akkuyu Nükleer Güç santralının Bir Ünitesinin Şematik Gösterimi

Akkuyu Nükleer Güç Santralının İnşasında Kaydedilen Gelişmeler

Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS)’nda ilk olarak Nisan 2015 de deniz yapılarına ilişkin temel atma töreni gerçekleştirilmiş. Söz konusu sisteme ilişkin yapılan ihaleyi bir Türk Firma kazanmış olup, ilk aşamada (yardımcı sistemler bağlamında da olsa) böyle bir firmayla başlanıyor olması yerli katkı bakımından anlam taşımaktadır. Yerli katkının olabildiğince fazla olması için çalışmalar yapılmış ve yapılmaya da devam edegitmektedir.

Haziran 2017’de EPDK tarafından Akkuyu NGS’ye 49 yıllığına elektrik üretim lisansı verilme işlemi tamamlanmıştır. Ekim 2017’de 1. Üniteye ilişkin ilk inşaat izni alındıktan sonra takiben Aralık 2017’de sahada şantiye çalışmaları başlamıştır.

Akkuyu Nükleer Güç santralının birinci ünitesi için İnşaat Lisansı’nın alınmasından sonra 3 Nisan 2018 tarihinde Akkuyu NGS’nin ilk ünitesinin temel atma töreni Rusya ve Türkiye Devlet Başkanlarının yer almasıyla gerçekleştirilmiştir. Böylelikle 1. Ünitenin tam kapsamlı inşaatı başlamıştır.

Bu arada, Akkuyu NGS’nin ekipmanlarının taşınmasında kullanılacak Akkuyu mevkiindeki limanın doğu terminal inşaatı tamamlanarak Mayıs 2019’da Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığından Liman işletme izni alınmıştır. Bu da önemli bir aşamayı teşkil etmektedir.  Zira hayli büyük ve ağır olan nükleer güç santralı parçalarının getirilmesi yerine aktarılması ancak (sahada) uygun bir limanın varlığı ile mümkün olabilmektedir.

Akkuyu NGS’nin 1. Ünitesinin ilk büyük ekipmanı olarak “Kor Tutucu” sahaya getirilmiştir. Bilindiği üzere,“Kor Tutucu”, 3. Nesil (gelişkin) nükleer güç reaktörlerinin pasif güvenlik sistemleri içinde yer alan özel bir ekipman olup reaktör yakıtlarının yerleştirileceği reaktör kabının altında yer almaktadır. 150 ton ağırlığında olan ve yüksek sıcaklığa dayanıklı koni şeklinde bir tank olarak betimlenebilecek söz konusu ekipman Akkuyu NGS’nin nükleer güvenlik sistemleri içinde önemli bir yer tutmaktadır.

Böylesi büyük ve ağır ekipmanların yerlerine yerleştirilebilmesi için Ağustos 2019’da 3000 ton kapasiteli (paletli özel bir) vinç sahaya getirilmiş ve konuşlandırılmıştır.  Bu vinç ilk olarak kor tutucunun yerine yerleştirilmesi işlemini gerçekleştirmiştir.

Yine Akkuyu NGS’nin 1. Ünitesinin (önemli yapı ekipmanlarını içinde barındıracak olan ve çift katlı özel bir yapı olacak olan “Dış Güvenlik Kabuğu”nun ikinci katmanının montaj işlemine başlanarak tamamlanmıştır. Böylece, 1. Ünitenin inşaat yüksekliği 17 m’ye ulaşmış bulunmaktadır.

Bunlardan ayrı olarak Akkuyu NGS’nin buhar türbinine  monte edilecek “Kondansör”e ait bazı parçalarının tamamlanmış olduğu ve Türkiye’ye gönderilmek üzere yola çıkarıldığı ifade edilmektedir. Bu arada nükleer güç reaktörleri için en önemli elemanlardan biri olan  1. Üniteye ilişkin Basınç Kabı yapımını takiben hidrolik testleri tamamlanmıştır. Böylelikle basınç kabının teknik güvenilirliği betimlenmiş olmaktadır. Şekil 2’de Akkuyu Nükleer Güç Santralinin 1. Ünitesinin 2020 itibariyle durumu görülmektedir.

Öte yandan, 30 Kasım 2018’de 2. Ünite için inşaat çalışmalarına başlama izni alınmıştır.  Bu iznin alımını takiben Ocak 2019’da 2. Güç ünitesi tesisleri için temel kazı çalışmalarına başlanmış, 8 Mart 2019 itibariyle ise 2. Güç ünitesi temel beton dökme çalışmaları tamamlanmış bulunmaktadır.

Akkuyu NGS’nin 3.ünitesinin de zemin hazırlanmasına başlanmış bulunmaktadır. 4. Üniteye ilişkin olarak ise inşaat lisansı başvurusu yapılmıştır. Dolayısıyla Akkuyu NGS projesinde yer alan güç reaktörü ünitelerinin hepsi için çalışmalar sürdürülmektedir.

Şekil 2 Akkuyu Nükleer Güç Santralinin Birinci Ünitesinde Gelinen Durum

Akkuyu Nükleer Güç santralında çalışacak nitelikli eleman ihtiyacı için Türkiye’den Rusya’ya eğitime gönderilen143 öğrenci mezun olmuş olup Akkuyu’da işbaşı yaptıkları ifade edilmiştir. 102 lisans 22 Yüksek Lisans öğrencisi yurtdışında eğitimlerine devam etmektedirler. 25 öğrencinin de Yüksek Lisans eğitimi almak üzere yine yurt dışına gönderilmeleri beklenmektedir. Tüm bu elemanlar Akkuyu’da çalışmak üzere eğitilmiş ve/veya eğitilmektedirler.

Sonuç

Yukarıda açıklananlar kapsamında, Akkuyu Nükleer Güç santralının birinci Ünitesinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yılı olan 2023 yılında tamamlanması planlanmaktadır. Bu bağlamda özellikle birinci üniteye ilişkin çalışmalar yoğun şekilde devam etmektedir. Bununla beraber diğer ünitelere ilişkin çalışmalar da sürdürülmektedir.

Türkiye’nin nükleer güç santralına sahip olması her şeyden önce elektrik üretim envanteri bağlamında önemlidir. Akkuyu NGS’nin devreye alınmasından sonra ülke elektrik gereksiniminin % 6’sını (tek başına) karşılayacağı öngörülmektedir. Santralın emre amade santral olması elektrik temin güvenilirliği açısından önemlidir. Ayrıca, Türkiye’nin ileri teknoloji ürünü olan nükleer güç santralına sahip olması ve yerli katkıyı yüksek tutma yönünde aldığı yol ülkemiz açısından kazanç olarak nitelenebilecek bir hususu oluşturmaktadır. Bütün bunlardan ayrı olarak Akkuyu NGS’de çalışacak öğrencilerin eğitimlerini tamamlayarak projede yer almaya başlamaları ve ilgili eğitimin devam ede gitmesi Türkiye açısından olumlu bir gelişmeyi oluşturmaktadır. Öz olarak belirtilmek istenirse; ileri teknoloji tasarımı bir nükleer güç santralı olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın devreye alınması, Türkiye için enerji temin politikası açısından önemli olduğu kadar ileri teknoloji bir santral kurulumu, lisanslanması ve hayata geçirilmesiyle edinilecek deneyim açısından da önem arz etmektedir. Bu bağlamda Akkuyu NGS projesi, Türkiye için vizyon açan bir nitelik taşıyacaktır denebilir. Bu bağlamda Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nın (1. Ünitesinin) Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında devreye alınacak olması da ayrı bir anlam ifade etmektedir. EYLÜL 2020