JEOTERMAL ENERJİ VE TÜRKİYE

5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kanununun 2005 yılında yürürlüğe girmesi ile birlikte yenilenebilir enerji alanında ivme kazanılmıştır. Fakat ikincil mevzuatın yokluğu ile nispeten düşük sabit fiyat garantisi düzeyleri neticesinde 2005-2010 yılları arasında yatırımlar sınırlı kalmıştır. 2007 yılında 5627 sayılı Enerji Verimliliği kanunu, yine aynı yılda çıkarılan Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ve 2008’de yayınlanan 5784 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile yenilenebilir enerji teşviklerinde bazı düzenlemeler yapılmıştır.  Söz konusu kanun yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğe devlet desteği ve alım garantisi getirmiş, Ayrıca uluslararası standartların benimsenmesi, bürokratik işlemlerin azaltılması ve şebekeye ulaşım olanakları gibi yapısal ve altyapısal konular da bulunmaktadır. Bununla birlikte Aralık 2010’da YEK’de yapılan değişikliklerle bazı kaynaklar için daha yüksek sabit fiyat garantisi ve parasal/parasal olmayan teşvikler getirilerek yenilenebilir enerji piyasasının hareketlendiği görülmektedir. Yenilenebilir Enerji girişimcileri uzun yıllar finansman sıkıntısı çektikten sonra 2000’li yıllarda birdenbire ilgi odağı haline gelmişlerdir. Yüksek petrol fiyatları ve küresel ısınmayı yavaşlatma isteği hükümetlerin ve halkın yaratıcı enerji projelerine eğilmelerine neden olmuştur. Finansal kurumlar, risk sermaye şirketleri, yatırımcılar ve geleneksel yenilenebilir enerji dışındaki işletmeler bu yeni ve temiz enerji teknolojilerine para yatırırken diğer sektörlerin finansmanı durağan kalmıştır. Finansman şirketlerinin bu alana yönelmelerinde; bu alanın henüz keşfedilmemiş olması ve büyüme ihtimalinin daha yüksek oluşuydu. Sektör ivme kazanmışken 2021 yılında devlet alım garantisinin Dolar’dan TL’ye çevrilmesi, pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, kur dalgalanmaları yatırımların neredeyse durmasına neden oldu. Alım garantisi ve teşvikler yenilenebilir enerji santralleri için yatırım yapmanın neredeyse ön koşuludur. Uzun uğraşlar sonucu 1 Mayıs 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni YEKDEM fiyatları ise son aşamada yatırımcıyı mutlu etmiştir.

JEOTERMAL ENERJİ FİNANSMANI

Türkiye OECD Ülkeleri arasında enerji talebinde son 10 yılda en büyük artışı kaydetmiş fakat yüksek yatırım maliyetleri üreticinin karını düşürmüştür. Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye ait 2025 hedefine ulaşabilmesi için her yıl ortalama 4-5 milyar USD tutarında kaynak ayırması gerekmektedir. Bu tutarda bir yatırımın sadece yurtiçi kaynaklar ile sağlanması mümkün değildir. Küçük ölçekli finansman şirketlerinin sağlayacakları fonlarla da bu boyuttaki bir yatırımı sürdürmek pek olası görünmemektedir. Sermaye, borç ve bunların ikisinin bileşimi ile Türkiye’de yurtiçi ve yurtdışı finansmanı beklenmektedir. Bu süreçte liderlik yapacak bir kuruma ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’de risk sermayesi örnekleri, finansal kiralama uygulamaları gibi seçenekler de finansmanı karşılamaya yeterli gelmemektedir.

Ekonomik büyüme ve kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri de şüphesiz ki cari açık sorunudur. Toplam enerji üretiminde ¾ oranında dışa bağımlı olan Türkiye’de cari açığın hemen hepsini enerji ithalatı oluşturmaktadır ki, Türkiye’deki tasarruf oranını yetersizliği ve özkaynak eksikliği nedeniyle mevcut olanaklar ile finansmanı mümkün değildir. Sürekli yurtdışından kullanılacak olan krediler ile dışa bağımlılık artarken oluşacak katma değer de yurtdışına da transfer olacaktır. Bu sebeple Türkiye’de yenilenebilir enerji bankası kurulması gerekmektedir. Bu bankanın ortaklarını oluşturacak kurumlar arasında hem sermaye katacak işletmeler hem de bu konuda bilgi ve deneyim koyarak katkı sağlayacak kurumlar bulunmalıdır. Bu banka likiditesi olmayan enerji yatırımlarını finansal mühendislik yoluyla menkul kıymetleştirme sürecine tabi tutacaktır. Banka sermaye piyasaları aracılığıyla menkul kıymet ihracı yaparak yenilenebilir enerji yatırımında bulunan girişimcilere uzun vadeli kaynak sağlayabilecektir. Menkul kıymetleştirme sayesinde kazanılacak avantajlar şu şekilde sıralanabilir.

