Medkon Türkiye’den Kızıl Deniz’e yeni hat açtı 

Medkon Lines Genel Müdürü Mahmut Işık:

Ortadoğu’da yaşanan gerginlikler uluslararası ticareti tehdit eder hale geldi. Kızıl Deniz’deki geçiş krizi ticari rotaların değişmesine ve navlun fiyatlarının artmasına neden oldu. Yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için bir araya geldiğimiz Medkon Lines Genel Müdürü Mahmut Işık, yaşanan krizin fırsatları da içinde barındırdığını ifade etti. 

Ortadoğu’daki kriz uluslararası ticareti olumsuz yönde etkiliyor. Bu konudaki gözlemlerinizi aktarır mısınız?

Yaşanan gerilim çok ciddi maliyetlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. En başta gemi kiralarının artmasını devamında da teslim sürelerinin uzamasını ve tüm ticari maliyetlerin artması sonucunu ortaya çıkıyor. Örneğin an itibariyle satın aldığımız gemi Suveyş Kanalı’ndaki tehlikelerden dolayı Ümit Burnu’nu dolaşmak zorunda kaldı. Bunun Hat işletmelerine maliyeti milyonlarca dolar civarındadır. Bu durum yani maliyet artışlarında olan ciddi yükselmeler maalesef navlun fiyatlarının üç kat artmasına da neden oldu.

Diğer taraftan bizim için bu durumun fırsatı da beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz. Türkiye’nin ihracatını artıracak olan bu fırsat, maalesef kurun seviyesinden dolayı yeterince değerlendirilemiyor.

Bir diğer fırsat ise Suveyş Kanalı’ndan geçebilen firmalar için ortaya çıktı. Bu firmalar İsrail orjinli olmadığı için vurulma tehlikesi yaşamadan kanaldan geçebiliyor ve ortaya çıkan maliyetin dışında kalabiliyorlar.

Global ticarette İsrail tamamen denklem dışı bırakılıp sorun ortadan kaldırılamaz mı?

Global hatların çoğu İsrail uğrak bir yapıda olduğu için Husilerin tehdidi altında. Hal böyle olunca çoğunlukla yükler Ümit Burnu’nu dolaşarak pazara ulaştırılıyor. Husilerin tehdidi altında olmayan firmaların tüm ticareti yapabilme ve krizin önüne geçebilme şansı yok. Bu arada krizin daha da derinleşmemesi Çin’deki yeni yıl tatili nedeniyleydi. Bu durum krizin etkilerini biraz hafifletti. Şimdi tatil bitti ve Çin’de ciddi bir birikim var. Bu çerçevede bazı firmalarda bunu fırsat bilip gemi kiralayarak var olan yükü taşımaya çalışıyorlar.

Bu süreçte gemi fiyatları arttı mı?

Satın alma fiyatları değil de kiralama fiyatları arttı. Talep artınca daha hızlı bir şekilde çözüm üretebilmek için gemi kiralama yönünde talep oluştu. Ancak bu durumu pandemi dönemiyle karıştırmamak gerekir. Pandemi döneminde otuz bin dolar olan gemi kiraları sonrasında sekiz bin dolarlara kadar düştü, bugün ise bu rakamlar biraz kıpırdanmayla on bin dolar mertebelerine geldi. Yeterli bir yükselişten bahsedemiyoruz. Bu kriz olmasa sekiz bin dolarların altına düşmesi bekleniyordu, en azından bu düşüş engellenmiş oldu.

Gemi kiralarının optimum seviyesi neresidir?

Bu sorunuzu 1200 TEU’luk bir geminin maliyetlerini ortaya koyarak cevaplayabiliriz. Bu geminin günlük gideri altı bin dolar civarındadır. Bu gemiyi siz bugünkü şartlarda yedi, sekiz milyon dolara satın alabilirsiniz. Bağladığınız paranın yine bugünkü şartlarda yıllık ye sekiz yüz bin dolar gibi bir getirisi olur. Bunun yanında geminizi aldığınız fiyata değilde bir yıl sonra bir milyon dolar daha düşük fiyattan sattığınızı düşünürseniz, bu miktar günlük size beş bin dolar gibi bir rakama gelir. Bu rakamı günlük giderlerinize aktardığınızda on bir bin doların üzerinde bir rakama ulaşırsınız. Bunun üzerinde bir kazancı optimum bir seviye olarak kabul edebiliriz. Bu ortamda doğal olarak gemi almak cazip değil. Biz bir iki tane gemi aldık, Arkas bir iki tane gemi aldı.

Aktardıklarınızdan yola çıkarak, siz neden satın aldınız?

