Cezayir-Türkiye ilişkilerinin geleceği açısından, bağlarımızın gücüne sonsuz inanıyoruz

İki ülke ticari ilişkilerin 5 Milyar Dolar’ın üzerine çıkması için çalışmalar yürüten Türkiye ve Cezayir, belirlenen hedefe ulaşmak için birçok alanda üst kurullar kurmaya başladı. İki ülke liderinin ticari ilişkileri daha fazla derinleştirmek istediklerine vurgu yapan Cezayir Ankara Büyükelçisi Ekselansları Mourad Adjabi, sorularımızı yanıtladı.

Türkiye Cezayir ticari ilişkileriyle ilgili bilgi verir misiniz?

İzninizle öncelikle sözlerime Cezayir ve Türkiye arasındaki 16. yüzyıla kadar uzanan tarihi kardeşlik bağlarından bahsederek başlamak istiyorum. Ülkelerimiz siyasi, ekonomik veya kültürel alan gibi birçok seviyede ayrıcalıklı ilişkilere sahiptirler.  Özellikle 2006 yılında imzalanan ve ikili ilişkilerimizi sağlam bir temele oturtan “Dostluk ve İşbirliği” anlaşmasını müteakiben bu bağlar son beş yılda önemli bir ivme kazanmıştır. Bu olumlu gelişim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları Recep Tayyip ERDOĞAN’ın  26-27 Ocak 2020 tarihlerinde Cezayir’e gerçekleştirdiği tarihi ziyaret ile taçlandırılmış olup ikili işbirliğini güçlü bir sembole dönüştürmüş ve  yeni bir itici güç kazandırmıştır.

Ticaret konusuna gelince, Cezayir ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmi 2019 yılı itibarıyla 4 milyar doları aşmıştır. Türkiye şu anda Cezayir’in beşinci büyük ticari partneri, yine Cezayir Türkiye’nin Rusya, İran, Azerbaycan’dan sonraki dördüncü doğal gaz tedarikçi ülkesi konumunda olup Türkiye’nin en büyük  LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) tedarikçisidir.

İki ülke ticari ilişkilerinin geldiği noktayı aktarır mısınız ?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yılki Cezayir ziyareti esnasında iki lider ekonomik işbirliğini gelecekte daha da geliştirmeyi ve ticari hacmin daha geniş alanlara ve ürünlere yayılmasını arzuladıklarını ifade ettiler. Türkiye ve Cezayir yakın gelecekte ikili ticari hacmin 5 milyar doları aşmasını taahhüt ettiklerini belirttiler.  

Diğer taraftan, bu ziyaretin birçok olumlu sonuçlarından birisi de “Yüksek İşbirliği Konseyi” nin kurulmuş olmasıdır ki bu gelecekteki ikili işbirliğimizin çerçevesini ve kapsamını belirleyecektir. Aynı zamanda Cezayir-Türkiye Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Karma Komisyonu Komitesi bir sonraki toplantısı bu yıl Cezayir’de gerçekleşmesi programlandı. Bu toplantı ortak eylemlerin takibini yapmak ve birçok alanda bekleyen anlaşmaları sonuçlandırmak için bir fırsat olacak.

Bu bağlamda, başta “Cezayir-Türk İş Konseyi” nin kurulması ve “Yatırımların Teşviki ve karşılıklı korunması” anlaşması olmak üzere birçok anlaşma taslağının yakında imzalanması gerçekleşecek.

Ayrıca, hazırlık sürecindeki bir “İş Forumu” birer yıl arayla Türkiye ve Cezayir’de gerçekleşecek olup birincisi inşallah bu yıl içerisinde Türkiye’de yapılacaktır.  Şüphesiz bu yeni mekanizma her iki ülkenin iş insanlarını ve ekonomik operatörlerini ortaklık için birbirine bağlayan muhteşem ilave bir platform tesis edecektir. 

Yukarıda bahsi geçen bu mutlu gelişmenin ışığında kesinlikle iddia edebiliriz ki gerek mevcut ekonomik ve ticari işbirliği gerekse gelecekteki ihtimaller göze önüne alındığında tüm göstergelerde yeşil ışık yanmakta ve her biri sürdürülebilir ve karşılıklı kar getiren bir ortaklık temeline dayanmaktadır. Başka bir deyişle her iki halkın ve özel müteşebbislerin ilgisi ve çıkarlarını içine alan bir “kazan kazan “ prensibine dayanmaktadır.

Türkiye Cezayir arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının avantajlarını aktarır mısınız ?

Serbest Ticaret Anlaşması konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın Cezayir’e son ziyareti esnasında iki liderin ele aldığı birçok önemli konu başlıklarından birisiydi.

Bu bağlamda ilk olarak devam eden ticari müzakereler ve ülkemin halihazırda içinde olduğu serbest ticaret anlaşmasına ilişkin görüşmelerin durumu hakkında kısa bir genel bakış sunmak  istiyorum.