  • Garantili menkul kıymet ihraçları, uzun vadeli borçlanma olanakları yaratacaktır.
  • Ucuz yabancı kaynak borçlanması ve kaldıraçlı özkaynak projelerine olanak sağlayacaktır
  • Yatırımcılar ve toplum yeni bir varlık sınıfından fayda sağlayacaktır.
  • Vergisel avantajlar sağlayacaktır.
  • Bu işte uzmanlaşmış kişi ve kurumlar olacaktır.

Banka ayrıca arama faaliyetlerindeki teknolojik yenilikler çerçevesinde araştırmalarına devam ederken, TUBİTAK vb. kuruluşlar ile birlikte yürütebileceği çalışmalar sayesinde; bir nevi danışmanlık da sağlamış olacaktır. Örneğin Avrupa Yatırım Bankası 2006-2010 yılları arasında kamu ve özel sektörün çeşitli projelerinin finansmanında yıllık 2 milyar Euro’dan fazla destek sunmuştur.

İşletmelerin yenilenebilir enerjiye özendirilmesinde vergi teşvikleri önemli bir unsurdur. Örneğin jeotermalde sondajda kullanılan mazot için KDV ve ÖTV istisnalarının sağlanması gibi. Duran varlık yatırımlarında uygulanacak amortisman yöntemi de, ödenecek vergide işletmelere zaman kazandırması açısından başka bir teşvik yöntemidir. Yine işletmelerin ilk yıllarında azalan bakiyeler yöntemini kullanabilmeleri, dönem net karı olması durumunda kurumlar vergisini azaltmaktadır. Dolayısıyla arama ve işletme dönemi aşamasında zararın mahsubunun 5 yıldan 10 yıla çıkartılması da işletmelerin nakit akışlarında fayda sağlayacaktır.

TEŞVİK MEKANİZMALARI

Yenilenebilir enerji teşvik mekanizmaları genelde 3 ana başlık altında toplanabilir. Fiyat belirleyici ve miktar yükümlülüğü getiren teşvikler, maliyet düşürücü yatırım politikaları ve kamu yatırımları ve pazarın gelişmesini sağlayacak teşviklerdir.

Fiyat belirleyici ve miktar yükümlülüğü getiren teşvikler, temel olarak alım garantili tarife (Feed-in-Tariff) den oluşmaktadır. Alım Garantili teşvik uygulamaları ise ülkeden ülkeye değişmekteyse de temel olarak devlet tarafından yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin devlet tarafından önceden belirlenmiş bir fiyat üzerinden elektrik dağıtım şirketleri aracılığıyla alınmasını esas almaktadır. Yine sübvansiyonlar, indirimler, vergi teşvikleri, amortisman uygulamaları, KDV muafiyetleri, ekipman kredileri,hibeler vb. uygulamalar da bu grupta toplanabilir. Kamu yatırımları ve YE pazarı gelişmesini sağlayacak teşvikler; kamu yararına kurulan fonlar, alan tespiti izinleri, inşaat ve tasarım, ekipman standartları ve şebekeye bağlantı gibi konuları kapsayan altyapı politikalarından oluşmaktadır.

Türkiye’de uygulananlar feed-in-tariff, Lisanssız üretim hakkı, Genel teşvik uygulamaları (KDV muafiyeti ve gümrük vergisi muafiyeti), Bölgesel teşvik uygulamaları (Bölgesel teşvik uygulamalarının temel gayesi; bölgeler arası gelişmişlik seviyesini minimuma indirmektir. Farklı yatırımlar için asgari yatırım miktarları belirlenmiş, asgari yatırım miktarları 1 ve 2. Bölgeler için 1 milyon TL,3,4,5 ve 6. Bölgeler için 500.000 TL’dir. İlaveten yalnızca 6.bölge için %38’lik ek bir işgücü maliyeti indirimi uygulanmaktadır.

FİNANSMAN İHTİYACI VE OPSİYONLARI

Sektörün ihtiyacı olan sondaj sırasında kullanılan akaryakıtta KDV ve ÖTV indirimi, gümrük vergisi imtiyazları, ısı değiştirici, ayrıştırıcılar, trafo, soğutma kulesi vb. ekipmanların yerli katkı ilave listesine eklenmesi, alım garantisinin devam ettirilmesi, hibrit ve entegre tesis kullanım teşviklerinin sağlanması ve en önemlisi uzun vadeli kredi olanağının sağlanmasıdır. Mevcut durumda, az sayıda bazı özel sektör firmaları öz sermayelerini kullanarak saha araştırmaları yapıp jeotermal sahalarını geliştirmişlerdir. Özellikle arama döneminde yaşanan finansal sıkıntılar için finansman ihtiyacı doğmakta ve çeşitli projeler geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu projelerden biri de Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfının projesidir.