Biz sadece armatör değiliz. Biz aynı zamanda operatör firma olduğumuz için, kendimize bu artan maliyetler içerisinde gemi kiralayarak ya da satın alarak verdiğimiz hizmeti sürdürülebilir noktaya getirmeliyiz. Yani zorunlu olmadıkça yatırımı öngörmüyoruz.

Bu ortamda gemi sayısında artış olmayacak diyebilir miyiz?

Gemi inşa alanına baktığımızda yeni gemilerin yapıldığını görüyoruz. Ancak önümüzdeki kısa dönemde ticari artış beklenmediği için, talepten çok bir arzın oluştuğunu söyleyebiliriz.

Talepten fazla gemi arzı fiyatların düşmesine de neden olmaz mı?

Evet, önümüzdeki dönemde fiyatların düşmesi bekleniyor. Bugün tüm konteyner trafiği 6829 tane gemi ile dönüyor. Bu rakama inşa halindeki gemilerin yakın bir tarihte yenilerinin katılacağını düşündüğümüzde, eski gemilerin sistemden aynı oranda çıkması gerekir ki arz talep dengesi bozulmasın. Bugün yaşanan çatışma nedeniyle kısmi bir iyileşmeye neden olduğu için insanlar doğal olarak yarın çatışmalar biterse diye düşünüp ona göre plan yapıyor.

Medkon olarak siz bu ortamda neler yapıyorsunuz?

Biz Türkon ile beraber bir model üzerinde çalışıyoruz. Bu çerçevede Türkiye’den Kızıl Deniz’e haftalık düzenli olarak servis veren hat açılmış oldu ve ilk gemimiz 03 Mart itibari ile servislere başladı, sonrasında en kısa transit süre ile hareket edilerek haftalık düzenli olacak şekilde servisimiz devam edecek. Bu servisin iki büyük önemi var. Tamamı Türk sermayeli olan Türkiye’nin iki büyük hattının ilk defa ortak bir servis açarak işbirliklerinin umarız çok daha güzel şekilde ilerlemesini sağlayacağı ve ayrıca iki hattında ilk defa Süveyş Kanalı’nı geçen bir hatlarının olmasıdır. Bu plan doğrultusunda yapacağımız çalışmanın Husiler ile ilgili sorun bittikten sonra da bu hattın devam etmesi düşüncesiyle hareket ediyoruz. Bu attığımız adım her açıdan önemli bir adımdır. Özellikle Türkiye’de iki firmanın bir araya gelerek böyle bir hizmeti vermesi ilk kez olacak.

Siz yükleri Kızıl Deniz’de nereden alacaksınız?

Biz Akabe ve Cidde Limanlarından alacağız. Bu hizmeti haftalık düzenli olarak yapmayı planlıyoruz. Bu çalışmanın hem bu dönem Türk ihracatçısına önemli katkılar sunacak hem de kalıcı olur ise sonraki dönemde bu bölgeyi Türk limanlarına, Akdeniz ve Karadeniz limanlarına, ayrıca Türkon aracılığıyla da Amerika’ya bağlamış olacağız. Bizim için bu durum bir fırsatmış gibi gözüküyor.

Medkon olarak ayrıca bu ay itibari ile yeni bir hat daha oluşturuyoruz. İlk defa bir Türk Hat işletmecisi olarak, Türkiye uğrağı olmayan, İspanya’dan Tunus’a başlattığımız bir hattı başlatıyoruz. Bu adımın hem bizim hem de ülkemiz için önemli bir getiri sağlayacağı kanaatindeyiz.

Sayın Cumhurbaşkanının Mısır’ı ziyareti sonrası, iki ülke ticari ilişkilerindeki gelişmeler ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Bizim Mısır’da üç ofisimiz, 130 çalışanımızla iki ülke ticari ilişkilerine katkı sağlamaya devam ediyoruz. Türkiye ile Mısır arasındaki ticari ilişkilerinin gelişimi çok önemli. Biz Mısır’ı bu çerçevede sadece Türkiye’ye değil Bulgaristan, Romanya, Rusya gibi ülkelere de bağlıyoruz. Benimde içerisinde bulunduğum DEİK Türkiye-Mısır İş Konseyinin iki ülke ticari ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli katkıları olduğunu düşünüyorum. DEİK Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanı Mustafa Denizer’in de ilişkilerin gelişiminde önemli katkıları olduğunu söyleyebilirim. Bu noktada da emeği geçenlere başta Cumhurbaşkanı olmak üzere teşekkür ederim. Zaten iki kardeş ülkenin ticari ilişkilerinin de önümüzdeki dönemde daha iyi noktalara geleceğini düşünüyorum. Mısır tarafındaki paydaşlarımızla da görüştüğümde bu gelişmelerden büyük heyecan duyduklarını gözlemliyorum. Ben de ayın heyecanı taşıdığımı belirtmek isterim.MART2024