İşin doğrusu Cezayir hali hazırda önceden sonuçlandırdığı bazı ticari anlaşmaları değerlendirdiği bir süreç içerisindedir. Özellikle nisan 2002 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan ve Eylül 2005 tarihinde yürürlüğe giren “Ortaklık Anlaşması” . Bu anlaşma AB ile Cezayir ticari ilişkileri için bir çerçeve oluşturuyor fakat tam anlamıyla uygulamaya geçmesi her iki taraf için daha fazla eşit avantajları içermesi kapsamında yeniden gözden geçirilmeyi bekliyor.

Buna ek olarak Cezayir Dünya Ticaret Örgütüne (eski adı GATT) Haziran 1987 yılında üye olmak için başvurmuş ve şimdiye kadar örgüte katılım için 12 adet çok taraflı müzakerelere dahil olmuştur. 

Böylelikle Cezayir şu an itibarıyla kritik ticaret anlaşmaları konusunda birçok görüşmeleri gerçekleştirmiş ki bu da zaman, fedakarlık ve ciddi dikkat gerektirmektedir. Başka Serbest Ticaret Anlaşmaları konusunda yeni müzakere süreçlerine girmeden önce özellikle bu başlıkları sonuçlandırmayı arzulamaktadır. 

Bu arada Cezayir Türkiye ile ekonomik ve ticari işbirliği bağlarını derinleştirmeyi arzulamakta,   yeni ekonomik işbirliği alanlarının  yaratılmasına katkıda bulunmakta ve her iki ülkenin ortak çıkarlarına hizmet etmesi için şirketlere ve iş insanlarına gereken her türlü kolaylığı sağlamaktadır.

Türk yatırımcıların Cezayir’de yaptığı yatırımlarla ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?

Öncelikle belirtmek gerekirse hidrokarbür sektör dışı 800 den fazla şirketin sağladığı 30,000 iş alanı ve toplam yatırım değeri 3,5 milyar dolar ile Türkiye’nin Cezayir’deki birinci yatırımcı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Türk yatırımcılar demir ve çelik (Tosyalı Holding 2,5 milyar dolarlık başlangıç yatırımı) ve tekstil endüstrisi (Tayal Kompleksi şu an itibarıyla Afrika’daki en geniş tekstil fabrikasıdır) alanlarında merkezlenmişlerdir. Diğer yatırım alanları ise farmasötik, kozmetik ve hijyen endüstrileridir. Buna ek olarak düzinelerce Türk şirketi Cezayir topraklarında inşaat alanında faaliyet göstermektedir (Konut, hastane ve eğitim kurumları)

Türkiye’deki Cezayir yatırımlarına örnek olarak, Ulusal Petrol Şirketimiz “Sonatrach” Türk firması Rönesans ile 28 Kasım 2018 tarihinde Adana-Ceyhan’da propan maddesinin polipropilene dönüştürmek için bir petrokimya kompleksi inşaası amacıyla bir anlaşma imzaladı. Sonatrach’ın bu yatırımının değeri 1,4 milyar dolar olup yıllık üretim kapasitesi ise 450 bin ton olacaktır. 

Tüm bunlar ekonomik bağlarımızın ne denli güçlü ve köklü olduğunu ve Türk kardeşlerimize olan güvenin derecesini işaret ediyor ve ülkelerimizin sahip oldukları potansiyeli de ortaya koyuyor. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ekonomik hacimlerimizin seviyesinin ülkelerimiz ve insanlarımızın kabiliyet ve özlemlerini halen yansıtmadığına inanıyoruz.

İşte tam olarak liderlerimizin ikili ortaklığımızı ve daha fazla işbirliği imkânları, üretimi artırma arzularını yinelemelerinin sebebi budur. Dahası Sayın Cumhurbaşkanı ülkeme yaptığı son ziyaret esnasında belirttiği üzere Türkiye Cezayir’i stratejik bir ortak olarak görüyor ve bundan dolayı “ilişkilerimizin piyasa temelli bir algıya dayanmadığını” vurguluyor.

Ayrıca Cezayir mevzuatındaki yeni gelişmeyi belirtmeyi çok değerli buluyorum; Cezayirli şirketlerdeki   yabancı yatırımcıların en fazla sahip olabilecekleri pay olan % 49  kuralını düzenleyen yabancı yatırımlara ilişkin %51’e 49 zorunluluğunun yürürlükten kaldırılması.  Bazı stratejik sektörler hariç bu kuralın yürürlükten kaldırılması Türk şirketlerini  pazar ve ekonomisi umut vadeden Cezayir’de yatırım yapmaya büyük ölçüde teşvik etmesi beklenmektedir. 