Jeotermal enerji kaynaklarının geliştirmesini kolaylaştırmaya yönelik destekleyici bir yasal çerçeve oluşturmuştur. Bu bağlamda hükümet jeotermal enerji yatırımlarının daha da arttırılması amacıyla özel sektörü desteklemek için kararlılık sergilemekte ve bu hedefe yönelik olarak jeotermal kaynakların doğrulanması ile ilişkili kaynak riskinin paylaşılmasına ve jeotermal proje yatırımlarının kaynak geliştirme ve inşaat aşamaları için finansmana erişimin kolaylaştırılmasına ilişkin bir mekanizma oluşturmayı amaçlamaktadır. Jeotermal Geliştirme Projesi (JGP) Türkiye’nin bu mekanizmaları oluşturmasına ve uygulamaya koymasına destek sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. Jeotermal geliştirme projesinin temel amacı; Türkiye’de jeotermal enerjinin geliştirilmesine yönelik özel sektör yatırımlarını arttırmaktır. Bu amaca, arama aşamalarında özel sektörün üstlendiği risk azaltılarak ve kaynak geliştirme aşamaları için uzun vadeli finansmana erişim sağlanarak ulaşılacaktır. Proje iki bileşenden oluşmaktadır.

  1. Kaynak doğrulama için Risk Paylaşım Mekanizması (40 milyon USD,Temiz Teknoloji Fonu’ndan finanse edilecektir) jeotermal kaynağın doğrulanamaması riskinin iki taraf arasında paylaşılması yoluyla özel sektörü jeotermal enerji yatırımlarının arama ve doğrulama sondajı gibi erken aşamalarda teşvik edilmesini amaçlamaktadır.

Risk Paylaşım Mekanizmasın’da; Yatırımcının programa başarılı bir şekilde kaydedilmesinden sonra, belirlenen sondaj programı kapsamında başarısız olan kuyuların %40’ı veya %60’ı, 4 milyon USD’yi geçmemek kaydıyla RPM tarafından karşılanacaktır. Proje şu an 3. Faz aşamasındadır.

  • Kaynak geliştirme için kredi olanağı

Kapasite/üretim sondajı aşamasına ve buhar toplama ve elektrik santrali yapım aşamasına yatırım yapan hem lisans sahiplerini hem de finansörlerini teşvik etmek ve desteklemek için borç finansmanı sağlayarak lisans sahiplerinin bugün jeotermal proje yatırımlarının kaynak geliştirme aşamalarında karşılaştıkları finansman açığını kapatmayı amaçlamaktadır. Bu bileşen Türkiye Sinai Kalkınma Bankası’na, Türkiye Kalkınma Bankası’na bir kredi hattı sağlayacak, bu iki banka da kredi kaynaklarını kapasite sondajı aşamasında ve ikincil olarak da inşaat aşamasında bulunan jeotermal proje yatırımcılarına piyasa faiz oranlarında ancak daha uzun vade ile kullandıracaktır.

Bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı , Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, TUBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, KOSGEB, İzmir Kalkınma Ajansı, Bankalar, Kredi Garanti Fonu, Türkiye’de kamu ve finansman kurumlarının çevre ve enerji alanında sağladıkları destekler üretim projelerine katkı sağlamaktadırlar.

SONUÇ

Jeotermal Enerji sektörünü hareketlendirmek, dünya standartlarında yatırımlar yapabilmek için Türkiye yatırımcılarının finansman ihtiyacı bulunmaktadır. Finansman ihtiyacının karşılanmasında en önemli kriter devlet tarafından sağlanması gereken teşvik unsurlarıdır. Bu teşviklerin yanı sıra; belirli projelerle ilgili kurum ve kuruluşlardan destek alınmakta ve enerjide dışa bağımlılığımız olabildiğince azaltmalıyız. İş bu manada; Yurtiçinden yatırımcılara özellikle arama dönemlerinde sağlanacak proje destekleri ve vergi teşvikleri yatırımcılar açısından büyük önem arz etmektedir. Hali hazırda finansman sağlayan kuruluşların yanında ilgili bakanlıklar nezdinde oluşturulacak hibe destekleri, özel yatırım teşvikleri(sera ve konut ısıtma gibi ikincil yatırım alanları(Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sağlanan TDİOSB projeleri gibi)) de sektörü finansman açısından rahatlatacak ve yatırıma olanak sağlayacaktır.TEMMUZ2023