Cezayir bugün Türkiye’nin Afrika’daki ikinci büyük ticari partneridir ve ortak dileğimiz Cezayir’de üretilen Türk ürünleri için yakın gelecekte Cezayir Türkiye’nin  bu önemli kıtadaki en büyük geçiş kapısı olacak olması. Daha fazlasını söylemek gerekirse Cezayir üç bölgenin kesiştiği coğrafi yapısı ile  Afrika Kıtası Serbest Ticaret Bölgesi “AFCFTA” nın ve  Büyük Arap Birliği Serbest Ticaret Bölgesi “ GAFTA” nın bir parçasıdır. Bu açıkça ifade ediyor ki ülkelerimiz arasındaki ortaklığa verilen büyük ilgi ve stratejik ilişkilere olan inancın güçlendirilmesi yakın zamanda Afrika kıtasının ekonomik refahında anahtar rol oynayabilir.

Dünyada pandemi süreci yaşanıyor. Bu süreç iki ülke ticari ilişkilerine nasıl yansıdı ?

Ülkelerimiz aslında  eşi görülmemiş bir küresel sağlık krizi ile karşı karşıya. Tüm dünyadaki toplumlar ve ekonomiler derinden etkilenmiştir. Koronavirüs salgını küresel bir tehdit haline dönüşmüş ve dünya ekonomisi üzerindeki etkisi büyük endişe vermektedir.

Uluslar arası ticaret açısından Covid-19 salgını ekonomik faaliyetleri hem ulusal hem de uluslar arası düzeyde ciddi kesintiye uğratmıştır. Aslında Dünya Ticaret Örgütüne göre küresel ekonomide  %13 ile  % 32 arasında bir küçülme öngörülmektedir.   

Küresel ekonomideki bu keskin tersine dönüşün doğal olarak ülkelerimiz arasındaki ikili ticaret hacmi üzerinde bir etkisi olmuştur. Bu etkinin derecesine henüz değer biçilirken Cezayir ve Türkiye herhangi bir olaya veya krize bakılmaksızın sürdürülebilir işbirliği ve ortaklığı oluşturacak hedefleri ileri taşıma konusunda kararlıdırlar.

Bu eşi görülmemiş küresel kriz sıkıntılı dönemlerde uluslar arası işbirliğini değerlendirme aracı olarak görülebilir ve ülkelerimiz küresel dayanışma değerlerini göstermedeki liderliklerini başarıyla kanıtlamışlardır. Eski bir sözde belirtildiği gibi “ dostlar kara gün içindir “ .

Bu vesileyle Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı  “TİKA” ya koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında ülkemize sağladığı yardımlardan dolayı Cezayir Hükümeti’nin en derin şükran ve takdirlerini iletmek istiyorum.  Türk kardeşlerimizin bu dayanışma örneği bizim için çok değerlidir.

Pandemi süreci sonrasında iki ülke ticaretiyle ilgili beklentilerinizi aktarır mısınız?

Bu salgın şüphesiz tüm dünyada bir çeşit belirsizlik meydana getirdi. Ama hükümetler, uluslar arsı ve bölgesel örgütler, kurumlar  tüm dünya bu küresel salgına cevap verebilmek için birlikte ve bölünmemiş hareket ederek umut veriyor.

Cezayir-Türkiye ilişkilerinin geleceği hususunda bağlarımızın sıkı olduğuna olan inancımız büyüktür. İnanıyoruz ki bu küresel sağlık krizine dayanacak, daha da güçleneceklerdir. Düşüncem odur ki bu salgın bizleri birleştirdi ve ekonomi ve ticaret üzerindeki bu olumsuz etkiler geçici bir durum teşkil ediyor kısa zamanda aşacağız.

Aslında Cezayir ve Türk Hükümetleri normale dönüş ve ekonomik faaliyetlere yeniden başlama yolunda şu an salgında alınan önlemlerin kademeli olarak kaldırılması için adımlar atıyorlar.  Bu karantina sonrası geçiş dönemi son derece kritik ve umut verici yeni işbirliği alanlarına ışık tutuyor özellikle de sağlık endüstisine. İşin doğrusu, Türkiye’nin COVID-19 salgınındaki yönetimi şüphesiz dikkat çekici bir örnek teşkil etti. Güçlü sağlık altyapılarını acilen gerçekleştirip yüzden fazla ülkeye göz kamaştırıcı yardım ve tıbbı destek sağladı. Bu ülkelerden birçoğu da dünyanın gelişmiş ekenomileri. 

Buna ek olarak sınırsız umut vadeden yeni işbirliği konusunda çok hevesliyiz, özellikle turizm endüstrisi; Cezayir bu alanda devasa ve eşsiz imkanlara sahip bir ülkedir. Sonuç olarak, eminim ki bu pandemi  ilişkilerimizi daha da  sıkılaştırılması, derinleştirilmesi ve genişletilmesi bâbında tarihi fırsatları gerçekleştirme arzumuzu aksatmayacaktır. Dolayısıyla  ait oldukları ortak bölgede stratejik konumlara sahip ve çok önemli rol oynayan kardeş uluslarımız arasındaki işbirliği ve dostluk bir örnek teşkil etmektedir, ki öyle olması gerekiyor. TEMMUZ 2020